• Sonuç bulunamadı

2.1.4. Okula Hazır Bulunuşlukta Rol Oynayan Temel Faktörler

2.1.4.4. Çevresel Faktörler

Okula yeni başlayan bir çocuğun okulun isteklerini başarı ile yerine getirebilmesi, okuma-yazma ve akademik kavramları rahatça öğrenebilmesi onun fiziksel ve zihinsel gelişimine olduğu kadar içinde yaşadığı çevreye de sıkıca bağlıdır (Yavuzer, 2002; Oktay, 2010).

Ev çevresi, çocuğun yaşamının ilk beş yılında en önemli temel eğitim kurumudur. Bu kurum, çocuğa sağladığı olanaklar ve kazandırdığı deneyimlerle onu

okula hazırlamaktan sorumludur. Çocuğun okula uyumunda evin bulunduğu doğal ortam, ailenin sosyo-ekonomik ve kültürel durumu, ailenin okumaya olan ilgisi ve okumaya verdiği değer, ailenin kalabalıklığı, okumaktan zevk alan aile bireylerinin varlığı, çocukla birlikte yapılan okumalar ve bunların sıklığı, çocuk kitabı seçimi, aile üyelerinin özellikle anne-babanın uyumu, çocukla ilişkilerde uyumlu ve tutarlı davranışların varlığı çok büyük önem taşımaktadır. Çocuğa evde sağlanan oyun olanakları, yetişkin ve yaşıtlarla oyunlar, çocukla birlikte geçirilen kaliteli zaman çocuğun gelişimine olumlu etki yapmakta tersi durumlarda daha okulun başlangıcında kendisinden beklenilenleri yerine getirme konusunda çocuğu güçsüz kılmaktadır (Oktay, 1983; Oktay, 2010).

Aile ortamı ve sosyal çevre; hem zekâ gelişmesinde, hem de zekâ gelişmesinden etkilenen öğrenme yeteneğinin gelişmesinde önemli rol oynar. Toplumsal çevre koşullarının da çocuğun gelişmesinde önemli rolü olduğunu vurgulayan ve özellikle yaşamın ilk yıllarında içinde yaşadığı aile ve yakın çevrenin sağladığı olanakların çocuğun duygusal, toplumsal ve zihinsel gelişimindeki rolüne değinen görüşler giderek daha çok ön plâna çıkmaktadır. Başka bir ifadeyle ailenin sosyo-ekonomik ve sosyal kültürel niteliğinin çocuğa sağladığı yararlar, aile bireylerinin birbirleriyle ve çocukla olan ilişkisi, çocuk yetiştirme tutumları, sözel iletişim biçimleri, nasıl bir model oluşturdukları, sağlık, beslenme, gelişim ve eğitim konularındaki bilgileri gibi ev çevresi ile pek çok değişken çocuğun kalıtımla getirdiği özelliklerin ne kadar gelişeceği ve nasıl biçimleneceğini belirlemektedir (Güler, 2009).

Anne ve babanın okul kurumuna verdiği değer ve buna bağlı olarak geliştirdiği tutum kadar, çocuğuna sunduğu olanaklar da büyük önem taşır. Okul öncesi evrede çocuğun okulöncesi eğitim kurumuna gönderilmiş olması, erken gelişim yıllarından itibaren ona kitap okunması, tiyatro, sinema, konser, resim galerisi ve müzeye götürülerek bunlar hakkında tartışılması, okula hazırlık adına çocuğa sunulan önemli olanaklardır (Yavuzer, 2006).

Unutkan (2007b) çocukların yaşadıkları evin yapısının ilköğretime hazır bulunuşluk düzeyleri üzerindeki etkisini incelemek amacıyla yaptığı araştırmada; çocukların yaşadıkları evin yapısına göre ilköğretime hazır oluş düzeylerinin matematik,

olduğu gözlenmiştir. Çocukların yaşadıkları evde salonun, oturma odasının, yatak odasının ve çocuğun kendisine ait odasının bulunmasının ilköğretime hazır oluş düzeyi açısından matematik, fen, ses, çizgi, labirent, zihin ve dil gelişimi, sosyal duygusal gelişimini olumlu yönde etkilediği ortaya konmaktadır. Sonuç olarak yapılan araştırmada okul öncesi dönem çocuklarının ev ortamları ile ilgili birçok değişkenin bu çocukların ilköğretime hazır bulunuşluğunda farklılıklara yol açtığı saptanmıştır.

Çocukların okula hazırlık becerileri ile ilgili yapılan araştırmalarda, özellikle yetiştikleri sosyo-kültürel ortamı farklı olan çocukların okuldaki öğrenme gereksinimlerini karşılamada farklılıklar saptanmıştır. Çocukların yaşadıkları yerin, ailenin gelir düzeyinin, kardeş sayısının ve anne-babanın öğrenim düzeyinin okula hazırlık becerileri üzerinde etkili olduğu, tek çocukların kardeşi olanlara göre daha başarılı oldukları, artan kardeş sayısının çocukların okula hazır bulunuşluk becerilerini azaltıcı yönde bir etkisi olduğu, annenin ve babanın öğrenim düzeyi arttıkça çocukların okula hazır bulunuşlukla ilgili temel kavram bilgilerinin arttığı tespit edilmiştir. Özet olarak ailelerin sosyo-ekonomik ve kültürel düzey arttıkça, anne ve babaların eğitim durumları yükseldikçe, çocukların okul olgunluğu seviyelerinin de arttığı saptanmıştır (Oktay 1983, Yazıcı, 1999; Çıkrıkçı, 1999; Yazıcı, 2002; Unutkan, 2003; Balat, 2003; Boz, 2004; Cinkılıç, 2009; Kotil, 2005; Görmez, 2007; Gonca, 2004).

Yapılan çalışmalar sosyo-ekonomik ve kültürel ortamın okumaya hazırlıklı olma ile yakından ilişkili olduğunu göstermektedir. Sosyo-ekonomik ve kültürel bakımdan elverişsiz ortamlardan gelen çocukların okuma hazırlığı için gerekli deneyimleri kazanmaları daha zor dur (Oktay, 2002).

Sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı koşullarda yaşayan çocuklar sadece ekonomik yoksulluk içinde değil, aynı zamanda ekonomik kaynakların yetersizliğinin ötesinde gelişimlerinin desteklenmesi açısından da yoksun bir ortamda yetişerek okula başlamaktadırlar. Bu çocukların okula hazırlık için önkoşul niteliğinde olan kritik erken çocukluk deneyimlerinin olmadığı, yaşadığı çevrede okula ve öğrenmeye daha az önem verildiği, çocuğun çevresindeki kişilerin, çocuğun akademik eğitiminin okulla birlikte başladığını düşünmelerinden dolayı okulda başarılı olma şansları azalmaktadır (Wrıght vd., 2000; Bierman vd., 2008).

Yapılan araştırmalara göre daha az uyarıcıyla karşılaşan, sosyo-ekonomik ve kültürel açıdan dezavantajlı grupta yer alan çocukların, dil ve bilişsel becerileri elde etme açısından deneyimleri az olduğundan, okula hazırlık becerilerinin ve okul başarılarının da düşük olduğu saptanmıştır (Umek, vd., 2008).

Bierman ve arkadaşlarına göre, (2008) sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı koşullar içinde büyüyen çocukların okula başlarken özellikle sosyal duygusal hazır bulunuşluk açısından önemli açıkları bulunmaktadır. Bu çocukların % 40’ndan fazlasında sosyal ve iletişim becerilerinde gecikme ve % 20’sinden fazlasında ise, okula uyumu güçleştiren davranışlar görülmektedir. Bu çocuklar, beceri eksiklikleri, yoksulluk, anne depresyonu ve strese gibi yoksullukla ilişkili ebeveynlik uygulamalarından kaynaklanan olumsuz etkileri yansıtmaktadır.