• Sonuç bulunamadı

Olaylara Karışanların Tespiti ve Tutuklanmaları

BÖLÜM 1: 1892-1893 MERZİFON ERMENİ OLAYLARI

1.2. Merzifon ve Civarında Meydana Gelen Ermeni Olayları (6 Ocak 1893)

1.2.2. Olaylara Karışanların Tespiti ve Tutuklanmaları

6 Ocak 1893 tarihinde Ankara ve Sivas vilayetleri dâhilindeki birçok kaza ve karyede aynı anda meydana gelen bildiri asma olayı üzerine suçluların yakalanması için Osmanlı hükûmeti tarafından geniş ve kapsamlı bir tahkikat başlatıldı. Bildirileri asmakla görevlendirilenlerden 30 kişi işbasında bildirilerle beraber bekçi, polis ve jandarma marifetiyle derhal yakalanıp tutuklandılar (Işıksal, 1974a: 50). Olayların hemen ardından görgü tanıklarının ihbarları ve bazı Ermenilerin itiraflarıyla durumun ne olduğu anlaşılmaya başladı. Yapılan ilk araştırmalar sonucunda ilanların Ermeniler tarafından dağıtıldığı ve bunun Müslümanlar tarafından yapıldığı izlenimi verilerek tüm bu şehirlerde büyük bir isyan başlatmak istedikleri ortaya çıktı. Bunun üzerine olaylara karıştığı tespit edilen Ermenilerin evlerinde kapsamlı bir arama faaliyeti başlatıldı ve bazı Ermeniler tutuklandı.

Hükûmet tarafından gerçekleştirilen kapsamlı inceleme ve araştırmalar sonucunda olayları meydana getiren kişilerin kimler olduğu, olayın nasıl ve ne şekilde planlandığı da tüm açıklığı ile ortaya çıkmaya başlıyordu. Konu ile ilgili olarak kişilerin yaptıkları ihbarlar, Osmanlı idari makamlarınca gerçekleştirilen aramalar ve yapılan sorgulamalardan elde edilen bilgiler ayrıntılı bilgilerin temin edilmesine yarıyordu. Bununla birlikte Osmanlı hükûmeti olayların bir an evvel açıklığa kavuşturulması için hafiyeler tayin edilmesini, Sivas, Amasya, Merzifon, Kayseri vilayet ve kasabalarında tahkikatlar yapılmasını istiyordu (BOA, Y. PRK. ZB, 10/112).

Bildiri asma olayları hakkında ihbarda bulunan Ermenilerden birisi de Gürünlü Agop isminde gezici antika kilim ve halı tüccarlığı yapan bir Ermeni idi. Yolculuk yaptığı mutasarrıflığına gönderilen şifreli telgrafta Ermenilerin paskalyaya kadar büyük bir ihtilal çıkaracakları hakkında bazı ihbarlar alındığı bildirilmişti. Basiretli ve dikkatli hareket edilerek Ermenilerin bu hareketlerine müsaade edilmemesi, teyakkuzda bulunulması ve gerekli tedbirlerin alınması istenmiş ve bunda kusur edenlerin şiddetle mesul tutulacağı ihtar edilmişti (BOA, Y. PRK. BŞK, 25/62). Hristiyanlık inancına göre Hazreti İsa’nın öldükten sonra dirilişi ve göğe yükselişinin yıldönümü dolayısıyla nisan aylarında yapılan paskalya Hristiyan dünyasının en büyük bayramı olarak kabul edilmektedir. Merzifon Hınçakyan İhtilal Cemiyeti nisan ayında kutlanan paskalyada değil de ocak ayındaki Noel bayramını tercih etmişlerdir.

sırada öğrendiği haberleri mükâfat verildiği takdirde kanıtlarıyla birlikte bildireceğini ifade etmişti. Vereceği bilgilerin önemi ve gerçek olup olmadığına göre uygun şekilde ödüllendirileceğinin vaat edilmesi üzerine Talas’ta bundan 10 sene önce kurulan bir gizli cemiyete geçen yıl ölüm tehdidiyle kayıt olduğunu söylemişti. Bu cemiyetin Merzifon, Amasya, Tokat, Sivas, Yozgat ve Everek’te daha büyük şubeleri bulunduğunu, bu şehirlerde yaşayan Ermenilerin çoğunlukla bu cemiyete kayıtlı olduklarını ve ABD, Marsilya ve İngiltere’de de adamları olan bir cemiyet olduğunu bildirmişti. Agop, cemiyetin üyelerinden aldığı giriş ve aidat ücretleri, gasp ve hırsızlık yoluyla elde ettikleri paralarla silah ve cephane tedarikine giriştiğini ve hazırlıklarını tamamlar tamamlamaz uygun bir zamanda isyan çıkarıp Ermeni krallığı kurmak niyetinde olduklarını ifade etti. Yanına Ermeniceyi iyi bilen iki sivil polis verildiği takdirde komitecilerin kendisinden şüphelenmeyecekleri için elde edilecek bilgilerle her yere baskın yapılabileceğini sözlerine ilave etti (BOA, Y. MTV, 73/156; Y.PRK.DH, 5/83, lef. 27; OBE, c. 11, Belge No: 97). Gürünlü Agop’un ihbar ettiği bu komite, Merzifon’da kurulan Hınçak Komitesi idi.

Böylece ortaya çıkarılan cemiyete mensup oldukları tespit edilen 20 kadar komite üyesi yakalanarak adalete teslim edildi. Osmanlı hükûmeti, bildiri asma olaylarına karışan ve bir isyan çıkarma teşebbüsünde önemli payı bulunanların bir an evvel tutuklanarak cezalandırılması, diğerlerine ise mutedil davranılması yolunda ilgili mutasarrıf ve kaymakamlıklara talimat vermeyi de ihmal etmedi (BOA, Y. MTV, 73/176; OBE, c. 11, Belge No: 104). Bizzat Ermenilerin yaptığı ihbarlarla ilk tutuklamalar başladı.

Merzifon’da olaylara karıştığı ihbar edilen 10 kişi tutuklandı. Bildirilerin bu kişiler tarafından basıldığına dair 3 kişi ile 1 çarşı bekçisinin ifadeleri bulunuyordu. Tutuklananlardan birisi Çerkez takımlı bir ata binmiş, Gürcü kıyafeti giymiş, üzerinde bir revolver, Çerkez kaması bir de kırmalı tüfek ile yeterli miktarda cephane bulunduğu halde Amasya’dan Merzifon’a giderken hal ve kıyafetinden şüphe edilerek yakalanan saatçi Dikran idi. Durumu incelendiğinde birkaç yıl önce cinayet suçundan Sivas ve Tokat’ta hapis yatmış olduğu ve olay gecesi bu kıyafetler ile çarşıda gezdiği ortaya çıkmıştı (BOA, Y. EE. 871, s. 376; Y. PRK. DH, 5/83, lef. 28). 12 Ocak tarihinde Ankara Valisi Abidin Paşa, bildiri olaylarında karıştıkları tespit edilen 5

Ermeninin daha tutuklandığını bildiriyordu (BOA, Y. A. HUS, 268/129). Kayseri ve Yozgat mutasarrıflıklarından ve diğer bazı kaymakamlıklardan da olaylara karıştığı ihbar edilen birtakım Ermenilerin tevkif edildiği, evlerinde aramalar yapıldığı ve aramalar sırasında Ermenileri isyana davet eden nutuklar ile bazı zararlı evraklar bulunduğu haberleri geliyordu (BOA, Y. MTV, 73/165). Yozgat’ta 39 kişi tutuklanarak adliyeye sevk edilmişti (BOA, Y. PRK. DH, 5/83, lef. 21).

Trabzon’daki İngiliz Konsolosu Longworth yapılan aramalar sırasında bir gencin evinde 20 kilogram barut ve 10 adet revolver bulunduğunu bildiriyordu (Turkey, 1896: Belge No: 87, s. 62-63). Yozgat’ta bağlı Hüseyinabad nahiyesinin merkezi olan Alaca’da esnaflıkla meşgul olan bazı Ermenilerin bildiri asma olayından birkaç gün evvel dükkânlarını kapatarak Yozgat ve Merzifon’a gittikleri tespit edilmişti (BOA, Y. MTV, 73/161). Aziziye kazasında 3 Ermeni olaylara karıştığı için tutuklanırken, Gümüşhacıköy kazasında ise 7 Ermeni tutuklanmıştı. Bu Ermeniler yaptıklarını pişmanlık ile itiraf ederek bildirilerin kendilerine Tomayan tarafından gönderildiğini ve Tomayan’ın Ermeni komitesi mührüyle mühürlenmiş mektubunu gördüklerini söylemişlerdi (BOA, Y. EE. 871, s. 373). Tutuklanan Ermeniler ile birlikte yapılan ilk sorgulamalar sonucunda olayla ilgisi bulunmadıkları anlaşılan Ermeniler de serbest bırakılıyordu (BOA, Y. A. HUS, 269/136, OBE, c. 11, Belge No: 98). Bu suretle olaylara Merzifon Anadolu Koleji öğretmenlerinin de adı karışmış oluyordu.

Bu durum Anadolu Koleji Müdürü George Herrick’i harekete geçirdi. 12 Ocak tarihinde Çorum kaymakamlığına gönderdiği bir telgraf ile öğrencilerinden Manuk Kigork’un tatil münasebetiyle Çorum’a gittiğini, burada tutuklandığını işittiğini ve tutuklanma sebeplerini soruyordu. Okul müdürü bu sorusuyla yetkisini aşmakla kalmıyor bir de Ermenileri koruyucu bir tavır takınıyordu. Ayrıca kaymakama yazdığı bu telgrafı Ermenilere göstererek kendilerinin arkasında olduğunu söylüyor ve onları cesaretlendiriyordu. Osmanlı idari makamları tarafından Müdür Herrick’in bu çabaları tevkif edilen Ermenilerin itiraflarından endişe ederek telaşlanmış olduğu şeklinde yorumlanmıştı (BOA, Y. MTV, 73/165, OBE, c. 11, Belge No: 103). Gerçekleştirilen tutuklamalar ve ilk sorgulamalar sonucunda olayların ne şekilde ortaya çıktığı meselesi de yavaş yavaş aydınlanmaya başlıyordu. Ve yapılan ilk incelemelerin sonuçları ise

tüm dikkatleri Merzifon’daki Anadolu Koleji’ne ve burada kurulan Hınçak Cemiyeti’ne çevirmeye başlamıştı.

Bu hususu destekleyen en büyük olay Londra ve Atina’yı dolaştıktan sonra Kayseri’ye gelen Andon Rüştuni’nin komiteyi takviye için bir talimatname ile gönderildiği haber alınması (BOA, Y. PRK. DH, 5/83, lef. 26) üzerine 22 Ocak’ta Derevenk Manastırı’nda yakalanması ve yaptıklarını itiraf etmesi olmuştur. Manastırda bir süreden beri saklandığı anlaşılan Rüştuni’nin tutuklanması sırasında çok sayıda evrak, “Atina Merkez Komitesi’nin Hınçakyan İhtilal Genel Komitesi” yazılı büyük bir mühür ile Rüştuni’nin kimliğini açıklayan belgeler ele geçirildi. Rüştuni’nin yanında daha önceden yerel bir postaya saldıran, Talaslı bir kadını öldürerek diğer yolcuları soyan suçlu bir Ermeni silah ve cephanesiyle beraber yakalandı. Manastırın papazı ise eşkıyaya yataklık etmek ve fesat işlerine karışmak suçlarından tutuklandı (BOA, Y. MTV, 74/46, A. VRK, 33/79, OBE, c. 11, Belge No: 116). Andon Rüştuni ile birlikte “Hınçakyan Sosyalist Güruhunun Kanun-i Esasisi” namıyla tercüme edilen risaleler de ele geçirilmişti (BOA, Y. MTV, 74/84; Y. MTV, 74/94, Y. PRK. UM, 26/40, OBE, c. 11, Belge No: 128). Cemiyetin nizamnamesinin daha önce Londra’da matbu olarak basıldığı ve Merzifon’a gönderildiği, burada ise Ermeniceye çevrilerek diğer şubelere dağıtıldığı anlaşılmıştı. Böylece Merzifon Anadolu Koleji öğretmenleri Tomayan ile Kayayan’ın Hınçak Cemiyeti’ne bağlı olarak bir komite kurdukları, bu cemiyete mensup pek çok Ermeninin olduğu (BOA, Y. PRK. DH, 5/83, lef. 26), Merzifon ve çevresindeki kaza ve köylerde şubelerinin bulunduğu ve bildiri asma olayını planladıkları meydana çıkarıldı.

Kolej öğretmenleri Tomayan ve Kayayan’ın daha 1891 yılı sonbaharında Tenos’a bağlı Gemerek köyüne gittikleri, Protestanlar ile Ermenilerin bağımsızlık hedefinde birleşerek silahlamaları gerektiğini telkin ettikleri ve komitenin bir şubesini de burada kurmaya çalıştıkları anlaşılmıştı. Londra’daki Hınçak merkezinden gelen Jirayir’in de kendilerine yardım ettiği ortaya çıktı. Bildiriler Merzifon’da basılmış20 ve 1 Ocak

20 Gemerek Protestan vaizi Mardiros ile daha önce öğretmenlik yapan fakat o sırada tüccarlık ile meşgul olan Agop bildirilerin Merzifon’da basıldıktan sonra Yozgat’a oradan da Gemerek’e ve muhtelif yerlere gönderildiğini, daha önce Maden postasını Gürcü kıyafetleri ile basan ve iki zaptiyeyi öldürenlerin Gürün kazasından Taros ile Kayseri’nin Talas karyesinden Gülbenk ve arkadaşları olduklarını itiraf etmişlerdir. Taros’un Merzifon Hınçak Komitesi tarafından özel olarak eşkıyalık etmek suretiyle gezip

tarihinden itibaren Merzifon ve çevresindeki birçok şehir ve kasabadaki cemiyet üyelerine gönderilmişti (Turkey, 1896: Belge No: 88, s. 63; Şimşir, 1989: Belge No: 109, s. 150).

Cevahirciyan Rupen’in yaptığı ihbarlara göre Sivas vilayetinden başka Boğazlıyan ve Yozgat kazalarındaki Ermenilerinin hepsi birden cemiyete üye olmuşlardı. Kayseri köylerinde bulunan Ermeniler ise yapılan nasihatler üzerine ellerinde bulunan silah ve barutu hükûmete teslim edeceklerini bildirdiler. Bu sırada Osmanlı hükûmeti tarafından bildirilerin basılması ve dağıtılmasında ön ayak olanlar dışındakiler evlerine gönderiliyordu (BOA, Y. PRK. DH, 5/83, lef. 23). Olaylara karıştıkları tespit edilen kişilerin tutuklanmalarının ardından ilk sorgulamalar da başladı. Yapılan bu ilk sorgulamalar sırasında verilen ifade ve itiraflar olaylar hakkında daha detaylı bilgileri gün yüzüne çıkarıyordu. Tutuklu bulunanlardan Keçeciyan Misak yapılan ilk sorgusunda Merzifon’daki cemiyet tarafından kendisine bir mektup ile birlikte 150 adet bildirinin gönderildiğini ve bu bildirilerin cemiyete mensup kişiler tarafından dağıtılıp astırıldığını itiraf etmişti (BOA, Y. MTV, 74/45, OBE, c. 11, Belge No: 117). Misak 30 Ocak’ta tekrar verdiği ifadesinde başlangıcından itibaren olayların ne şekilde geliştiğini anlatmıştı.

Buna göre; Eylül 1892 tarihinde Merzifon’da Hınçak Cemiyeti tarafından genel bir meclis toplanmıştı. Kendilerine bir nizamname ile bir de mühür verilmişti. Üyelerden komitenin genişletilmesine yardım etmelerini istenmiş ve ardından dağıtmaları için bildiriler verilmişti. Meselenin ortaya çıkması ile birlikte ise Misak, hükûmet tarafından bazı evlerin aranması üzerine korkarak nizamname ile diğer evrakları yaktığını, mührü de kırarak her parçasını bir tarafa attığını söylüyordu (BOA, Y.PRK.DH, 5/83, lef. 17).

Keçeciyan Misak ile birlikte tutuklanan Kalıpçı Moşe ise verdiği ifadesinde Yozgat’ta gerçekleştirilen hücre yapılanmasını anlatmıştı (Karaca, 2004: 103-104). Bildiri asma olayı ile ilgili olarak ise olaydan bir gece önce saat dokuz buçuk civarlarında Mihekyan Kirkor, Sinekerim Keçeciyan, Misak ve Köşker oğlu Batros’un bildirileri hazırladıklarını, dağıtılması kendi payına düşen kısmı saat bir sularında mahkeme dolaştığı, yaptıklarını ifşa edenleri ise öldürdüğünü açıklamışlardı. Bunun üzerine Gürünlü Taros yakalanmıştı (BOA, Y. A. HUS 271/54; OBE, c. 11, Belge No: 156).

azasından Kirkor Ağa’nın adamı Mikail Mihran’ın gelip aldığını ve dağıttığını söylemiştir. Kendisinin de orada bulunduğunu, bildirileri gördüğünü fakat dağıtma işini yapmadığını iddia etmiştir. Bildirilerin Merzifon’dan geldiğini, buradan Kayseri’ye gönderildiğini söyleyen Moşe, Yozgat’ta da cemiyetin bir şubesi bulunduğunu bildirmiştir. Kendisinin komiteye üye olmamakla beraber komite üyeleri ile birlikte bulunduğunu, bir yıl evvel İncil üzerine yemin ettirilerek komiteye alındığını, kendilerine sır saklamak için de yemin ettirildiğini söylemiştir. Cemiyetin kendilerine devamlı sırları güzelce saklayıp, silahı olmayanların da silah edinmelerini telkin ettiklerini bildirmiştir. Asıl vazifelerinin Hristiyanları ihtilale teşvik etmekten ibaret olduğunu ve bildiri dağıtılmasından maksadın ise Müslümanları galeyana getirerek Hristiyanlar ile Müslümanlar arasında bir karışıklık meydana getirmek ve bunu Avrupa’ya karşı şikâyet vasıtası olarak kullanmak olduğunu beyan etmişti (BOA, Y. MTV, 74/50; Y. PRK. DH, 5/83, lef. 8; OBE, c. 11, No: 118).

Kayseri’de bulunan Çorumlu Devletyan Agop ile attar Mihran da komite üyesi oldukları ele geçirilen mektuplarından anlaşılması üzerine tutuklanmışlardı (BOA, Y. A. HUS, 269/79; Y. EE. 871, s. 375). Agop’un komite için para topladığı tespit edilmişti (BOA, Y. PRK. DH, 5/83, lef. 14). Yozgat’ta bulunan Ermenilerin ileri gelenlerinden Papazyan Hamparsum ile Arslanyan Aram görülen lüzum üzerine tutuklanmışlardı. Yaptıkları itiraflardan dolayı şüphe üzerine tutuklanan Ermenilerden 21 kişi ise serbest bırakıldı (BOA, Y. MTV, 75/110). Ermenilerin yanında şüphe üzerine tutuklanan Müslümanlar da bulunuyordu.

6 Ocak günü meydana gelen bildiri asma olaylarının hemen ardından hükûmetin Merzifon ve çevresinde teşkilatlanmış gizli Hınçak cemiyetini ortaya çıkarması ve olaylara karıştığı tespit edilen kişileri tek tek yakalaması cemiyet mensubu Ermenileri harekete geçirdi. Komiteci Ermeniler kendilerini ihbar edenlere karşı oldukça sert bir tutum takınıyorlardı. Verdikleri ceza ise ölümdü. Merzifon Hınçak Komitesi’nin faaliyetleri ve üyeleri hakkında ihbarda bulunan Ermeni de Sahak21 da bu muameleden

21 Olayların ortaya çıkarılmasında ihbarda bulunan Ermenilerin ve hafiyelerin önemli bir rolü olmuştur. Bu önemi iyi bilen Sivas Valisi Halil Paşa, vilayetin iki bin kuruşa hafiye tahsis ettiğini ancak mali senenin başlangıcından beri bu uygulamaya son verildiğini bildiriyordu. Vali Halil Paşa, vilayet merkezi ve çevresinden haber alınabilmesi için hafiye tahsis edilmesinin çok zaruri olduğunu, bu konuda yeniden bir çalışma yapılması gerektiğini vurguluyordu (BOA, Y. E. E. 871, s. 372).

kurtulamadı. Amasyalı olup Merzifon’da ikamet eden ve Ermeni komitecilerini ihbar eden Sahak, kilisenin önünden geçerken kiliseden çıkan kalabalık içinden altı silahlı Ermeni tarafından yaralanmıştı. Sivas Valisi Halil Paşa daha önce de Ermeni muhbirlerin öldürülme olaylarının gerçekleştiğini hatırlatarak daha sert tedbirlerin alınması gerektiğini bildiriyordu. Sahak’ın yaralanması olayı ile birlikte cemiyetin reis, kâtip ve yüzbaşı gibi ileri gelenlerinden tutuklanan 40 kadar kişinin bir yıldan beri 1.000 kadar eşkıyayı silahlandırdıkları, Tomayan Artin’in ve arkadaşlarının bol miktarda silah ve cephaneyi Protestan kilisesinde sakladıkları da ortaya çıkarılmıştı (BOA, Y. A. HUS, 270/59; Y. EE. 871, s. 373; OBE, c. 11, Belge No: 143).

Bildiri asma olaylarına karıştıkları şüphesiyle tutuklananların sayısının giderek artması bölgedeki askerî kuvvetlerin sayılarının yetersiz kalmasına yol açtı. Sahak’ı yaralayanların tutuklanması ve Merzifon’da tutuklu bulunan 40 kadar Ermeninin muhafazası için mahalli zaptiye kuvvetlerinin yeterli gelmeyeceği, şimdilik Tokat ve Amasya sancakları dâhilindeki tabur merkezlerinde bulunan ihtiyat askerlerinden 150 neferin acilen Merzifon’a gönderilmesi isteniyordu (BOA, Y. EE. 871, s. 373). Sivas vilayeti dâhilinde ise yalnız merkezde bir ikinci, bir üçüncü komiserle dört polis neferi hizmet veriyordu. Sancak ve kazaların hiç birinde polis memurları bulunmadığından bir baş komiser ile ikinci sınıftan üç komiser ve yirmi beş polis memurunun ilave edilmesi gerekli görülmüştü (BOA, Y. EE. 871, s. 372).

Tutuklanan şüphelilerden olaya karışanların birkaç yüz fakir ve genç Ermeni olduğu anlaşılmıştı. Onlara Rus sınırında 100.000 kişilik bir Ermeni ordusunun Avrupalı subaylarla birlikte Osmanlı topraklarını istila etmek ve kendilerini özgür bırakmak için bekledikleri söylenmişti. Bazılarına ise İngiltere’de kurulan yeni kabinenin kendilerine yardıma geleceği vaat edilmişti. Diğerleri ise komiteye katılmaları için şiddet veya hükûmete komplocu olduklarının ihbar edileceği yoluyla tehdit edilmişlerdi (Sonyel, 1987: 138). Tutuklanan Ermenilerin itiraflarından ya da yapılan ilk sorgulamalarından olayların ne şeklide planlandığı ve uygulamaya konulduğu hususları aydınlanıyordu. Bu suretle önce bildirileri dağıttıkları tespit edilenler ele geçirilmiş daha sonra ise olayları asıl planlayan ve organize edenlerin kimler olduğunu ortaya çıkarılmıştı. Ayrıca evlerinde yapılan aramalar sırasında birçok delil de ele geçirilmişti.

Benzer Belgeler