• Sonuç bulunamadı

Ankara İstinaf Mahkemesi’nde Yargılanacak Olan Sanıklar ve Haklarında Hazırlanan İddianame

BÖLÜM 1: 1892-1893 MERZİFON ERMENİ OLAYLARI

3.2. Mahkemenin Başlaması

3.2.1. Ankara İstinaf Mahkemesi’nde Yargılanacak Olan Sanıklar ve Haklarında Hazırlanan İddianame

Ankara Mahkemesi’nin ilk oturumu 20 Mayıs Cumartesi günü saat beşte (BOA, Y. A. HUS, 274/41) mahkeme komisyonu Hüseyin Hüsnü başkanlığında ve üyeler Ahmet Tevfik, Ali, Onik ve Yorgi10 Efendilerin de hazır bulunduğu halde hükûmet konağının büyük salonunda başladı. Dinleyiciler arasında vilayet erkânı, askerî yetkililer, ruhaniler ve yabancı konsoloslar bulunuyordu (BOA, Y. A. HUS, 274/41, Y. PRK. UM, 27/35, lef. 2, A. VRK, 46/58). Ankara Valisi Abidin Paşa ve tüm Ankara halkı da oradaydı (Turkey, 1896: Belge No: 132, s. 116; Şimşir, 1989: Belge No: 143, s. 209-210).

Tutuklu bulunan sanıkların getirilmesinden sonra avukatları; Avakiyan Kevork, Şahinyan Karabet, Abaciyan Mamas, İzzet, Şamlıyan Artin, Azizyan Nazım, Yozgatlı Nezaret, Çeçeciyan Agop ile Lazaraki Efendiler yanlarında olduğu ve İstinaf Başsavcısı Mehmet Arif Bey de hazır bulunduğu halde alenen duruşmaya başlanıldı. Ve ilk önce sanıkların kimlik tespitleri yapıldı (Ceride-i Mehakim, No: 714, 1309: 10545-10547; BOA, Y. PRK. UM, 27/35, s. 2-4). Buna göre Ankara İstinaf Mahkemesi’nde yargılanacak olan sanıkların isimleri, baba adları, yaşları, ikamet ettikleri şehirler ve meslekleri ile bilgiler EK 13’te verilmiştir.

Sanıkların kimlik tespitleri yapıldığı sırada Kazaros oğlu Kirkor, Kel Artin oğlu Karabet, Bıçakçı oğlu Civan, Yozgatlı Mihakyan Kirkor, Efe Mihran ve Köşker oğlu Kazarus’a tebligat yapılmadığı ve mahkeme tutukevine getirilmedikleri anlaşıldı. Bunun üzerine ilgili yerlere haber verilmesi, geldikleri zaman tebligatın yapılması ve bunlar için duruşmaların geciktirilmemesi düşünüldü. Akli dengesi bozuk olan Papazyan Krupi’nin akıl hastanesine gönderildiği öğrenilerek sağlığına kavuştuktan sonra yargılanması hususu karara bağlandı (Ceride-i Mehakim, No: 714, 1309: 10547-10548).

Daha sonra zabıt katibi tarafından 3 saat boyunca sanıklar hakkındaki iddianameler okundu (Turkey, 1896: Belge No: 132, s. 116; Şimşir, 1989: Belge No: 143, s.

10 Ceride-i Mehakim’de bazı yerlerde Yorgaki Efendi olarak da geçmektedir (Ceride-i Mehakim, No: 716, 1309: 10585).

210; Y. PRK. UM, 27/3, s. 4-20). Altı takım iddianamenin okunması saat sekiz çeyreğe kadar sürecekti. Bu sırada mahkemeye kısa bir ara verilmiş, daha sonra sanıklar hakkındaki iddianamelerin okunmasına devam edilmişti (BOA, Y. A. HUS, 274/41). İddianamelerin sanıklara bildirilmesinin ardından mahkeme heyeti tarafından sanıklara gerekli kanuni açıklamalar yapıldı ve daha sonra da Savcı Mehmet Arif Bey söz alarak davanın tafsilatına geçildi. Savcı altı yüz seneden beri Osmanlı Devleti tebaasından olan Ermeni milletinin sadık millet statüsü ile rahat ve huzur içinde, dillerini ve dinlerini muhafaza ederek, her türlü maddi manevi taarruzlardan korunarak yaşadıklarını, ancak şimdi birtakım emel ve fikirlere kapılarak yaşadıkları bölgelerde hükûmet ve saltanat aleyhine hareketlere teşebbüs ettiklerini söyleyerek konuşmasına başladı (Ceride-i Mehakim, No: 716, 1309: 10579; Y. PRK. UM, 27/3, s. 20).

6 Ocak 1893 Cuma gecesi, Merzifon, Gemerek, Tenos, Aziziye, Amasya, Gümüşhacıköy, Çorum, Yozgat, Boğazlıyan, Kayseri, Develi, Efkere, Talas, Tavalsun, İstefene, Bilakese, Burnugöz, Kermir, Mancisun kasaba ve köylerinde bazı cami ve devlet binalarıyla Müslüman hanelerinin duvar ve kapılarına biri küçük, diğeri büyük olmak üzere matbu ikişer adet bildiri asıldığını söyledi. Küçük olan bildiri “İslam Vatanperverler Komitesi”, büyük olanı ise “Müslümanların Selametini İsteyen Hindistanlılar” imzası taşıyordu. Böyle bir hareketin değil Müslümanların gayrimüslimlerin dahi akıllarından geçmeyeceğine dikkati çeken Savcı Mehmet Arif Bey, yapılan inceleme ve tetkikler sonucunda olayların Atina’da bulunan Ermeni Hınçak İhtilal taraftarlarınca tertip edildiğinin anlaşıldığını belirtti. Bu olaylardan birkaç ay evvel Avrupa’da basılan Ermenice Hınçak gazetesinde bildirilerde yer alan sözlerin harfiyen geçtiği tespit edilmişti. Savcı, daha sonra bu ihtilal cemiyetinin kurulması mevzuunu anlattı. Bundan dört yıl evvel birtakım adi ve siyasi cürümlerden suçlu olarak Avrupa’ya kaçmış olan birkaç Ermeni, Osmanlı Devleti ve hükûmeti aleyhine Marsilya, Londra, İsviçre ve Atina’da bir gazete kurmuşlardı. Bu gazete Ermenilere Osmanlı ülkesinde eziyet edilmekte olduğu yalanlarıyla birtakım gerçek dışı olaylar uydurarak veya bazı Ermeni eşkıyaları tarafından Müslüman ve Gürcü giysileri giyerek yapılan eşkıyalıkları Müslümanlar tarafından yapılmış gibi göstererek, bu türden yazılar ve makaleler yayınlıyordu. Böylece kendileri gibi kanunun pençesinden kaçarak ortalıktan kaybolanlardan bir cemiyet teşkil ettiklerini, hatta

kurdukları bu cemiyetlerin Anadolu’da da birer şubesini açmak üzere hemfikir oldukları arkadaşlarından bazılarını buraya gönderdiklerini söyledi. Savcı, bu kişilerden bir kısmının zararlı fikirlerini genç çocuklara telkin etmek üzere genellikle yabancıların himayesinde bulunan okullarda öğretmen olarak görev aldıklarını, bir kısmının ise seyahat ve ticaret bahanesiyle ve din adamı sıfatıyla Osmanlı ülkesinde dolaşarak cahil olanların zihinlerine ihtilal tohumları saçtıklarını ifade etti.

Bu cemiyetlerinin en önemlisinin ise Merzifon’da kurulan cemiyet olduğunu olayların ardından yapılan incelemeler sonucunda ortaya çıkarıldığını açıklıyordu. Mahkeme sırasında ileride okunacak olan belgelerden de anlaşılacağı üzere bu komitenin, “Küçük Ermenistan Eyaleti Merkezi ve Hınçakyan İhtilal Taraftarları Komitesi Merkezi” namıyla bir mühürleri olduğunu söyledi. Evraklar bu mühür ile mühürlenmişti. Ankara ve Sivas vilayetlerinde bulunan liva, kaza ve karyeleri Merzifon’a bağlı olarak kabul ediyorlar, buralarda kurulan komitelerin ise Merzifon’dan alacakları emir ve talimatı uygulamalarını istiyorlardı. Merzifon komitesi ise Avrupa’daki komiteler ile haberleşiyor ve buradan aldığı emir ve talimatları uyguluyordu. Merzifon komitesinin 26 Ekim 1892 tarihinde Kayseri komitesine göndermiş olduğu mektubun ekinde ele geçirilen talimatta görüleceği gibi Merzifon komitesine bağlı şubelerden gelen mebuslardan oluşan ve yılda iki kez toplanacak bir genel meclis teşkil edilmişti. Bu meclis ilk defa 1892 senesi Eylül ayının birinci günü 10 mebus ile toplanmıştı.

Mebuslar Merzifon’dan Baron Vahram, Sivas’tan Baron Arzuni, Tokat’tan Baron Patork, Amasya’dan Baron Aşot, Yozgat’tan Baron Karpiç, Kayseri’den Baron Rand, Çorum’dan Baron Kıys, Sungurlu’dan Baron Amrob, Gümüşhacıköy’den Baron Viçin takma isimli kişilerden oluşuyordu. Savcı bunların bir kısmının gerçek adlarının soruşturma evrakında bulunduğunu söyledi. Meclisin üç gün devam eden müzakere ve söyleşilerinde bazı tedbirler alınması kararlaştırıldığı gibi, oybirliği ile Merzifon Amerikan Koleji öğretmenlerinden Tomayan’ı “Baron Mine” unvanıyla başkan, Kayayan’ı ise “Baron Vahram” unvanıyla genel sekreter olarak seçmişlerdi. Savcı Mehmet Arif Bey, daha sonra bu gizli cemiyetin aldığı kararları tek tek açıkladı (Ceride-i Mehakim, No: 716, 1309: 10580-10583; Y. PRK. UM, 27/3, s. 21-22). Merzifon komitesine bağlı olmak üzere Ankara ve Sivas vilayetleri dâhilinde kurulan bu cemiyet 15 şubeden oluşuyor, Kayseri, Yozgat, Develi, Talas, Efkere, Tenos,

Aziziye, Gemerek, Gümüşhacıköy, Çorum, Tokat, Amasya, Sungurlu, Sivas, Köprü kasaba ve köylerini içini alıyordu. Komite üyeleri tarafından devletin iç güvenliğini bozmak, halkı ve devlete sadık vatandaşları kandırarak saltanat aleyhine isyana davet etmek ve bu suretle Osmanlı Devleti’nin bir kısmını devletin idaresinden çıkarıp Ermenistan adıyla bağımsız bir hükûmet teşkil etmek isteyen sanıklar işledikleri suçlar bakımından dört kısma ayrılmışlardı. Birinci bölümde, bütün suç ve cinayetlerin başlıca müsebbibi olmakla suçlanan ve Ermenistan’ın kurulması hayaliyle ihtilal komiteleri teşkil edenler bulunuyordu. İkinci bölümde saltanat ve Osmanlı hükûmeti aleyhine yayınlanan ve asılan bildiri ile ilgili olanlar, üçüncü bölümde yol kesip, çapulculuk yapan, adam öldüren, devletin güvenliğinde bulunan postayı soyanlar, dördüncü bölümde ise, ihtilal ve isyanın genişlemesi ve yayılması için çalışan ve haberleşme işleriyle ilgili olanlar yer alıyordu. Bu cemiyeti kuran ve bildirileri hazırlayarak dağıtılması için çeşitli yerlere gönderen, cemiyetin ileri gelenlerini, teşvikçi ve kurucularını kapsayan birinci bölümde başta Tomayan ve Kayayan olmak 33 kişi bulunuyordu. Bunlar, cemiyetin hem kurucusu, hem tertipçileri, hem de teşvikçileri idiler:

• Tomayan Karabet • Kebapciyan Sinekerim • Dava vekili Arsin • Kayayan Ohannes • Ateşoğlu Mike • Mektep hocası Şuvariş • Andon Rüştuni • Oğlakçiyan Haçatur • Efkereli Civanyan Mardiros • Papaz Tanil • Uzun oğlu Kalost • Boyaciyan İstepan

• Cevahirciyan Rupen • Midil oğlu Serkiz • Artuk oğlu Kapril • Dökmeciyan Parsih • Pehlü Agop • Serpik Kadın • Alacaciyan Karabet • Vaiz Mardiros • Sinan oğlu Arşak • Cebidelikyan Agop • Kertmiyan Karabet • Kazarosyan Kevork • Kalıpçı Moşo • Dibağyan Agop • Kel Artin oğlu Karabet • Keçeciyan Misak • Simuh oğlu Artin • Bıçakçı oğlu Civan • Abkaryan Ohannes • Gürünlü Karabet • Dayı oğlu Arakel

İkinci kısımda cinayetle suçlanan 13 kişi vardı:

• Arzumanoğlu Ohannes • Köşkeroğlu Kazaros • Kara Parsihoğlu Tanil • Arnukoğlu Kapril • Kara Külahoğlu Ohannes • Serpik Kadın • Aşçı Parsih oğlu Gülbenk • Cenunoğlu Sahak • Mihakyan Kirkor • Tinoğlu Bedros • Efe Mihran

Üçüncü kısımda, Müslüman ve Gürcü kıyafetleriyle dağlarda dolaşan, adam öldüren, talan ve çapulculuk yapan, postalara saldıran 6 kişi idi. Bunların arasında daha önceden de cinayet işlemiş olanlar vardı. Bu kişiler ise;

• Aşçı Parsih oğlu Gülbenk • Kaverhacı oğlu Panos • Kezir Taros oğlu Mihircan • Bedros oğlu Misak

• Gürünlü Zardikyan Taros • Arzuman oğlu Ohannes

Bunlardan Panos, Gülbenk ve Mihircan, Arabacı Rusçuklu muhacir Köse Hasan’ı öldürdükleri gibi Gülbenk ve Taros Yozgat Bidayet Mahkemesi’nce bu husustan dolayı mahkûm edilmiş olan Lord oğlu Kasbar ve Tin oğlu Serupe ile beraber Osmancık postasına saldırmışlar, Çorum derbendi zaptiyesi İbrahim’i öldürmüşlerdi. Ve yine bunlardan Panos ve Misak postaya saldırarak kolcu İzzet’in at ve parasını gasp etmişti. Gürünlü Taros ile Aşçı Parsih oğlu Gülbenk’in daha önce Maden postasına saldırarak zaptiye ve sürücüsünü öldürdükleri, paralarını gasp ettikleri iddiasıyla mahkeme edileceklerdi. Arzuman oğlu Ohannes’in ise Kayserili Çavuş oğlu Mustafa’yı öldürdüğü iddia ediliyordu.

Dördüncü kısımda yer alan sanıklar ise ihtilal komitesine dahil oldukları gibi isyan ve ihtilalin yayılması için çalışmışlardı (Ceride-i Mehakim, No: 716, 1309: 10583-10585; Y. PRK. UM, 27/3, s. 22-23). Bunlar:

• Papazyan Mığırdıç • Karagöz oğlu Artin • Ader oğlu Kazaros • Vartan oğlu Mihran • Devletyan Agop • Nehabetyan Nehabet • Onan oğlu Kasap Mamas • Karakülah oğlu Ohannes • Kayseroğlu Avadis

• Germirli Arabacı Diros oğlu Ohannes • Çolakyan Agop

• Kürekçi İseyi Kirkor idi.

Zabıt kâtibi tarafından şahit pusulası okunduktan sonra saatin on buçuğu geçmesi ve vaktin dolması üzerine mahkemenin ayın üçüncü pazartesi günü yapılmasına karar

verilerek oturum kapandı (BOA, Y. A. HUS, 274/41). Ankara Valisi Abidin Paşa, mahkeme ile ilgili gelişmelerin vilayet gazetesi aracılığıyla duyurulmasını teklif etti ancak bu husus Babıâli tarafından onaylanmadı (BOA, Y. A. HUS, 274/71). Bu durum ise mahkeme ile ilgili gelişmelerin konsolos raporlarından izlenebilmesi sonucunu doğuruyordu.

Ankara Mahkemesi İngiltere’nin Ankara Konsolosu Tom Newton tarafından yakından takip ediliyor, tüm gelişmeler anında İstanbul’daki İngiliz Büyükelçisi Clare Ford’a oradan da İngiltere Dışişleri Bakanı Rosebery’ye bildiriliyordu. Newton, 51’i erkek ve biri kadın olmak üzere 52 tutuklunun mahkeme edileceğini söylüyordu. Aslında bu sayının toplam 53 olması gerekirken bir kişinin İstanbul’dan gönderilmediğini, kadın tutuklunun ise Everek’te bildiri asmakla suçlandığını yazıyordu (Turkey, 1896: Belge No: 133, s. 117). Newton’un sözünü ettiği kişi 26 yaşındaki Manuk kızı Serpik idi. Mahkeme için Ankara’da özel bir yer hazırlandığını, duruşmaların halka açık olarak yapıldığını anlatan Newton tutukluların salonun ortasında oturduğunu, gayet iyi olduklarını, hapiste bulunmuş olmalarından dolayı herhangi bir kötülüğün görünmediğini de söylüyordu. Tomayan ve Kayayan’ın yerel bir avukat tarafından savunulacağını ve mahkemenin bütün oturumlarında hazır bulunup gelişmeleri aktaracağını ekliyordu (Turkey, 1896: Belge No: 133, s. 117). Böylece başta İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere Avrupalı temsilcilerin dikkatle takip ettikleri Ankara Mahkemesi süreci başlamış oluyordu.

Benzer Belgeler