• Sonuç bulunamadı

4. Türk Kamu Yönetiminin Kurum Dışına Dönük Halkla İlişkiler

4.3. Sağlıklı Yöneten-Yönetilen İlişkileri

Her türlü kurumun var oluş nedeni halktır. Kurumların yerine getirdiği hizmet halk için olup, kuvveti de kaynağı da halktır. Kurumların emin ve sağlam adımlarla halka hizmet etmeyi sürdürebilmesi, hizmetine girdiği halkla karşılıklı iyi ilişkilerine bağlıdır (Kazancı, 1967:28). Halkla ilişki tekniğinin uygulanışında temel amaç ise, başarılı bir temas ve iletişimin kurulması (Abadan, 1964:14) olduğundan ve Devlet-vatandaş ilişkilerinin, kamu yönetimi-vatandaş ilişkilerinin sağlıklı yürümesi demokratik sistem içerisinde kalkınmayı hedefleyen bir ülkede, iyi işleyen kamu yönetiminin önemli göstergelerinden birisi (Acar, 1994:8) olduğundan kamu yönetiminde kurum dışı halkla ilişkiler uygulamasının amaçlarından biri olarak sağlıklı yöneten-yönetilen ilişkilerinin kurulması bu anlamda büyük bir öneme sahiptir. Çünkü ancak bu sayede iyi işleyen bir yönetim yapısından ve yönetimden hoşnut olan, gerçekleştirdiği faaliyetlerden tatmin duyan bir yönetilen kitlesinden bahsedilebilir. Bunun sağlanabilmesi için ise öncelikle yönetime empatik düşünebilme becerisinin kazandırılması ve yönetimin sosyal sorumluluk bilinci içerisinde hareket ederek her iki tarafın da (yöneten-yönetilen) karşılıklı yararını düşünmesinin temin edilmesi gerekir.

- İletişim aracı ile bilgi kaynağı arasındaki ilişki ancak kaynak ve aracın karşılıklı olarak birbirlerinin sorumluluk ve sınırlılıklarına karşı saygılı oldukları sürece halk için faydalı olabilir.

76 Halkla ilişkiler uzmanının “Basınla İlişkiler” görevlerinden başlıcaları; kuruma ilişkin haberlerin basına hızlı, doğru ve bol şekilde akmasını temin etmek; kurumla basın ilişkilerini sürekli ve iyi bir şekilde (karşılıklı anlayış ve güven havası içerisinde) yürütmektir (Günkut, 1986:281).

Empatik düşünebilme becerisi sayesinde yönetim kendini yönetilenlerin yerine koyarak, onları daha iyi anlamaya gayret edecek, yönetilenlerin istek ve şikayetlerine daha makul bir yaklaşım tarzı sergileyebilecek ve daha isabetli tahminlerde bulunabilecektir. Tortop’un da belirttiği gibi (2003:155), insan ilişkilerinde başarı, insanlar tarafından belli konular ya da olaylar karşısında gösterilecek tepkilerin doğru olarak tahmin edilmesine bağlı olduğundan ve şu ya da bu yönde kararlar oluştururken, kişiler tarafından verilecek tepkilerin ve sergilenecek olası davranışların doğru olarak tahmin edilmesi büyük önem taşıdığından, bu isabetli tahminler sağlıklı yöneten-yönetilen ilişkilerinin temin edilmesi noktasında büyük yararlar sağlayacaktır. Bu yararın en üst seviyeye çıkarılabilmesi ise yönetimin kesinlikle sosyal sorumluluk bilincinden ayrılmaksızın hareket etmesine bağlıdır.

Çünkü, sosyal sorumluluk, kurumların kendi çıkarlarının yanında, bir bütün olarak toplum refahının korunmasına ve artırılmasına dönük faaliyetlerin gerçekleştirilmesiyle ilgili bir yükümlülük olup,77 kurumun çevresi ile etkileşiminden ötürü ortaya çıkan beklentilerin dengelenmesini temin etmektedir78 (Üzün, 2000:116,117). Sorumlu davranış sayesinde kurumun kendi menfaatleri dışında toplumun varlığını kabul etmesi, temel görevleri dışında, toplumsal sorunlarla da ilgilenmesi, atacağı adımların getireceği sonuçları önceden düşünmesi (Peltekoğlu, 2005:168) sağlanmaktadır.79 Kurum ya da yönetim bu bilinçle hareket ettiğinde hem kendi yararını muhafaza etme hem de toplumsal yararı gözetme imkanı bulmaktadır.

77 Günümüzde en yaygın şekliyle sosyal sorumluluk bilincine dönük uygulamalar, kurumların yaptığı hayır işlerinde; kültür, sanat ve eğitim alanlarında verilen desteklerle; sağlık ve eğitim alanlarındaki yatırımlarla; çevre kirliliğini önleme gayretleriyle; toplumsal fayda sağlayacak projelerle; tüketicileri korumaya dönük önlemlerle; personele dönük adil uygulamalarla, kendini göstermektedir (Oktay, 2002:72).

78 Halkla ilişkiler yönetiminin sorumluluk alanında olan bu kurumsal fonksiyon aşağıdaki şekilde sınıflandırılabilir (Üzün, 2000:117):

- Sosyal değerler ve iş etiği - Doğal çevreyi korumak - Tüketiciyi korumak

- Çalışma yaşamının niteliğini geliştirmek - İyilik sever yatırımlarda bulunmak - Sosyal yardımlar

- Destek faaliyetler (Eğitim, kültür, sanat, spor).

79 Bu anlamda, halkla ilişkiler görevlileri tüm ilişki ve işlemlerde ilgili tarafların, kurum ve vatandaşların, hizmetlerden faydalananların korunması gereken menfaatlerini göz önünde bulundurarak hareket etmelidir. Yükümlülüklere ve verilen sözlere sadık kalmalıdır. Hiçbir karmaşıklığa yer vermeden, çalışanların, çalıştıranların ve müşterilerin güvenlerini temin edici yönde dürüstlük kurallarına uygun davranmalıdır. Diğer emredici kurallarla gerçekleri gölgelememelidir. Denetlenmiş ya da denetlenebilir nitelikteki olaylara dayanmayan haberleri yayınlamamalıdır. İnsan kişiliğinin bütünlüğüne ve saygınlığına, dürüstlük ve ahlakına tecavüz niteliği taşıyan bütün hareket ve teşebbüslere destek olmamalıdır. Kişilerin gerçek düşüncelerini ve teşebbüslerini açıklamalarına engel olmaya dönük her türlü araç, teknik ve yöntemlerin kullanılmasına imkan tanımamalıdır (Tortop, 2001:73-74).

Kamu yönetiminde kurum dışı halkla ilişkiler uygulamasının amaçlarından olan sağlıklı yöneten-yönetilen ilişkilerinin sağlanmasında yapılması gereken bir diğer şey, yöneten-yönetilen arasında karşılıklı bilgi akışının sağlanarak halkın yönetsel bilgisizliğinin giderilmesidir.

Halkın devletin girişmiş olduğu faaliyetlere ilişkin tatmin edici bilgi alabilmesi durumu, her demokratik rejimin temel taşlarından biri (Abadan, 1955:180) olduğu için ve kendi yararları için, günümüz devleti kamuoyunu devamlı bilgilendirmek ve onu türlü oyunlar karşısında aydınlatmak mecburiyetindedir (Ertürk, 1969:123). Bu nedenle, devlet tarafından, halkın ne istediği bilinmeli, halk ise, devletin ne yaptığından ve ne yapmak istediğinden haberdar olmalı (Handly, 1967:53), bu sayede de halkın yönetime yabancılaşmasının önüne geçilmelidir. Çünkü, yirminci yüzyılda karşılaşılan sorunların bir kısmı kişinin karar verme dışında kalması, bunun sonunda kendini yetersiz, güçsüz hissetmesi başka bir ifadeyle sisteme yabancılaşması ile ilgilidir. Halkla ilişkilerin bilgi verme kadar tepkileri değerlendirmeye dönük yönü kişiye hem ihtiyaç duyduğu bilgilerin aktarılmasını hem de sesini duyurabilme imkanını sağlamaktadır. Bu sayede yetersizlik duygusunun yenilmesi, yabancılaşmanın önlenmesi amaçlanmaktadır (Sezer, 1995:151). Ayrıca, çeşitli konular hakkında halkın fikir ve düşüncelerinin bilinmesi; hem onun ihtiyaçlarının bilinmesine, hem de ona ulaşacak mesajların daha iyi düzenlenmesine imkan sağlayarak80 (Ertekin, 1995:7), yönetimle yönetilenlerin birbirlerine yakınlaşmasını,81 aralarındaki karşıtlıkların en aza inmesini ve anlayış tarzlarının uyumlu hale gelerek demokratik bir ortamın oluşmasını temin etmektedir.

Bu anlamda, çağımızda kamu kurumlarının halkla iyi ilişkiler kurması birçok sorunların çözüme kavuşturulması için bir zorunluluktur (Tortop, 1986c:117). Çünkü, demokratik bir düzende halka kulakların tıkanması, halkın dinlenmemesi imkansızdır.

80 Halkın ne düşündüğünü anlamanın yolları, sadece başlıklarına değinerek şu şekilde özetlenebilir (Ertekin, 1995:7):

- Vatandaşların kişisel başvurmaları, - Gruplarla temas,

- Kamuoyu araştırması,

- Referandum (kamuoyuna başvurma).

81 Yönetimi halka yakınlaştırmaya katkı sağlayacak, açık ve anlaşılabilir mevzuatlar üretmek ve mevcut kanun ve prosedürleri anlaşılır hale getirmek gerekmektedir. Bunun yanı sıra, yönetsel mekanlara giren vatandaşlara yol gösterici nitelikteki panoların ve kurum şemalarının bulunması, takip edilecek yöntemlerin belirlenmesi önemlidir. Diğer taraftan, karşılıklı yazışmalarda yanıtlar en kısa sürede verilmeli ve verilen yanıtlarda net bir biçimde gerekçeler yer almalı ve buna karşı müracaat ve itiraz yolları gösterilmelidir. Ek bilgi talep edilebileceği düşünülerek, yazışmalarda ilgili memurların isim ve telefonuna yer verilmelidir. Bunun yanı sıra memur ile birey, yüz yüze gelmek yerine telefon, fax gibi teknoloji ürünleri aracılığıyla da iletişim kurabilmelidirler. Bu yolla, hem yönetsel mekanlardaki yığılmalar engellenecek, hem de ilgili kişinin yer değiştirmekten kaynaklanan ekonomik kaybı söz konusu olmayacaktır (Eken, 1994:44).

Demokratik düzenin sahip olduğu yapı ve işleyiş zaten bunu zorunlu kılmaktadır (Tortop, 1986b:188). Toplumun halkla ilişkilerden daha çok yararlanması ve halkla ilişkiler aracılığıyla kendini ifade etmesi halinde ise halkla ilişkiler faaliyetlerince demokratik sürece daha fazla katkıda bulunulacaktır (Wood, 2006a:131). Çünkü, halkla ilişkiler çalışmalarında genel olarak güdülen amaç, kamuoyunda ve ilgili topluluklarda karşılıklı anlayış ve güven duyguları oluşturmak ve geliştirmek (Tortop, 2001:75) olduğundan halkla ilişkiler programları vasıtasıyla halkta da yönetimin beklediği yönde değişiklikler gerçekleştirilebilir, örneğin yanlış anlamalar varsa giderilebilir, halkın yönetimi desteklemesi ve onunla işbirliği yapması temin edilebilir (Yalçındağ, 1986:152). Birbiriyle daha uyumlu, daha bilinçli ve daha yakın bir yöneten-yönetilen ilişkileri temin edilebilir.

Sağlıklı yöneten-yönetilen ilişkilerinin temin edilmesinde son olarak yapılması gereken şey ise iletişimi, karşılıklı etkileşimi ve iki yönlü ilişkiyi sürekli kılarak iyi niyete ve karşılıklı güvene dayalı ilişkilerin geliştirilmesidir.

Devlet-vatandaş iletişiminin temelinde yatan şey devletin vatandaşı için var olduğu gerçeğidir. Bunlar arasında etkileşim doğuracak iletişim kanalları ne derece açık olursa, o derece vatandaşın refahı, mutluluğu, huzuru ve güveni temin edilir. Bunlar arasındaki iletişimsizlik en başta devletin vatandaşına, vatandaşın devletine duyduğu güveni yok eder. Güvensizlik ise ülkede demokrasi ve insan haklarının gelişmesine ve yeşermesine engel olur. Bu bağlamda, sadece devletin vatandaşına değil, vatandaşın da devletine kolay ulaşabilmesi ve etkileşim, iletişim ve paylaşım içerisinde olması hayli önemlidir82 (Bensghir, 2000:49). Anahtar kitlelerle iletişimin önemini uzun zamandır bilmekte olan halkla ilişkiler (Harris, 1998:167), bu anlamda, kurumlar (ve bir bütün olarak yönetim) ile halk arasında iki yönlü iletişime dayalı bir köprü vazifesi görmektedir. Böylece hem kitleden veya halktan yönetime, hem de yönetimden halka bilgi akışı gerçekleştirilmesi

82 Yönetimin halkın istek, şikayet ve düşüncelerini öğrenmek için kullandığı başlıca kanallar şunlardır (Mıhçıoğlu, 1967:15-16):

- Basının takip edilmesi

- Radyo ve televizyon programlarının takip edilmesi - Kamuoyu araştırmaları

- Dilek ve şikayet kutuları

- Yöneticilerin halkla olan ilişkileri esnasında öğrendiklerine ilişkin hazırladıkları raporlar

Vatandaşların yönetim karşısındaki tepkilerini, yakınma, dilek ve temennilerini duyurmak için kullandıkları başlıca iletişim kanalları ise şunlardır (Mıhçıoğlu, 1967:15):

- Vatandaşların yönetimle (doğrudan doğruya memurlarla veya yöneticilerle) olan yüzyüze ilişkileri veya yazışmaları

- Kitle iletişim araçları (gazete ve dergilere gönderilen okuyucu mektupları, radyo ve televizyon)

- Vatandaşların üyesi oldukları menfaat ya da baskı grupları (işçi ve işveren sendikaları, ticaret odaları vb.) - Siyasi partiler

amaçlanmaktadır (Sezer, 1995:151). Halkla ilişkiler kurumsal hedeflere ulaşmaya, felsefe oluşturmaya ve kurumsal değişim gerçekleştirmeye yardımcı olan bir yönetim işlevi (Baskin ve Ark., 1997:5) olduğundan, etkili halkla ilişkilere sahip bir kurum böylece olumlu halkla ilişkiler elde etmekte (Center ve Jackson, 2003:1), iki yönlü iletişime dayalı karşılıklı güven esası doğrultusunda sağlıklı işleyen ilişkiler içerisine girmektedir.