• Sonuç bulunamadı

2.1.7. Okul Öncesi Dönem Çocuklarının Gelişim Özellikleri

2.1.7.6. Sosyal Gelişim Özellikleri

Doğumdan itibaren başlayan, yaşam boyu devam eden, kişinin başkaları ile iyi ilişkiler kurmasını ve içinde yaşadığı topluma uyumunu sağlayan sosyal gelişimin başlangıcı, bebekliğin ilk günlerine kadar dayanmaktadır. Bir bebeğin annesine olan bağımlılığı, onun ilk sosyal ilişkilerinin başlangıcı olarak görülmektedir. Anne bebeğine sevgi ve ilgi göstererek, onun ihtiyaçlarını gidererek, dokunarak olumlu bir sosyal gelişimin tohumların atılmasını sağlamaktadır. Bebeğin anneye olan bağımlılığı, kendi ihtiyaçlarını karşıladığı ölçüde bir bağlılığa dönüşmekte; çocuk yürümeye, konuşmaya başladığında ise, sosyal çevresi ve ilişkileri de bu ölçüde genişleyerek yaşam boyu devam edecek bir sosyal gelişim ağı içine girmektedir (Öztürk, 2008).

İki buçuk yaşındaki çocukların genellikle olumsuz, dengesiz, kararsız ve isyankâr bir tavır içinde oldukları, büyüklerinin sözünü dinlemedikleri, hatta tersini yaptıkları ve inatçı oldukları, çevresinden yardım istemedikleri, her işi kendi başlarına yapmaya kalktıkları, başaramayınca kızıp öfkelendikleri, huysuzlandıkları gözlemlenirken, bu evre çocuk için gelip geçicidir ve çocuk 3 yaşına geldiğinde daha uyumlu ve uysaldır, değişmeye başlamakta ve daha söz dinler olmaktadır (Göknar, 2009; Yavuzer, 2008).

İlk çocukluk evresinin dönüm noktasını, aile ve çocuk için “altın yaş” olarak nitelendiren 5 yaş çocuğu, çevresine karşı dostça bir yaklaşım içindeyken, en belirgin

ve onlarla daha iyi dostluk ilişkileri içindedir. Kendisinden küçük ya da zayıf olan arkadaşlarına, kardeşlerine karşı koruyucu davranır. Saldırgan ve kavgacı davranışları oldukça azalmıştır. Daha girişken olup başkalarına yardım etmekten hoşlanır. Başkaları ile etkileşiminde hep “ben, benim!” diyen çocuk, “ben de, biz, bizim” diyen daha sosyal bir duruma gelmiştir. Beş yaş çocuğunun dili daha iyi bir ustalıkla kullanması, insanlarla olan kişisel ve sosyal ilişkilerini artırmıştır (Çağdaş, 2002; Yavuzer, 2006; Oğuzkan ve Oral, 1995).

Bu dönem çocuğu, yetişkinlerle ilişkilerinde de başarılı ve mutludur. Evde ve okuldaki kuralları daha iyi anlar ve uygular Ayrıca beş yaş çocukların çevrelerini genişlettikleri, bu çevreyi keşfetmekten hoşlandıkları, yetişkin desteğine daha az ihtiyaç duydukları da bir yaştır. Yetişkini izleyen ve taklit eden beş yaş çocuğu, ev işlerine de ilgi duyar. Eğer ve anne ve yetişkinler tarafından değerlendirilebilirse ev işlerinde yetişkinlerin yardımcısı haline gelebilir. Böylece çocuk hem gerçek hayata ait uğraşıları, yetişkinin gözetimi altında deneme fırsatı bulmakta, hem de bir işe başlama, başladığı işi sonuna kadar götürebilme, kısacası “sorumluluk alma” konusunda ilk deneyimlerini bu yaşta gerçekleştirmektedir (Oktay, 2001; Sezer, 2010; Aydın ve Aydın, 1999).

Bu yaşta çocuk doğru ve yanlış, güzel ve çirkin gibi kavramları, içinde yaşadığı kültür ve alt kültür değerleri doğrultusunda kazanmaya başlar. Sosyal uyum için gerekli davranışları, çevresindeki kişileri taklit ederek öğrenir. Benlik kavramı gelişmiştir. Özdeşleşmek için seçtiği kişi gibi davranmaya özen gösterir, kendisini eleştirebilir. Çevresini denetlemek ister. Başkalarının haklarına ve eşyalarına saygı duymaya başlar. İç denetimle kendi duygu ve isteklerini kontrol altına alabilir (Çağdaş, 2002).

Beş yaş grubu çocuklar arkadaşlarını kendileri seçerler ve çoğunlukla arkadaşlarıyla işbirliği yaparlar, yetişkinler ve kendinden küçükler yerine yaşıtlarıyla birlikte olmaktan hoşlanırlar. Ancak bazen oyunda “en iyi arkadaşıyla” birlikte olmak arzusu ile diğer arkadaşlarını dışlayabilirler. Bu yaşta hem oyun süreleri uzar hem de grup sayısında artma olur. Ancak bu artış 6-7 kişiyi geçmez (Çağdaş, 2002; Yavuzer, 2006; Oktay, 2002; Hayden, 2008).

Çocuklar büyüdükçe oyunları daha sosyal olur. Oyunda gruptakilerin isteklerine uyma konusunda büyük çaba gösterir. Çocuklar oyunlarında kimin kazandığı

ya da kaybettiği ile ilgilenmezler. Onlar daha çok oyunun nasıl oynandığı ile ilgilenirler. Oyunun kurallarını zaman zaman bozabilirler (Çağdaş, 2002; Oktay, 2002).

Bu yaşın en belirgin özelliğinden biri de toplumun isteklerine ve beklentilerine uygun davranmaktır. Toplumdaki bazı nezaket kurallarını öğrenmiştir. Almak istedikleri ve yapmak istedikleri için izin isterler (Çağdaş, 2002).

Altı yaş, okul öncesi dönemin sonu, okul döneminin başlangıcı ve gelişimin kritik dönemlerinden biridir. Bu dönemde çocuk yeni yönelimler içine girdiğinden dolayı, dengesi bozulmakta, beş yaşındayken daha uyumlu ve sakin olan çocuk bu yaşın ortalarına geldiğinde değişim gösterip daha hareketli ve uyumsuz olmaya başlamaktadır (Oktay, 2002; Yavuzer, 2006; Sezer, 2010).

6 yaş çocuğu“büyük çocuk” olarak kabul edilmekten mutluluk duymakta, kendi özel işlerini tek başına yapmakta ısrar etmekte ve büyüklerle birlikte aynı masada oturup; onların konuşmalarına katılmak istemektedir. Altı yaş çocuğu; etkin, atılgan, coşkulu, amaca yönelik davranışlar sergileyen, zaman zaman düşünceli, kararsız, bir kişilik yapısına ve bağımsız bir ruha sahiptir. Ayrıca bu yaş döneminde çocuk tembel ve kararsız bir görünümdedir (Oğuzkan ve Oral, 1995; Yavuzer, 2006).

Altıncı yaşta çocuk başkalarını düşünmeye, başkalarının haklarına saygı, duymaya, olayları üçüncü bir kişi gibi değerlendirmeye başlar. Çevresindeki kişilerle ilgilenmeye çalışır. Ancak gerçek anlamda başkalarının duygularını paylaşma ilköğretim yıllarında gelişir. Kendisini eleştirdiğine işaret eden davranışları gözlemlemek mümkündür. Altı yaş çocuğunun anne-babasına olan bağımlılığı devam eder. Ancak öğretmeni ve arkadaşlarının önemi giderek artar. Yalnız başına oynamaktan hoşlanmaz. Oyun grupları genişlemiştir. Oyunlarda ve ilgi alanlarında cinsiyete göre farklılıklar gözlenir. Altı yaş çocuklarında başkaları ile iyi ilişkiler kurma, paylaşma, işbirliği, dostluk, sempati gibi davranışların yanı sıra rekabet, kavga, ağız dalaşı gibi davranışlarda gözlemlenebilir (Çağdaş, 2002; Yavuzer, 2006).