• Sonuç bulunamadı

Doğadan korkan öğrencilerin korkularının altında yatan sebebinin, ön bilgilerindeki doğal ortamın tehliklerle dolu olduğudur. Bu bilgileri sık sık hatırlamalarının bu çocuklarda doğal olan herşeyi yok etme, kendilerine savunma davranışlarıyla ilişkili olduğu düşünülebilir. Küçük yaşta verilen eğitimlerin ileriki zamanlarda çocukların yaşamlarının bir çok alanında ortaya çıkacağı düşünülürse verilen eğitimlerin, korkuyla yapılmaması önerilebilir. Çevre eğitimlerinde ekolojik okuryazarlık eğitimine çok küçük yaşlardan başlanması gelecekte davranışlara yansımasında çok daha etkili olacaktır. Ekolojik okuryazarlık eğitimi toplumun belli bir kesimi değil tüm vatandaşlarını içine alacak şekilde eğitim programları hazırlanmalı, doğanın dilinden anlayan ve doğaya uygun yaşam becerileri geliştiren bireyler yetiştirilmesi hedeflenmelidir. Elınde sakladığı bir avuç toprağın dünyanın en değerli şeyi olduğunu söyleyen okul öncesi bir öğrencinin daha üst eğitim kademelerine geldiğinde çevresel problemlere karşı kayıtsız kalmasını, aldığı bu eğitimin ileriki zamanlarda kesintiye uğramasıyla açıklayabiliriz. Kesintisiz bir eğitimin sürüdürlmesi ve geliştirilmesi, köklü eğitim politikalarıyla sağlanabilir. Bu eğitimler bireylerin tutum, davranış, beceri ve inançlarına bırakılmadan yapılırsa ulusal bir çevre bilinci oluşması gerçekleşetirilebilir. Çevre eğitimlerinde ekolojik okuryazarlık eğitimi siyaset üstü bir yerde tutulduğu sürece milli parklar, lunapark olmaktan kurtarilabilir. Medya hızlı ve etkili bir eğitim aracı olarak kullanıldığında tüm vatandaşlara ulaşma daha kolay olacağından medyanın gücünü eğitim uygulamalarında kullanmak bu eğitimlerin hızlı ve daha geniş topluluklara yayılmasını sağlayacaktır. Yapılacak ekolojik temelli çevre eğitimlerini destekleyici yasal düzenlemeler hayata geçirilirse yaşanılabilinir bir ülke hayali kurmamaza gerek kalmayacaktır.

KAYNAKÇA

Ayvaz, Z.(1996), Çevre Eğitimine Giriş, Ekoloji ve Çevre Dergisi, 6(21), 5-6.

Breitign, S. (1996). The new Generation of Environmenıal Education Focus on Dcmocracy as Part of an Alternative Paradigm. (inResearch in Environmental Education. Marcinkovvski.

Çepel, N. (2008). Ekolojik Sorunlar ve Çözümleri (3. Basım). Ankara: TÜBİTAK.

Eulefeld, G. (1979). The UNESCO-UNEP Programme in Environmental Education. International Journal of Science Education, 1(1), 113–118.

Francis, C. Ve Clare, C. M. (1992). "Restoratif Yerler: Çevre ve Duygusal Well-Being." EDRA Bildiriler.

Gülay, H.Ve Öznacar, M. D. (2010). Okulöncesi Dönem Çocukları İçin Çevre Eğitimi Etkinlikleri. Ankara: Pegem Akademi.

Khodabandeh D.T., S.(2010). Çevre Sorunları Açısından Küreselleşme Sürecinde Kitle İletişim ve Çevre İçin Eğitimin Önemi, Ankara Üniversitesi, Doktora Tezi.

Mrazek. R (1996).Philosophy or Reality? Driving Paradigm Shifls. (in Research in Environmental Educalion. Marcinkwski. T. And Mrazek. R. (Ed). 1996) The North American Commision for Environmental Educalion Research. The North American Associalion for Erıvironmental Education (NAAEE). Troy. Ohio. 406pp).

TEMA, (2015).Türkiye Erozyonla Mücadele Vakfı Genel Müdürlüğü Arşivi, İstanbul

Uzun, N. Ve Sağlam, N. (2005). Sosyo-Ekonomik Durumun Çevre Bilinci ve Çevre Akademik Başarısı Üzerindeki Etkisi, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 29, 194–202.

Ünal S. Ve Dimişki, E. (1998) "UNESCO Uluslararası Çevre Eğitim Programına Göre Ortaöğretim Çevre Eğitimi için Öğretmenlerin Yetiştirilmesi", Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Dergisi, 10, (1998-baskıda).

Yılmaz, A., Margil, İ., Aktuğ, P. Ve Göbekli, İ. (2002). Ortaöğretim ve Üniversite Öğrencilerinin Çevre ve Çevre Kavramları ve Sorunları Konusundaki Bilgileri ve Önerileri, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 22, 156–162.

154

ÖĞRETİM ÜYELERİNİN GÖRÜŞLERİNE GÖRE ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK Hatice MEMİŞOĞLU¹ - Tuğçe BOSTANCI²

ÖZET

Çok kültürlülük; farklı yaşam uygulamaları sonucu ortaya çıkan farklı kültürlerin devlet düzeyinde tanınması ve aynı zamanda bu kültürlere eşit oranda değer verilip saygı gösterilmesi esasına dayanır. Günümüzde küreselleşmenin de etkisiyle insanlar başka kültürden, dilden, etnik kökenden insanlarla geçmişte olduğundan çok daha fazla yüz yüze gelip muhatap olmakta, birlikte aynı mekânları paylaşmaktadır. Bu durum tüm insanların farklılıklarıyla kabul edildiği toplumların oluşmasını gerekli kılmakta ve bu da çok kültürlülük politikalarını gündeme getirmektedir. Çok kültürlülük, farklılıkları bir arada yaşatmak ve birlikte yaşamayı yönetmektir

Çok kültürlü eğitim, çok kültürlülüğün eğitim boyutunu ifade eder ve en temel anlamıyla, tüm öğrencilerin din, dil, ırk, cinsiyet, yaş, sosyal sınıf, ekonomik düzey gibi farklılıklarına bakılmadan, eğitimden eşit şekilde faydalanmayı sağlayacak bir eğitim reformudur.

Araştırmanın amacı, Sosyal Bilgiler alan eğitimcilerinin çok kültürlülük ve eğitimine ilişkin görüşlerini incelemektir. Öğretim üyelerinin görüşlerinin belirlenmesinde nitel araştırma yaklaşımı kullanılarak veriler toplanmış ve verilerin analizinde betimsel analizi tekniğinden yararlanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu farklı üniversitelerin Eğitim Fakültesi, Sosyal Bilgiler Anabilim Dalında görev yapmakta olan 17 öğretim üyesi oluşturmaktadır

Çok kültürlülük, Çok kültürlü eğitimin özellikleri, Sosyal Bilgiler açısından çok kültürlülüğün önemi Sosyal Bilgiler derslerinde çok kültürlülük bağlamında bilgi, beceri ve değer boyutunda nelerin üzerinde Çok kültürlü eğitimde karşılaşılan sorunlar ve çözüm Sosyal Bilgiler alan eğitimcilerinin belirttiği görüşlere göre çok kültürlülük; dil, dil, ırk, ideoloji, hayat tarzı, gelenek-görenekleri farklı toplulukların sevgi ve saygı çerçevesinde bir arada yaşamasıdır.

Çok kültürlü eğitim; bileştirici ve bütünleştirici olmalıdır, farklılıklara saygı ile yaklaşmayı öğretmelidir, hoşgörülü olmayı öğretmelidir. Sosyal Bilgiler derslerinde çok kültürlülük bağlamında hoşgörü, saygı, sevgi, barış, yardım severlik gibi değerler ve empati, iletişim, gözlem gibi becerilerin kazandırılmasına dikkat edilmelidir. Çok kültürlü eğitimin uygulanmasında önyargıların, bilgi ve tecrübe yetersizliğinin, devlet politikalarının, bireysel veya toplumsal farklılıklara olumsuz yaklaşımın pek çok soruna yol açtığı görülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Çok kültürlülük, Çok Kültürlü Eğitim, Sosyal Bilgiler, Öğretim

¹Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Sosyal Bilgiler Anabilim Dalı, memisoglu_h@ ibu.edu.tr ²Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Yüksek Lisans Öğrenci, tugcebostanci92@ gmail.com

155

FACULTY MEMBERS OF MULTICULTURAL EDUCATION RELATED OPINION ABSTRACT

Multiculturalism is based on the principle of recognition of different cultures that arise as a result of various life practices by government and on treating and showing respect these various cultures equally. Under the influence increasing globalization today, human beings face and interact with others from various cultures and ethnicities who might speak their individual languages more frequently than the past; and they might need to share same surroundings. These circumstances require establishment of societies in which all members are to be recognized with their unique characteristics; and this eventually bring multiculturalism policies into the agenda.

Multiculturalism is described as awareness toward cultural dimensions such as ethnicity, language, sexual preference, religious orientation and education. Pluralistic democracy understanding anticipates existence of different sub-identities, groups and sects within a society, and all these can be administered jointly by conserving their individual cultural identities. However, within this outline, tension domains that could be caused by sub-identity groups who want to take advantage of their differences as their privileges might arise as problem of democracy. Multiculturalism can be considered as surviving differences together and managing ongoing mutual life.

Multicultural education refers educational aspect of multiculturalism; and at the most basic meaning, it constitutes an educational reform that allows all students to utilize from the education system regardless of their differences such as their religion, language, ethnicity, gender, age, social class, and economic level. Essential purpose of multicultural education is to ensure that all students to gain knowledge, skill and approaches necessary for establishing communication within dominant culture and other ethnic culture.

Majority of knowledge, skill and values about the social life are provided to students within the scope of the Social Science course. While this course is viewed as a tool in citizenship education, one of the most important tasks of this course is to provide education to youth to raise efficient citizens in multicultural world. Besides orienting citizenship education, Social Science is also oriented on developing knowledge and understanding of how cultural diversity occurs within the evolving society and the world.

The purpose of the present study is to investigate opinions of educators from the Social Sciences majör regarding multiculturalism and the relevant education on this topic. Adopting quantitative research approach in determination of opinions of faculty members, necessary study data was collected; and descriptive method was utilized in analysis of collected data. The study group is consisted of 17 faculty members from Social Sciences Department of Educational Sciences Faculties of different universities. Semi-structured interview form developed by researchers was employed in data collection process.

According to the opinions of lecturers from the Social Sciences Department, multiculturalism is fferent societies with different language, religion, ethnicity, ideology, life style, and tradition living mutually within framework of love and respect. Multicultural education must be unifying and integrative; and to teach approaching differences with respect and toleration. In Social Sciences courses, it must be pecially paid attention to gain knowledge of toleration, respect, love, peace, beneficence, and skills of empathy, communication and observation in terms of multiculturalism. It was observed that rejudice, lack of knowledge and experience, public policies, negative approaches to individual or social differences in practice of multicultural education have resulted in numerous problems.

156

1.GİRİŞ

Kültür genel anlamda, insana özgü bilgi, inanç ve davranış bütünü ve bu bütünün parçaları olan her tür maddi ve manevi yaratımlardır. Toplumsal ve bireysel yaşamın oluşmasını sağlayan; dil, gelenek, düşünce, semboller, yasalar, kurallar, ahlak, kuramlar, aletler, teknikler, makineler, bilim, felsefe ve sanat eserleri gibi her türlü maddi ve tinsel ürünler bütünlüğüne kültür denir. Bu anlamıyla kültür, toplumun tüm bireylerinin ortaklaşa oluşturdukları ve kabul ettikleri kurum ve değerlerdir. O halde kültür; “bir toplumun yaşam tarzıdır.” (Çüçen; 2013: 111) .

Çok kültürlülük; farklı yaşam uygulamaları sonucu ortaya çıkan farklı kültürlerin devlet düzeyinde tanınması ve aynı zamanda bu kültürlere eşit oranda değer verilip saygı gösterilmesi esasına dayanır (Kaya; 2013:9). Günümüzde küreselleşmenin de etkisiyle insanlar başka kültürden, dilden, etnik kökenden insanlarla geçmişte olduğundan çok daha fazla yüz yüze gelip muhatap olmakta, birlikte aynı mekanları paylaşmaktadır. Bu durum tüm insanların farklılıklarıyla kabul edildiği toplumların oluşmasını gerekli kılmakta ve bu da çok kültürlülük politikalarını gündeme getirmektedir ( Demir ve Başarır; 2013: 609-641) .

Çok kültürlülük; dil, inanç, etnik yapı vb. farklılıklardan kaynaklanan kültür kimliklerinin bir arada yaşatılmasının ve yönetilmesinin adı olarak belirtilebilir. Çoğulcu demokrasi anlayışı, bir toplum içerisinde farklı alt kimlik, grup ve toplulukların olabileceğini, bunların kendi kültürel kimliklerini koruyarak birlikte yönetilebileceğini öngörmektedir. Ancak bu çerçevede, farklılığını ayrıcalık haline getirmek isteyebilecek alt kimlik gruplarının yaratacağı gerginlik alanları demokrasinin sorunu olarak ortaya çıkabilmektedir. Çok kültürlülük, bu tür kimliklerin varlığını bir gerginlik konusu olmaktan çıkarıp, hepimizin ufkunu genişleten bir zenginlik duygusuna çevirmenin adıdır. Çok kültürlülük, farklılıkları bir arada yaşatmak ve birlikte yaşamayı yönetmektir (Temizkan, 2013:65)

Dünyada çok kültürlülük kavramı ilk olarak 1957’de İsviçre’de kullanılsa da, 1960’ların sonunda ortak anlamını Kanada’da buldu. Kavram hızlı bir şekilde diğer İngilizce konuşan ülkelere yayıldı ve burada tartışılmaya başladı. Dolayısıyla modern anlamda çok kültürlülük, Kuzey Amerika çıkışlı bir kavramdır. ABD ve Kanada’da farklı bir dili konuşan ve kendilerine ait olduğunu düşündükleri topraklarda yaşayan insanlar, kültürel kimliklerinin tanınmasını istemişlerdir. Çok kültürlülük kavramının bu tanınma talebinin bir yanıtı olarak ortaya çıktığı söylenebilir ( Özensel; 2012: 59) . Ülkelerin tarihsel ve sosyolojik yapıları yürüttükleri eğitim anlayışının tespitinde önemli rol oynar. Ancak günümüzde evrensel değer ve ilkelerin ulusal programlarda daha fazla yer aldığını görünüyoruz. Eğitim kurumları ve programlarını daha demokratik hale getirmeye yönelik çalışmalar insan hakları, farklılık, çoğulculuk, çok kültürlülük ve küresel eğitim gibi konular önemli yer tutmaktadır (Yazıcı, Başol, Toprak; 2009:229 ). Çok kültürlü eğitim, çok kültürlülük politikalarının eğitimde yer almasını savunan düşünce ve yaklaşımları ifade eder ve dayanağını çeşitli demokratik ve epistemik temellerden alır. Örneğin Hidalgo ve arkadaşlarına göre, çok kültürlü eğitim çoğulculuk ve farklılık esası üzerine kurulu olan demokrasi, eşitlik ve adalet ilkelerine dayanır ( Yazıcı, Başol, Toprak; 2009: 230) . Çok kültürlü eğitim, öğrencilerin cinsiyetine, sosyal statüsüne, etnik, ırksal veya kültürel karakteristiklerine bakılmaksızın tüm öğrencilerin öğrenmek için okulda eşit fırsatlara sahip olması düşüncesine dayanır ( Kaya; 2013: 29 ) .

Çok kültürlü eğitim, çok kültürlülüğün eğitim boyutunu ifade eder ve en temel anlamıyla, tüm öğrencilerin din, dil, ırk, cinsiyet, yaş, sosyal sınıf, ekonomik düzey gibi farklılıklarına bakılmadan, eğitimden eşit şekilde faydalanmayı sağlayacak bir eğitim reformudur (Banks,2008 akt. Damgacı, 2013:316) .

Leeman göre çok kültürlü eğitimin özelliklerini şöyle sıralamaktadır:

 Öğretmen-öğretmen, öğrenci-öğretmen ve öğrenci-öğrenci arasında güven ortamını oluşturma ve kişisel katılımı sağlama

 Çatışmaları çözmek için açık kapı bırakma ve öğrencilerde adalet duygusu oluşturma ve kişisel katılımı sağlama

 Okulda öğrenci merkezli yaklaşımı benimseme ve öğrenciler arasındaki etkileşimi güçlendirmeyi hedefleme

157