• Sonuç bulunamadı

Okula hazırlık kavramının tanımlanması veya açıklanmasını sağlayan evrensel bir tanım bulunmamakla birlikte ; okula başladığında çocuktan sakin oturması, dersi dikkatlice dinlemesi, konu üzerinde dikkatini yoğunlaştırabilmesi, kalemi tutabilmesi ve yazı dizisini izlemeye izin verecek gerekli hareketleri yapabilmesi beklenmektedir. Bu beklentiler doğrultusunda hazır olma kavramıyla ilgili dört farklı görüş bulunmaktadır (Skeete, 2006).

2.1.3.1. Gelişimsel Görüş

Bu görüşe göre; çocukların gelişimleri için içsel saatleri bulunmakta ve hazır olmaları, ağırlıklı olarak biyolojileri tarafından etkilenmektedir. Çocukları okula

hazırlamanın, doğal potansiyellerinin gelişmesine izin verme ile gerçekleştiğine inanılmaktadır. Bu bakış açısında gelişme hızlandırılamaz, dolayısıyla yapılması gereken çok fazla bir şey yoktur; çünkü çocukların duygusal, sosyal ve zihinsel gelişmeleri için zamana gereksinimleri vardır. Bu anlayışa göre çocukların hazır olmadıklarını sergilemeleri, kişisel bir problem olarak görülmekte ve eğer gelişim biyolojik ise, sorunun kaynağı çocuğun çevresinden ziyade çocukta olduğunu inanılmaktadır (Esaspehlivan, 2006; Koçyiğit, 2009).

Bu görüş çocukların sessizce oturmalarını, bir işe odaklanmalarını, akranları ile sosyal açıdan kabul edilebilir şekilde kaynaşmalarını ve yetişkinlerden aldıkları yönergeleri kabul etmelerini sağlayan bir olgunluk düzeyine ulaştıkları zaman okula başlamaya hazır oldukları fikrini desteklemektedir. Kısacası, hazırlılığa ilişkin bu bakış açısı, çocukların hazır olduklarında öğrenmeye de hazır oldukları fikrini savunurken; bu süreci hızlandırmak için çok az şey yapılabilineceğinin altını çizmektedir. Buna göre, çevre yönlendirmelerinden bağımsız olan içsel sürecin bir sonucunda çocuklar er geç okula dikkatlerini verecek, değişik aktivitelere odaklanacak, yetişkinler ve akranlarıyla uygun bir şekilde ilişki kuracak ve okulun bir parçası olmasından memnuniyet duyacaklardır (Meisels, 1998; Skeete, 2006).

2.1.3.2. Çevresel Görüş

Bu bakış açısı, “okula hazır bulunuşluğu” çocukların sergiledikleri davranış ve öğrenme ile tanımlamaktadır. Meisels hazırlık kavramını; renkleri, şekilleri ve kendi adresini bilmek, ismini yazabilmek, 10’a kadar saymak, alfabenin harflerini söylemek, benzer olmalarına rağmen nesneleri ayırmak ve bir nesneyi tespit etmek ve toplumun beklentilerine uygun şekilde davranmak olarak tanımlamaktadır. Çocuğun ruhsal yapısı üzerinde odaklanmak yerine, bu yaklaşım çocuğun neler yapabildiği ve çocuğun davranışları üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu görüşe göre hazır bulunuşluk, öğretmen ve öğrencilerin ulaşabileceği nihai bir hedeftir. Bu yaklaşıma göre, hazır olmanın ölçütleri sabit ve evrenseldir (Meisels, 1998; NSW Parenting Centre, 2003).

Bu görüşü benimseyenler çocuğun gelişimi tamamen onun sosyal ve kültürel dünyasında var olan olaylar ve koşullar tarafından kontrol edilmekte ve sonuçta okula

hazır olma farklı düzeylerde çeşitli görevleri yapabilmesi için beceri birikimi olarak tanımlamaktadır (Skeete, 2006).

Bu görüşte, gelişimsel yaklaşımdan farklı olarak okula hazırlık, sadece çocuğun beceri ve bilgisi gibi dışsal kanıtlarla ele alınmakta, okula hazır olmayan çocukların beceri, bilgi kazandırma programlarına katılmaları, gereken becerileri sergilemeyen çocukların ise, bazı özel programlara yönlendirilmesi gerektiği önerilmektedir. Hazır bulunuşluk, öğretmen ve öğrencilerin ulaşabileceği nihai bir hedeftir. Meisels’e göre, hazır olmanın kıstasları sabit ve evrenseldir. Çocuklar ya hazırdırlar ya da değildir. Eğer değilseler, eksik oldukları beceri ve bilgileri tespit edilir ve kazandırılır (Esaspehlivan, 2006; Koçyiğit, 2009).

2.1.3.3. Sosyal-Yapıcı Görüş

Bu görüş, diğer iki görüşten farklı olarak hazır bulunuşluğu, çocuğun içinde bulunduğu sosyo-kültürel şartlar açısından ele almaktadır. Başka bir ifadeyle çocuğun okula hazır olduğuna dair doğru bir karar verilebilmesi için çocuğun içinde yaşadığı çevrenin ve toplumun da göz önünde bulundurulması gerektiği savunulmaktadır. Bu yaklaşım hazır bulunuşluğu, sosyal ve kültürel süreçte ele alırken; hazırlık toplumdaki, ailelerdeki ve okullardaki insanlar tarafından oluşturulan fikirler veya anlamlar topluluğu olarak nitelendirilmektedir. Başka bir ifadeyle hazır oluş, toplum, aile ve okul fertleri tarafından oluşturulan fikirler ve anlamlar bütünü olarak ele alınmakta; bu fikirlerin toplumun değerlerinden ve beklentilerinden ortaya çıktığı ve çocukların yaş, cinsiyet ve okul öncesi deneyim gibi pek çok özelliği ile yakından ilgili olduğu savunulmaktadır. Love’a göre, gelişim durumu tek başına hazır oluş anlamına gelmemektedir; çünkü okul başarısı için önemli olan beceri ve yetenekler bir okuldan başka bir okula göre hatta bir okul içindeki iki farklı sınıfa göre bile farklılık göstermektedir. Bu bakış açısı hazırlığa ilişkin mutlak tanımlar yerine, hazır oluşu kendi açısından tanımlamanın daha doğru olduğunu savunmaktadır. Çünkü bir toplulukta ya da bir okulda hazır olan bir çocuk başka bir okula ya da toplum içinde hazır olarak nitelendirilmemektedir. Kısacası, bir çocuğun hazır oluşunu anlamak ve değerlendirmek için, çocuğun içinde yetiştirildiği şartların ve çocuğun öğrenim göreceği ortamların dikkate alınması gerektiğini savunmaktadır (Meisels, 1998; Skeete, 2006; NSW

2.1.3.4. Etkileşimli Görüş

Etkileşimci görüş içinde; gelişimsel görüş, çevresel görüş, sosyal-yapıcı görüşlerin hepsinden bazı unsurları barındırmaktadır. Bu yaklaşım hazırlık ve erken okul başarısı için hem çocukların mevcut bilgi, beceri ve yeteneklerini, hem de çocukların içinde yetiştirildiği ve öğretildiği çevre koşulları üzerinde odaklanmaktadır. Bu yaklaşımda hazır oluş göreceli bir kavramdır; hazır oluş ne çocuğun içinde var olan bir durum, ne de müfredatla da ilgili bir durumdur. Bu çocukların önceki deneyimleri, genetik özellikleri, onların olgunlaşma durumu arasındaki etkileşimin bir ürünü ve karşılaştıkları çevresel ve kültürel deneyimlerin dizisidir. Bu bakış açsında hazır bulunuşluk kapsamlı yaklaşımla ele alınmakta; çocuğa ve çocuğun içinde yaşadığı çevre üzerine odaklanmakla, çocuğun çevresindeki bireylerin algılarının, öğretilen, öğrenilen ve değer verilen şeylerin, içeriği şekillendirdiği kabul edilmektedir. Başka bir ifadeyle bu görüşe göre, okul ve çocuk arasındaki ilişki, hazır oluşta etkendir. Çocuk kendi öğrenmesinde, gelişmesinde ve yaşadığı çevrede katılımcıdır, aynı şekilde çevresi ve çevresinde yaşayanların da çocuk üzerinde etkisi vardır (Meisels, 1998; NSW Parenting Centre, 2003).