• Sonuç bulunamadı

3.17. Rus İmparatorluğu Ortodoks Filistin Cemiyeti (Arz-ı Filistin Cemiyeti)

3.17.1. Cemiyetin Kuruluşu

Rus İmparatorluğu Ortodoks Filistin Cemiyeti, Osmanlı arşiv belgelerindeki adıyla “Arz-ı Filistin Cemiyeti”nin kuruluş fikri 1871’de Kudüs’ü ziyaret eden Vasili Nikolaevich Khitrovo’ya aittir. Bu tarihlerde kutsal toprakları ziyaret edenler arasında artık sadece hac için giden Rus köylüleri ya da tüccarlar yoktur. Bunlara Çarlık ailesi mensupları, asilzadeler, devlet bürokrasisinin önde gelenleri ve öğrencilerde katılmıştır.

Khitrovo Filistin’de yaptığı incelemelerde dini misyon başkanlarının yaptığı tespitlerin doğruluğunu görmüştür. Rum Patrikhanesi’nin yozlaşmış durumu, Rus hacılarının içinde bulundukları kötü koşullar, Ortodoks Arapların Rum din adamlarınca ihmal edilişi ve cehaleti, bölgedeki Katolik ve Protestan misyonerlerinin üstün çalışmaları ona göre misyonun ve Filistin Komisyonu’nun başarısızlığını göstermektedir304. Ayrıca Ortodoks Araplar da Petersburg’a Khitrovo ve önceki misyon

reislerinin kendileriyle ilgili fikirlerini destekleyen bir şikayet mektubu göndermişlerdir. Arapların bu girişimi “İstanbullu Yabancılar” dedikleri Rumlardan kurtulmak için gösterilen bir çabadır305.

303 Hopwood, The Russian Presence, s. 110; Stavrou, Russian Interests, s. 124 Filistin Komisyonunun

yenilgisine ve Filistin Cemiyetinin zaferine sebep olan nedenlere bakarsak; cemiyet kutsal topraklarda hacılar için yaptığı çalışmalarla kendisini fark ettirmiştir. Başlangıçta hacılar paraları tükenince konsolosların yardımıyla vatanlarına geri gönderilirlerdi. Artık Cemiyet hacıların eve dönüş biletlerini de garantilemekteydi. Ayrıca Odesa ve Kudüs’te hacılara barınma ve yiyecek imkânı sağlamıştı. Grand Duke Sergei’nin Çar III. Aleksander’la olan yakın ilişkisi, Çar’ın Cemiyetin başarılarını taktir etmesi ve annesi adına Kudüs’te Mary Magdelana Kilisesi’nin yaptırılmasından duyduğu memnuniyet bu zafere katkıda bulunmuştur. Yine 1880’lerde Rus diplomasisinin Balkanlar’da yenilgiye uğraması sonucu Kutsal Sinod Vekili Pobedonostsev’in Çar’a yakın doğuya daha güvenli ve kesin nüfuz etmenin yolunun Ortodoks Kilisesi olduğunu hatırlatması da cemiyete verilen desteği arttırmıştır.

304 Hopwood, The Russian Presence, s. 100

305 Stavrou, Russian Interests, s. 65 Mektupta :“ Arap olduğumuz için Rum papazların bizi görmezden

gelmesi sonucu milletimiz üzerine çöken talihsizlik bizi üzmektedir. Çocuklarımız için Ortodoks okulları yok. Onları Katolik ve Protestan olacakları Katolik ve Luteryen okullarına göndermekteyiz”

Khitrovo’ya göre 1840’lara kadar kutsal yerlerdeki Ortodoks nüfus Hıristiyan nüfusunun %90’ı idi. 1880’lerde bu oran %67 olmuştu. 13.000 dindaşı olan Katolik ve Protestanların 82 okulu bulunurken, 26.000 Ortodoks için sadece 2 okul bulunmaktaydı. Katolik ve Protestan faaliyetlerinin özelliği milli karakterde olmalarıydı ve Filistin’deki çıkarlarını desteklemek amacıyla Batı Avrupa ülkelerinde kurulmaktaydılar. Bu yıllarda bu türden sekiz Katolik, beş Fransız ve üç Alman cemiyeti vardı306.

Kırım Harbi ve 93 Harbi arasında Kudüs’te meydana gelen önemli bir siyasal gelişme de 1869 yılında Fransız İmparatoriçesi Eugenie’in (Ojeni) Süveyş Kanalı’nın açılışı için gittiği Mısır’dan Kudüs’e gelmesiydi. İstanbul elçisi İgnatief ve misyon başkanı Antonin Kapustin arasında yapılan yazışmalarda Rusya’nın İmparatoriçe’nin ziyaretine çok önem verdiği görülmektedir. Petersburg İmparatoriçe’nin Katolikler adına Kudüs’te önemli tavizler elde etmesinden korkmaktaydı. İmparatoriçe ziyareti sırasında Papalık Vekiliyle görüşmüştür. İgnatief, Katoliklere verilecek imtiyazlarla ilgili Babıâli’nin 82 maddelik bir öneri hazırladığını ancak beklenenin aksine kendisinin yönlendirmesi sonucu Babıâli’nin yapmış olduğu önerileri geri çektiğini belirtmiştir307.

Rus elçisinin bu söylemi o dönemde Rusya’nın Bâbıâli üzerindeki etkisinin açık göstergesiydir. Kırım‘da Rusya’ya karşı birlikte savaşarak galibiyet kazandığı Batılı

306 Stavrou, Russian Interests, s. 61-63 Fransız cemiyetleri farklı amaçlar için kurulmuş olmalarına

rağmen temelde hepsi Katolik inancı ve Fransız kültürünün propagandasına katkıda bulunmuşlardır. The

Oeuvre des Pelerirages en Terie Sainte 1853’de Katolik hacıları desteklemek amacıyla kurulmuştu. Paris

ve Lyon’da ki şubeleriyle The Societe pour la propagation de lafoi Fransız cemiyetleri içerisinde misyoner yapılanması en fazla olanıydı. 1876’da Paris’te kurulan Societe de l’orient Latin Doğu ile ilgili el yazmalarını ve eski hac seyahatlerini yayımlamaktaydı. Alman Katolik Cemiyeti ise Filistin ve Almanya arasındaki ilişkileri destekleyecek olan The verein vom heiligen idi. 1856’da Münih’te kurulan

Zions Verein Aziz Ratisbon ve Zion kardeşlerin çalışmalarını desteklemiştir. Doğudaki Latin okullarını

desteklemek amacıyla The verein vonder unbefleckter Empfengniss kurulmuştur (1863).Protestan cemiyetleri arasında İngiliz ve Alman cemiyetleri önde gelmekteydi. Suriye kadınlarının sosyal ve dini gelişimi için Kadınlar Birliği 1860’da kuruldu. Edinburg Tıbbi Misyoner Cemiyeti doktorlar aracılığıyla misyonerlik propagandası yaptı. İngiliz Protestan cemiyetlerinin en önemlisi Filistin Keşif Fonu’ydu (1865). Alman cemiyetlerinden ise 1878’de kurulan The Deutsches Palastina Verein en önemlisiydi Üyeleri arasında Alman İmparatoru ve Prensesi de vardı. Diğer alman cemiyetleri Kudüs Verein ve

Deakonissen Anstalt zu Kaiserwerth idi (1836) .

307Hopwood, The Russian Presence, s. 90; Bkz Cemal. Kutay, 47 Gün: Sultan Abdülaziz’in Avrupa

Günlüğü, abm Yayınları, İstanbul, 2012; Mehmet Yıldız, “Türk Resmi Ziyafet Kültüründe Zirve: Fransa

İmparatoriçesi Ojeni Onuruna Verilen Muhteşem Ziyafetler (1869)”, Millî Folklor, 2014, Yıl 26, Sayı 102, s. 125 Sultan Abdülaziz’in, İmparator III. Napoleon ve İmparatoriçe Ojeni’nin daveti üzerine, uluslararası bir sergiye katılmak için gerçekleştirdiği Avrupa seyahati (29 Haziran-10Temmuz 1867), Osmanlı ve Avrupa devlet başkanları arasındaki ilk resmî temas olması dolayısıyla önemliydi. Abdülaziz’in davetlisi olarak İmparatoriçe 1869 yılında iadeyi ziyaret için İstanbul’a gelir. Osmanlı Sultanı ve İmparatoriçe’nin gerçekleştirdiği karşılıklı ziyaretleri anlatan kitap ve makalelerde iki hükümdar arasında ortaya çıkan bir aşktan bahsedilir. İmparatoriçe’nin İgnatief’in bahsettiği kutsal topraklarda Katoliklere verilecek 82 maddelik öneriyi bu görüşmeler esnasında elde etmiş olması muhtemeldir. Ancak Devlet-i Aliye’nin yüksek çıkarları bu aşka galip geldiğinden Türk tarafı önerilerini geri çekerek Fransa az bir ayrıcalık elde etmekle yetinmek zorunda kalır.

müttefikinin kutsal yerlerle ilgili isteğini ortak düşmanın arzusu üzerine bir kenara itmesi İgnatief’in diplomasisinin zaferidir.

Osmanlı-Rus (1877-1878) harbinin ardından diplomatik ilişkilerin yeniden kurulmasıyla Rus hacıları yeniden kutsal topraklara gelmeye başlamışlardır. Bu dönemde Rusya’nın Balkanlar’da siyasi, dini ve kültürel faaliyetleri oldukça artmıştır. Rus konsoloslukları ve temsilcilikleri Panslavcılık ve Panortodoksluk fikirlerinin etkisiyle özellikle Bulgarlar ve Sırplar üzerinde etkili olmaya çalışmışlardır. Bir yandan Bulgar Eksarhlığı’nın diğer yandan Sırp Milli Kilisesi’nin kurulmasını desteklemişlerdir. Petersburg’un bu türden çabaları Ekümenik Patrikhane’nin gücüne ve yetki alanına indirilen darbelerdi. Ruslar Osmanlıdan bağımsızlığını kazanan Ortodoks Balkan devletlerinin kendi milli kiliselerini kurmalarıyla Çarlık’ın nüfuz alanının genişleyeceği düşüncesindeydiler.

İmparator III. Aleksander’in kardeşi Grand Duke Sergei, kardeşi Paul ve kuzeni Constantine Costantinovich ile birlikte 1881yılında kutsal toprakları ziyaret eder. Ziyaret esnasında tarihi ve dini mekânlara giderek Kamame Kilisesi’ndeki ayine de katılırlar. Bunlar arasında Ömer Cami’de bulunmaktadır. Ömer Cami’nin ziyareti Grand Duke Sergei’nin Rusya’nın Dinsel Hoşgörü politikasına vurgu yapması açısından önemlidir. Rusya’ya dönüşlerinde Khitrovo ve Sergei arasında yapılan görüşmeyle kutsal yerlere olan ilgiyi arttıracak ve oralar hakkında bilginin yayılmasını sağlayacak bir cemiyetin kurulması hususunda anlaşmaya varılır. Cemiyetin kuruluş tüzüğü 8 Mayıs 1882’de İmparator tarafından onaylanır308. Tüzükte özellikle vurgu yapılan nokta

Cemiyetin görünürdeki amacıdır. Asıl amaç, “ Ortodoks Filistin Cemiyeti bilimsel çalışmalar ve hayır işleri yapmak amacıyla kurulmuştur” cümlesinin arkasına gizlenerek hem Rumların hem de Avrupa devletlerinin Rusların bölgedeki etkisini arttırmak istediği yönündeki endişeleri giderilmeye çalışılmıştır. Diğer amaçları ise; Doğu’nun kutsal mekânları hakkında bilgi toplamak, bu bilgilerin Rusya’da yayılmasını sağlamak, Ortodoks hacılara yardım etmek, kutsal topraklarda okullar, hastaneler, oteller açmak ve yerli halka, kiliselere, manastırlara, din adamlarına maddi yardımda bulunmaktır. Cemiyet slogan olarak İncil’den “Zion uğruna barışı elden bırakmayacağım ve Kudüs uğruna dinlenmeyeceğim” ayetini seçmiştir309. Bu sloganla

hem Protestan ve Katoliklerin tepkisini çekmek istemediğini hem de Rusya’nın

308 Hayrettin, “Rusya’nın Şarkta ”, s. 33; Stavrou, Russian Interests, s. 69; Tibawi, “Russian Cultural”, s.

14

Kudüs’te Ortodoksluğu destekleme yönündeki kararlılığını ortaya koymaya çalıştığı görülmektedir.

Rus Dışişleri Bakanlığı Cemiyetin Kudüs Rum Patrikliğince kutsanması taraftarıydı. Bunu düşünmesindeki amaç Ortodoks cemaatin gözünde cemiyete meşruiyet kazandırmak ve Rum hiyerarşisinin resmen tanımasını sağlamaktı. Ayrıca Cemiyete verilen talimatlarda İstanbul elçiliği ve Kudüs konsolosluğuyla sürekli irtibat halinde olması da vardı. Böylece Cemiyetin bağımsız hareket edebilme yeteneği sınırlanmakta ve dini misyon da olduğu gibi siyasi nitelik kazandırılmaktaydı310.

Rus Ortodoks Kilisesi Başvekili Pobedonostsev Cemiyetin Rus Kilisesi’nden bağımsız çalışmasından tedirgindi. Kuruluş tüzüğüne göre Cemiyet Filistin Komisyonu ve misyon ile iş birliği içerisinde çalışmalıydı. Ancak Cemiyet yetkilileri diğer iki örgütün etkin olmayan faaliyetlerinin kendi aktif politikasıyla uyuşmadığını söylemekteydiler311. Kurumlar arasında ki bu çatışma ileride Rusya’nın başarısızlığına

yol açan sebeplerden biri olacaktı.

Çar III. Aleksander Rusya’da önde gelen bir örgüt olarak Filistin işleriyle meşgul olduğu için 1889’da Ortodoks Filistin Cemiyeti’ni resmen tanımıştır. Cemiyetin başarıları Rusya içinde kendisine yönelik muhalefeti de azaltmıştır312. Cemiyet

“İmparatorluk” unvanını aldığı 1885 yılı sonrasında faaliyetleriyle ilgili haberleri yaymak, Rus halkı ve din adamlarının desteğini sağlamak için ülke genelinde şube ve temsilcilikler açmıştır. Bunların sayısının artması Filistin’e giden hacı sayısını da arttırmıştır313. Cemiyet yeni unvanıyla Filistin Komisyonu gibi dışişleri bakanlığının bir

kolu haline gelmiştir. En önemlisi de Çar’ın himayesini ve devlet desteğini arkasına almıştır. Cemiyet meclisinde hem sinodun hem de dışişleri bakanlığının temsil hakkına sahip olmasıyla hükümet Cemiyetin faaliyetlerini yakından takip edebilmiştir314. Bu

üyelikler devlet kurumları olması nedeniyle Cemiyete ve faaliyetlerine açıkça siyasi bir nitelik kazandırmıştır.

310 Stavrou, Russian Interests, s.121 311 Stavrou, Russian Interests, s.122 312 Stavrou, Russian Interests, s.116 313 Stavrou, Russian Interests, s. 131 314 Stavrou, Russian Interests, s. 127

3.17.2. Cemiyetin Politikaları

Outline

Benzer Belgeler