• Sonuç bulunamadı

4.2. İŞGALLER ve MİHVER İTTİFAKI

4.2.4. Berlin- Roma Mihveri ve Antikomitern Pakt

İtalyan- Alman yakınlaşması, İtalya’nın Habeşistan’ı işgalinin en önemli sonuçlarından biri olmuştur. Habeşistan saldırısı karşısında MC tedbirleri söz konusu olduğu zaman İngiltere ve Fransa gevşek davranmış olsa da, sonrasında İtalya ile olan ilişkileri boyut değiştirmiştir. Öncelikle İngiltere’nin, İtalya’ya karşı öngörülen yaptırımlara tam anlamıyla uymaması ve hatta kendi girişimleriyle MC yaptırımlarının kaldırılmasının sebebi, daha önce de belirttiğimiz gibi, hem İtalya’nın Almanya’ya yakınlaşmasını önlemek hem de Fransa’nın bu konuda daha fazla endişeli olması nedeniyle İngiltere’yi baskı altında tutmasıdır. Fakat Habeşistan’ın

955Kazım KARABEKİR, İngiltere İtalya ve Habeş Harbi, İstanbul: Tecelli Basımevi, 1935, s. 68

956Ahmet EYİCİL, a.g.e., s. 235

957 Fahir. H. ARMAOĞLU, a.g.e., s. 255

958 Türkan CANTEMUR, a.g.m., s. 790

163 işgalinden sonra Mısır’ın tehlikeye girmesi ve İtalya’nın Akdeniz’de imparatorluğunu koruması adına bir güç olarak belirmesi, iki devlet arasında rekabete sebep olmuştur. Ayrıca Habeşistan işgali karşısında İngiltere’nin Akdeniz Paktı girişimi de İtalya’yı kızdırmıştı.959 Diğer taraftan 1936’dan beri İtalyan- Fransız ilişkilerinde de bir değişim söz konusuydu. 1936 İlkbaharında Fransa’da yapılan seçimlerde Radikaller, Sosyalistler ve Komünistler, Halk Cephesi adı altında bir seçim ittifakı planlamışlar ve başarılı olmuşlardır. Sonrasında Sosyalistlerin kurduğu kabineye Komünistler alınmamışlarsa da, SSCB’den gelen talimatla, Sosyalist cepheyi desteklemişlerdir. Dolayısıyla bu süreçte Fransız- Rus ilişkileri nispeten gelişmiş, fakat Fransa- İtalya ilişkileri gerilemiş ve Laval politikasında da bir değişiklik gözlenmiştir.960

Bu durumda İtalya, Avrupa’da giderek yalnızlaşıyordu ve destek bir devlete ihtiyacı vardı. Bu devlet de hiç şüphesiz, hem ideolojik hem de politik anlamda örtüştüğü Almanya idi. Esasen Almanya, İtalya ile her daim yakın ilişki içerisinde olmayı istemiştir. Öyle ki, Habeşistan işgali karşısında MC’nin tedbirlerine aldırmamış ve İtalya’ya stratejik hammadde satışına devam etmiştir.961 Fakat İtalyan- Alman yakınlaşmasını engelleyen bir sorun varsa o da Almanya’nın, Avusturya üzerindeki faaliyetleriydi. İtalya’nın da katıldığı Stresa Konferansı’nda ele alınan konulardan biri de Avusturya’nın bağımsızlığının korunmasıdır. Fakat Habeşistan sonrası değişen ilişkiler nedeniyle Stresa geçerliğini yitirmiş, hem de İtalya Almanya’nın Avusturya hedeflerini kimsenin durduramayacağını fark etmişti. Bu yüzden Almanya ile bütünleşmesi gereken bir zamanda, bu mevzu yüzünden arasını açması İtalya’nın işine gelmiyordu. Aynı şekilde Almanya da İtalya ile ilişkilerini geliştirmeyi önemsiyor ve İtalya’nın, Fransa- İngiltere cephesinden uzaklaşmasını memnuniyetle karşılıyordu. Diğer taraftan Almanya, İtalya’nın, Avusturya’nın bağımsızlığına verdiği önemin farkındaydı ve İtalya’yı yanında tutmak için bazı girişimlerde bulunmuştu. Bunlardan ilki, Hitler’in 21 Mayıs 1935’te yaptığı ve Avusturya’nın bağımsızlığına saygı duyacağına söz verdiği barış nutkuydu. Diğeri de

959 Oral SANDER, Siyasi Tarih (1918- 1994)II,,…, s. 54

960 Rıfkı S. BURÇAK, a.g.m., s. 478

961 Fahir. H. ARMAOĞLU, a.g.e., s. 260

164 11 Temmuz 1936’da Avusturya ile aralarında imzaladıkları ve yine Almanya’nın Avusturya’nın bütünlüğüne saygı göstereceğini teyit ettiği anlaşmaydı.962

Tüm bu gelişmeler karşısında İtalya da bir nebze rahatlamış ve artık iki devlet arasında hem özel hem de resmi nitelikte karşılıklı ziyaretler başlamıştır. Bu ziyaretler sonucunda da 24 Ekim 1936’da Dışişleri Bakanları Ciano ve Neurath arasında Berlin’de bir protokol imzalanarak, Almanya ile İtalya arasında ortaklaşa izlenecek bir dış politikanın ana çizgileri belirlenmiştir. Komünizme karşı oluşturulan bu cephe, 1 Kasım 1936’da Mussolini’nin verdiği bir söylevde, anlaşmanın bir mihver olduğunu ve sadece iki devlet için değil, tüm Avrupa devletlerinin bu mihver etrafında beraberce çalışabileceklerini söylemesi ile tüm dünyaya duyurulmuştur. Böylece Berlin- Roma Mihveri doğmuş ve İkinci Dünya Savaşı boyunca da Alman- İtalyan işbirliği devam etmiştir.963

1936’da oluşturulan bu Berlin- Roma Mihveri’nin yanı sıra, bundan 5 gün sonra da Antikomitern Pakt adı altında Almanya ve Japonya arasında da yeni bir pakt imzalanmıştır.

1935 tarihli Fransız- Sovyet Paktı’ndan sonra Almanya, SSCB’ye karşı politikalar izlemeye başlamıştı. Öyle ki, Berlin- Roma Mihveri, bu politikaların bir meyvesiydi. Fransız- Sovyet Paktı’ndan sonra, SSCB’nin askerlik yaşını, 21’den 19’a indirmesi ve SSCB- Çekoslovakya İttifakı, Almanya’yı ziyadesiyle kızdırmıştı.964 Almanya’nın SSCB’ye olan bu yaklaşımı ise İtalya’yı olduğu gibi, Japonya’yı kendisine çekmişti. Çünkü Japonya hali hazırda Mançurya ve Jahol’u işgal etmiş ve İç Moğolistan’da da bazı faaliyetlere girişip, asıl amacı olan Doğu Asya’nın tamamına hâkim olmak için çaba göstermeye başlamıştı. Fakat SSCB’nin bu girişimler karşısında, Dış Moğolistan devletiyle bir ittifak imzalaması, Japonya’yı kızdırmıştı.965 Diğer taraftan Japonya’nın o sıralarda Çin işgali için hazırlıklara girişmesi de diğer bir önemli gelişme olmuştur. Fakat Japonya, Çin’deki Komünistleri destekleyen SSCB ile milliyetçileri destekleyen ABD arasında sıkışmaktan çekiniyordu.966 Bu aşamada Almanya ve Japonya arasında, ortak düşmanları olan SSCB’ye karşı, 25 Kasım 1936’da,Antikomitern Pakt imzalanmıştır.

962 Kamuran GÜRÜN, Savaşan Dünya ve Türkiye,…, ss. 439- 440

963 William SHIRER, Nazi İmparatorluğu Doğuşu Yükselişi ve Çöküşü, Cilt: I,…, s. 385

964 Fahir. H. ARMAOĞLU, a.g.e., s. 261

965 Murat BELGE, a.g.e., s. 417

966 Fahir. H. ARMAOĞLU, a.g.e., s. 262

165 Aslında anlaşma imzalandıktan sonra Dışişleri bakanlarının da teyit ettiği üzere, bu paktın Batı uygarlığını komünizme karşı korunması için yapıldığı savunuluyordu öyle ki, anlaşmanın açık olan maddesinde de; iki devletin Komintern faaliyetleri karşısında alınacak tedbirler hakkında birbirlerine danışacakları bile hükme bağlanmıştı. Fakat anlaşmanın; SSCB, bu iki devletten birine saldırırsa, alınacak tedbirler açısından birbirlerine danışacaklarını ve SSCB’nin durumunu kolaylaştıracak bir tedbir almaktan kaçınacaklarını kabul ettikleri gizli protokolde SSCB’yi hedef aldıkları daha sonra gün yüzüne çıkmıştır.967

Daha sonra da, 1937 Kasım’ında İtalya, SSCB’ye karşı oluşturulan Antikomitern Pakt’a katılmış ve Berlin- Roma Mihveri’ni biraz daha güçlendirmiştir.968