• Sonuç bulunamadı

3.17. Rus İmparatorluğu Ortodoks Filistin Cemiyeti (Arz-ı Filistin Cemiyeti)

3.17.2. Cemiyetin Politikaları

3.17.2.3. Cemiyetin Eğitim Politikası

3.17.2.3.2. Suriye’deki Rus Okulları

Cemiyetin unvanından da anlaşıldığı gibi önceleri faaliyet alanı sadece Filistin ile sınırlıyken 1895’de Suriye’de de resmi faaliyetlerine başlamıştır. Daha öncesinde

347 Tibawi, “Russian Cultural”, s. 13 348 Tibawi, “Russian Cultural”, s. 23 349 Hopwood, The Russian Presence, s. 150 350 Tibawi, “Russian Cultural”, s. 13

351 “Rusya’nın Suriye’deki nüfuzu”, Tearüf-i Müslimin, cilt: I, sayı: 16, İstanbul, 16 Eylül 1326, s. 266;

Tibawi, “Russian Cultural”, s. 18 Birkaç Ortodoks Arap genç yüzyılın yarısına gelmeden hem şanslarını denemek hem de eğitim olanaklarını araştırmak için Rusya’ya gitmişlerdir. Bu gençlerden bazıları Rusya’da iş bularak orada kalmıştır. Bunun örneklerinden bir tanesi Saim Naufal idi. Naufal 1851 yılında bir Arap gazetesi kurmak için Amerikan ve İngiliz desteği almış ancak başarısız olmuştur. Daha sonra Antakya Patrikhanesi’nin tavsiyesiyle Petersburg’da Arapça öğretmeni olmuş, Rus vatandaşlığına geçtikten sonra dışişleri bakanlığında çalışmaya başlamıştır.

okulların desteklenmesi için Antakya Patrikhanesi’ne maddi yardım gönderilmiş, ancak fiili yardım Rusların desteğiyle Antakya Ortodoks Kilisesi Patriği seçilen Spyridon’un Latinler ve Protestanlara karşı yürüttüğü mücadelede Cemiyetin yardımını istemesiyle başlamıştır. Spyridon Patrikhanenin idare ettiği 20 okulu cemiyetin yetkisine devretmiştir. Suriye’de de temel amaç Ortodoks çocukların Katolik ve Protestan okullarından uzaklaştırılması olmuştur352.

Osmanlı yetkililerine göre ise Arz-ı Filistin Cemiyeti, sadece Suriye ve Filistin’de bulunan Ortodoks okullarının ihtiyaçlarının karşılanmasına yardımcı olmalıydı. Okullardaki eğitim ve öğretim işi yetkisi altında bulundukları Patrikhaneyi ilgilendirmekteydi. Bu sebeple Cemiyet Antakya Patrikhanesi yetkisindeki Antakya Ortodoks okullarını devralmak istemişse de Bâbıâli engeline takılmıştı. Babıâli’den Şam’da bulunan Antakya Ortodoks Patrikhanesi’ne gönderilen yazıyla Cemiyete devredilen okulların geri alınması, Patrikhane üyelerinden Rus politikasına eğilimli olanların da görevden uzaklaştırılması istenmişti353.

Cemiyet eğitim faaliyetlerini bir sağlık programıyla birlikte yürütmüştür. Öğrencileri için Şam’da bir dispanser açmış, daha sonra milliyet ve inanç farkı gözetmeksizin bütün yerliler bu dispansere kabul edilmiştir. Dispanserde Rus doktor ve hemşireler istihdam edilmiş ve yerli halkı tıbbi konularda eğitmişlerdir. Zaman zaman Petersburglu uzman doktorlarda Cemiyet çalışmalarına katkıda bulunmak için Suriye ve Filistin’e gelmişlerdir354.

Köy ve kasabalardaki Cemiyet okullarının yöneticileri Ruslar idi. Rus İmparatorluğu’nda çalışan öğretmenlerin sahip oldukları statü ve emeklilikleriyle ilgili bütün ayrıcalıklar Suriye ve Filistin’e göç etmek isteyen öğretmenlere de verilerek buralardaki okullarda çalışmaları cazip hale getirilmiştir. Ayrıca Rus Eğitim Bakanlığınca Suriye ve Filistin’deki okulları denetlemek için müfettiş gönderilmiştir. Bunlardan biride bakanlık müsteşar yardımcısı Epişkof’dur. Suriye, Beyrut ve Cebel-i Lübnan’daki Ortodoks okullarını Cemiyetin idaresine alarak Rusça’nın öğretilmesi için girişimlerde bulunmuştur355. Rusya Ortodoksluk inancının yayılması ve desteklenmesi

kadar Rus dilinin öğretilmesine de önem verilmiştir. Çünkü Ruslara göre Rus olmak

352 Stavrou, Russian Interests, s. 163

353 BOA, BEO.2108/158058; BEO.890/66691 354 Hopwood, The Russian Presence, s. 117

355 Ahmed Şerif, “Beyrut’ta Maarif-i Ecnebiyye Tesirat ve Netayici”, Sırat-ı Müstakim (Sebilü’r Reşad),

cilt.VI, sayı.139, sayfa. 135-137, yıl.1327; BOA, DH.MKT.2186/71; BOA,DH.MKT.2190/55; BOA.DH.ŞFR.234/68; BOA, DH.ŞFR.227/158; Stavrou, Russian Interests, s. 165

için önce Ortodoks olmak sonra da Rusça bilmek gerekmekteydi. Rus olmanın tanımını yaparken etnik kökeni esas almamışlardı. Rus İmparatorluğu hanedan mensuplarına baktığımızda da bazılarının Alman asıllı olması bunun göstergesidir.

Okulların müfredatında Rusça ve Arapça da yer almaktaydı. Katoliklere göre Cemiyet okulları vasat bir dil olan Rusça’nın öğrenilmesini sağlayarak Yakın Doğuda Rus medeniyetinin yayılmasını amaçlamaktaydılar. Aksi halde dini ve ticari değeri olmayan bir dili öğrenmenin hiçbir açıklaması yoktu. Arap halkının Rusça öğrenmek ve konuşmak yönündeki ısrarı “kendi dilini başka birine empoze eden bir millet zafer kazanmaya başlar” cümlesiyle o dönemin siyasi hakimiyetteki tasarılarını yansıtmaktaydı.

Cemiyetin Suriye’de karşılaştığı problemlerden biri açılan okulların Ortodoks çocuklar için yeterli olmamasıydı. Kudüs’te 30-40 bin kadar talebeyi ihtiva eden 600 adet Katolik okulu mevcut olmasına ve Ortodoksların mezhep değiştirmeleri için çalışmalarına rağmen, Cemiyetin sadece birkaç yüz talebeden oluşan 80-100 kadar okulu bulunmaktaydı. Okullardan mezun olanların diplomalarını Osmanlı Maarif Nazırlığı onaylamaktaydı356. Yerli çocukların sayısı 30.000 iken okullar 10.000 çocuğu

alacak kapasitedeydi. Yani geriye kalanlar yine Katolik ve Protestan okullarına gitmek zorundaydılar. Diğer taraftan Rumlar Doğu Patrikhanelerinin yetki alanına giren yerlerde Rusların okul açmaya hakları olmadığını ileri sürmekteydiler. Aynı şekilde Latinler ve Fransızlar’da Cemiyet okullarını Doğu Akdeniz’de Rus sömürüsünün aracı olarak düşünmekteydiler. Okulların Güney Suriye’den Kuzeye doğru sıralanışı Petersburg’un Kudüs’ü Rus İmparatorluğu’nun Ermeni sınırına katmaya çalıştığı konusunda Katolikleri şüpheye düşürmekteydi357.

Osmanlı İmparatorluğu’nda eğitim-öğretim konusunda sistemli bir yasa olmayışını fırsat bilen yabancı devletlerin okulları Islahat Fermanı ile azınlıklara okul açma hakkı tanınmasıyla birlikte 1868 yılına kadar hızla çoğalmıştır. Kendilerini bağlayan bir nizamname olmadığından rahatlıkla istedikleri yere, istedikleri nitelikte ve sayıda okul açmışlardır. Bu düzensizliğe bir son vermek ve okullarda kısıtlı da olsa bir denetim sağlayabilmek için 1868’de yayımlanan Gümrük Nizamnamesi’nin yanı sıra 1863’te bir de tezkere yayımlanmıştır. 1869 tarihli Maarif-i Umumiye Nizamnamesi’nin

356 BOA, BEO.1795/134622 357 Stavrou, Russian Interests, s. 166

çıkarılmasıyla bu karmaşaya son verilmek istenmiş358 ancak uygulamada yabancı

devletlerin Nizamname kurallarına uymadıkları görülmüştür.

Arz-ı Filistin Cemiyeti’nin eğitim programı önündeki temel engel Osmanlı Devleti’nin Rus okullarını tanımamasıydı. Sultan’ın onayı olmadan okul açamıyorlardı. İstanbul elçisi bu iznin verilmesi için Bâbıâli üzerinde sürekli baskı uygulamaktaydı. Bâbıâli bu baskıyı Rusların nüfuzunun artmasını istemeyen Fransa ve İngiltere’den de görmekteydi. Yukarıda bahsedilen sebeplerden ötürü Sultan’ın izin vermemesinde Rumların katkısı da bulunmaktaydı. Kudüs’ün köylerinde ruhsatsız açılan okullara devlet yetkilileri iyi niyet göstergesi olarak ses çıkarmamaktaydılar. Ancak okulların ruhsatsız olması ve ders programlarının onaylatılmaması bir takım sakıncalara yol açtığından Beyrut Vilayet Meclisince Maarif Nezareti’nden konunun dikkate alınması istenmişti. 1902 yılına kadar Rus okulları gizli kaldılar. Aslında bu gizlilik Rusların işine de gelmekteydi. Çünkü ruhsat alınan okullarda müfredat Osmanlı Maarif Nezareti’ne onaylatılmak zorundaydı359. Maarif Nezareti ise diğer derslerin yanında Osmanlı Türkçesi, tarihi ve coğrafyasının müfredatta olmasını şart koşmaktaydı.

Islahat Fermanı’nın yayımlanmasıyla Osmanlı Maarif Nazırlığınca sansür komitesi oluşturulmuştur. Bundan sonra yayımlanacak kitaplar, okul kitapları ve müfredatları bu komitenin denetimine tabi tutulacaktır. Sansürün yanında Bâbıâli misyoner okullarını denetlemesi için birde müfettiş atamıştır360. Bu nedenle Cemiyet

okulları ruhsat almamakla bütün denetim ve sınırlamaların dışında kalmaktaydı. Yeni okulların yapılması ise yerel kilise hiyerarşisinin istekli olmasına bağlıydı. Cemiyet arsa satın aldığı köy ve kasabalarda yerli kişilerin adına okul yaptırabilmekteydi. Bu da Cemiyeti yerel yönetime bağımlı kılmaktaydı. Okulların Cemiyet adına açılması için İstanbul’un onayının alınması sekreter Khitrovo’nun başlıca işlerinden biri olmuştu. Şam Konsolosu A.P. Beliave ve İstanbul Elçisi I.A. Zinoviev’in de katkılarıyla Khitrovo 1 Mart 1902 tarihinde Suriye ve Filistin’deki 87 Cemiyet okulu için Sultan’ın onayını almayı başardı361.

358 Haydaroğlu, Osmanlı İmparatorluğunda, s. 17-18

359 Haydaroğlu, Osmanlı İmparatorluğunda, s. 27 Maarif Nezaretince yayımlanan 1869 Maarif

Nizamnamesi’nde yabancı devletlerin ve azınlıkların okul açabilmesi için gerekli olan şartlar belirlenmişti. 1- Öğretmenlerin maarif Nezaretinden, taşrada ise mahalli maarif idarelerinden aldıkları birer diplomalarının olması, 2- Okutulacak kitaplar listesinin ve müfredatın Maarif Nezareti, veya taşrada ise vilayet maarif idaresi ve vali tarafından onaylanması, 3-Maarif nezaretinden ruhsat alınması.

360 Gerd, Russian Policy, s. 44

361 BOA. DH.MKT.2591/121; BOA, BEO.1795/134622; Stavrou, Russian Interests, s.189; Haydaroğlu,

Cemiyet okullarını Katolik ve Protestan okullarına göre daha başarılı yapan sebeplerden biri Çar II. Nikolay’ın şahsında maddi ve manevi desteğe sahip olmasıydı. Diğer bir sebep de Katolik ve Protestanların yüzyılın sonunda ücretli eğitim vermeye başlamasıydı. Bu durum ücretsiz eğitim veren yoksul halk için Rus okullarını daha cazip hale getirmekteydi. Ardından dini unsur gelmekte ve Ortodoks halk çocuklarını Ortodoksluğun destekçisi olan Cemiyetin okullarına göndermeyi tercih etmekteydi362.

Cemiyetin eğitim politikasındaki eksiklik Katolik ve Protestanlardaki gibi ortaokulların olmamasıydı. Öğretmen yetiştirmek için yeterli eğitim merkezleri de yoktu363. Olumsuz şartlardaki kalacak yerler, araç yetersizliği ve dil problemi gibi zorluklar düşünüldüğünde Cemiyetin ilk on yılında Ortodoks Araplar için ilkokullarla başlayıp öğretmen okullarıyla devam eden bir eğitim sisteminde başarılı olduğu söylenebilir. Başlangıçta dini eğitim veren ilkokullara önem verilmiş, Ruslar Ortodoks çocukların eğitiminin teminatı haline gelmişlerdir364.

Cemiyet Rusya’da eğitim görmüş Arapların hizmetlerinden faydalanmak için Suriye’deki okulların sorumluluğunu Aleksander Kezma’nın oluşturduğu komiteye vermiştir. Komite ders kitaplarını Arapça’ya çevirtmiştir. Yüzyılın sonunda Arapça yazılmamış kitap kalmamıştır. Ders kitapları dışındaki kitaplarda Arapçaya çevrilmiştir. Bu konuda Ruslar bütün dini cemaatlerin kitapları arasından seçim yapmışlardır. Çevrilen kitaplar arasında İbn al-Farid’in İslam mistizmini anlatan Divan’ı, Cizvitlerin hazırladığı Majani al Adab, İbn al Muqaffa’nın Kelile ve Dimmesi yer almaktaydı365.

Çevrilen yayınlarda dinsel ya da mezhepsel ayrıma gidilmemesi hususunda Rusya’nın Dinsel Hoşgörü politikasını devam ettirdiğini söyleyebiliriz.

hem de ruhsat alma zorunluluğu olan yerleri okul gibi göstererek bu yükümlülükten kaçtıkları gözlemlenmiştir. Bunun yanı sıra okullarda mabet gibi gösterilerek denetimden kaçma olanağı sağlıyordu. Böylece Osmanlı yasalarına aykırı her türlü zararlı faaliyet serbestçe yapılabilir hale gelmekteydi. Bu durum yabancıların Osmanlı yasalarındaki boşluklardan azami derecede faydalanmaya çalıştıklarını göstermektedir.

362 Hopwood, The Russian Presence, s. 122 363 Stavrou, Russian Interests, s. 191 364 Tibawi, “Russian Cultural”, s.22

365 Tibawi, “Russian Cultural”, s. 26 Bu detaylar Nasıra Rus Okulu’nda eğitim görmüş birinin yarım

yüzyıl sonra yazdığı biyografisinden elde edilmiştir. Ona göre Ortodoks halk Rus okullarını özgürlükçü olmalarından, hakiki Ortodoks dini eğitimine imkân tanımış olmalarından, yöntemlerinin akli, fiziksel ve ruhsal açıdan faydalı olmalarındadan dolayı tercih etmiştir. Fiziksel ceza yerine çocuklara fayda sağlayacak işler verilmekteydi. Öğretim yöntemleri ezbere dayanmamaktaydı. Pek çok konu kitap olmaksızın sözlü olarak öğretilirdi.

Outline

Benzer Belgeler