• Sonuç bulunamadı

4.3. MİHVER DEVLETLERİNE KARŞI BARIŞ CEPHESİ OLUŞTURMA

4.3.3. İngiltere- Fransa- SSCB İttifak Girişimi

İngiltere ve Fransa, Alman tehlikesine karşı, küçük devletlere garantiler verdiyse de, bu garantilerin etkili olabilmesi için SSCB’ye de ihtiyaç duymuşlardır.

Bu doğrultuda Fransa 9 Nisan’da, İngiltere ise 15 Nisan’da SSCB ile müzakerelere başlamıştır.1018

İngiltere ilk olarak SSCB’den, tıpkı kendileri gibi Polonya ve Romanya’ya garanti vermelerini teklif etmiş fakat SSCB, İngiltere, Fransa’nın, Polonya da dâhil, hem kendi sınır komşularına hem de tüm Doğu ve Orta Avrupa Devletleri’ne garanti vermesini ve gerektiğinde yardım etmesini öngören bir ittifak imzalanmasını teklif etmiştir. İngiltere bu teklife, hem küçük devletlerin SSCB güvencesi altına girmek istememeleri hem de SSCB’nin dediği gibi dolaylı tehditlere değil, sadece doğrudan tehditlere karşı garanti verilmesini istemeleri sebebiyle, sıcak bakmamıştır.1019 Esasen SSCB de, Alman darbeleri karşısında Batının yıllarca hareketsiz kalmaları ve Münich Konferansı’na SSCB’nin davet edilmemesi gibi sebeplerden dolayı, bir dışlanmışlık hissiyle İngiltere ve Fransa’ya güvenmiyordu.1020 Ortam bu durumda iken Fransa’nın İngiltere’yi ikna etmesiyle, 24 Temmuz 1939’da SSCB, Fransa ve İngiltere arasında imzalanacak ittifakın tasarısı hazırlanmıştır. Bu tasarıya göre, Türkiye, Polonya, Romanya, Yunanistan, Belçika, Finlandiya, Litvanya, Letonya ve Estonya devletlerine doğrudan veya dolaylı olarak bir saldırı olması halinde, ya da bu devletlerin başka bir Avrupa devletine karşı savaşması durumunda, bütün güçleriyle yardım edeceklerdi. SSCB ise, kendi tasarısının kabul edilmesine rağmen imzalama işinin askeri hazırlıklar tamamlandıktan sonraya bırakılmasını istemiştir.1021

SSCB’nin işleri bu kadar ağırdan almasının bir sebebi vardı ki, o da SSCB’nin bir taraftan da Almanya ile görüşmeler yapıyor olmasıydı. SSCB- Alman

1017 Ludmila JIVKOVA, a.g.e., s. 192

1018 Cevat AÇIKALIN, Cevat Açıkalın’ın Anıları: 2. Dünya Savaşı’nın İlk Yılları (1939- 1941), Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1992, s. 988

1019 Fahir. H. ARMAOĞLU, a.g.e., s. 297

1020 Rıfkı S. BURÇAK, a.g.e., s. 49

1021 Cevat AÇIKALIN, a.g.e., ss. 993- 996

177 görüşmelerinin başlangıcını 17 Nisan 1939’da SSCB talep etmiştir.1022 Sebep olarak iki devlet arasındaki ideolojik farklılıkların aralarındaki ticari ilişkileri engellememesi ve ilişkileri daha da geliştirmek isteğiydi. Almanya da SSCB’nin bu teklifini olumlu karşılamıştı. Rus Dışişleri Bakanı Litvinov’un yerine gelen Molotov, işleri ağırdan alsa da Almanya ile ticari bir anlaşmanın ötesinde siyasi bir ilişki kurmak istiyordu. Almanya ise yapılması güçlü Rus- İngiliz anlaşmasıyla SSCB’nin Almanya’yı bir koz olarak kullanabilmesi ihtimali sebebiyle tereddüt ediyordu.1023 Fakat 30 Mayıs’ta Mussolini’nin Hitler’e gönderdiği gizli memorandumda İtalya’nın 1942 yılının sonuna kadar savaşa katılamayacağını bildirmesi, Almanya’nın fikrini değiştirmiş ve müzakerelere hız kazandırmıştır. Bundan sonra da SSCB, Almanya’nın kendisini yalnız bırakmasından endişelendiği için, müzakereleri bir süre sürüncemede bıraktıysa da İngiliz- Fransız- Rus görüşmelerinde Polonya’nın SSCB’ye geçit vermesinde geri durması, SSCB’yi Alman tarafına itmiştir. Bu doğrultuda 12 Ağustos’ta SSCB’nin, Almanya’ya yaptığı siyasi ilişki kurma teklifi kabul edilmiştir. SSCB’nin bu gizli görüşmeleri tam anlamıyla sonuçlandırılmadan ortaya çıkmasından çekinmiş, fakat Hitler’in 20 Ağustos’ta Stalin’e, Polonya’ya karşı saldırıya geçmek üzere olduğunu söylemesi üzerine, 23 Ağustos 1939’da Alman- Sovyet Saldırmazlık Paktı imzalanmıştır. 1024 Anlaşmanın açık olan maddelerine göre, taraflar birbirlerine karşı saldırmaktan ve birbirlerine karşı oluşturulmuş ittifaklara katılmaktan sakınacak, taraflardan biri saldırıya uğrarsa diğer taraf saldıran tarafa yardım etmeyecek, ortak menfaati ilgilendiren konularda istişare edilecek ve anlaşmazlıklar barış yoluyla çözümlenecekti. 1025 Fakat anlaşmaya eklenen gizli protokol iki devletin asıl amaçlarını ortaya koyuyordu. Bu gizli protokole göre; Litvanya’nın kuzeyi sınır teşkil etmekle birlikte, Baltık devletleri ve Besarabya Sovyet nüfuzuna, Polonya- Narev- Vistule- San hattı ise ortak Sovyet- Alman nüfuzuna bırakılıyordu.1026

Sovyet- Alman Paktı’nın imzalandığı sıralarda İngiltere ve Fransa ile bir ittifak görüşmeleri içinde olan Türkiye için, Sovyet-Alman Paktı şok etkisi

1022 Fahir H. ARMAOĞLU, “İkinci Dünya Harbinde Türkiye”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt I, Sayı 2, Ankara, 1944, s. 147

1023 Fahir. H. ARMAOĞLU, a.g.e., s. 301

1024 Rıfkı S. BURÇAK, a.g.e., s. 52- 54

1025 Taha AKYOL, Sovyet Rus Stratejisi ve Türkiye 1, İstanbul: Ötüken Yayınevi, 1976, s. 204

1026 Harold C. DEUTSCH, Fahir H. ARMAOĞLU, “Garip Bir Devre: 1939- 1941 Arasında Nazi- Sovyet Münasebetleri”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt: I, Sayı: 2, 1944, s.

350

178 yaratmıştır. Çünkü Türkiye, Batı ile yaptığı işbirliğine SSCB’nin de katılacağını umuyordu.1027 Türkiye de SSCB’yi gözden çıkaramamış ve hem Batı ile anlaşma yoluna gitmiş, hem de o arada SSCB ile görüşmelere girişmiştir.1028

4.3.4. İngiltere- Polonya İttifak Anlaşması

SSCB Almanya ile ittifak kurarken Batılıların onu Almanya’nın üzerine saldığı ve dolayısıyla Almanya için SSCB’yi hedef göstermek istediklerine inanıyordu. Dolayısıyla bu anlaşmadan Sovyetler, en azılı düşmanlarından biri olan Almanya’yı Batı’ya yöneltip birbirine kırdırmayı amaçlayarak, Almanya ise İngiltere’nin Almanya’ya karşı kurmaya çalıştığı barış cephesini delerek ve hem Doğuda hem de Batı’da savaşmaktan kurtularak büyük kazanç elde etmişlerdi. Bu şartlar altında Almanya’yı engelleyecek bir durum kalmamıştı.1029

Bu durum karşısında İngiltere ve Fransa da şaşkına dönmüşlerdir. Fakat daha önce de belirttiğimiz gibi İngiltere, yatıştırma politikasından vazgeçmiş ve eskisi gibi sessiz kalmamıştır. Bu doğrultuda 25 Ağustos 1939’da Polonya ile bir ittifak anlaşması imzalamıştır.1030 Fakat İngiltere Sovyet- Alman Paktı’na karşı bu anlaşmayı imzalamak dışında hiçbir şey yapmamıştır. Zaten bu tarihten beş gün sonra da savaşın patlak vermesi sebebiyle yeterli vakti de olmamıştır.1031

4.3.5. İngiltere- Fransa- Türkiye Üçlü Paktı ve Türkiye- SSCB İttifak Girişimi

Bildiğimiz gibi, İngiltere, 13 Nisan 1939’da Yunanistan ve Romanya’ya verdiği garantiyi Türkiye’ye de teklif etmişti. Türkiye ise İngiltere’nin bu teklifine sıcak bakmakla birlikte yetersiz bulmaktaydı. 15 Nisan’da İngiltere’ye verdiği cevapta da İtalya’nın Arnavutluk’a yerleştikten sonra en büyük tehdidi, tüm

1027 Haluk A. ÜLMAN, “İkinci Cihan Savaşı İçinde”, Forum, Cilt: XIII, Sayı: 153, Ağustos, 1960, s.

10

1028 Ahmet Ş. ESMER, “Savaş İçinde Türk Diplomasisi (1939-1945)”, Çağdaş Türk Diplomasisi:200 Yıllık Süreç, 15- 17 Ekim Sempozyuma Sunulan Tebliğler, ed. İsmail SOYSAL, Ankara: AKDTYK Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1999, s. 344

1029 Fahir. H. ARMAOĞLU, a.g.e., s. 304

1030 Martin GILBERT, a.g.e., s. 730

1031 George VERNADSKY, a.g.e., s. 461

179 Balkanlar olduğu gibi Türkiye’ye yöneldiğini ve Türkiye’nin İngiltere’nin garantisini kabul etmesiyle Mihveri doğrudan karşısına alacağını ve dolayısıyla bu anlaşmanın karşılıklı olması gerektiğini ve herhangi bir saldırı karşısında İngiltere’nin Türkiye’ye ne boyutta bir yardımda bulunacağının açıklığa kavuşturulması gerektiğini belirtmiştir. İngiltere de bu durumda Türkiye’ye hak vermiş ve iki devlet arasında görüşmeler başlamıştır.1032

Türkiye’nin İngiltere ile görüşmeleri sürerken Almanya, Ankara Büyükelçiliğine eski bir Alman Başbakanı olan Franz von Papen’i tayin etmiştir.

Papen’in misyonu, Türkiye’yi Almanya tarafına çekebilmek, ya da en azından tarafsızlığını sağlamaktı. Başka bir deyişle Papen, 27 Nisan 1939’da görüşmeleri süren Türk- İngiliz ittifakını engellemek üzere, Ankara’ya gelmiştir. Başbakan Saraçoğlu, Papen ile ilk görüşmelerinde, İtalya’nın saldırganlığından ve kendisine yöneltilen tehditten endişe duyduğunu belirtmiştir.1033

Türk- İngiliz görüşmeleri ise Saraçoğlu ile Büyükelçi Kantchbull- Hugessen arasında, yaklaşık olarak bir ay kadar sürmüştür. Bu arada Fransa Büyükelçisi de gelişmeleri yakından takip etmiş ve neredeyse tüm noktalarda Fransa’nın onayını bildirmiştir. 10 Mayıs 1939’da İngiliz- Fransız büyükelçileri ve Saraçoğlu anlaşmak üzere bir araya gelmişlerdir. Fakat Saraçoğlu, henüz bir çözüme kavuşturulamayan Hatay sorunundan dolayı, Fransa ile bir ittifakın uygun olmadığını ve deklarasyonların ayrı ayrı imzalanabileceğini söylemiştir.1034

Türk- İngiliz görüşmeleri sürerken, Sovyet Dışişleri Bakan Yardımcısı Potemkin de 28 Nisan 1939’da Ankara’ya gelmiş ve 5 Mayıs 1939’a kadar süren görüşmeler yapmıştır. Türkiye hali hazırda bir İngiliz ittifakını istemekle birlikte, SSCB ile olan dostluğunu ve ittifak ihtimalini de göz ardı edemezdi. O yüzden Türkiye, Sovyet yetkilisini iyi karşılamış ve İngiltere olan görüşmeleri hakkında bilgi vermiştir. Aynı zamanda 1925 tarihli Türk- Sovyet Saldırmazlık Antlaşması’nın 1929 Uzatma Protokolü çerçevesinde iki devletin, birbirlerinden habersiz ve onaysız

1032 Fahir. H. ARMAOĞLU, a.g.e., s. 354

1033Kemal ÇİFTÇİ, Tarih, Kimlik ve Eleştirel Kuram Bağlamında Türk Dış Politikası, Ankara: Siyasal Kitabevi, 2010, s. 238

1034 İsmail SOYSAL, “1939 Türk- İngiliz- Fransız İttifakı”, Belleten, Cilt: XLVI, Sayı: 182, Nisan 1982, s. 376

180 başka devletlerle siyasal anlaşmalar yapmamaları ilkesini benimsemişlerdir.1035 Türkiye 13 Nisan’da İngiltere ile olan görüşmelerinden sonra Sovyet büyükelçiliğine, SSCB’nin de işbirliği sağlaması, Türk- İngiliz Anlaşması’na koşut bir İngiliz- Sovyet Anlaşması yapılması gerektiğini bildirmiş ve olası bir Türk- İngiliz ittifakı karşısında SSCB’nin takınacağı tavır konusunda bilgi sahibi olmak istediğini belirtmiştir.

Esasen Potemkin de Türk- İngiliz- Fransız- Sovyet Paktı’nı istiyordu ve bu doğrultu da ayrı ayrı imzalanmak üzere çalışmalar başlamıştı. Ancak SSCB’nin askerlerini Polonya üzerinden geçirmek istemesi konusunda İngiltere ve Fransa gerekli desteği vermeyince SSCB, Batı’ya karşı güvenini kaybetmiş ve yüzünü Almanya’ya dönmeye başlamıştır.1036 Bu yüzden de Türkiye ve İngiltere, çalışmalarına hız kazandırmış ve 12 Mayıs 1939 tarihinde Türk- İngiliz Ortak Deklarasyonu imzalanmıştır. Kısaca bu anlaşmaya göre; her iki devlet de Akdeniz’de bir savaşa mahal verecek herhangi bir saldırı halinde birbirlerine her türlü yardımı yapacaklardı.

Anlaşma sırasında İngiltere, 13 Nisan’da garanti verdiği Romanya’ya yardım edebilmek için Akdeniz’den başka, Balkanların da aynı mahiyete sokulmasını istemiş, fakat Türkiye kabul etmemişti. Çünkü İngiltere, böyle bir yardımı ancak Türk Boğazlarından savaş gemilerini geçirerek yapabilirdi. Fakat Montreux Anlaşması’na göre; Türkiye ancak savaşa girerse, boğazları savaş gemilerine açabilirdi. Diğer taraftan Romanya aynı zamanda SSCB’nin tehdidi altında bulunuyordu. Dolayısıyla Türkiye hem Montreux’den dolayı, hem de SSCB’yi direkt olarak karşısına almamak için, İngiltere’nin bu isteğini kabul etmemiştir.1037 Anlaşmanın 6. maddesinde, iki devletin Balkanlarda güvenliğin korunması gereğini kabul etmekle birlikte bu konuda diledikleri amaca ulaşmak için danışma içinde bulunacakları kabul edilmiştir. Ayrıca anlaşmanın 4. maddesi, bu anlaşmanın hiçbir devletin aleyhine yapılmadığının altını çiziyordu.1038

Bu deklarasyonlar Alman basınında büyük yankı uyandırmış ve Hitler’i sinirlendirmiştir. Çünkü Almanya, Türkiye’nin kendi yanında yer almasını sağlayamadıysa da hiç değilse, tarafsız kalmasını istiyordu. Bu konuda Papen de başarılı olamamıştı. Bu yüzden Almanya, Türkiye’yi hem doğrudan hem de SSCB üzerinde tehdit etmeye başlamıştı. Türkiye’nin dış ticaretinin yarısından fazlası

1035Figen ATABEY, “İkinci Dünya Harbi Öncesi Türk- İngiliz- Fransız Ortak Deklarasyonu”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt: VII, Sayı: 31, 2014, s.299

1036Rıfkı S. BURÇAK, a.g.e., s. 10

1037 Haluk F. GÜRSEL, a.g.e., s. 207

1038 İlhan UZGEL, Ömer KÜRKÇÜOĞLU, a.g.m., s. 275

181 Almanya ile yapılmaktaydı. O yüzden Almanya Türkiye’yi tüm ticari, siyasi ve kültürel tüm işbirliklerini sonlandırmakla tehdit etmişti.1039 İtalya’nın tepkisi ise Almanya’nınkine göre çok daha sert olmuştur. Bu içerikte bir deklarasyonun Mihver Devletlerine düşmanca bir tavırla yapıldığını dile getirmiş ve daha çok İngiltere’yi sıkıştırmıştır.1040

Ayrıca Hatay anlaşmazlığının çözülüp, Hatay’ın anavatana katılmasından sonra, Türkiye ile Fransa arasında da Türk- İngiliz Ortak Deklarasyonu ile aynı içerikte bir anlaşma, 23 Haziran 1939’da Türkiye ile Fransa arasında da imza edilmiştir.1041

23 Ağustos 1939 tarihinde Alman-Sovyet Saldırmazlık Paktı’nın imzalanmasından sonra Türkiye, SSCB’ye karşı güvenini kaybetse de her şeye rağmen Türk- İngiliz ve Türk- Fransız deklarasyonlarına ters olmaması koşuluyla, bir Türk- Sovyet ittifakının yapılabileceğini ümit ediyordu ve hatta bu doğrultuda Sovyet elçisiyle Ankara’da bir anlaşma taslağı hazırlanmıştı. SSCB ise, Türk boğazlarının Batılılar tarafından kullanılmasından endişe ettiği için, Türkiye ile bir anlaşmayı ümit ediyordu ve o da hali hazırda Başbakan Saraçoğlu’nu 17 Eylül 1939’da Moskova’ya davet etmişti. Bu doğrultuda Saraçoğlu ve ekibi 25 Eylül’de Moskova’ya varmış ve iki devlet arasında görüşmeler başlamıştır.1042

Zaten Türkiye de o dönemlerde gündemde olan Türk- İngiliz- Fransız Ortak Deklarasyonu’nun imzalanmasını Sovyet görüşmelerinden sonraya ertelemişti.

Moskova’da süren ilk görüşmeler iyi geçmişti. Zira SSCB, Türkiye ile ittifakı imzalamak için Türk- İngiliz Deklarasyonu’nda birkaç tadilat istemekten daha öteye gitmemişti. Öyle ki, Türkiye de bu tadilat konularını uzun görüşmelerden sonra İngiltere ve Fransa’ya kabul ettirmişti. Fakat 28 Eylül’de Alman Dışişleri Bakanı Ribbentrop beklenmedik bir şekilde Moskova’ya gelmiş ve hatta Almanya ve Rusya Polonya’nın taksim anlaşmasını imzalamışlardır. İşte Ribbentrop’un gelmesinden sonra SSCB’nin uzlaşmacı tavrında net bir değişiklik görülmüştür. 1 Ekim’de Stalin’in de hazır bulunduğu toplantıda Stalin, Türk- İngiliz ve Türk- Fransız anlaşmalarında öngörülen Romanya ve Yunanistan’a yardım konusunda Türkiye’nin

1039 Fahir. H. ARMAOĞLU, a.g.e., s. 356

1040 Figen ATABEY, a.g.m., s. 301

1041 İsmail SOYSAL, “Türk- Fransız Siyasal İlişkileri (1921- 1984)”…, s. 1000

1042 Rıfkı S. BURÇAK, “İngiliz- Fransız- Türk İttifakı (19 Ekim 1939)”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt: IV, Sayı: 1, 1949, s. 366

182 katılmamasını, yalnızca fikir alışverişinde bulunmasını talep etmiştir. Ayrıca, İngiltere ve Fransa eğer SSCB’ye karşı bir savaşa girerse Türkiye’nin, bu devletlerle yaptığı anlaşmaların geçersizliğini kabul etmesini, Montreux’de kendisi lehine bir tadilat yapılmasını ve olası Türk- Sovyet anlaşmasına, Sovyet- Alman Paktı’nın bir gereği olarak Alman çekincesi koyulması şartlarını talep etmiştir.1043

Tahmin edileceği üzere Türkiye, bu istekleri çok soğuk karşılamış ve toplantılara ara verilmiştir. 13 Ekim 1939’da tekrar yapılan toplantıda SSCB’nin isteklerinden vazgeçmemesi ve aynı tavrı 16 Ekim’de yapılan toplantıda da takınması üzerine görüşmeler sonlandırılmış ve Saraçoğlu 17 Ekim’de Moskova’dan ayrılmıştır. 1044 Türkiye, SSCB ile yapılmasını öngördüğü anlaşmanın yapılamayacağını idrak edince, 19 Ekim 1939’da İngiliz ve Fransız büyükelçileriyle bir araya gelmiş ve Üçlü İttifak Anlaşması Ankara’da imzalanmıştır. Anlaşmaya göre;

Türkiye bir Alman saldırısına uğrarsa, İngiltere ve Fransa Türkiye’ye yardım edecek;

İngiltere ve Fransa bir Alman saldırısına uğrarsa da Türkiye hiç değilse tarafsızlığını koruyacaktı; Akdeniz’de herhangi bir saldırı vuku bulup bu devletlerden biri savaşa sürüklenirse, taraflar birbirlerine yardım edecekti; İngiltere ve Fransa, Romanya ve Yunanistan’a verdikleri garantiler sonucunda savaşa girmek zorunda kalırsa Türkiye yardım edecektir ve diğer konular da ayrı maddelerde düzenlenmiştir.1045 Bu maddelerin yanı sıra; Türkiye açısından “Sovyet çekincesi” olarak adlandırılan 2 numaralı protokole göre; anlaşma maddeleri gereğince Türkiye’nin taahhütleri, onu SSCB ile bir savaşa sürükleyecek olursa, Türkiye koyduğu taahhütleri uygulamaktan vazgeçebilecekti. Bu protokolle Türkiye, SSCB’ye karşı kendisini korumakla birlikte, tarafların SSCB ile savaşması halinde de tarafsız kalabilecekti ama SSCB eğer Türkiye’ye saldırırsa, İngiltere ve Fransa Türkiye’nin yardımına koşacaktı.1046

Türkiye’nin anlaşmaya koyduğu bu Sovyet çekincesine rağmen SSCB sert tepki göstermiş ve hatta Türkiye’ye yaptığı petrol sevkiyatını durdurmuştur.1047 Çünkü SSCB, özellikle Almanya ile Saldırmazlık Paktı imzalarken, kendini savaşın dışında tutup, dışardan seyretmeyi amaçlamış ve bu sayede Almanya ve İtalya’yı

1043 İsmail SOYSAL, “1939 Türk- İngiliz- Fransız İttifakı”,…, s. 403

1044 Rıfkı S. BURÇAK, “İngiliz- Fransız- Türk İttifakı (19 Ekim 1939)”,…, s. 368- 369

1045 İsmail SOYSAL, “Türk- Fransız Siyasal İlişkileri (1921- 1984)”,…, s. 1001

1046 İsmail SOYSAL, “Türk- Fransız Siyasal İlişkileri (1921- 1984)”,…, s. 1001

1047 Mehmet ÖCAL, “1939- 1949 Dönemi İngiltere’nin Tutumu”, Türk Dış Politikası (1919- 2008), ed.

Haydar ÇAKMAK, Ankara: Barış Platin Yayıncılık, 2008, s. 290