• Sonuç bulunamadı

Okula başlamak, çocuğun gelişimindeki önemli dönüm noktalarından biri olmakla birlikte, bu süreçte çocuk; yeni ve karmaşık bir sosyal çevreye girmekte, birey olarak toplumda yer almakta ve dış dünyaya açılmaktadır. Çocuk için okul, aileden sonraki ilk toplumsal kurum olma özelliğini taşımasının yanı sıra, yeni bir sosyal çevre anlamına da gelmektedir. Bu çevrede çocuk, kurallara uyma, öğretmenleri ve akranları ile olumlu ilişkiler başlatma ve sürdürme kapasitesi de dâhil olmak üzere iyi düzenlenmiş ve amaca yönelik faaliyetler için artan talepler ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu çevrenin uyulması gereken kuralları, farklı özelliklere sahip öğretmen ve çocukları, başarmak zorunda olduğu öğrenim görevleri, çocuğun uyum sağlamasını güçleştirebilmektedir. Çocukların bu güçlükleri yenebilmesinde, ilkokulun çocuk için

babaların ve öğretmenlerin yardımı kadar, çocuğun bu döneme gelinceye kadar kazandığı becerilerde büyük önem taşımaktadır (Korkmazlar, 2001; Göknar, 2009; Yavuzer, 2006; Yavuzer, 1997; Hayden, 2008; Altınköprü, 2002; Bierman vd., 2008).

Heckman fiziksel, zihinsel, sosyal, duygusal gelişim alanları açısından okula hazır olarak başlayan çocukların; sonraki gelişim dönemlerini ve okuldaki akademik başarılarını kolaylaştıran deneyimleri ve etkileşimleri hızlandıran pozisyonda olduklarını savunmaktadır (Akt: Kiernan vd., 2008).

Okula başlamadan önce çocukların edindikleri erken deneyim, bilgi ve beceri onların okul gelişimleri ve başarıları üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Çocukların okula başladıklarında sahip oldukları dil, bilişsel ve sosyal gelişimsel seviyenin; akademik başarılarıyla bağlantılı olduğu ve bu beceri alanlarındaki eksikliklerin çocuğun okula başladıktan sonra telafi etmesinin çok zor ve güç olduğu yapılan pek çok araştırmayla kanıtlanmıştır. Araştırmacılar, ilköğretimin özellikle ilk yıllarındaki yaşantının başarılı, mutlu ya da tam tersi oluşunun da okul öncesi dönemdeki yaşantılardan büyük ölçüde etkilendiğini belirtmektedir. Başka bir ifadeyle çocuk okula başladığı zaman ya yaşamının ilk altı yılındaki başarılı sosyal etkileşiminin ürünlerini toplamakta ya da bu yıllardaki başarısız ilişkilerden dolayı güçlükler yaşamaktadır. Bu nedenle çocuğun bu dönemde öğretimde başarılı olabilmesi için gerekli davranışları, okuma-yazma öğrenmesine yardımcı olacak kavramları ve becerileri önceki zamanlarda kazanmış olması gerekmektedir (Umek vd., 2008; Yavuzer, 2008; Unutkan, 2007a; Oktay, 2002).

İşte bu noktada “okul olgunluğu”, “hazır bulunuşluk”, “okula hazırlık” veya “hazırlıklı olma” denilen kavramlar dikkati çekmektedir:

Harris (2007) hazır oluşu; “öğrenme ve okul ortamının gerekliliklerinin üstesinden gelebilmek için sahip olunan ön hazırlık becerileri olarak” tanımlamaktadır.

Wrıght ve arkadaşlarına (2000) göre okula hazırlık kavramı; akademik becerilerden daha fazlasını gerektirmekte, fiziksel açıdan iyi olma, öğrenmeye olan yaklaşım, ilgi, sosyal ve duygusal gelişim, dil kullanımı, bilişsel gelişim ve genel bilgi düzeyi çocuğun okula hazır bulunuşluğu üzerinde etkili olan gelişim alanlarıdır.

Aslında okula hazırlık kavramı, çocukların okula başladıkları zaman sahip oldukları becerilerden ve bunun yanı sıra aile geçmişleri, okul öncesi dönemlerden gelen deneyimleri ve çocuğu daha sonraki okul başarısına ya da hayal kırıklığına götüren ilk sınıflardaki rastlantıların birleşiminden oluşmaktadır (Buckshaw, 2007).

Oktay ve Unutkan (2003) ise hazır oluş veya hazır bulunuşluk kavramını; “çocuğun herhangi bir duygusal karışıklığa uğramadan kolayca ve yeterli olarak öğrenebilmesidir” şeklinde tanımlamaktadır. Bu durum yalnızca olgunlaşma ile ulaşılabilecek bir nokta değildir. Çocuk bu hazırlığa, yeni öğrenme görevlerine temel olabilecek ön öğrenmesini “okul öncesi dönemde öğrendiklerini” tamamlayarak ulaşmaktadır.

Okula hazırlık, çocuğun doğumdan okula başlayıncaya kadarki dönemde edindiği bilgi, becerileri ve tecrübelerin bir bütünü olmakla birlikte, bu yeteneklerin okul çevresinin beklentileri ile etkileşime geçmesi şeklinde de tanımlanabilmektedir. Çocuğun okula başlayabilmesi ve uyum sağlayabilmesi, onun belirli bir olgunluk düzeyine erişmesine bağlı olmakla birlikte; çocuğun fiziksel, sağlık, motor becerileri, sosyal ve duygusal gelişim, öğrenmeye olan yaklaşım, gelişmekte olan dil ve okur- yazarlık becerileri, zihinsel gelişim ve genel bilgi olmak üzere çeşitli boyutlarda yeterli olgunluk düzeyine ulaşmış olması da gerekmektedir. Başka bir ifadeyle, okula başlayan çocuğun belirli bir zihinsel olgunluğa ulaşarak sınıf içi etkinliklerde başarı göstermesi hazır bulunuşluk becerileri açısından yeterli değilken; çocuğun oyun ve diğer sınıf dışı etkinliklerde de aynı başarıyı gösterebilmesi, bedence ve psiko-sosyal açıdan da olgunlaşması da gerekmektedir (Mashburn, Pianta, 2006; Ülkü, 2007; Buckshaw, 2007; Göknar, 2009; Yavuzer, 2006).

Kagan ve Stewart hazırlığın iki yapıyı içerdiğini savunurken bunları: öğrenmeye hazır olma ve okul için hazır olma şeklinde tanımlamışlardır. Bohnert, Crnic ve Lim daha öteye giderek aradaki farkı tanımlamışlar ve öğrenmeye hazırlılığı, belirli bir konu veya içeriği öğrenmek için temel teşkil eden gelişim süreçleri olarak, okula hazırlığı ise, her çocuğun okula başlamadan önce edinmeleri gereken bir dizi beceriler şeklinde tanımlamışlardır (Akt: Buckshaw, 2007).

Anthony okul olgunluğunu; “öğrenmede gerekli olan tüm özelliklerin toplamı olarak tanımlarken”, Meritt konuyu; “okumaya hazırlık” yönünden ele almış ve bireyin bir işi yapabilmesi için belirli bir olgunlaşmaya erişmesinin gerekliliği yanında, bu iş için gerekli ön bilgi, beceri ve tutumu da kazanmış olmasının gerekliliği üzerinde de durmuştur (Akt: Oktay, 2002; Oktay, 1983; Çataloluk, 1994).

Hazırlık kavramı genelde “okumayı öğrenmeye hazırlık” anlamında kullanılmakta; ancak çocukların “genel sosyal gelişimi” ve “entelektüel gelişimleri” de okula hazırlık kavramı içerisinde düşünülmektedir. Sosyal hazırlık, çocukların evden ve tanıdıkları yetişkinlerden uzakta bir grupta bulunma yönündeki pozitif deneyimlerini, ailelerinin dışındaki yetişkinlerin otoritesini kabul etme yönünde olumlu tecrübelerini, yaşıtlarıyla ve ilk kez bir arada oldukları çocuklarla nitelikli zaman geçirmelerini içermektedir. Entelektüel hazırlık ise, çocukların okulda karşılaştıkları yaşıtlarının ve yetişkinlerin dilini anlayıp kullanabilmelerini sınıf tartışmalarında ve faaliyetlerinde öğretmen ve diğer çocuklar tarafından belirtilen fikirlere ve konularla bağlantı kurabilmelerini, kendi yeteneklerine güvenmelerini içerir (Unutkan, 2003).

Sonuç olarak okula hazırlık kavramı sadece çocuğun bazı özel ön okuma- yazma ve aritmetik becerileri değil aynı zamanda, çocuğun fiziksel sağlığı, sosyal ve duygusal uyumu, çocuğun öğrenmeye olan yaklaşımı ve onun dil, bilişsel ve genel bilgi düzeyini de kapsayan genişlikte bir kavramdır (NSW Parenting Centre, 2003).