• Sonuç bulunamadı

3.2. TÜRKİYE’NİN SAVAŞ ÖNCESİ BARIŞI KORUMA GİRİŞİMLERİ

4.1.2. Almanya’da Hitler’in İktidara Gelmesi

Birinci Dünya Savaşı’ndan mağlup olarak çıkan ve tüm bu yıkıcı savaşın en büyük sorumlularından biri olan Almanya, savaştan sonra İtilaf Devletlerince frenlenmek ve bir kez daha böyle bir savaşa kalkışmasını tamamen engellemek için, çok ağır şartlar içeren Versailles Barış Antlaşması’nı imzalamak zorunda kalmıştı. 28 Haziran 1919’da imzalanan bu anlaşmaya göre; Almanya, savaşta kazandığı tüm toprakları, Alsace- Lorraine dâhil geri verecek, Belçika’nın tarafsızlığını kabul edecek, Çekoslovakya ve Polonya’nın bağımsızlığını tanıyacak ve Avusturya ile birleşme hayallerinden vazgeçecekti.865 Ayrıca Almanya, Ren bölgesinin gerisine çekilecek, savaş teçhizatı stokunu teslim edecek, donanmasını devredecek ve ağır bir savaş tazminatı ödeyecekti. Fakat Almanya’nın “diktat” yani “kölelik anlaması”

olarak nitelendirdikleri bu anlaşmanın ağır şartları, “Alman Sorunu” nu çözmek bir

861 Antony BEST, vd.,20. Yüzyılın Uluslararası Tarihi, 2. Baskı, çev. Taciser U. BELGE, Ankara:

Siyasal Kitabevi, 2015, s. 183

862Benito MUSSOLINI, Faşizm, Cilt: 2, çev. Vedad L. ERSAN, İstanbul: Kağan Kitabevi, 1966, s.

155

863 Şevket S. AYDEMİR, İkinci Adam, Cilt: II,…, s. 92

864 Antony BEST, vd., a.g.e., s. 183

865 Kürşad POLAT, Heil Hitler, İstanbul: İlgi Yayınları, 2006, s. 16

146 tarafa daha da vahim bir hale getirmiş ve ilerleyen zamanlarda intikam hırsıyla dolan Almanya’nın İkinci Dünya Savaşı’nı başlatmasına neden olmuştur.866

Savaştan sonra Almanya’nın iç siyasal ve ekonomik durumu da karmaşa içerisindeydi. Aralık 1918’de başlayan komünist ayaklanma, ülkenin içinde bulunduğu kötü ekonomik durum ve ödemek zorunda oldukları savaş tazminatı ülkeyi çıkmaza sokmuştur. Fakat 13 Ocak 1919’da Sosyalist Parti tarafından bu ayaklanma bastırılmış, 19 Ocak 1919’da da Kurucu Meclis Seçimleri yapılmıştır.

Seçim sonucunda en çok oy alan Sosyalistler, Merkez Partisi ve Demokratlar Weimar koalisyonunu kurmuşlar ve bu koalisyon da 11 Ağustos 1919’da yeni Alman Anayasası’nı hazırlamıştır. Böylece Weimar Cumhuriyeti kurulmuş, sosyalist Ebert Cumhurbaşkanı, Scheidemann da Başbakanlığa getirilmiştir.867Weimar koalisyonu başlangıçta bir nebze olsun istikrarı getirmişse de sağ- sol akımlar güçlenip teşkilatlanmaya ve birbirleriyle mücadele etmeye devam etmişlerdir. Bu durum da merkezi gittikçe zayıflatmış sağcı akımı kuvvetlendirmiştir. Sonunda da Hitler’in Nasyonal Sosyalist İşçi Partisin’e (NSDAP) iktidar yolunu açmıştır.868

NSDAP’nin başlangıcını, 1918’de Münich’te kurulan ve 1920’de NSDAP adını alan Alman İşçi Partisi teşkil etmekte idi. Adolf Hitler, Alman İşçi Partisi’ne 1919’da katılmıştır. 869 Nazi Partisi, 1920- 1924 döneminde ülkenin karışık durumundan ötürü oldukça güçlenmiş ve sağcı Alman çevrelerinden ve sanayicilerinden yardım görmüştür. Hitler’in, bu partinin başına geçmesinden itibaren, “Hücum Kıtaları” anlamına gelen SA’larla (Strum Abteilung), partiyi militarist bir yapıya yöneltmiştir. 1925’te de “Muhafız Kıtaları” anlamına gelen ve partinin kendi polis kuvvetini teşkil eden SS’leri (Schutz Staffeln) kurmuş ve bu kurum komünistlerle girişilen ayaklanma ve ihtilal mücadelesinde güçlerini göstermişlerdir.870

Hitler 1921’de parti liderliğini aldıktan sonra henüz yeteri kadar tanınmamıştı. Fakat daha popüler hale gelmesi 1923’te giriştiği meşhur “Birahane Darbesi” ile mümkün olmuştur. 1920’lerde ekonomik durumun gittikçe kötüleşmesi,

866A. J. P. TAYLOR, İkinci Dünya Savaşı’nın Kökenleri, çev. Hakan ABACI, İstanbul: Alfa Yayınları, 2015, ss. 55- 57

867 Ahmet EYİCİL, a.g.e., s. 219

868 Fahir. H. ARMAOĞLU, a.g.e., s. 237

869Adnan CEMGİL, “Birinci Dünya Savaşı Öncesi ve Sonrası Barış Hareketleri II”, Bilim ve Sanat, Sayı: 70, Ekim, 1986, s. 320

870 Şevket S. AYDEMİR, İkinci Adam, Cilt: II,…, s. 93

147 bundan dolayı savaş borçlarını geciktirmesi üzerine Fransa’nın, Ruhr bölgesini işgal etmesi ve özellikle sağcı kesimin Versailles Sistemi’nden Weimar Hükümetini suçlamasını fırsat bilerek halkın milliyetçi damarlarını kabartmış ve kendini çok güçlü hissettiği bu anda bir darbe girişiminde bulunmuştur. Her ne kadar darbe girişimi başarısız olsa da Hitler, bu olaydan sonra istediği üne kavuşmuş ve tabiri caizse milliyetçi sağın “borazancısı” olmuştur. Darbe girişiminden sonra 11 Kasım 1923’te tutuklanmış ve partisi de kapatılmıştır.871 Hapisteyken yazdırdığı meşhur kitabı “Mein Kampf” ile fikirlerini rasyonalize etmiş ve narsistik inancını daha da güçlendirmiştir. Öyle ki belli kesimlerde artık bir “mesih” niteliklerine sahip olduğu inancı doruklara ulaşmıştır.872

Hapiste kaldığı sürece partinin tekrar açılması için yoğun çaba sarf etmiştir.

Diğer taraftan 4 Mayıs 1924 seçimleri için Alman Irkçı Hürriyet Partisi ile anlaşıp, Alman Nasyonal Sosyalist Hürriyet Hareketi adı altında seçime katılıp 32 milletvekili sandalyesi kazandıysa da, Aralık 1924 seçimlerinde 14 sandalyeyle düşüşe geçmiştir. Bu seçimlerden iki hafta sonra hapisten çıkan Hitler, partisini eski gücüne ulaştırmak için var gücüyle uğraşmıştır ve hali hazırda parti üye sayısı 27.000’den 178.000’e çıkmıştır. Ancak düşüş yine devam etmiş ve Mayıs 1928 seçimlerinde 12 milletvekili çıkarabilmiştir.873 Aslında Nazi Partisi’nin gücünün bu denli düşüş göstermesinin temel sebebi, 1924- 1929 aralığında ülkenin iç ve dış durumunun nispeten daha iyi hale gelmesidir. Zira 1924’te yapılan Dawes Planı ile Almanya’nın savaş tazminatı borcu uygun taksitlere bölünmüş ve bu sayede ekonomik bir rahatlama sağlamıştır. Diğer taraftan Almanya ile Fransa ilişkilerinde bir yumuşama dönemi başlamış ve bunun sonucunda Locarno Anlaşması imzalanmıştı. Ayrıca Almanya 1926 yılında Milletler Cemiyeti’ne girerek, müttefik devletleriyle ilişkilerini düzeltmişti.874

Fakat 1929 yılıyla birlikte Nazi Partisi yeniden güç kazanmaya başlamıştır.

Zira 1929 Ekonomik Bunalımı’yla endüstri üretiminin düşmesi, firmaların iflas etmesi, işsizliğin artması, vergilerin artırılması ve savaş tazminatı ödemeleri ülkenin belini bükmüştür. Ayrıca Versailles Anlaşması’nın getirdiği kısıtlamalar da yeniden

871 Ian KERSHAW, Hitler Hubris (1889- 1936), Cilt: I, çev. Zarife BİLİZ, İstanbul: İthaki Yayınları, 2007, s. 183

872 Ian KERSHAW, Hitler Hubris (1889- 1936), Cilt: I,…, s. 234

873 Haluk A. ÜLMAN, “Alman Nasyonal Sosyalist Partisi”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt: XII, Sayı: 4, Ankara, 1957, ss. 157- 158

874 Sezen KILIÇ, Türk Basınında Hitler Almanya’sı (1933- 1945),…, ss. 12- 13

148 beliren bir tartışma konusu olmaya başlamıştır. Hitler’in ilk günden itibaren edindiği en önemli amacının Versailles Sistemini yıkmak olması, ona bu konuda yardımcı olmuştur.875 Diğer taraftan ülkedeki komünizm düşmanlığının artması da halkı milliyetçi kesime yöneltmiştir. Zira Hitler’in en belirgin politikalarından biri olan ve

“Mein Kampf” kitabında da belirttiği şey; komünizmin mücadelesi edilmesi gereken bir düşman olduğu inancı idi.876 Halkı Hitler’e yaklaştıran diğer bir neden de, Hitler’in Alman ırkına verdiği önem ve Yahudi düşmanlığıdır. Ona göre, Alman ırkının geleceği için Yahudilerle savaşılmalıydı.877 Tüm bunlar neticesinde Hitler’in destekçileri fazlaca artmış ve en büyük bölümünü işsizler oluşturmuştur. Komünizm ve Yahudi rekabetinden zarar gören iş adamları ve aydın kesimi de Nazi Partisi’ni desteklemeye başlamıştır. Ayrıca Hitler’in hatipliği de fakir ve orta kesimi peşinden sürüklemekte etkili olmuştur. Tüm bunların neticesinde, Eylül 1930 seçimlerinde Nazi Partisi milletvekili sayısını 107’ye çıkarmış ve bu durum Hitler için bir dönüm noktası olmuştur.878

Hitler 1930 seçimlerde aldığı oy oranına güvenerek Mart 1931’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmuştur. Fakat rakibi Hindenburg karşısında seçimi kaybetmiştir. Fakat Hitler’in 13,5 milyona yaklaşan oy sayısı gelecek için ümit vaad etmiştir. Bu yüzden Hindenburg, Hitler’in gücünü kırmak için SA ve SS’leri kapatmıştır.879Buna rağmen Temmuz 1932 seçiminde Reischstag’da (Alman Parlamentosu) 230 milletvekili kazanarak ülkenin en büyük partisi olmuştur.880 Fakat Hindenburg, seçimi Hitler’in kazanmasına rağmen, başbakan olarak Nazilerin desteğini kazanan von Papen’i hükümeti kurmakla görevlendirmiştir. Ama von Papen de SA ve SS’leri kapatma kararını kaldırdıktan sonra makamında daha fazla barınamamış ve istifa etmiştir. Bunun üzerine Hindenburg, Papen’in başbakanlıktan düşürülmesinde büyük rolü olan Schleicher’i başbakanlığa atamıştır. Fakat Papen’in de Schleicher’i makamından düşürmek için yaptığı girişimlerle o da görevden alınmıştır.881Nihayetinde Papen’in de temaslarıyla hükümeti kurma görevi 30 Ocak 1933’te Hitler’e verilmiştir. Hitler iktidara geldikten sonra ilk iş olarak gücünü

875 Fahir. H. ARMAOĞLU, a.g.e., s. 238

876 Hüseyin EMİROĞLU, a.g.m., s. 76

877R. A. C. PARKER, İkinci Dünya Savaşı, çev. Müfit GÜNAY, Ankara: Dost Kitabevi, 2005, s. 17

878 Haluk A. ÜLMAN, “Alman Nasyonal Sosyalist Partisi”,…, ss. 158- 159

879 Kamuran GÜRÜN, Savaşan Dünya ve Türkiye,…, ss. 270- 271

880 Donald S. SOMMERVILLE, a.g.e., s. 17

881 Sezen KILIÇ, Türk Basınında Hitler Almanya’sı (1933- 1945),…, s. 16

149 artırmak için, Reischstag’ı feshetmiş ve yeni bir seçime gidilmesine karar vermiştir.882

5 Mart 1933 seçimlerinde Nazi Partisi oyların %43,9’unu almışsa da çoğunluğu sağlayamamıştır. Fakat Hitler üstün yetkilere sahip olmak ve Alman Birliği’ni sağlamak istiyordu. Bunun üzerine Alman hükümetini feshetmiş ve hükümetin tüm yetkilerini von Papen’e vermiştir. Ardından Hamburg, Lübeck, Bremen, Bayern gibi 9 eyaleti Alman Birliği’ne katmıştır. Sonrasında da 23 Şubat 1933’te Reischstag’da çıkan şüpheli yangın konusunda Sosyalist ve Komünistleri suçlayarak onların meclise katılmasını engellemiş ve bu sayede, ona 4 yıl için olağanüstü yetkiler tanıyacak olan Yetki Kanunu’nun çıkarılmasını sağlamıştır.883 Bu kanunla Hitler artık tam yetkili duruma gelmiş ve yasama ortadan kaldırılmıştır.

Hitler diğer bir iş olarak da türlü sebeplerle ve donatıldığı yetkilerle ülkedeki tüm siyasal partileri kapatmış ve Nazi Partisi devlette tek parti konumuna gelmiştir.884 Son olarak da Nazi Almanya’sına III. Reich adını vermiştir.885 2 Ağustos 1934’te Cumhurbaşkanı Hindenburg’un ölümü ise başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı makamını, hem devletin hem de hükümetin başı olarak otoritesini kullanacağı

“Führer” rütbesi altında birleştirmesinin yolunu açmıştır.886

Hitler “Mein Kampf” kitabında, kuracağı Nazi devletiyle ilgili olarak

“demokrasi saçmalığına” yer vermeyeceğini, liderlik ilkesiyle yönetileceğini yani bir rejimin bir diktatörlük olacağını yazmıştı.887 Bu doğrultuda “nazileştirmeler”

başlamıştır. Toplama kampları, gizli polis teşkilatı Gestapo ve polis devletinin diğer kurumları tesis edilmiş ve Alman ordusu Hitler’e bağlılık yemini etmiştir. Yahudilere yapılan zulüm ise yasal olarak 1935’te çıkarılan Nuremberg Kanunları’ndan sonra başlamıştır.888

Hitler ile birlikte Alman dış politikasında da hareketlenmeler olmuştur.

Hitler’in başından itibaren dış politikayla ilgili planlarını üç başlıkta toplamak mümkündür. Bunlardan birincisi; Almanya’nın Versailles kısıtlamalarından

882William SHIRER, Nazi İmparatorluğu Doğuşu Yükselişi ve Çöküşü, Cilt: I, çev. Rasih GÜRAN, İstanbul: İnkılap Yayınevi, 1992, s. 248

883 Sezen KILIÇ, Türk Basınında Hitler Almanya’sı (1933- 1945),…, ss. 38- 39

884 William SHIRER, Nazi İmparatorluğu Doğuşu Yükselişi ve Çöküşü, Cilt: I,…, s. 263

885 Kürşad POLAT, a.g.e., s. 24

886John KEEGAN, İkinci Dünya Savaşı, çev. Samet ÖKSÜZ, İstanbul: Say Yayınları, 2016, s. 42

887 William SHIRER, Nazi İmparatorluğu Doğuşu Yükselişi ve Çöküşü, Cilt: I,…, s. 119

888 Donald S. SOMMERVILLE, a.g.e., s. 17

150 kurtulmasıdır. Bunun ilk adımı, Versailles’in yasakladığı zorunlu askerlik sistemini 1935’te geri getirmesi oldu.889 İkincisi ise; “Bir Millet, Bir Devlet” ilkesinin yerine getirilmesidir. Bu anlayışa göre, Almanya sınırları dışında yaşayan tüm Almanların tek çatı altında birleşmesini sağlamak gerekiyordu.890Üçüncü adım ise; “Hayat Sahası” politikası idi. Bunları gerçekleştirebilmek için, Hitler’e göre, Almanya’nın temel hammadde ve gereksinimlerini sağlaması ve Doğuya doğru genişlemesi şarttı.

Almanya ancak bu genişlemenin sonucunda doğal sınırlarına ulaşacak ve tek bir çatı altında güçlü bir hale gelecekti. 891 İşte Almanya, tüm bu politikalarını gerçekleştirmek amacıyla harekete geçmiş, bu hareket İkinci Dünya Savaşı’na giden yolun temel taşlarını döşemiştir.