• Sonuç bulunamadı

2.4. KAMUOYU VE BASIN

3.1.3. İtalya ile İlişkiler

Bildiğimiz gibi İtalya, Osmanlı Devleti’nin parçalanması sonucu ondan pay almak düşüncesiyle Birinci Dünya Savaşı’nda İtilaf Devletleri’nin yanında savaşa girmiştir. Savaş başladıktan sonra imzalanan Londra ve St.Jean de Maurienne Gizli anlaşmaları ile kendisine vaat edilen Antalya, Konya ilinin bir bölümü ve İzmir gibi illerin de içinde yer aldığı toprakları ele geçirmek için harekete geçmişti. İtalya Mondros Mütarekesi’nden sonra da Osmanlı topraklarını işgal eden güçler arasında yer almıştı.615 Bu işgaller sırasında Antalya, Konya ilinin bir bölümü ve Aydın gibi önemli yerleri işgal etmişti. Ancak daha sonraki süreçte özellikle İngiltere ve Yunanistan ile arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle 1922 yılında işgal ettiği yerlerden kendiliğinden çekilmeyi uygun görmüştü.616İtalya’nın 1919- 1922 yılları arasında Anadolu topraklarındaki işgal eylemleri İngiltere, Fransa ve Yunanistan’a göre daha yumuşak olmuştu.617

1922’de Mussolini’nin iktidara gelmesinden sonra İtalya, yeniden genişleme ve yayılma politikasına başlamıştır. Mussolini’nin “Büyük İtalya” ve Akdeniz için

“Bizim Deniz (Mare Nostrum)” gibi söylemlerde bulunması diğer devletler gibi Türkiye’de de endişe uyandırmıştır.618 İtalya’nın kendisine yayılma alanı olarak seçtiği iki bölge olan Balkanlar ve Akdeniz, Türkiye için çok önemliydi ve geçmişte İtalya’nın Trablusgarp’ı işgal etmesi de Türkiye’nin endişelerinin kaynağını oluşturuyordu.619 Bu dönemde Türkiye’nin İtalya’ya karşı endişelerini artıran bir diğer olay da Musul konusunda İtalya’nın İngiltere ile birlikte hareket etmesi olmuştur. Türkiye’nin İngiltere ile ilişkilerinin gergin olduğu bu dönemden

614 Yuluğ T. KURAT, “50 Yıllık Cumhuriyetin Dış Politikası (1923- 1973)”…, s. 267

615 Türkan CANTEMUR, “Türkiye- İtalya İlişkileri (1930- 1950)”, 38. ICANAS (İnternational Congress of Asian and North African Studies), Cilt: II, Ankara: AKDTYK Yayınları, Şubat, 2012, s.

781

616 Faruk SÖNMEZOĞLU, İki Savaş Sırası ve Arasında Türk Dış Politikası…, s. 278

617 Mustafa BALCIOĞLU, a.g.m., s. 431

618 Mevlüt ÇELEBİ, “Atatürk Dönemi Dış Politikasında İtalya Faktörü (1923- 1938)”, Türkler, Cilt:

16, ed. Hasan C. GÜZEL, vd., Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002, s. 662

619 İlhan UZGEL, “İtalya ile İlişkiler”, Türk Dış Politikası, , Cilt: I, 20. Baskı, ed. Baskın ORANİstanbul: İletişim Yayınları, 2015, s. 293

104 yararlanmak isteyen İtalya, Akdeniz’deki emellerini yinelemiştir. Hatta İtalya’nın Batı Anadolu’da çıkartma yapacağı yolunda söylentileri çıkmaya başlamıştır.620

Musul sorunu çözüldükten sonra Türkiye’nin İngiltere ile olduğu gibi İtalya ile de ilişkileri düzelme eğilimine girmişti. Zira İtalya, Akdeniz’deki etkinliğini artırmak için Yunanistan ve Türkiye’yi yanına çekerek, bir ittifak sistemi oluşturmayı planlamaktaydı.621 O sıralarda Yugoslavya İtalyan tehdidine karşı tedirgin olmuş ve Çekoslovakya ve Romanya ile birlikte Fransa’nın desteğiyle 1921’de Küçük Antant’ı oluşturmuşlardı. Dolayısıyla İtalya’nın, Türkiye ve Yunanistan ile kurmayı istediği ittifak da Küçük Antant’a bir cevap niteliği taşıyacaktı.622 Bu olumlu hava içinde Dışişleri Bakanı Tevfik R. Aras 1927’de Milano’da Mussolini ile bir görüşme yapmış ve o görüşmede Mussolini, Aras’a daha sonra Bulgaristan’ın katılacağı; Yunanistan, Türkiye ve İtalya arasında bir dostluk anlaşması yapılmasını teklif etmiştir. Bu görüşmelerin sonucunda 30 Mayıs 1928’de Türkiye ve İtalya arasında Tarafsızlık Uzlaşma ve Yargısal Çözüm Antlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşmaya göre; iki taraf birbirine karşı yönelmiş hiçbir anlaşmaya katılmayacak, taraflardan biri saldırıya uğrarsa, diğer taraf uyuşmazlık süresince tarafsız kalacak ve taraflar aralarında bir anlaşmazlık çıkarsa bunu barışçıl yollarla çözeceklerdi. 623 İtalya daha sonra, Türk- Yunan görüş ayrılıkları nedeniyle anlaşmaya katılmayan Yunanistan ile de 23 Eylül 1928’de aynı içerikte bir anlaşma imzalanmıştır. Türkiye ve Yunanistan’ın müşterek anlaşması ise Türk- Yunan sorunları halledilebildikten sonra ancak 1930’da imzalanabilmiştir.624

1928 Anlaşmasından sonra Türk- İtalyan ilişkileri normal seyrederken Aras,1932’de Meis ve Anadolu sahillerindeki birkaç küçük ada üzerinde iki tarafın iddialarından ileri gelen uyuşmazlığı çözmek üzere Milano’ya gitmiştir. 625 Görüşmeler sonucunda anlaşmazlık çözülemeyince, 30 Mayıs 1929’da Hakemlik Antlaşması imzalanmış ve sorun Lahey Adalet Divanı’na sevk edilmiştir. Fakat daha sonra Divan’ın kararı beklenmeden iki devlet arasında 4 Mayıs 1930 yılında Ankara’da bir sözleşme imzalanmıştır. Bu sözleşmeye göre; Meis Adası ile Anadolu kıyıları arasında bir sınır çizgisi belirlenecek, bu çizginin iki yanındaki tüm adalar,

620 Mehmet GÖNLÜBOL, Cem SAR, “1919- 1939 Yılları Arasında Türk Dış Politikası”…, s. 82

621 Faruk SÖNMEZOĞLU, İki Savaş Sırası ve Arasında Türk Dış Politikası…, s. 279

622 Mustafa BALCIOĞLU, a.g.m., s. 432

623 Fahir. H. ARMAOĞLU, a.g.e.,s. 328

624 Rıfat UÇAROL, Siyasi Tarih (1789- 1994), 4. Baskı, İstanbul: Filiz Kitabevi, 1995, s. 571

625 Mehmet GÖNLÜBOL, Cem SAR, “1919- 1939 Yılları Arasında Türk Dış Politikası”…, s. 110

105 bulunduğu bölgenin egemenliği altında olacak, bölgedeki adacıkların hangilerinin Türkiye’ye hangilerinin İtalya’ya ait olduğu tek tek belirlenecek ve ayrıca Bodrum Körfezi karşısındaki Kara Ada’nın da Türkiye’ye ait olacağı kararlaştırılmıştır.626

Türk- İtalyan ilişkileri 1924- 1930 yılları arasında özellikle ticari açıdan çok önemli gelişmeler kaydetmiştir. Bu dönemde İtalya, Türkiye’nin hem ihracat hem de ithalatında birinci sıradaydı.627 Özellikle 1920’li yılların sonlarında, zorunlu alımlar için kredi bulmakta zorlanan Türkiye’ye bu anlamda kolaylıklar sağlayan devlet de İtalya olmuştu.628

1930’lu yıllara kadar sakin ve dostane seyreden Türk- İtalyan ilişkileri bu yıldan sonra İtalya’nın sömürgecilik ve yayılmacılık hareketlerini şiddetlendirmesi ve Balkan devletlerini birbirine düşürmesi sonucunda, Türkiye açısından tekrar güvensizliğe sebep olmuştur. Öyle ki, bu durum Türkiye’yi harekete geçirmiş ve Balkan Paktı’nın kurulması için ön ayak olmasına neden olmuştur.629 İtalya’yı bu konuda cesaretlendiren gelişmelerden bazıları ise Ocak 1933’te Almanya’da Nazilerin iktidara gelmesi ve İspanya’da Franco Faşizminin yükselişe geçmesiydi.630 Türkiye’yi İtalyan tehdidi anlamında en çok kaygılandıran olay ise Mussolini’nin Mart 1934’teki Faşist Kongresi’nde İtalya’nın geleceğinin Avrupa’da değil, Asya ve Afrika’da olduğunu; bu kıtaların hızlı ulaşım araçları sayesinde İtalya’ya birer ikişer saatlik uzaklıkta olduğunu söylemesi olmuştur. 631 Türk basınında ve resmi kurumlarında büyük tepkiye yol açan Mussoli’nin bu nutku sonrasında, İtalyan yetkilileri Türkiye’yi kastetmediklerini söyleseler de, Türkiye artık İtalya’ya karşı şüpheyle yaklaşmıştır.632 Hatta İtalya güven telkin etmek ve gayelerine ulaşabilmek adına 1935’te, Türkiye ve Yunanistan’a bir ittifak teklifinde bulunmuştur fakat Türkiye bu girişimin Balkan Paktı’na karşı yapıldığı düşüncesiyle reddetmiştir.633

Türkiye’yi İtalya’dan net olarak uzaklaştırıp İngiltere’ye yakınlaştıran olay ise Ekim 1935 İtalya’nın Habeşistan’ı işgal etmesi olmuştur. İtalya, bu işgaliyle Milletler Cemiyeti Misakı’nın 12. maddesini ihlal ettiği için, Genel Kurul Misakı’nın

626 Rıfat UÇAROL, a.g.e., s. 571

627 Türkan CANTEMUR, a.g.m., ss. 781- 782

628 Faruk SÖNMEZOĞLU, İki Savaş Sırası ve Arasında Türk Dış Politikası…, s. 282

629 Mevlüt ÇELEBİ, a.g.m., s. 668

630 İlhan UZGEL, “İtalya ile İlişkiler”…, s. 295

631 Haluk A. ÜLMAN, a.g.m., s. 252

632 Mehmet GÖNLÜBOL, Cem SAR, “1919- 1939 Yılları Arasında Türk Dış Politikası”…, s. 111

633 İlhan UZGEL, “İtalya ile İlişkiler”…, s. 295

106 16. maddesi gereği zorlama tedbirleri alınmasına karar verilmiştir.634 İtalya’dan duyduğu endişe doruk noktalarına çıkan Türkiye ise bu karara katılan ilk devlerden biri olmuştur.635 İtalya Türkiye’nin ve diğer devletlerin bu önlemlere katılımına tehditlerle karşılık vermiş ve İtalya ile ticari ve siyasi ilişkilere zarar vermiştir.

İtalya’nın tehditleri üzerine İngiltere bu devletlere Akdeniz Paktı’nı önermiştir. Fakat İngiltere’nin İtalya’yı tamamen Almanya’ya itmek istememesi ve Milletler Cemiyeti’nin yaptırımlarını kaldırması üzerine Akdeniz Paktı dağılmıştır.636

Diğer taraftan 1936 yılında İtalya’nın, Türkiye kıyılarına yakın Oniki Ada’yı ve Leros Adası’nı tahkim etmesi, Türkiye’nin kaygılarını daha da artırmış ve İngiltere’ye daha da yakınlaştırmıştır. 637 Türkiye ile İngiltere arasındaki bu yakınlaşmadan endişe eden İtalya ise, Temmuz 1936’da Türkiye, Yunanistan ve Yugoslavya’ya 1928 Antlaşmalarına bağlı olduğunu söyleyerek, güvence vermiştir.638 Bu arada Türkiye’nin Milletler Cemiyeti kararlarına katılan Türkiye’nin 1936 yılında Lozan Boğazlar Sözleşmesi’nin değiştirilmesi isteği, İtalya dışında İngiltere dâhil diğer devletler tarafından olumlu karşılanmıştır. 20 Temmuz 1936’da imzalanan Montreux Boğazlar Sözleşmesi’ni diğer devletler kabul ederken, İtalya reddetmiştir.639

Ocak 1937’de İngiltere ve İtalya arasında statükoyu koruma temelinde imzalanan Centilmenler Antlaşması ile Türk- İtalyan ilişkileri geçici bir yumuşamaya girmiştir. Hatta bu anlaşmanın üzerine Aras, 2- 3 Şubat 1937 tarihinde Milano’ya gitmiş ve görüşmelerin sonucunda iki ülke arasında hiçbir sorun olmadığı belirtilmiştir.640 Fakat yapılan görüşmelerde Montreux Sözleşmesi ile ilgili bir açıklama yapılmadığı için, görüşmeler çeşitli yorumlara sebep olmuştur. Bundan sonra da Türkiye’yi İtalyan- Alman mihverine sokmak için giriştiği çabalar olumlu sonuç vermemiştir. 1937 yılının yazında Akdeniz’de bazı ticaret gemilerinin İtalyan olduğu düşünülen denizaltılar tarafından batırılması üzerine, alınacak tedbirlerle ilgili

634 Mevlüt ÇELEBİ, a.g.m., s. 669

635 Haluk A. ÜLMAN, a.g.m., s. 252

636 Türkan CANTEMUR, a.g.m., s. 790

637 Hüner TUNCER, Atatürkçü Dış Politika…, s. 137

638 İlhan UZGEL, “İtalya ile İlişkiler”…, ss. 296- 297

639 Arzu AL, a.g.e., s. 82

640 Kamuran GÜRÜN, Savaşan Dünya ve Türkiye…, ss. 510- 511

107 10- 11 Nisan 1937’de toplanan Nyon Konferansı’nda Türkiye de yer almış ve dolayısıyla İngiltere ve Fransa’nın yanında safını belli etmiştir.641

1937- 1939 yılları arasında Türkiye- İtalya ilişkilerine soğuk bir hava hâkim olmuştur. İtalyan Dışişleri Bakanı Kont Ciano ve Aras arasında çeşitli görüşmeler vuku bulmuştur. Ancak İtalya’nın Nisan 1939’da Arnavutluk’u işgal etmesi, Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı öncesi İngiltere- Fransa ile ittifak yapmasında etkili olmuştur.642