• Sonuç bulunamadı

Bildiri Asma Olaylarının Başlaması ve Gelişimi

BÖLÜM 1: 1892-1893 MERZİFON ERMENİ OLAYLARI

1.2. Merzifon ve Civarında Meydana Gelen Ermeni Olayları (6 Ocak 1893)

1.2.1. Bildiri Asma Olaylarının Başlaması ve Gelişimi

Merzifon’daki Hınçak İhtilal Cemiyeti tarafından 1892 yılının Eylül ayında ön hazırlık toplantısı düzenlenmiş ve planlanan hareketin başlatılmasına karar verilmişti (Sonyel, 1987: 138). Toplantıdan yaklaşık üç ay sonra 5/6 Ocak 1893’te Kayseri, Develi, Yozgat, Çorum, Merzifon, Tenos (Şarkışla), Aziziye, Gemerek17 şehir ve kasabalarında aynı anda biri “İslam Vatanperver Komitesi”, diğeri “Müslümanların Selametini İsteyen Hindistanlılar” imzasıyla iki farklı ilan bazı Müslüman hanelerine,

17 Ceride-i Mehakim, 1309: 10541; Osmanlı Devleti’nin çeşitli şehirlerinde görev yapan elçiler de bu olaylar ile ilgili aldıkları bilgileri İstanbul’daki büyükelçilerine bildiriyorlardı. Olaylar ile ilgili olarak ilk bilgi İngiltere’nin Trabzon Konsolosu H. Z. Longworth tarafından 8 Şubat 1893 tarihiyle İstanbul’daki İngiliz Büyükelçisi Clare Ford’a iletilmişti. Ancak burada olayın 18-19 Ocak gecesi meydana geldiği Sultan’a karşı kışkırtıcı nitelikteki afişlerin eş zamanlı bir şekilde Amasya, Merzifon, Çorum, Tokat, Yozgat, Ankara ve Diyarbakır şehirlerinde özellikle resmi binalara asıldığını bildiriliyordu (Turkey, 1896: Belge No: 87, s. 62-63). Samsun’da bulunan fahri konsolos Spadaro ise Amasya, Merzifon, Çorum, Tokat, Yozgat, Ankara ve Diyarbakır’da bildirilerin dağıtılma tarihini 19 Ocak olarak vermektedir (Turkey, 1896: Belge No: 110, s. 80; Şimşir, 1989: Belge No: 125, s. 182).

cami ve kilise kapılarına, kamu binalarına ve Merzifon Anadolu Koleji’nin duvarlarına yapıştırıldı.

“İslam Vatanperver Komitesi” imzası yer alan ilan “Osmanlılar!” diye başlıyor ve şu şekilde devam ediyordu: “İslamiyet’i beğenilmeyen ve mukaddes Osmanlı tahtını kirleten zorba hükümdar Abdülhamit’in son günleri yaklaşmıştır. Haksız yere gasp ettiği saltanatını devam ettirmek için sevgili vatanımızı yıkıp viran eden o gaddarın dökmüş olduğu kanların intikam sedası göklere kadar çıkmıştır. Bu intikamın vakti geldi. Milyonlarca Müslüman’a hükmeden büyük bir devlet sizlere yardıma geliyor.” İlan “Cesaretli olun” diyerek sona eriyordu.

İkinci ilanda ise “Müslümanların Selametini İsteyen Hindistanlılar” imzası yer alıyordu. Bu ilanda Hindistan’da her derde deva olan bir ilaç bulunduğunu, ilacın insanların gözlerini kulaklarını açtığı belirtiliyordu. Bu ilacın Türkiye’de de kullanılması tavsiye edildiği halde zalim hükümdar Abdülhamit’in bunu engellediği ancak yakında bu ilacı kullanan doktorun Türkiye’ye gelip ilacı dağıtacağı ve kendilerini zorba ve diktatörlerden kurtaracakları yazılıydı. Mecazi ifadeler kullanmak suretiyle Osmanlı yönetimini kötüleyen bu bildirinin tamamı şu şekilde idi:

“Her hastalığa deva olan ve bütün dünyada şan ve şöhret bulan meşhur Hint ilacıdır. Bu ilaç şimdiye kadar bilinen ilaçların en iyisidir. Osmanlı memleketlerinde her gün ve her saat insanların müptela olduğu ve her sene binlerce vatanperverin ölümlerine sebep olan kalp hastalığına ve inme (felç) ve boğaz ağrısına ve korkuya ve başka illetlere deva olduğu tecrübe edilmiştir. Bu ilaç bundan yüz sene evvel Hint’te meşhur olan kumpanyanın kullanmış olduğu ilaçtır. İngiliz kraliçesi Victoria tarafından bundan otuz dört sene evvel özel bir irade hükmünce hala bu memlekette kullanılmaktadır. İnsanın üzerine büyük tesiri vardır. Korkuya ve sefalete ve açlığa dayanmak için vücuda kuvvet verir. Her şeyi görmek ve işitmek için gözlere nur verir ve kulakları açar. Her ne kadar bundan evvel Osmanlı memleketlerinde bunun kullanılması tavsiye edilmiş ise de zalim adamlar mani olmuşlardır. Yakın vakitte bu meşhur ilacın kullanılması konusunda en çok mahareti olan bir hekim birçok muavinleriyle Osmanlı memleketine gelip ahaliye bedava ilaç dağıtacaktır. O vakit ahali bu hekimin yardımı ve bu ilacı sayesinde şifa bulmuş olacaklar ve o zalim ve

fesatçı adamları kovacaklardır. Ve bütün Osmanlı memleketi saadete kavuşacak ve rahat edecektir (BOA, Y. MTV, 73/134; Turkey, 1896: Belge No: 111, s. 82-83; Şimşir, 1989: Belge No: 128, s. 185-187). Merzifon, Yozgat, Çorum, Tokat, Ankara ve Diyarbakır’daki Hınçak hücreleri bazı devrimcilerin doğuda uyguladıkları yararsız baskınlar yerine uluslararası bir plan uygulamak istemişlerdi (Walker, 1990: 135). Ermenilerin, Müslümanlar tarafından yazılmış izlenimi vererek, Osmanlı yönetimini kötüleyen bu bildirileri dağıtmalarındaki amaç Müslüman halkı tahrik ederek, devlete karşı ayaklandırmaktı. Ancak hiçbir Müslüman isyan etmedi

Olayların meydana gelmesinden hemen sonra Babıâli’ye “acildir” başlıklı telgraflarla Yozgat’ta bazı mahallerde bildiriler dağıtıldığı haberi ulaştı. Yozgat’ta akşam ile yatsı arasında Müslüman mahallelerine, beldedeki saygın kişilerin evlerinin kapılarına, cami avlularına bazıları yapıştırılmış, bazıları ise zarf içine konarak bırakılmış hepsi aynı şekilde mürekkeple çoğaltılmış 25 adet ilan bulunduğu bildiriliyordu. Bu ilanlar Müslümanlar ile Ermeniler arasında fesat çıkarmak emeliyle padişah ve hükûmet aleyhinde olarak biri “İslam Vatanperver Komitesi”, diğeri “Müslümanların Selametini İsteyen Hindistanlılar” tarafından imzalanmış ve matbu olarak basılmışlardı. Olayın araştırılması ve faillerinin bulunması için büyük bir gayret sarf edildiği ve neticenin derhal bildirileceği söyleniyor ve asılan bildirilerin birer sureti gönderiliyordu (BOA, Y. MTV, 73/134). Yozgat Mutasarrıflığı ile cereyan eden haberleşme neticesinde ilanları asanların Ermeniler olduğu, bunların karışıklık çıkarmak amacıyla tertip edilmiş olabileceği anlaşılmıştı.

Olayın derhal tahkik edilmesi için Ankara vilayetine iki bölük ihtiyat askerinin sevk edilmesi cevabı verildi. Daha sonra aynı bildirilerin Kayseri ve Çorum kasabalarıyla, Kayseri’ye yakın üç dört karyede de dağıtılmış olduğuna dair telgraflar ulaştı. Telgrafta bölgedeki Müslümanların silahları olmayıp hâlbuki Ermenilerin Amerika’dan getirilen silahlarla teçhiz edildikleri yolunda şayiaların dolaştığı bildiriliyordu (BOA, Y. A. HUS, 268/108). Bu söylentiler dolayısıyla bölgeye asker sevk edilmesi halk arasında heyecanın yükselmesine sebep olacağından ve asayişin temin edilmiş olmasından dolayı asker sevkine lüzum görülmedi. Ancak bildiri dağıtılması olayının derhal araştırılması ve Ermenilerde silah bulunduğu rivayetinin tahkiki istendi. Bu arada Merzifon’daki Protestan Okulu müdür vekilinin el yazısının

uygun bir şekilde temin edilmesi yahut daha önce yazdığı mektuplardan birkaçının hemen bulunup gönderilmesi ve bildirilerdeki yazılarla karşılaştırılması isteniyordu (BOA, Y. A. HUS, 268/110).

Yozgat ve Kayseri’de olduğu gibi Sivas’ta da bazı mahallerde bildiriler dağıtıldığı bu suretle Ermenilerin bir gaile çıkarmak istedikleri ortaya çıktı. Sivas’taki olayların suçlularının kısa zamanda takip edilip yakalanması istendiği gibi vilayetlere yapılan tebligat ile de teyakkuzda bulunmaları ihtar edildi (BOA, Y. A. HUS, 268/116). Olayın üzerinden bir iki gün geçtikten sonra Ankara vilayetine bağlı Yozgat, Kayseri ve Çorum kazalarında, Kayseri’ye bağlı Develi, Efkere, Talas karyelerinde ve Sivas vilayetine bağlı Sivas, Amasya ve Tokat kazalarında ve Amasya’nın Merzifon, Gemerek, Tenos (Şarkışla), Aziziye, Gümüşhacıköy karyelerinde ve diğer bazı kasaba ve köylerde meydana geldiği anlaşılmıştı. 7-8 Ocak’ta Osmanlı hükûmeti vilayetlere gönderdiği telgraflarla olayların sadece bir yerde değil aynı anda çeşitli mahallerde birden meydana geldiğini, karışıklıklara sebep olanların bir an evvel meydana çıkarılması gerektiğini bildiriyordu (BOA, Y. EE. 871, s. 376). Diğer başka vilayetlerde ve kazalarda bu türden olayların olup olmadığı bu suretle tetkik edildi. Meydana gelen olaylar ile ilgili Babıâli’ye gelen bir telgrafta bildirilerin Aziziye, Tokat, Merzifon ve Gümüşhacıköy kazalarında cami kapılarına asıldığı ve bu işin Ermeni komiteleri tarafından tertip edilmiş olduğunun bilindiği yazıyordu. Ancak daha önceden bildiri dağıtıldığı söylenen Yozgat, Kayseri ve Çorum kazalarının da buralara hudut olduğu ve bu kazalarda da cami ve medreselerin bulunmasından ötürü olaylara sebep olan kişilerin İstanbul’a gönderilmiş olan talebe takımından olması ihtimalinin de göz önünde bulundurulması isteniyordu (BOA, Y. A. HUS, 268/120; Y. MTV, 74/14). Özellikle Ermeniler sultana karşı düzenlenen bu düşmanca gösterinin kendileri tarafından düzenlenmediğini ve kısa bir süre önce İstanbul’a gönderilen softalar tarafından gerçekleştirildiğini iddia ettiler18 (Turkey, 1896: Belge No: 87, s. 62-63). Ancak daha sonra ele geçirilen deliller ve bazı Ermenilerin itirafı ile olayın Ermeniler tarafından gerçekleştirilmiş olduğu kesinlik kazandı.

18 Arman Kirakossian tarafından ortaya atılan bir başka iddia ise olayların Avrupa milletleri ve kamuoyunun gözleri önünde Müslümanlar arasında anti-Ermeni duyguları kışkırtmak ve Ermenilerin imajına zarar vermek için hükûmet temsilcileri tarafından hazırlandığı ve desteklendiği idi (Kirakossian, 2003: 176).

7 Ocak tarihinde Ankara Valisi Abidin Paşa’nın Babıâli’ye gönderdiği telgrafta Ankara vilayetine bağlı kazalarda meydana gelen olayların ortaya çıkışı ve gelişimi anlatılarak, olaylar gün yüzüne çıkarılıyordu. Aynı gece Yozgat, Kayseri ve Çorum’da aynı bildiriler dağıtılmıştı. 20 kazadan ibaret olan Ankara vilayetinin sadece bu üç kazasında olaylar olmuştu. Bu yerlerin Merzifon’a yakın olmalarından dolayı akla Protestan Mektebi ile Ermeni komitelerini getiriyordu. Abidin Paşa, padişah aleyhindeki bu bildirilerin Ermenilerin yortu gecesinde dağıtılmış olmasını ise Müslüman halkın tahrik edilerek harekete geçirilmesi ve olayların Avrupa kamuoyuna bir mesele olarak aktarılması isteğinden kaynaklandığına dikkat çekiyordu. Olayların asıl merkezinin Merzifon olduğu halde aynı anda başka birçok yere de bu bildirilerden asmak suretiyle hükûmetin dikkatinin önemsiz noktalara çekilmek istendiğini belirtiyor ve karışıklıklara sebep olanların bir an evvel bulunacağını bildiriyordu. Bildiri faillerinin bulunması ve asayişin sağlanması için yeterli miktarda asker sevk edilmesi ve Kayseri’ye Ermenice bilen bir komiser ile altı polis gönderilmesi için de izin istiyordu (BOA, Y. MTV, 73/133). Abidin Paşa çeşitli yerlere asılan bu bildirileri inceledikten sonra bunları yazan kişilerin asla Müslüman olamayacağı, ilanda kullanılan tabirlerin Protestan Ermenilere mahsus olduğuna dair mütalaasını (BOA, Y. PRK. UM, 26/22) dile getiriyordu.

Bu ilanların Merzifon, Yozgat, Sivas, Kayseri ve diğer köy ve kasabalarda oldukça geniş bir bölgede aynı günde dağıtılması, hareketin çok daha önceden planlandığını, hazırlıkların yapıldığını ortaya çıkarıyordu. Bildirilerin asılması için seçilen gün de son derece manidardı. 6 Ocak tarihi Ermeni kilisesi tarafından İsa’nın kutlu doğum günü olarak kabul edilen ve kutlanan bir gündür. Ermeniler bu günü diğer Hristiyan mezheplerden farklı olarak vaftiz yortusu ile birlikte kutlarlardı. Bildirilere Müslümanlar tarafından asılmış izlenimi veren Ermeniler bu suretle Müslümanların da ayaklanmasını temin etmek istiyorlardı. Çıkacak olan karışıklıklardan istifade edecek olan Ermeniler de bunun üzerine her yerde harekete geçerek isyan edecekler ve Müslümanlar da buna karşılık verdiklerinde ise olaylar “kutsal Noel gününde Müslümanlar Ermenileri katlediyor” şeklinde propaganda malzemesi edilecekti19. Bu

19 Aslında Osmanlı idari makamları Ermenilerin ihtilal hazırlıkları yaptığını, bunun için Hristiyanlarca kutsal kabul edilen günlerin seçileceğini çok önceden biliyordu. Nitekim 1892 senesi Mart ayında Adana, Sivas, Van, Elazığ, Bitlis, Trabzon, Diyarbakır, Erzurum, Ankara vilayetleriyle İzmit

suretle başta İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere büyük devletlerin Osmanlı Devleti’nin iç işlerine her fırsatta müdahale etmekten çekinmeyecekleri olaylar zinciri başlamış oluyordu.

Benzer Belgeler