• Sonuç bulunamadı

Anadolu’daki misyonların özelliği, din değiştirme üzerinde çalışma imkânı bulamamalarından ötürü dini ve sosyal yaşama yaptıkları dolaylı müdahalelerde bulunmalarıydı. İslam devletinde Hıristiyanlığa geçmenin yasak olmasından dolayı batılı misyonlar Müslüman çoğunluğa ancak marjinal olarak yaklaşmışlardır. Bu nedenle misyonerlik çabaları ilk planda Hıristiyan azınlıklara yönelik olmuştur470.

Teopolitik açıdan Gregoryen Ermeniler Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalamak isteyen bütün emperyalist devletlerin hedefinde olmuşlardı. Gregoryen olan Ermeni Milletini İngiltere, Amerika ve Almanya Protestanlığa, Fransa, İtalya Katolikliğe, Rusya ise Ortodoksluğa döndürmeye çalışmıştır.

468 Mehmet Deri, “19.yüzyıl Osmanlı Coğrafyasında Ermeni Okullarının Faaliyetleri”, netpano.com,

2008.

469 Şimşir, Ermeni Meselesi, s. 19 470 Kieser, Iskalanmış, s. 22

Osmanlı topraklarına ilk gelen misyonerler Katolikler idi. Fransız olan bu misyonerler İstanbul’daki yabancı ve azınlıkların eğitimiyle ilgilenmek üzere 16.yüzyılın sonlarına doğru gelmiş ve dinî kurumlarının yanında okullarını da açmışlardır. Daha çok Fransa’nın nüfuz bölgelerinde yoğunlaşan bu okulların sayısı 1914’e gelindiğinde 59.414 öğrencinin öğrenim gördüğü 500’e ulaşmıştır. Suriye, Filistin, Mısır, Irak ile Harput’tan Sivas’a kadar olan bölgeyi içine alan coğrafya da faaliyette bulunan Fransız Katolik misyoner okullarının öğrencilerinin büyük çoğunluğunu Rum ve Ermeni gençleri oluşturmuştur. Kendi okullarının yanı sıra Ermeni Katolik okulları da Fransız misyonerleri tarafından yönetilmiştir471.

Papalık da Ermeni Patriği aracılığıyla Ermeni Kilisesi’ni Roma Kilisesi’nin hâkimiyeti altına girmeye davet etmiştir. O dönemde bu cazip teklife cevap verecek tek yetkili kişi Ermeni Patriği Horen Aşıkyan olmuştur. Patrik inancını ve kilisesini teslim etmenin fiyatı olarak kesin bir himaye elde etmek için bile olsa öneriyi reddetmiştir. İzmir Ermeni Piskoposu Melchizedech’in 1888’de “La Revue de I’Orient” ‘e verdiği demeçte:

“Papanın himaye önerisiyle Ermeni dini bağımsızlığını teslim almayı ödüllendirmeye hakkı olmadığı gibi, önerisini kibarca reddetmelerinden dolayı Ermenilere sıkıntı çektirmeye hakkı da yok” demekteydi. Melchizedech devamında “ Papa daveti yapan ilk kişi değil. Yüz yıllardır tekrar eden bir durum, doğu ve batı kiliseleri Roma ve Rum kiliselerinin ayrıldığı uğursuz günden beri devam etmekte. Ermeni kilisesi ise orijinal halini korudu, bağımsızlığını kaybetmemek için bu bölünmeye katılmakta her zaman isteksiz oldu. Bundan vazgeçirmek için davet yapılması istenmiyor. Şu anda Rum Kilisesi değil ancak Ermeni Kilisesi’nin özgürlüğüne ve vicdanına baskı yapan Rus siyasetinden kaynaklanan serzenişler, tehditler ve zulümler bulunmaktadır. Ermeni kilisesine zulmeden iki karşıt etki bulunmaktadır. Vatikan Papalığın tanınmasını istemekle dünyevi güç elde etmek istiyor; Rusya ise siyasi birlik sağlayarak manevi hâkimiyet elde etmek istemekte. Her ikisi de bizi davet etmekte. Rusya izlediği siyasetle Ermeni din adamlarının kutsal mekânlarına nüfuz etmek istiyor. Siz bizi davet ediyorsunuz, fakat Rusya “ böyle bir şey benim irademdir” demekte. İzlediğiniz siyaset aynı olmasa bile Ermeni kilisesinin

471 Ayten Sezer Arığ, “Osmanlı Eğitim Sisteminin Ermeni Milliyetçiliğinin Doğuşuna Etkisi”, Erciyes

Yayınları, Hoşgörüden Yol Ayrımına Ermeniler, 2009, s. 264; bkz. Halit Ertuğrul, Kültürümüzü Etkileyen

Okullar, Nesil Yayınları, İstanbul, 2010; bkz. E.W. Hopkins, G.F. Moore, Ö.Ferruh, Tarihte ve Günümüzde Misyonerlik, Örgün Yayın Evi, İstanbul, 2006 ; bkz. Haydaroğlu, Osmanlı İmparatorluğunda

bağımsızlığına ve varlığına son vermek adına amaçlarınız aynıdır. Gerçek sevgi dini özgürlüğümüze baskı yapılmasından ve bize zulüm edilmesinden uzak Osmanlı devletinin İslam’a dönmek isteyen kişinin eski inançlarını sürdürmek için son bir girişimde bulunulabileceği düşüncesiyle manevi reislerine gönderilmesi gerektiğini emrettiğini duyurma görevini bize yükler ”

diyerek röportaj vermiştir472. Piskopos gerek Papalığın yaptığı davet gerekse Rusya’nın

yaptığı baskı karşısında Osmanlı hâkimiyetinde dini açıdan daha hoş görülü bir ortam da yaşadıklarını vurgulamıştır. İlk ikisi Ermenilerin topluca Katoliklik veya Ortodoksluğa geçmelerini isterken Osmanlının söz konusu birey dahi olsa din değiştirme hususunda kesin kararını vermeden kendisine ikinci bir şans sunduğu Melchizedech’in sözlerinden açıkça anlaşılmaktadır. Burada Osmanlı yönetiminin şahsın Müslümanlığa geçtikten sonra artık din değiştiremeyeceği olgusunu da dikkate aldığı açıktır.

Osmanlı ülkesinde İngiliz misyonerler 1815 yılından, Amerikalı misyonerler ise 1826 yılından itibaren faaliyete başlamışlardır. Ermenilerin bir kısmı Protestanlaştırılmış, nihayetinde İngiltere’nin baskısıyla 1846 yılında Osmanlı topraklarında Protestan Kilisesi kurulmuştur473. İngilizler Osmanlı İmparatorluğu’nda

açtıkları İngiliz ideallerine, kültür ve düşüncesine hizmet eden okullar ve Protestan misyonerleri vasıtasıyla çok sayıda Gregoryen Ermeni’yi Protestanlığa kazandırmışlardır. Okullar ve misyonerler İngiliz diplomatları, konsoloslukları ve tüccarları tarafından her türlü destek ve yardımı görmüşlerdir. İngilizler Protestan Ermenileri Katolik Fransa ve Ortodoks Rusya’ya karşı kullanmayı amaçlamışlardır474. Ancak İmparatorluk genelinde Gregoryen Ermenilerin çoğunlukta olması İngilizleri politikalarında başarılı yapmamıştır.

19. yüzyıldan itibaren Osmanlı topraklarına gelen ve Ermeniler için çalıştığı bilinen bir diğer bir misyoner grubu Almanlara ait idi. 1896’da kurulan ve öncülüğünü Johannes Lepsius’un yaptığı Alman Ermeni Yardım Birliği “Deutschen Hülfsbundes für Armenien” özellikle önemliydi. Bu misyon çalışmalarına Halep, Harput, Van ve Urfa’da

472 Sonyel, Minorities and, s.153-154; Şimşir, British Document, vol. II, s. 628-629, F.O.424/162,p.52A,

No.54B Mr.C.D. Collet to the Marquis of Salisbury

473 Sonyel, Minorities and, s. 22; Ali Şamil Hüseyinoğlu, “Ermeni Aydınları Sırasından Türk Aleyhtarı

Kadrolarının Hazırlanması”, Erciyes Üniversitesi Yayını, Hoşgörüden Yol Ayrımına Ermeniler I, 2009, s. 229

474 Deri; 19.yüzyıl Osmanlı Coğrafyasında; Bkz. Halit Ertuğrul, Kültürümüzü Etkileyen; Bkz. E.W.

misyon binaları, yetimhaneler ve hastaneler inşa ederek başladı. Yakındoğu’daki Alman çıkarlarını koruyacak kişilerin yetiştirilmesi için İstanbul, İzmir, Beyrut ve Selanik bölgelerinde okullar kuran Alman misyonerlerinin Elazığ (Harput) bölgesinde de Ermeniler için okullar açmışlardı. Başlangıçta dinî gayelerle Osmanlı topraklarına gelen Katolik ve Protestan misyonerleri azınlıklara tanınan geniş haklar ve yabancılara verilen kapitülasyonlardan da yararlanarak çalışmalarını yoğunlaştırmışlardı475.

Amerika coğrafi olarak Osmanlı İmparatorluğu’na oldukça uzak olmasına rağmen Osmanlının jeopolitik ve jeostratejik önemi, yer altı ve yer üstü zenginlikleri onu da cezbetmiştir. 1830’da imzalanan Türk-Amerikan Ticaret Antlaşması’nda yer alan “en çok müsaadeye mazhar devlet” kaydıyla pek çok imtiyazlar elde etmiştir. Böylece Amerikan misyonları hem kapitülasyonlardan yararlanmışlar hem de Osmanlı topraklarında çok sayıda kilise, okul, hastane, eczane, sanat atölyeleri, yetimhane, dil kursları açmışlardır. Yine aynı Antlaşma ile Ermeni simsarlar edinmiş bu yakınlaşma eğitimin yanında, Amerika’nın Ermenileri himaye altına alması ve vatandaşlık hakkı vermesiyle devam etmiştir.

Amerikalılar Osmanlı topraklarında Katoliklere ve Ortodokslara karşı Protestan zihniyeti oluşturarak, emperyalist emelleri ve çıkarları doğrultusunda kullanabilecekleri, Amerikan kültür ve düşüncesinin gelişmesini sağlayacak kişiler yetiştirmeyi amaçlamış, bunda da büyük ölçüde başarılı olmuşlardır. American Board teşkilatına mensup misyonerler 1871’de Osmanlı ülkesini, biri Balkanlar’da Bulgarlara diğer üçü Ermenilere yönelik olmak üzere, dört çalışma bölgesine ayırmışlardı. Merkezi İstanbul olan Batı Türkiye Misyonu, merkezi Harput olan Doğu Türkiye misyonu ve merkezi Antep olan Merkezi Türkiye misyonu476. Osmanlı İmparatorluğu’nda Amerikan

nüfuzunun artması karşısında Amerikan Misyoner Kurulu’nun (The American Board of Commissioners for Foreign Missions) en amansız düşmanı Rus elçisi Butenyov

475 Arığ, “Osmanlı Eğitim Sisteminin”, s. 263-264; Bkz. Halit Ertuğrul, Kültürümüzü Etkileyen, bkz. E.W.

Hopkins, G.F. Moore, Ö. Ferruh, Tarihte ve; bkz. Haydaroğlu, Osmanlı İmparatorluğunda; David Gaunt,

Katliamlar, Direniş, Koruyucular: I.Dünya Savaşında Doğu Anadolu’da Müslüman-Hıristiyan İlişkileri,

(Çev. Ali Çakıroğlu), Belge Yayınları, İstanbul, 2007, s. 42-43; Uğur İnan, Osmanlı Devleti’nde Alman

Protestan Misyonerlik Faaliyetleri,( Doktora Tezi, Kayseri), 2013, s. 307-308 Lepsius Ermenilerle

yaptığı mülakatlar esnasında tuttuğu notlardan esinlenerek pek çok makale yazmış ve bu makaleler İmparatorluk Habercisi “Reichsbote” adlı dergide yayımlanmıştır. Böylece Alman kamuoyunda Ermenilere yönelik sempati oluşmuştur.

476 Bkz. Hasan Tahsin Fendoğlu, Modernleşme Bağlamında Osmanlı-Amerika İlişkileri, Beyan Yayınları,

İstanbul, 2002; Deri, “19.yüzyıl Osmanlı Coğrafyasında”; bkz. Halit Ertuğrul, Kültürümüzü Etkileyen, bkz. E.W. Hopkins, G. F. Moore, Ö. Ferruh, Tarihte ve;bkz. Haydaroğlu, Osmanlı İmparatorluğunda, bkz. Necmettin Tozlu, Kültür ve Eğitim Tarihimizde Yabancı Okullar, Akçağ Yayınları, Ankara, 1991

Amerikan misyonerlerinden birine “ Efendimiz Rus Çarı Türkiye’de Protestanlığın yayılmasına asla müsaade etmeyecektir” demiştir.

Rusya’nın teopolitikasına baktığımızda ise İngiltere, Fransa veya Almanya gibi Anadolu’da dini misyon açmamıştır. Dini politikalarını daha çok Ermeni kiliseleri, özellikle Eçmiyazin Katolikosluğu ve İstanbul Ermeni Patrikhanesi, Ermeni okulları, Rus konsolos ve diplomatları vasıtasıyla gerçekleştirmeye çalışmıştır. Rusya’nın Osmanlı Ermenilerine yönelik politikasının amacı Doğu ve Güneydoğu Anadolu’yu kendi tasarrufuna alarak Kafkaslar-İskenderun hattında hâkimiyetini sağlamak olmuştur. Anadolu’ya gönderdiği ajanlar vasıtasıyla Ermenilere eğitim, basın-yayın ve propaganda yoluyla ayrılıkçı fikirler aşılamış, sözde Ermenistan Devleti kurmak fikriyle Osmanlı Ermenilerinin ayaklanmasını sağlamıştır. Açtığı okullarda bu ayaklanmaları yönetecek ihtilalci kadroları yetiştirmiştir. Okullar Rus emellerine hizmet eden bir Ermeni toplumu oluşturmayı amaçlamış, Rus fikir ve çıkarlarına hizmet eden birer üs görevi görmüşlerdir. Ermeni gençlerin çoğuna Rus üniversitelerinde eğitim hakkı tanıyarak bazılarının Rus bürokrasisi ve ordusunda görev almasına olanak sağlamıştır.

Gregoryen Ermeniler de 1830’da kurulan Katolik ve 1850’de kurulan Protestan Ermeni cemaatleri gibi başka bir devletin himayesini sağlamak için harekete geçmişlerdir. 1838 tarihli ticaret anlaşmasıyla Osmanlı topraklarında yerli tüccarlar yabancı devletlerin uyruğuna geçmeye başlamışlardır. Özellikle Doğu Anadolu’da ticaret ve sanatla uğraşanların birçoğu Rus pasaportu almışlardır. Olabildiğince gizli sağlanan bu belgeler herkesçe bilinmekteydi. Böylece en ufak bir meselede Rus elçisi veya konsolosuna başvurarak Osmanlı yöneticilerine baskı yaptırmışlardır. Eçmiyazin’in Rus toprakları içerisinde olması ve bu ruhani makamın Rus politikalarını desteklemesi, Eçmiyazin yanlısı Osmanlı Ermenilerini Ruslara yaklaştırmıştır. Bölgede oturan Ermenilerin hemen hemen çoğu Osmanlı Devleti’ne Rusya’dan daha çok vergi ödediklerinden yakınarak Rusya’ya göç etmekte kararlı olduklarını belirtmişlerdir477.

Rusya Osmanlı tebaası olan Gregoryen Ermenilere Rus konsoloslukları ve ajanları vasıtasıyla Rus Ortodoks Kilisesi ile birleşmeleri yönünde telkinlerde bulunmuştur.

477 Leon Arpee, The Armenian Awakening: A History of the Armenian Church, 1820-1860, the University

of Chicago Press, 1909, s. 103; Şimşir; Ermeni Meselesi, s. 52 İngiltere’nin Erzurum Konsolosu Taylor 19 Mart 1869 tarihli raporunda şunları yazmaktaydı: “Bu yörenin her köşesinde Ermeniler, Türk

Hükümetinden acı acı yakınıyorlar. Aynı zamanda hiç sakınmadan Rusya’yı övüp göklere çıkarıyorlar. Ermenilerin bu durumu kiliselerinin düşmanlık öğretilerinden ileri geliyor. Erzurum’daki varlıklı Ermeniler Türk tebaası oldukları halde Rus pasaportu almışlardır. Gizli gizli yürütülen Rus pasaportu ticareti bu yörede pek yaygındır” ; Gürün, Ermeni Dosyası, s. 104

Ortodoks mezhebine geçen Ermenilere her türlü yardım ve desteği sağlayacağını bildirmiştir478.

Outline

Benzer Belgeler