• Sonuç bulunamadı

Otistik Bozukluğu Olan Çocuklar İçin Görsel Sanatlar Dersinin Önem

KISALTMALAR LİSTESİ

C. Bu bozukluk Rett Bozukluğu ya da Çocukluk Dizintegratif Bozukluğu ile daha iyi açıklanamaz.

4- Otistik Çocuklar İş Eğitim Merkezi (OÇEM)

2.6.3 Otistik Bozukluğu Olan Çocuklar İçin Görsel Sanatlar Dersinin Önem

5378 sayılı Özürlüler Kanunu ile 573 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye dayalı olarak 31 Mayıs 2006’da yürürlüğe konulan MEB Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği otistik çocukların eğitimiyle ilgili şu tespitlerde bulunmuştur; “Otistik bozukluğu olan bireyler, kaba ve ince motor becerilerde önemli yetersizlikler sergilerler. Bu motor güçlükler; motor planlama problemi, kas zayıflığı veya duyusal isleyişle ilişkili olabilir. Otistik çocuklarda, büyük ve küçük motor test skorları, sosyal etkileşimdeki yetersizlikle ilişkilidir” (MEB, 2006). Bu bağlamda görsel sanatlar

çalışmaları yoluyla otizmli çocukların duygusal açıdan rahatlamaları, ince motor becerilerinin ve el-göz koordinasyonunun gelişmesi desteklenebilir. Dolayısıyla bu derste yapılacak çalışmalarda çocuğun el, bilek, parmak ve göz koordinasyonunun kuvvetlendirilerek geliştirilmesine yardımcı olacak etkinlikler öncelikli olmalıdır. Otizmli bir çocuğa temel motor becerileri kazandırmaya çalışırken, malzemelerin görev amaçları görsel işaretlerle açıkça tanımlanmalıdır. Böylesi bir hazırlık çocuğun kavrayamayacağı görevler ya da beklentilerle karşılaşıldığında oluşabilecek olumsuz davranışların önlenmesine yardımcı olabilir (Gabriels, 2003; Korkmaz, 2005; MEB, 2013; Yanardağ, 2007; Yazkaç, 2001), otistik çocukların sanat ve resme ilgi duyduklarına ve bazılarının bu konuda üstün yetenekli olduklarına dikkat çeker. Sanat eğitimi otizme sahip olanlar için etkililiği kanıtlanmış birçok başa çıkma yöntemlerinden biridir (Kellman, 2004; Osborne, 2003). Osborne (2003), bu konuda yaptığı bir çalışmada otizmli çocukların sanat eğitimi çalışmalarından olumlu etkilendiği ve otizmli çocukların gelişimine olumlu katkı sağladığını belirtmiştir. Sonuç olarak, otizmli çocukların sanat eğitimi konusunda deneyimli öğretmenlerle yapacakları çalışmaların çocuklar üzerinde olumlu sonuçlara ulaşılacağını belirtmiştir.

Milli Eğitim Bakanlığı, Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün 2013-2014 öğretim yılından itibaren uygulanmak üzere hazırladığı “Özel Eğitim Uygulama Merkezi (Okulu) I.ve II. Kademe Eğitim Programı (Otistik Çocuklar İçin)”na göre otistik çocuklar için görsel sanatlar dersinin genel amaçları şöyledir (MEB, 2013)

Genel Amaçları

1. Görsel sanat çalışmalarında temel iş alışkanlıkları kazanır.

2. Çeşitli araç gereçleri uygun ve ekonomik şekilde kullanma alışkanlığı kazanır. 3. Yeni ürünler ortaya çıkararak kendini ifade eder ve üretken olma alışkanlığı kazanır. 4. Boş zamanlarını yararlı ve zevkli bir şekilde geçirmesini sağlayacak alışkanlıklar kazanır.

5. İş birliği içinde çalışmayı alışkanlık hâline getirir.

6. Çevre ile ilgili gözlemlerini, izlenimlerini, duygularını ve düşüncelerini görsel sanatlar çalışmalarına yansıtarak hayal gücünü geliştirir.

7. Renk çalışmaları ile doğadaki renklerin farkına varır. 8. Küçük kasları ile el göz koordinasyonunu geliştirir.

9. Çalışmalar sonucunda ürettikleriyle kendine güven duygusunu geliştirir. 10. Yeteneklerini fark ederek geliştirir.

Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nde (MEB, 2006, madde 41/d), otistik bozukluğu olan öğrencilerin görsel sanatlar eğitimi ile ilgili şu açıklama yapılmaktadır; “Dersler sınıf öğretmenleri tarafından okutulur. 4-8 inci sınıflarda ise beden eğitimi, müzik, görsel sanatlar, iş eğitimi dersleri alan öğretmenleri tarafından okutulabilir. Alan öğretmeni tarafından okutulan derslere sınıf öğretmeni de katılır”. Otistik bozukluğu olan öğrencilerin görsel sanatlar dersi 1. Sınıftan 5. Sınıfa kadar haftada bir saat, beşinci sınıftan 8. Sınıfa kadar haftada iki saat olarak işlenmektedir. Oyun ve sanat etkinlikleri konu başlığı altında yer alan amaç ve davranışlar “ görsel sanatlar” dersi olarak işlenmektedir.

Bu yönetmeliğe göre;

İlköğretim 7-11 yaş arası otistik öğrencilere eğitim programında; a-İletişim Becerileri, b-Günlük Yaşam Becerileri, c-Motor Becerileri, d-Sosyal Yaşam Becerileri, e- Akademik Beceriler, f-Oyun ve Sanat Etkinlikleri;

İlköğretim 12-15 yaş arası otistik öğrencilere eğitim programında; a-İletişim Becerileri, b-Sosyal Yaşam Becerileri, c-Bağımsız Yaşam Becerileri, d-Motor Becerileri, e-Oyun ve Sanat Etkinlikleri, f-Akademik Beceriler öğretilmektedir.

OYUN VE SANAT ETKİNLİKLERİ (7-11 YAŞ)

1. Tuz seramiği, plâstrin ve kil gibi maddelere şekil verebilme, 2. Pastel boya ile boyama yapabilme, 3. Kâğıt yırtabilme, 4. Makas ile kâğıt kesebilme, 5. Suluboya ile boyama yapabilme, 6. Baskı çalışmaları yapabilme, 7. Kâğıt yapıştırabilme, 8. Müziğe uygun ritm tutabilme, 9. Basit şarkılar söyleyebilme, 10. Basit müzikli oyunlara eşlik edebilme, 11. Belli başlı müzik aletlerini tanıyabilme.

OYUN VE SANAT ETKİNLİKLERİ (12-15 YAŞ)

1. Parçalara bölünmüş nesne resminin parçalarını birleştirerek tamamlayabilme, 2. Eksik nesne resimlerini çizerek tamamlayabilme, 3. Cetvel kullanarak çizgi çizebilme. 4. Yırtma-yapıştırma çalışmalarını yapabilme, 5. Kalın (pes) ve ince (tiz) sesleri ayırt edebilme, 6. Müzik dinlenen araçları tanıyabilme.

Otistik bozukluğu olan öğrencilerin görsel sanatlar dersleri diğer normal gelişen çocuklara göre farklı bir düzeyde işlenmektedir. Bu ders başta ince motor kas gelişimi olmak üzere sosyal, davranışsal, duygusal, duyusal ve iletişim beceri gelişimlerini

olumlu yönde etkilemektedir. Ayrıca sanat etkinlikleri aynı zamanda öğretmene, çocuğun içinde kullanılmayan potansiyeli açığa çıkarması ve geliştirmesi içinde bir fırsat yaratır ki buda çocuğun benlik saygısı üzerinde olumlu bir etki yaratabilir. Sanat eğitimi yalnızca çocuğun fazla enerjisini boşaltarak gerilimini azaltmaz aynı zamanda çocuğun yaşam kalitesini artırabilir. Yapacağı çalışmalar ile otistik çocuklar yaşam becerileri kazanıp kendilerini keşfetmenin bir yolunu bulabilirler. Sanat yoluyla çocukları ve ailelerini anlama ve yardım etmenin odağında “her birey, doğuştan, yaratıcı potansiyele sahip bir varlıktır” varsayımı yer alır. Yaratıcı eylem sırasında ve sonunda, durup, ürüne ve sürece bakma, deneyim üzerine yansıtma ve düşünme anları vardır. Ortaya bir ürün çıkarmak ve bu ürünün sergilenmesi çocuğun çevresi tarafından takdir görmesine, beğenilme duygusunu ve başarma duygusunu yaşamasına sebep olacaktır. Bu sayede çocuklarda, yaptıkları ile gurur duyma ve kendisine güven duyma gelişimi de sağlanabilir (Kubie, 1958; Moustakes, 1969; Osborne, 2003; Peter, 1998; Rubin, 2005 ).

Otistik çocukların hepsi aynı özellikleri ve eksiklikleri göstermeyebilir, zekâ düzeyi, otizminin derecesi ve dil düzeyi farklı olabilir. Bu nedenle görsel sanatlar öğretmeni, otistik çocukların bireysel farklılıklarının ve özelliklerinin mevcut eğitim- öğretimden yararlanma olanaklarını sınırlayabileceğinin farkında olması gerekmektedir. Görsel sanatlar dersi planlamasının; otizmli bireylerin özelliklerine göre, yaşantıları ile paralel olarak, yetenek ve yaratıcılıklarını geliştirecek nitelikte olması çok önemlidir. Öğretmen etkinlikleri planlarken kolaydan zora, basitten karmaşığa, somuttan soyuta doğru bir yol izlemelidir. Sanat çalışmaları otistik özellikler gösteren bir tedavi yöntemi olarak da kullanılmaktadır. Sanat terapisi fiziksel, zihinsel veya duygusal problemleri olan, hastalıklar ve bozuklukları olan kişilere başarıyla uygulanabilmektedir. Otistik çocukların tedavisindeki amaç, yıkıcı davranışları azaltmak, dil, iletişim ve kendine bakım becerilerini kazandırmak ve öğrenmeyi arttırmaktır. Bu amaçlar en iyi şekilde, çocuğun çok iyi yapılandırılmış ve bireyselleştirilmiş yeteneklerini en üst düzeye çıkaran programlar ile sağlanabilir. Bu bağlamda, Işıker ve Fırıncı (2008), yaptıkları bir çalışmada psikodrama ve sanat terapisi uygulanan öğrencilerin fantezi ve saldırgan savunmalarının azalırken yüceltme mekanizmasının arttığını, insanlara yardım etme ve onlara güvenme düzeyinin arttığını, insan ilişkilerinin sayısı ve kalitesinin arttığını tespit etmişlerdir. Bu da sanat eğitiminin sosyalleşmeye sağladığı yararların bir göstergesidir. (Doğangün, 2008; Işıker ve Fırıncı, 2008; Kim, Kim, Lee, ve Chun, 2008; MEB, 2013).

Otistik öğrencilerle işlenecek olan görsel sanatlar dersi için okullarda çalışmaya uygun atölye olması gerekmektedir. Atölye öğrencinin rahat hareket edebileceği güvenli bir yer olmalıdır çünkü bu öğrenciler fiziksel çevreye karşı aşırı duyarlıdırlar bu nedenle ortamın işlevsel olarak yapılandırılması gereklidir. Titrek ışıklar, güçlü kokular ve sesler gibi dikkat dağıtıcı durumlar kontrol altına alınmalıdır. “Otistik Çocuklar Eğitim

Merkezleri Yönergesi” Madde 8’de bu konu “Eğitim-öğretim ortamı, birebir ve grup eğitimine uygun şekilde düzenlenir. Birebir eğitim köşelerinin yanı sıra resim, el işi, kukla ve oyuncak gibi etkinlik köşeleri düzenlenecek şekilde fizikî ortamlar hazırlanır. Fizikî düzenleme yapılırken eğitim-öğretim ortamının, her öğrenci için beş metre kare olarak düzenlenir” şeklinde açıklanmıştır. “otistik çocukların yaklaşık %40’ında kendine zarar veren davranışlar olduğu bilinmektedir. Bayraktar (2007) yaptığı uygulamalı araştırmada görsel sanatlar eğitiminden önce öfkeli, saldırgan davranışlar gösteren otistik çocuklarda ders sırasında ve sonrasında bu davranışlarının söndüğü gözlemlemiş ayrıca çocuğun olumsuz tutum ve davranışlarının da görsel sanatlar eğitimi sonrası olumlu olduğu belirlemiştir. Yaşıtlarına oranla birçok alanda sınırlı becerilere sahip olan otistik çocukların problem davranışlarının ortaya çıkış sebebinin, çevreleriyle olan iletişim eksikliği ve yetersizliğine bağlı olduğu düşünülmektedir

(Bayraktar, 2007; Sucuoğlu, 2011).

Bu nedenle görsel sanatlar öğretmeninin ders sırasında, atölye ortamında öğrencinin olabilecek davranış problemleriyle başa çıkabilmesi, öğrenciyle etkili iletişim kurabilmek için bireysel ve grup çalışmaları yapabilmesi, sınıf yönetiminin sağlıklı olması için atölye ortamının ve ders araç gereçlerinin uygunluğu ve çeşitliliği önemli bir faktördür.

Görsel sanatlar dersi otistik bozukluğu olan öğrencilerin;  Öğrenme kapasitesini artırır

 Odaklanma becerilerini ve dikkat süresini güçlendirir

 Kelimeler, jestler, mimikler ve işaret dilini kullanarak sanat yoluyla kendini ifade gücünü arttırır.

 Dil, iletişim ve sosyal becerilerini geliştirir.  Duyusal entegrasyon becerilerini kurar

 Olumsuz ve kendini uyarıcı davranışları azaltır  Beynin görsel / algısal alanını geliştirir.

Otistik çocukların dil gelişiminde gecikmeler ve sapmaların olması çucukların dili iletişim amaçlı kullanmalarında sıkıntılar yaşatabilmektedir (Diken, 2011; Doğangün,2008:164). Bu bağlamda görsel sanat eğitimi onların kendilerini ifade etmelerine ve ruhsal doyuma ulaşmalarına olanak sağlayabilir. Yazkaç (2001), yaptığı bir araştırmada resim dersinin (Görsel sanatlar) otistik çocuklara iletişimin öğretilmesinde ve soru sorma, cevap verme davranışlarını artırmada etkili olduğunu, resim dersi öğretim programına son verilerek, olağan sınıf ortamına geri dönüldüğünde ise çocukların iletişim becerilerinin ve soru sorma, cevap verme davranışlarının azaldığı tespit etmiştir. Bu ders esnasında yapılan grup etkinlikleri öğrencinin öğretmeni ve diğer arkadaşları ile malzeme ve fikir paylaşımı sayesinde akran etkşleşimini ve iletişimini sağlayacaktır. Ayrıca öğrenci bu sayede kendilerine güven duyarak bir işi başarabilmenin tadına varacaktır.

Otistik bozukluk gösteren öğrencilerin görsel- uzamsal algılamada problem yaşadıkları bilinmektedir. Yani biçimleri hayal edebilmede ve nesneyi görmeden zihinde canlandırmada, üç boyutlu nesneleri algılama ve muhakeme etme becerisinde yeterli değillerdir. Scott ve Baron-Cohen (2001) yaptıkları bir araştırmada otizmli çocukların imkânsız varlıkların resimlerini çizemediğini tespit etmişlerdir. Yaptıkları uygulamalarda otizmli çocukların hayal edilebilen, ancak gerçek olan varlıkları çizebilmesine rağmen; hayal edilebilen, ancak gerçek olmayan varlıkları çizmekte zorluk çektiklerini tespit etmişlerdir. Otizmli çocukların resimleri incelendiğinde otizmli çocukların taklit, hayal gücünü kullanma ve görsel motor entegrasyondaki yetersizliklerine bağlı olarak, resimleri planlama da, renk kullanımında, resmin perspektifinde çeşitli eksiklikler gözlenmektedir. Resimde renk uygunluğunun, sol beyin tarafından karşı konulan görsel anlamanın, önemli bir yönü olduğu görünmektedir. Ayrıca uzamsal anlama sorunları, özellikle derinlik (veya eksiklik) terimiyle ortaya çıkar. Bu çocukların derinliği algılama problemleri görme ile ilgili testlerle ölçülebilirken, örneğin ”üç boyutlu kelebek” gibi, bu testler renk körlüğünü dikkate alan bir eğilim göstermezler. Ancak zihinsel yetenekleri sınırlı olan çocukların yaratıcılık potansiyelini görmezlikten gelmek kesinlikle çok büyük bir hatadır. Resim ve müzik gibi sanatsal aktiviteler birçok insanı etkileyerek, zihinsel sağlık, sosyal uyum, dil gelişimi ve psikolojik yavaşlamaların gelişimine katkıda bulunmaktadır. Sanat eğitiminin tarih, coğrafya, kültürel değerler ve duygular hakkında öğrenme kapasitesini

ilerlettiğine inanılmaktadır. Bu nedenlerden dolayı sanat ihtiyaç olduğu kabul edilen bir durumdur ( Craig, Baron-Cohen, Scott, 2001: 244- 250; Çanak, 2008; Kolstoe, 1976; Striker, 2005).