• Sonuç bulunamadı

Görme Yetersizliği Olan Çocuklar İçin Görsel Sanatlar Dersinin Önem

KISALTMALAR LİSTESİ

2.3 Görme Yetersizliği Olan Çocuklar

2.3.2 Görme Yetersizliği Olan Çocuklar İçin Görsel Sanatlar Dersinin Önem

Her insan gibi özürlülerinde, hayatlarını, her alanda kimseye muhtaç olmadan devam ettirebilmeleri en doğal haklarıdır. Özyürek (1995) insanların dış dünyadan aldıkları bilgilerin % 85’ini görme kanalıyla aldığının tahmin edildiğini ancak bunun sanıldığı gibi görme yetersizliği olan çocukların görenlerden % 85 daha az bilgi alacağı anlamına gelmediğini, bu çocukların diğer duyu organlarını da bilgi edinme amacıyla kullanabileceklerini belirtmektedir. Görme güçlüğünün ne kadar erken farkına varılabilirse tedavi edilme imkânı artar. Tedavi edilmesi mümkün olmadığında da, erken eğitim önlemleriyle çocuğun daha olumlu hayat sürmesi mümkün olabilir.

Günümüzde özel eğitime ihtiyaç duyan çocukların eğitimine verilen önemin giderek arttığını görmekteyiz. Türkiye’de görme engelli öğrencilere eğitim hizmeti Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilköğretim okullarında okul öncesinden başlayarak verilmektedir. Görme engelliler için okullar yatılı olmakla birlikte gündüzlü olarak da devam edilebilmektedir. Genel ilköğretim okullarında da özel sınıf ve kaynaştırma uygulamaları bulunmaktadır. Görme engelliler ilköğretim okullarında genel ilköğretim programları uygulanmakta olup Görme Engelliler İlkokulları ve Ortaokulları Haftalık Ders Çizelgesi’ne göre “Resim-İş Dersi” – “Modelaj-İş”, “Beden Eğitimi Dersi” de “Beden Eğitimi ve Bağımsız Hareket Dersi” olarak uygulanmaktadır.

Öğrencinin gereksinimine göre özel olarak hazırlanmış araç-gereçlerle öğretimin yapıldığı görme engelliler ilköğretim okullarında uygulanmakta olan program, görsel sanatlar dersi ve beden eğitimi dersi dışında, normal ilköğretim okulları müfredat programıyla aynıdır. Programla birlikte dersler ve ders içerikleri de ilköğretim okulları dersleri ve ders içerikleriyle paralellik göstermektedir. Ancak bu paralellik görsel sanatlar derslerinde gözlenmemektedir. Öğretmen öğretim ortamını ve öğretim programını görme engelli öğrencilerin bireysel özelliklerini dikkate alarak, onların gereksinimleri doğrultusunda düzenlemelidir. Uzun’a (2007:4) göre süreçte değişiklik gereklidir; “Görme engellilerin derslerin amaçlarını gerçekleştirebilmeleri, içerikte değişiklik yapmaktan çok, öğretim sunusu ve araç gereçleri kapsayan öğretim süreçlerinde değişiklikler yapmayı gerektirmektedir. Bu değişiklerden en önemlileri, Braille (Kabarma yazı), büyük puntolu yazı ve işitmeye dayalı öğretim materyal kaynaklarının genişletilmesi ve kullanımının yaygınlaştırılmasıdır. Böylelikle görme engelli öğrenciler,daha fazla bilgiye, kendi şartlarına uygun biçimde erişebileceklerdir”. Görsel sanatlar dersi, görme engelliler okullarında sanat eğitimi ve iş- teknik eğitiminin bir karması olan Modelaj- İş dersi olarak okutulmaktadır. “Modelaj, kil ve balmumu gibi şekillendirmeye uygun maddeleri, heykelci kalemleri ya da elle, hacimli olarak biçimlendirme işidir” (Turani, 1998: 96). Bu derste dokunarak keşfetmenin imkansız olduğu büyük nesnelerin modelaj yoluyla kavratılması sağlanabilir.

Modelaj-İş dersinin genel amaçlarından biri estetik algının görme engelli bireylere kazandırılmasıdır. Yiğit (2010), bu dersin görme engelli öğrencilerin dokunma duyusunu esas alarak zihninlerinde kavramlara ilişkin şemaların gelişmesinde ve genişlemesinde etkili olduğunu belirtmekte ve bu dersin önemini “Modelaj- İş dersi görme engelli bireyin nesnel dünyadaki varlıkların biçimlerini, ilişkilerini ve

hareketlerini inceleme ve zihninde varlık ve biçimlerine ilişkin bir tasarım oluşturmasını sağlar. Modelaj- İş dersi sanat ve estetik eğitimi etkinlikleriyle ilköğretim okullarındaki Resim- İş dersine benzerlik gösterse de içerik ve amaç bakımından farklılıklar göstermektedir. Görme engelliler program ve yönetmeliği 1954 yılında Talim ve Terbiye Kurulu’nca onaylanıp yürürlüğe girmiştir. Bu program bir yönetmelik biçiminde hazırlanmış olduğundan Modelaj- İş dersine ilişkin ayrıntılı bir açıklama getirilmemiş sadece “Resim dersinin yerini tutar” ifadesiyle dersin gerekliliği belirtilmiştir. Görme engellilerin gelişimlerine uygun sanatsal çalışmalara yer verilmemiştir” (s.5,17) şeklinde açıklamaktadır.

Görme yetersizliği olan öğrenciler öğrenirken, görme dışındaki diğer duyularını kullanırlar, nesnelere dokunurlar, nesnelerin çıkardığı sesleri dinlerler, koklarlar ve tatlarına bakarlar. Çocuğun öğrenebilmesi için dokunması, işitmesi, koklaması ve tat alması gereklidir. Az görenler, arta kalan görme duyusunu kullanarak renkli çalışmalar

(pastel gibi) yapabilecekken, dokunma duyusuyla daha yoğun olarak hissedilebilen heykel, seramik ve benzeri üç boyutlu çalışmalar hem az görenlerin hem de totallerin sanat eğitiminde önemli bir yer tutar. Ayrıca çocuğa görme kalıntısını kullanması yönünde eğitim verilmemişse bu çocuğa resim derslerinde gerekli araç gerecin nasıl kullanılacağı da öğretilebilir. Salderay (2001), görsel sanatlar eğitiminin, özel eğitim alanıyla bağdaşması sonucu “özel eğitimde görsel sanatlar eğitimi” diye yeni bir olgunun ortaya çıktığını, bu olgunun diğer bir deyişle özel gereksinimli bireyin sahip olduğu özel durumu daha iyi bir konuma getirebilmek için oluşturulmuş görsel sanatlar (resim- iş/plastik sanatlar) içerikli etkinlikler ve çalışmalar süreci olarak tanımlanabileceğini belirtmektedir (Salderay, 2003). Özel eğitimde görsel sanatlar eğitiminin amaçları arasında belki de en önemlisinin çocuğun gelişimine her anlamda katkıda bulunmak olduğu bilinmektedir. Görme engelli öğrencinin hem gelişimine hem de motor becerilerine olumlu yönde katkıda bulunmak amacıyla verilen görsel sanatlar dersinde yapılan çalışmalar öğrencinin, el kaslarının geliştirilmesini ve yaratıcılıklarının gelişmesini sağlayacağı gibi, el-göz koordinasyonu artırmak, kavram eğitimine destek vermek, becerilerini artırmak amacıyla da kullanılabilir. “Özürleri gelişimlerine tehdit olarak yansıyabilen görme engelli çocukların duygusal, zihinsel ve toplumsal yönlerini düzeltici ve geliştirici nitelik taşıyan sanat eğitimi genel eğitimin tamamlayıcısı niteliğindedir” (Karadayı, 1985:5).

Görsel sanatlar eğitimi dersinde özel eğitime gereksinimi olan birey, grup çalışmalarıyla sosyalleşerek yardımlaşmayı ve paylaşmayı öğrenebileceği gibi öğretmen tarafından yaptığı çalışmalar sergilenerek başarı duygusunu tatması da sağlanabilir. Böylece öğrenci yapabildiklerinin de farkına varır. Bu nedenlerden dolayı sanat eğitiminin gerekli olduğu düşünülmektedir. Sanat eğitiminde kullanılabilecek materyallerin çok çeşitli olabilmesi, mekân sınırlaması gerektirmemesi, oyun oynama ve eğlenerek öğrenmeye fırsat tanıması, öğretim yöntemlerinin bireyin özelliklerine göre değiştirilebilmesi, bireysel ve grup çalışmalarında kullanılabilir olması ve birçok duyu organına hitap etmesi görme engellilerin eğitiminde sanat eğitiminin gerekliliğinin bir başka boyutu olarak düşünülebilir.

Görsel sanatlar dersinde öğretmen, görme engelli öğrencinin özelliklerine göre farklı öğretim yöntemleri kullanabilmeli, eğitim ortamını öğrencilerin görme derecelerine göre düzenleyerek öğrencilerin var olan potansiyellerini en iyi şekilde kullanmalarını sağlamalıdır. "Körler ilkokulu öğretim programının amaçlarından biri de öğrencide estetik duygu, zevk ve ölçü anlayışını geliştirmektir. Körlerin estetik eğitimleri, duygularını besleyici ve bunları belirtme aracı olarak henüz gereği gibi çözümlenemeyen bir sorundur. Körler okullarının çoğunda resim, heykel gibi sanat eserlerinin taşıdığı estetik değerler ancak sözle ve yetersiz ölçüde öğrencilere aktarılabilmektedir" (Enç, 1972: 122). Görsel sanatlar dersinde sözle aktarım yerine uygulamaya ağırlık verilmektedir, bu nedenle öğrencilerin eğitsel performansları dikkate alınarak ve programın amaçları öğrenciye göre uyarlanarak uygulamalar yapılmalıdır. Altay (2009) görme engellilerin sanat eğitimi kapsamında incelediği yurt dışı araştırmalarında Eriksson’un (1998), görme engellilerin okumada kullandıkları Brail tekniğinden esinlenerek hazırladığı kabartma resimleri ve bu resimlerden oluşan kitapları görme engellilerin sanat eğitiminde kullandığını ve başarılı sonuçlar elde ettiği üzerinde durmuştur (s.10,11). Bu bağlamda görme engellilerin sanat eğitiminde kabartma resimlerin kullanılması yeni bir materyal ve öğrenme tekniği olması bakımından faydalı olacağı düşünülmektedir.

Henley (1992), tamamen görme engellilerin farklı malzemelerle çalışmasının yani dokunma (su ve kum) gibi diğer duyu organları yardımı yapılacak çalışmaların çocuğu genel endişe durumdan çıkarıp çevreye ilgi duymasını sağlamak için, onun yeterince güvende hissetmesini ve kendisini bu doğrultuda yönlendirmesini sağlamak için çok önemli olduğunu vurgulamaktadır.

Kısmen görebilen çocuklar, çevrelerindeki görsel uyarıcıların en azından bir kısmını kullanabildiklerinden bu durum bu engeli, işitme engeli gibi diğer fiziksel engellere yakınlaştırmaktadır. Bu çocuklar nesneleri genellikle yeterince ilişkilendirebilir ve görme engelli çocukların genellikle sergilediği endişe, huzursuzluk veya direnme yoluna kaçmadan görsel uyarıcıları kullanabilirler. Çoğu araştırmacı kısmen görme engeli olan çocukların genel sağlık durumları, psikolojik uyum ve zekâ düzeylerinin engel durumu olmayan akranlarıyla eşit düzeyde ya da nispeten ortalamanın çok az altında olduğunu tespit etmişlerdir (Myers, 1976). Bu da, kullanılan malzeme, uygulana yöntemler ve stüdyo ortamlarında birtakım uyarlamalar yapılması durumunda kısmen görme engellilerin sağlıklı akranları ile benzer düzeyde performans sergileyebilecekleri anlamına gelmektedir.