• Sonuç bulunamadı

Hoffmann ile Tomayan’ın Görüşmesi ve Ankara Valisi Abidin Paşa

BÖLÜM 1: 1892-1893 MERZİFON ERMENİ OLAYLARI

2.2. İngiltere’nin Olaylara Müdahalesi

2.2.6. Hoffmann ile Tomayan’ın Görüşmesi ve Ankara Valisi Abidin Paşa

İngiltere konsolosları Newton ile Graves’in Tomayan ile Ankara’da görüşmelerinin ardından Tomayan’ın kayınbiraderi Adolphe Hoffmann da 10 Mayıs 1893’te Ankara’ya geldi. Kendisi İstanbul’da olduğu gibi burada da Ermeniler tarafından karşılanmıştı. Ankara’da kendisine rehberlik eden Ermeni genci gelir gelmez Tomayan’ın kendisine yazdığı mektubu verdi. Bu mektup İngiliz Konsolosu Graves’e Tomayan’a iletmesi için verdiği mektubun cevabı idi. Tomayan mektubunu 6 Mayıs tarihinde Ankara hapishanesinden yazmıştı. 2 Mayıs tarihli küçük mektubunu aldığını ve çok memnun olduğunu söylüyordu. Erzurum İngiliz Konsolosunun mektubu Vali Abidin Paşa’nın yanında verdiğini daha sonra her ikisinin kendisine karşı yapılan suçlamalarla ilgili sorular sorduğunu anlatıyordu. Bunun Merzifon kolejinin düşmanları olan kötü niyetli kişilerin bir intikamı olduğunu söylüyordu. Valinin

kendisini teselli ettiğini ve bütün meseleyi anladığını belirtiyor ve aradıkları adamın kendisi olmadığını, onun Harutyun Tomayan olduğunu iddia ediyordu.

Tomayan mektubunda o gün Vali Abidin Paşa ve Konsolos Graves arasında geçen tüm konuşmaları ayrıntılarıyla Hoffmann’a aktarıyordu. Konsolosun, İstanbul’daki arkadaşları tarafından duruşma sırasında kendisini savunması için iyi bir avukatı getirmeyi denediklerini söylüyordu. Buna karşılık ise valinin, Konsolos Graves’e, avukat geldikten kısa süre sonra geri gönderilmesi gerektiği cevabını verdiğini, çünkü buna ihtiyaç duymadan özgür kalacağını umduğunu söylediğini yazıyordu. Tomayan’ın mektubu şöyle devam ediyordu: “Sana cevap yazmama izin vermesi için valiye sordum. Bunu onayladı, fakat mektubu kendisine verirsem, göndermeden önce okumak istediğini söyledi. Böylece hemen sana bir mektup yazdım, tabi bu mektupta sana kalbimi tamamen açamadım. Mektupta sadece çok sabırsızlığımı ve her şeyden önce sen İstanbul’da benim iyiliğim için çalışırken hissettiğim sevincimi anlattım.” “Sana ikinci mektubumu gönderdiğim kişi benim Merzifon’daki öğrencilerimden biridir. Ankara’ya beni görmek için gelmiş. Benim davam için çalışıyor ve bana yardım ediyor. Daha rahat çalışabileceği İstanbul’a gitmeyi düşünüyordu. O bütün meseleyi bilir ve sana orada yön verebilir. Çok kısaca yazabileceğim bazı şeyler var. Ben, 28 Ocak’tan beri hapishanedeyim. Ama zincire vurulduğum ve sıkıntıların başladığı ay Mart’tı. Sonra sana daha kesin ayrıntılar verebilmeyi umarım.”

Tomayan daha sonra Ankara’daki durumundan bahsediyordu. “Beni dışarıya çıkabildiğim ve arkadaşlarımı kabul edebildiğim daha rahat bir odaya transfer ettiler. Kaderimdeki bu gelişmelerden dolayı kime borçlu olduğumu bilmiyorum. Ancak bunun, senin İstanbul’da bulunmanla ve Alman büyükelçisinin büyük etkisi ile olduğunu düşünüyorum. Emin değilim fakat inanıyorum ve diliyorum ki ah özgür olabilecek miyim?”

Mektubunun devamında Tomayan, kendisi hakkındaki iddiaları reddediyor ve Hoffmann’dan bütün misyonerleri ve Hristiyanları kendisinin bu olaylarla hiçbir ilgisi olmadığına ve arkadaşı Ohannes Kayayan’ın da suçlu olmadığına ikna etmesini istiyordu. Kendisi hakkında tanıklık edenlerin ifadelerinin hükûmet memurları tarafından zorla imzalatıldığını iddia ediyordu. Kendisine ne zincirlerin, ne

hapishanenin acı vermediğini, fakat bunlardan daha çok acı veren şeyin meslektaşları olan Amerikalı misyonerler tarafından unutulduğunu düşünmek olduğunu söylüyor ve sağlığının iyi olduğunu, kendisini merak etmemesini istiyordu. Hoffmann’ın sadece kendisi için değil aynı zamanda hem Kayayan hem de diğer Ermeni mahkûmlar için de çalışacağını umduğunu söylüyordu. Eğer İstanbul’daki Amerikalı misyonerlerle bağlantı kurabilse, onların ne yapmayı planladıklarını öğrenmesini istiyordu. Tomayan mektubunu eşi Lucy’ye gönderdiği selamlarla bitiriyordu (Hoffmann, 1898: 142-147; Hoffmann, 1897: 100-103).

Hoffmann, Tomayan’ın mektubunu okuduktan sonra mektubu getiren kişiyle hemen bir cevap yazdı ve Ankara’da olduğunu ona bildirdi. Hoffmann ertesi gün Tomayan’ı görmek için Vali Abidin Paşa’nın yanına gitti. Hoffmann vali hakkında oldukça detaylı bilgiler veriyordu. Abidin Paşa’nın Arnavut kökenli olduğunu söylüyordu. Vilayetteki Türk görevlilerin büyük kısmının ortalamasından daha üst bir kişiliğe sahip, yüksek eğitim almış, saygılı, hayata bakış açısı Batı tarzına uygun, merhameti hissetmek için münasip bir kalbi olduğu gibi yetenekli ve adaleti uygulamak için hevesli diyordu. Ankara’da yapılacak olan bu büyük siyasi davayı yönetmek için iyi bir seçim olduğunu söylüyordu (Hoffmann, 1898: 149-150). Hoffmann görüşme sırasında Abidin Paşa’nın bir hata yapıldığını, asıl suçlunun Harutyun Tomayan olduğunu fakat onun yakalanamadığını, Tomayan hakkında ise ciddi bir itham olmadığını söylediğini iddia ediyordu. Hoffmann, Abidin Paşa’nın bunları sadece kendisine söylediğini ve kimseye söylememesini istediğini de yazıyordu (Hoffmann, 1898: 157-158).

Hoffmann daha sonra içeriye Hükûmet Başsavcısı Mehmet Arif Bey’in girdiğini, kendisinin çok uzun boylu bir adam olduğunu ve bu özelliği ile Mareşal Moltke’yi hatırlattığını söylüyordu. Abidin Paşa’nın Tomayan ile ilgili olarak söylediklerini tekrarladığını, başsavcının da bunu olumlu olarak cevapladığını belirtiyordu. Daha sonra Tomayan valinin odasına çağrıldı. Hoffmann, paşanın kısaca Tomayan ve Mehmet Arif Bey’in önünde daha önce davalının masumiyeti ile ilgili olarak söylediklerini tekrarladığını yazıyordu. Daha sonra paşanın Tomayan’dan bir avukat seçmesini istediğini onun da kendisini savunmak üzere Avakiyan’ı seçtiğini anlatıyordu. Hoffmann, Tomayan ile tutulduğu yerde görüşüp görüşemeyeceğini sormuş ve buna izin verilmişti (Hoffmann, 1898: 160-162). Hoffmann daha sonraları

da Tomayan’ı ziyaret ettiğini anlatıyordu. Tomayan hapishaneden çıkarılmış, konağın bahçesindeki bir bekçi kulübesine yerleştirilmişti. Hatta kendisine konaktan yiyecek dahi getiriliyordu. Hapishaneden çıktığından beri Ankara’daki arkadaşları onun ihtiyaçlarını bolca karşılıyorlardı. Bu yüzden de Hoffmann ile tüm gece boyunca konuşma imkânı bulabiliyordu. En önemli konuşma konularının ise Abidin Paşa’ya güvenip güvenemeyecekleri olduğunu söyleyen Hoffmann, valinin ikili bir oyun oynama ihtimalini imkânsız görüyordu, çünkü özellikle kendisinin İstanbul’daki büyükelçilere rapor vereceğini çok iyi bildiğini söylüyordu (Hoffmann, 1898: 173). Abidin Paşa’nın gerek konsoloslarla yaptığı görüşme sırasında, gerekse Hoffmann ve Tomayan ile yaptığı görüşmelerde Tomayan’ın suçsuz olduğuna inandığını söylemesi dikkat çekicidir. Hoffmann’ın yazdıklarına göre Ankara valisi bunu Hükûmet Başsavcısı Mehmet Arif Bey’in yanında da dile getirmekten kaçınmamıştır. Vali bu yaklaşımında samimi idi yoksa Hoffmann’ın her şeyi gidip büyükelçilere rapor edeceğini bildiği için mi böyle davranıyordu bilinmez. Ancak bilinen şu ki Ankara Valisi Abidin Paşa meydana gelen bu olaylarla ilgili olarak ve ermeni olaylarının sebepleri ve bunlara karşı alınması gereken tedbirleri hatıratında yazıyordu.

Abidin Paşa Ermeni meselesinin bir anda ve tamamen ortadan kaldırılmasının mümkün olmadığını düşünüyor ve bunun yedi tane büyük sebebi olduğunu söylüyordu. Bunlardan birincisi husumet idi. İkincisi, yabancı devletlerin teşvik ve müdahaleleri idi. Üçüncüsü, İstanbul ve diğer yerlerde bulunan zengin Ermenilerin istiklal fikri uğruna sarf etmekte oldukları para ve nüfuz idi. Dördüncü sebep, parasız Ermenilerin bu paralardan istifade etmek istemeleri idi. Beşincisi, Avrupa dillerinde ve Ermenice’de yazılan tarihi roman, şiir ve gazetelerin genç Ermenilerin zihinlerini meşgul etmesiydi. Altıncı sebep, köylerde bulunan Ermenilere Müslümanlara karşı harekete geçtikleri takdirde uhrevi olarak sevap ve mükafata kavuşacaklarına dair köy papazları tarafından nasihatler edilmesiydi. Yedinci ve son sebep ise Osmanlı Devleti’nde bulunan Ermeni ve Protestan milletlerin öğretmen ve müdürlerinin öne sürdükleri fikirlerdi.

Abidin Paşa Ermeni meselesinin başından beri gelişmesine etki eden sebepleri sıraladıktan sonra meselenin çözümü ile ilgili olarak da görüşlerini ifade etmektedir.

Ermenilerin Osmanlı topraklarında Müslümanlara nispetle azınlıkta bulunduğuna dikkat çeken Abidin Paşa, Ermeniler ile yabancıların faaliyetlerine mümkün olduğu kadar set çekmek için gazetelerin ve yayın organlarının ithalini men etmek, hükûmet tarafından Ermenilerin hareketlerine her zaman dikkat edilmek, faaliyetlerini gizlice izlemek ve hatta onlara karşı silahla mücadele etmek gibi tedbirlerin işin önemine binaen % 25 - % 30 nispetinde faydalı olacağını düşünüyordu. Daha ziyade işe yarayacak olan ciddi tedbir ve fiillere gelince öncelikle, İstanbul’da daima kâfi miktarda asker bulundurulduğu gibi Ermenilerin bulunduğu Van, Bitlis, Diyarbakır, Erzurum, Elazığ, Sivas, Trabzon, Adana ve Ankara vilayetlerinde de yeterli miktarda asker bulundurulmalıydı. Böylece Ermenilerin isyan etme girişimlerinin önü baştan alınmış olurdu. İkinci olarak bu vilayetlerde görev yapacak olan mutasarrıf, kaymakam ve müdürlerin seçiminin özel bir heyet tarafından yapılması sağlanmalıydı. Üçüncüsü, bu vilayetlerde ve dikkate değer kazalarda posta ve mektupların hükûmet tarafından tayin olunacak güvenilir memurlar vasıtasıyla izlenmesi ve son olarak da Osmanlı okullarına daha çok önem verilmesi ve Ermeni okulların daima teftiş edilmesi gerektiğini düşünüyordu. Ancak bu tedbirler alındığı takdirde hiçbir müdahaleye meydan bırakmadan Ermeni olaylarının önünün alınacağını bildiriyordu (Abidin Paşa: T81621, No: 24: 109-113). Bu sebeple Ermeniler konusunda ciddi ve sert tedbirlere başvurulması gerektiğini düşünen Abidin Paşa’nın Tomayan ile ilgili olarak söylediği iddia edilen sözleri dikkatle değerlendirilmelidir.

Bununla birlikte Ankara Valisi Abidin Paşa’nın mahkeme başlamadan iki gün önce İstanbul’a gönderdiği bir telgraf da Tomayan hakkındadır. Bu telgrafında Abidin Paşa, Karabet Tomayan’a destek olanlara asla önem vermediğini bildiriyordu. Hatta Tomayan’ın mahkûmiyeti için Sivas’tan gönderilen delillerin eksikliğinden bahsediyor, Ankara’da yapılacak olan mahkeme Karabet Tomayan’ı mahkûm eder ise mahkemenin çeşitli taarruzlara hedef olacağını söylüyordu. Her ne kadar İstanbul’da temyiz mahkemesinde bu hususlar araştırılacak ise de Tomayan hakkında şimdiki delillerin yetersizliği sebebiyle ciddi deliller bulununcaya kadar mahkemenin bir müddet daha ertelenmesi veya Sivas’ta ayrı bir mahkeme düzenlemesini öneriyordu (BOA, Y. A. HUS, 274/38). Zira Vali Abidin Paşa, Ankara’ya adeta akın eden konsolos ve yabancılarla yaptığı görüşmeler sonucunda, Avrupalı devletlerin mahkeme

sürecine müdahalelerinin kaçınılmaz bir hale geldiğini anlamıştı. Bu sebeple Osmanlı hükûmetinin elindeki kozları kuvvetlendirmesi gerektiğini düşünüyordu.

Bu arada Erzurum Konsolosu R. W. Graves Ankara’da Abidin Paşa vasıtasıyla Tomayan ile görüştükten sonra Yozgat’a uğramış, burada iki gün kaldıktan sonra Sivas’a hareket etmişti18. Yozgat Mutasarrıflığı’nın bildirdiğine göre konsolos, Ermenilerin bazı Avrupa gazetelerinde yayınladıkları olayların faillerinin kendileri olduğunu, kilise ve okul yakıp soymaya kalkışan, türlü bozgunculuklara cüret ederek postayı vuran, zaptiyeleri öldürenlerin kendileri olduğunu söylüyordu. Çevredeki Ermeni bozguncuların “er selamı” için bir Protestan misyonerini öldürmek düşüncesinde olduklarını anlatan Graves, bütün bu bildiklerini İngiliz Büyükelçiliği’ne yazdığını söylemişti (BOA, Y. MTV, 78/3, HR. SYS, 2781/3, lef. 97). 24 Mayıs 1893 tarihinde Sivas’tan Clare Ford’a gönderdiği raporu ise Sivas Valisi Halil Paşa ile ilgilidir.

Sivas’a vardıktan bir gün sonra yani 21 Mayıs günü Sivas Valisi Halil Paşa tarafından kabul edilişini anlatıyordu. Halil Paşa’nın geçen yaza kadar Van valiliği görevinde bulunduğunu, uzun yıllar konsolosluk görevinde yer almasından dolayı Fransızcayı çok iyi konuştuğunu, kültürlü ve iyi huylu bir kişi olduğunu belirtiyordu. Sohbet yakın zamanda meydana gelen Ermeni olaylarına gelince, konu Sivas vilayeti dâhilindeki Merzifon’a da gelmiş bu vesile ile Halil Paşa da görüşlerini uzun uzadıya anlatmıştı. Vali Halil Paşa’ya göre meydana gelen isyan olayları hiç şüphesiz eyalette ciddi bir tehlike oluşturmuyordu. Ancak olaylar büyümeden ve ileride yatıştırılması imkânsız hale gelmeden de birtakım tedbirler alınması gerekiyordu. Bu sebeple olayların elebaşları bir an önce yakalanmalı ve cezalandırılmalıydı. Graves daha sonra konunun Merzifon’daki Anadolu Koleji’ne ve tutuklu bulunan Tomayan ve Kayayan’a geldiğini yazıyordu. Vali Halil Paşa, bu iki kişinin meydana gelen olayların liderleri ve kışkırtıcıları olduğunu söylemişti. Anadolu Koleji’nin korumasından faydalanarak kötü niyetlerini gerçekleştirdiklerini anlatan Halil Paşa, Tomayan’ın ihtilal komitesinin yöneticisi, Kayayan’ın ise yardımcısı olduğuna dair pek çok delil

18 Sivas Valisi Halil Paşa’nın bildirdiğine göre, İngiliz konsolosu Sivas’a Yozgat tarikiyle gelmiş ve yapılan görüşmelerde buruda beş altı gün kalacağını söylemişti. Harput ve Muş’a uğrayarak Erzurum’a gidecekti. Bu yolu tercih etme sebebini ise Ermeniler hakkında söylenen sözlerin gerçek olup olmadığını öğrenmek olarak açıklamıştı (Y. EE. 871, s. 365).

olduğunu belirtmişti. Vali, yabancı devletlerin bu tehlikeli suçluların hak ettikleri cezaları almalarına engel olacak şekilde Babıâli’ye baskı yapmayacaklarını umuyordu. Graves ise bu konuda baskı yapılmayacağından emindi. İngiliz Hükûmeti’nin tek arzusu bu mahkûmların adaletli şekilde yargılanmaları ve suçları kanıtlanırsa gereken cezaların verilmesi idi. Graves, Vali Halil Paşa’nın Tomayan’ın suçluluğundan emin bir şekilde konuştuğunu belirtiyordu. Bunun sebebini sorduğunda ise Vali Halil Paşa, Tomayan ile ilgili ele geçirilen pek çok delil olduğundan bahsetmişti. Eşiyle mektuplaşmaları, hastane yapımı için toplanan yardımlar bunlar birer kanıttı. Halil Paşa’ya göre Tomayan görünüşte bir hastane yapımı adıyla para toplamıştı ancak bu tamamen isyan içindi. Çünkü Merzifon’da böyle bir hastane yoktu. Vali Halil Paşa, Merzifon olaylarının önemini abartan ve birlikte çalışma tekliflerini geri çeviren Amerika’nın Sivas Konsolosu Dr. Jewett’in tutumundan da rahatsızdı. Halil Paşa, Jewett’e Tomayan’ın kolejdeki belgelerini incelemesini, eğer bunların zararsız olduğuna dair şerefi üzerine söz verirse kendisinin de Tomayan’ın aleyhine hiçbir şey olmadığını beyan edeceğini söylemişti. Fakat Jewett bunu yapmayı reddetmişti (Turkey, 1896: Belge No: 142/2, s. 127-128; Şimşir, 1989: Belge No: 147/2, s. 220-223). İngiliz konsolosları Ankara ve Sivas’ta yaptıkları bu incelemeleri birer rapor halinde İngiliz dışişlerine iletmişlerdi.

Yaptığı görüşmeler sonucundaki izlenimlerini aktaran Konsolos Graves’e göre ise Ermeni ihtilal hareketinde milliyetçi veya yurtsever güdülerin açığa vurulmasından daha çok nihilist ve yıkıcı bir tabiat bulunuyordu (Kirakossian, 2003: 181). Ancak gerek konsolos raporları, gerekse bölgeye araştırma gezisine çıkan Newberry tarafından hazırlanan raporun etkisi uzun sürmedi. İngiltere’de başta dinî cemiyetler ile basının Tomayan ve diğer Ermeni mahkûmlar hakkındaki çabaları çok daha etkili olacaktı.

5 Ocak gecesi Merzifon ve çevresinde meydana gelen bildiri asma olayları, ardından 2 Şubat’ta Merzifon’daki Anadolu Koleji’ne ait yatılı kızlar okulunun inşaat halindeki binasında çıkan yangın ve diğer olaylar tüm dikkatleri Anadolu’nun merkezine çekmişti. Olaylar ile ilgili olarak Osmanlı hükûmeti tarafından başlatılan tahkikat ve incelemeler sonucu olaylara karıştığı tespit edilen pek çok Ermeni tutuklandı. Olayların akışı tam da Ermenilerin istediği şekilde gelişiyordu. Osmanlı güvenlik güçlerinin aldığı her tedbir Ermeni komiteleri tarafından Batı kamuoyuna masum Hristiyan Ermenilere, Müslümanlar tarafından zulmedildiği şeklinde propaganda ediliyordu. Ermeniler Batılı devletlerin müdahalesi sayesinde bağımsızlık emellerine kavuşacaklarını düşünüyorlardı. Ermenilerin tutuklanmasından, tutuklu bulunanların sayısına, bölge mahkemesi olması dolayısıyla Ankara Mahkemesi’ne nakillerine ve mahkemenin başlamasına kadar tüm süreç Ermeniler tarafından Avrupa ve Amerika’ya abartılı bir şekilde aktarılmış, onları destekleyen devletler tarafından bu hususlar Osmanlı Devleti’ne karşı bir baskı unsuru olarak kullanılmıştı.

Benzer Belgeler