• Sonuç bulunamadı

19.yüzyıl da Ortodoks gelenekçiler ve Fener Rum Patrikhanesi Yunanistan, İyon Adaları ve Osmanlı İmparatorluğu genelinde Amerikan ve İngiliz misyonerlerinin ihlallerinden dolayı alarma geçmişlerdi. Oysa, İngiliz İncil Cemiyeti ve Amerikan Board misyonerlerine 1810 ve 1820‘ler de Ortodoks cemaatinde geçici bir dayanak noktası oluşturmaları için Patrikhane tarafından izin verilmişti. Misyoner okullarının bolca olduğu Batı Anadolu’daki Ortodoks çocukların eğitimiyle Protestan öğretmenler ve idareciler ilgilenmişlerdi. İncil’in Modern Rumca ve Türkçe gibi yerel dillere çevrilmesi ve dağıtılması için birkaç proje bile uygulamaya koyulmuştu. Sir Thomas Maitland yönetimindeki İngiliz sömürge idaresi İyon Adaları’ndaki tüm Ortodoks okul sistemini Methodist misyonerlerin gözetimine koymak için girişimde bulunmuştu96.

VI. Grigorios’un 1835’de Patrik seçilmesiyle ilk icraatı Osmanlı İmparatorluğu’nda Protestanlığın etkisinin yayılmasını önlemek için ciddi bir

93 Fortescue, The Orthodox, s. 277 İlahi adalet çok şaşırtıcıydı. Yüzyıllar önce patriğin güçlenmesi ve

efendisi Papa’ya isyan etmesi karşısında bu milli fikir güçlenmişti. Şimdi kendisine karşı güçlenmiş ve isyan eden çocuklarına bakmaktaydı. Belki patrikhanesi Apostolik bile olmayacak, derece olarak İskenderiye ve Antakya’nın altına düşecekti. ; Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılabı Tarihi, Cilt.I, Kısım.I, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1991, s. 164

94 Fortescue, The Orthodox, s. 278

95 Alexander Onou , “Reviewed work”, The Slavonic and East European Review, Vol.10,

No.29(Dec.,1931), s. 397

mücadeleye girişmek oldu. Bir beyanname yayımlayarak Protestanlığın hem ruhani hem de siyasi alanda sebep olduğu pek çok kötülüğü anlattıktan sonra, yakın doğu da faaliyet gösteren misyonerlere yaptıkları faaliyetlerde dikkatli olmaları, mezheplerinden döndürmek istedikleri Ortodoks çocuklarını rahat bırakmaları ve Lutero-Kalvinizm öğretilerini onlara telkin etmeye çalışmaktan vazgeçmeleri için çağırıda bulundu. Bu türden beyanatlar mezhep değiştiren veya misyonlar hesabına çalışan Ortodoksların sürekli acı çekmesine de neden olmaktaydı. Beyanname uyarınca misyoner okulları kapatıldı ve Protestanlığa ait broşürler, İnciller toplanarak yok edildi. Bu şartlar altında misyonerler dikkatlerini Ortodoks Hıristiyanlıktan uzaklaştırılmaya zorlandılar. Onlar da doğuda misyonerlerin faaliyetlerine daha açık kitleler olan Ermenice ve Arapça konuşan Hıristiyanlara yöneldiler97.

Patrik Grigorios 1838 yılı kışında İngiliz sömürge yönetimini Ortodoks gelenekleri ve kilise kanunlarını ihlal etmekle suçlayan iki genelge yayımladı. Genelgeler İngilizlerin önerdiği reformların belirli özelliklerini kınamakla kalmayıp, İyon Adaları’ndaki İngiliz idaresinin yapısının gerçek amaçlarını ele verdiğini de beyan etmekteydi: Manevi hakların siyasi yetkililere boyun eğdirilişi ve Ortodoks Hıristiyanlığın yerine Lutero-Kalvinizmin bir şeklini koymak. Patrik bu amaçla İngiliz sömürge yönetiminin Methodist okullarında Ortodoks gençliğine ücretsiz eğitim ve kitaplar verdiğini, piskoposların, papazların ve diyakozların atamalarına burnunu soktuğunu, adalardaki manastırların yağma edildiğini, evlilikle ilgili kutsal kilise kanunların yürürlükten kaldırılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu duyurdu. Bu son noktayı vurgulamak için 1838 Şubat ayında tüm Ortodoks inancında olanların kanuni evlilikleriyle ilgili mevcut kuralların zorla da olsa yürürlükte kalacağını ve hiçbir ödün verilmeyeceğini vurgulayan bir genelge daha yayımladı. Patrik özellikle Ortodoks piskoposlar için acımasız sözler sarf etmekteydi: Bu kutsal göreve yükselmiş olanları azarladı, “ dini meselelerde modernizm ve yeniliklerden kaçmalarını, siyasi kişilerin verdiği emirleri dinlememeleri gerektiğini” söyledi98.

Patrik 1839 Mart ve Nisan aylarında İyon Adaları Piskoposları Sinodu’na ve Senatosu’na mektuplar gönderdi. Dini meselelere müdahalesinden dolayı İngiliz sömürge yönetimini eleştirdi. İyon Adaları ruhbanları ve cemaatinin dini meselelerde İngilizlerin talimatlarını kabul etmelerini ve kilise kanunlarıyla çelişen Protestan

97 Fairey, “Discord and Confusion”, s. 28 98 Fairey, “Discord and Confusion”, s. 29

okullarına çocuklarını göndermelerini yasakladı. Kendilerini düzeltmeyen ve yanlış yolda olanların hepsi şimdiki hayatlarında aforoz edilmenin acısını çekecek ve gelecekte lanetle anılacaklardı. Patrik manevi açıdan tamamen kusursuz olan bu deklarasyonla İngiliz tebaası olan İyon halkını itaatsizliğe teşvik ettiği için İngilizlere yönelik kışkırtıcı bir adım atmıştı99.

Artık Patrik İngilizlerce 1815’de İngilizlerin himayesine giren ve Yunanistan’ın batı kıyılarında yer alan yedi adadan oluşan İyon Adaları halkıyla gayri resmi ilişki kurarak dini yetkisinin sınırlarını aştığı gerekçesiyle suçlanmaktaydı. İngilizler ada halkı ile ilgili meselelere yapılan bu müdahalenin İngiliz Hükümeti’nin haklarına ve onuruna bir saldırı olduğu iddia etmekte ve Osmanlı Hükümeti’nden Patriğin görevinden azledilmesini talep etmekteydi100. İngilizlere göre; Osmanlı Devleti’nin

Avrupa Devletler Sistemi içinde yer alması için ülkesellik, egemenlik ve çağdaş devletlerin üstünlüğü prensiplerini kabul etmesi gerekmekteydi. Bu nedenle Osmanlı Hükümeti Patrik’in yaptığı gibi tebaasının ve devlet kurumlarının başka bir devletin iç işlerine karışmasını önlemekle sorumluydu. İngiliz Hükümeti o dönemdeki çoğu Avrupa devletinde olduğu gibi din adamlarının siyasi denetimini hem iç hem de dış istikrarın devamı açısından oldukça gerekli görmekteydi. Din adamları için böyle bir denetim olmaksızın toplumdaki statülerini unutmak kolay olurdu. Bu nedenle her devlet sınırları içerisinde dini güvence altına almak, uluslararası ilişkilerde yıkıcı bir güç haline gelmesini önlemek için emsallerine ve kendisine karşı sorumluydu101. İyon

Adaları sakinleri ise Patrikhane’yi İngiliz sömürge yönetimine karşı manevi destekçileri olarak görmekteydi102.

Osmanlı kanunlarına ve geleneklerine göre İmparatorlukta yaşayan farklı dini cemaatlerin reisleri kanuna aykırı davranmadıkları ya da cemaatlerinin hassasiyetlerini göz ardı etmedikleri sürece bulundukları görevde kalırlardı. Geçmişte Sultanların Patrikleri görevden aldıkları hatta idam ettikleri görülse de, bu tür müdahaleler Ortodoks cemaatince resmi bir talep geldiğinde veya bu uhrevi makamdaki kişinin büyük bir ihanet içinde olduğu kanıtlandığında yapılırdı. Osmanlı yetkililerine göre Sultan’a tartışmasız şekilde bağlı olan Patrik’in görevinden azledilmesini sağlayacak

99 Fairey, “Discord and Confusion”, s. 29

100 Fairey, “Discord and Confusion”, s.19-21 Patrik’e yönelik İngilizlerin şikâyetlerinin kökleri 16.

yüzyıla kadar uzanan ancak Fransız devrimi sonrası Avrupa da devamlı hale gelen uluslararası alanda giderek daha fazla şekilde millileşme ve laikleşme eğilimini yansıtmaktaydı.

101 Fairey, “Discord and Confusion”, s. 20 102 Fairey, “Discord and Confusion”, s. 28

gerekli kıstasların hiç biri yoktu, ayrıca kilise meclisi, Ortodoks Milleti ve Rus elçiliği de Patrik’i oldukça desteklemekteydiler103.

İngiliz Hükümeti ilke olarak Patrik’in planlarına karşı çıkmanın yanı sıra, Patrikhane ve Rusya arasında var olduğunu düşündüğü yakın ilişkilerle ilgili ciddi endişeleri vardı. İstanbul’daki İngiliz elçisi John Ponsonby, Grigorios’un Rus Devleti’nin ücretli bir ajanından başka bir şey olmadığını düşünmekteydi. Elçi, bağımsızlığını yeni kazanan Yunanistan ve İyon Adaları üzerinde Patrikhane’nin kontrolünü yeniden tesis etme çabalarının Rusya’nın bölgeyi istikrarsızlaştırma planlarının bir parçası olduğundan en küçük bir şüphesi olmadığı konusunda ısrarcıydı. Ponsonby, siyasi çözünmenin eşiğinde olan Osmanlı İmparatorluğu ile Hıristiyan kitlelerin batıl inançları üzerinde Patrik’in etkisinin ortaya çıkaracağı bir krizin Rusya’nın lehine ölümcül bir silaha dönebileceğini düşünmekteydi104. Ona göre;

mevcut Patrik Rusların elinde sadece bir aletti. Rus ajanı olduğu kesin olan Rum asıllı Aristarchi105 tarafından bu makama getirilmişti. Önceki bütün patrikler Rus yönetimine meyilliydi ve Çarlardan destek görmeyi ümit etmekteydiler. Aristarchi’nin entrikaları ve parasal yardımı sayesinde bulunduğu makama gelen Patrik Rusların siyasi amaçlarına hizmet etmek, Osmanlı bürokratları üzerinde etkili olmak ve Rum cemaatinden para koparmak için kullanılmaktaydı. Patriğin cahil ve hurafelere inanan cemaat üzerinde büyük bir etkiye sahip olması bunu kanıtlamaktaydı. Elçi Patrik’in azledileceği ümidiyle Babıâli’ye bir teklifte bulunmayı düşünmekteydi. Dürüst ve prensip sahibi, Rusya’dan bağımsız birisi onun yerine atanabilirdi106.

Elçi Ponsonby, İngiliz Dışişleri Bakanı Palmerston’un talimatı ile Babıâli’ye 14 Mayıs 1839’da Patrik’in İyon Adaları’ndaki halkın İngiliz yönetiminin kanunlarına meydan okuması ve direnmesi çağırısında bulunarak düzensizlik ve huzursuzluk oluşturduğuna yönelik bir protesto verir107. Diğer taraftan Osmanlı hariciye nazırlığına

Londra elçiliğinde bulunan Mustafa Reşid Paşa atanır. Patrik Grigorios İngilizlerin kendisine yönelik suçlamaları karşısında kilise kanunlarının ihlal edilmesine izin verilmesindense asılmayı tercih edeceğini, kendisini tehdit etmekle başarıya ulaşamayacaklarını söyler.

103 Fairey, “Discord and Confusion”, s.20 104 Fairey, “Discord and Confusion”, s. 30 105 Rus taraftarı Rum asıllı bir Osmanlı diplomatı. 106 Sonyel, Minorities and, s. 189

1840’lı yıllar aynı zamanda Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’nın Osmanlı İmparatorluğu’nun güçsüzlüğünden faydalanarak isyan ettiği, II. Mahmut döneminde kaldırılan yeniçeri ocağının yerine kurulan yeni ordunun henüz tam anlamıyla oturmadığı, Mora İsyanı sırasında donanması yakılmış bir Osmanlı söz konusuydu. Ponsonby’nin talebi Tanzimat Fermanı’nın yayımlanmasını memnuniyetle karşılayan Babıâli’nin müttefikleri ile olan ilişkilerine zarar verecekti. Çünkü Grigorios azledilirse Rusya buna kırılacaktı, aksi halde ise İngiltere rahatsız olacaktı. İngiltere’nin isteğinin karşılanmasının başka devletlere karşı olumsuz bir emsal teşkil etmesinden dolayı Reşit Paşa oldukça endişeliydi. Bununla kalmayarak Osmanlıyı Rus elçisinin kucağına iteceğinden korkmaktaydı108.

İstanbul Rus elçiliği Grigorios’u yürekten desteklemiştir. Elçi Apollinarii Petrovich Butenev İngiliz elçisi Ponsonby’e meselenin peşini bırakması için girişimlerini sürdürmüştür. Butenev diğer yabancı elçilik temsilcilikleri mensuplarına Patrik’in gerekçesini savunmuş, bunu yaparken de siyasi bir entrikadan daha çok dinsel arzunun Patrik’i harekete geçirdiği yönünde ısrar etmiştir. Butenyov, İngiliz Hükümeti’nin isteklerini kesin ve sert bir şekilde kınamış ve Ortodoks din adamlarının azli veya atanmaları hususunda Rusya’nın diğer devletlerin müdahalelerine izin vermeyeceğini söylemiştir. Londra Rus elçisi Baron Philipp von Brunnow İngiliz Dışişleri Bakanı Palmerston’un Ponsonby’i ısrarından vazgeçmesi için talimat vermesi ümidiyle aynı gerekçeleri ona sunması da başarılı olmamıştır. Şubat ayı başında Reşid Paşa İngiliz elçisine Patrik’in Osmanlı Adliye Nazırı Abdülkadir Bey‘in başkanlığını yaptığı resmi bir soruşturma komisyonu tarafından ciddi bir soruşturmaya tabi tutulacağını söylemiştir. Bunun hileli bir soruşturma olduğunu öğrendiğinde öfkelenen elçi resmi bir soruşturma gereksiz olduğunu düşünmüştür. Osmanlı kanun ve geleneklerinde temeli olmayan bir uygulamaydı. Yüzyıllardan beri Sultan ve nazırların yargılama ve soruşturmaya başvurmadan patrikleri sürgün ve azlettiklerini ileri sürmüştür109.

İngilizlere göre 7-28 Şubat 1840’da Abdulkadir Bey’in evinde gerçekleşen duruşma da yasal prosedür adaletin yerine gelmemesi için kullanılmakta, fakat dünya ve kamu oyunun gözünde Osmanlı Hükümeti yargılamaktaydı. Reşid Paşa soruşturmanın amacının Rusya’yı kızdıracak belli bir kararın nihai sorumluluğunu ortadan kaldırmak

108 Fairey, “Discord and Confusion”, s. 32 109 Fairey, “Discord and Confusion”, s. 33

olduğunu vurgulamaktaydı. Komisyon Rusya’nın dindaşlarını üzmemek adına Patrik’i öğreti ile ilgili sorunlar dışında birkaç noktada hatalı bulmuştu. Soruşturma esnasında Patrik, görevi gereği dini konularda kendisine danışan bir Ortodoks Hıristiyana yardım etmek zorunda olduğu konusunda ısrar etmişti. Patrik, İyon Adaları’nın özel durumunda kilise kanunlarını ihlal eden dünyevi kanunlara razı olmakla kendilerini riske attıkları konusunda Hıristiyanları uyarmadığı taktirde görevini ihmal etmiş olacağı hususunda ısrar etmişti. Bütün bu olayların sonucunda İngiliz diplomasisi galip gelmiş ve Sultan’ın 3 Mart 1840 tarihli fermanı ile Patrik görevinden azledilmiştir110.

Patrik Grigorios’un azledilmesi olayı Doğu Akdeniz’de hâkimiyet kurmak isteyen İngiliz ve Ruslar arasındaki mücadelenin bir örneğini ortaya koymaktadır. İngilizlerin sömürgelerine giden yollarını ne olursa olsun Rus tehdidine karşı korumak için din olgusunu en etkin şekilde kullanmaya çalıştığı görülmektedir. Bu nedenle Ortodoks dünyasının ruhani reisliği başta olmak üzere Ortodoks piskoposluklarına İngiliz yandaşı olan, İngilizlerin yüksek menfaatleri ile çatışmayan, aksine hizmet edebilecek kişilerin gelmesini istemektedir. Bu amaçla da Bâbıâli üzerinde gereken her türlü siyasi baskıyı kullanmaktadır. Rusya ise her ne kadar Fener Patrikhanesi ile Ortodoksluğun desteklenmesi ve nüfuzu konusunda kendi çıkarları açısından rekabet içinde olsa da Batılı devletlere ve Babıâli’ye karşı her zaman Patrikhane’nin yanında yer almıştır. Patrikhane’nin yetki ve haklarının yabancı devletler lehine sınırlanması demek Rusya’nın nüfuz alanının sınırlanması, Doğu Akdeniz’e ve sıcak denizlere çıkışının güçleşmesi anlamına gelmekteydi. Bu da Rus ticaretine vurulacak büyük bir darbe olacaktı. Osmanlı Devleti ise ne Ruslarla girilecek muhtemel bir savaş karşısında ittifak kurabileceği İngilizleri kaybetmek ne de Ruslarla yeni bir savaşı göze almak istemiştir. Aksine, Patrik Grigorios’un yargılanmasında olduğu gibi şark kurnazlığı siyasetini başarılı bir şekilde uygulamıştır. Ancak kaçınılmaz son Kırım Savaşı ile Osmanlının karşısına dikilmiştir.

Fairey’e göre 1839-1840 yılları arasında Patrik’in yetkisinin sınırları ile ilgili tartışmanın temelinde Avrupa tarzı ulus devletler ve himayecileri arasında bölünmüş Balkan Yarım Adası’nın yeni siyasi sınırlarıyla imparatorluğun eski gerçeklerini yansıtan geleneksel dini düzeninin nasıl uzlaştırılacağı problemi yatmaktaydı111. Çünkü

Osmanlıdan bağımsızlığını kazanan gayrımüslim tebaanın milli devletlerini

110 Fairey, “Discord and Confusion”, s. 34 111 Fairey, “Discord and Confusion”, s. 23

kurmalarıyla siyasal yetki sınırları ile dini yetki sınırları birbiriyle örtüşmemeye başlamıştı.

Outline

Benzer Belgeler