• Sonuç bulunamadı

Karabet Tomayan ile Ohannes Kayayan’ın Tutuklanmaları

BÖLÜM 1: 1892-1893 MERZİFON ERMENİ OLAYLARI

1.2. Merzifon ve Civarında Meydana Gelen Ermeni Olayları (6 Ocak 1893)

1.2.4. Karabet Tomayan ile Ohannes Kayayan’ın Tutuklanmaları

Bütün gizliliklerine rağmen Osmanlı hükûmeti aslında Hınçak Komitesi’nin faaliyetlerinden haberdar idi ve gelişmeleri dikkatle takip ediyordu. Merzifon’da bulunan bir ihtilal komitesi üyesi Sarkis Mubaihadyan’ın belirttiğine göre Tomayan 1891 yılından da önce hükûmet tarafından izleniyordu. O ve diğer Hınçaklar birbirlerine danışıyorlar ve devlete karşı bir ihtilal planlıyorlardı (Nalbandian, 1963: 120). Bölgeden gönderilen raporlara göre Tomayan ile Kayayan bu hareketin liderleri konumundaydılar (Berberian, 2007). Hükûmet, Ermenilerin bu niyetlerinin ve yaptıkları hazırlıkların farkındaydı.

1892 yılında Sivas, Amasya, Merzifon ve Kayseri çevresinde faaliyet gösteren bu cemiyetin varlığı Osmanlı idari makamlarınca biliniyordu. Cemiyet merkezinin Merzifon’da bulunduğu, ihtilal çıkarmak amacıyla kurulan bu cemiyetin her on kişiye bir onbaşının nezaret ettiği fırkalar halinde teşkilatlandırılıp, bir buçuk liraya satın alınan martini tüfekleri ile teçhiz edildiği (BOA, Y. A. HUS, 268/24, A. MKT. MHM, 749/5, lef. 4, 7), cemiyete üye olan pek çok Ermeni’de barut, kurşun ve tüfek bulunduğu, bazılarının ise patlayıcı madde yapmak için uğraştıkları bilinen hususlardandı. Bu cemiyetin faaliyetlerine izin verilmemesi için Sivas ve Ankara vilayetlerine gereken tebligat yapılmıştı24 (BOA, Y. MTV, 72/56). 14 Aralık 1892 tarihinde Dâhiliye Nazırı Halil Rıfat Paşa’nın Sadrazam’a sunduğu takrirde özet olarak şöyle deniliyordu: “Sivas ve Ankara’ya bağlı çeşitli kasaba, nahiye ve köylerde Hınçak Cemiyeti’nin şubelerinde ve komitacıların ellerinde bir hayli cephane ve silâh bulunmaktadır. Bunların patlayıcı maddeler yapmaya başladıklarına dair haberler alındığı için, her hangi bir olayın çıkmaması için Sivas ve Ankara Vilâyetlerine gereken tebligatın yapılmıştır” (Bulut, 2006: 4-5).

Merzifon’daki Hınçak Cemiyeti Avrupa’daki cemiyet merkezi ile de sürekli iletişim halindeydi (BOA, Y. PRK. UM, 25/69). Ermeni komitecileri her ne kadar kendi aralarından çıkan muhbirleri öldürüyorlarsa da (OBE, c. 12, Belge No: 122), Osmanlı

24 Ermenilerin isyan hazırlıklarında olduğunu çeşitli vesilelerle anlayan hükûmet hassas vilayetlerde herhangi bir kargaşa olmaması için emirler veriyor ve durum raporları istiyordu. 28 Nisan 1892 tarihinde hazırlanmış bir raporda Yozgat Mutasarrıfı Abdülvahhab Bey, Ermenilerin bayram gününde herhangi olumsuz bir harekette bulunmadıkları ve hareketlerinin itinalı bir şekilde takip edildiğini bildiriyordu (Karaca, 2004: 103).

hükûmetinin haber alma teşkilatı yine de bu cemiyetin faaliyetleri hakkında ayrıntılı bilgiler elde edebiliyordu. Osmanlı hükûmeti ayrıca Merzifon ve Antep gibi bazı şehirlerde faaliyet gösteren Protestan okullarının bu faaliyetlerin en büyük destekçileri olduğunu da biliyordu. 29 Aralık 1892 tarihinde Maarif Nezareti’ne gönderilen bir yazıda bu okulların öğretmen ve müdürleri vasıtasıyla görünüşte eğitim yaptıkları ancak gerçekte en zeki Ermeni gençlerini seçerek, bunların zihinlerini ihtilal fikirleriyle doldurdukları belirtiliyordu. Bu gibi yerlere yetenekli kaymakamlar tayin edilerek, ara sıra bu okulların teftiş ettirilmesi ve bu okulların durumunu haber vermek üzere içlerine birer hafiye yerleştirilmesi gibi tedbirler üzerinde duruluyordu25.

İşte Osmanlı idari makamları, daha önceden elde edilen bilgiler ile 5/6 Ocak gecesi aynı anda birçok şehir ve kasabada gerçekleştirilen bildiri asma olayının ardından başlatılan geniş çaplı inceleme ve araştırmalar sayesinde olayların Merzifon Hınçak İhtilal Cemiyeti tarafından planlandığı, bu cemiyetin başında ise Merzifon Anadolu Koleji’nde öğretmenlik yapan Karabet Tomayan ile Ohannes Kayayan’ın bulunduğunu ortaya çıkardı. Bildiriler kolejde yer alan bir taş matbaada basılarak cemiyet üyelerine dağıtılmıştı. Elde edilen belge ve bilgilerden kolejin büyük bir askerî kışla gibi ruhsatsız faaliyet gösterdiği ve Amerikalı misyonerlerin idaresinde uzun zamandan beri Ermenilere kışkırtıcı türden birtakım bilgilerin öğretildiği öğrenilmişti.

Bunun üzerine Tomayan 28 Ocak günü tutuklandı. Bu sırada Kayayan ise koleje giderek Tomayan’ın tutuklandığını, kendisinin ise arandığını, doğrudan hükûmet konağına giderek yetkililerle görüşeceğini söylemişti. Kolej Müdürü Herrick ise yalnız gitmesinin doğru olmadığını, önce kendisinin gidip bir görüşme yapmasını teklif etti. Ancak Herrick’in çabaları Tomayan’ı serbest bırakmaya yetmediği gibi Kayayan da iki gün sonra tutuklandı (USA, NA: M46, reel 54, No:37). Osmanlı vatandaşı olan, Anadolu Koleji’nin iki öğretmeni Tomayan ve Kayayan’ın tutuklanma sebepleri ise Merzifon’da ve çevresinde Ermeni halkını, Anadolu Koleji’nde bulunan matbaada bastıkları ilanlar yoluyla isyana teşvik etmeleri olarak açıklandı. Bildirilerin okul öğretmenleri tarafından Anadolu Koleji’ndeki skolastil denilen baskı makinesinde basıldığı ve çevre yerleşim yerlerindeki komite elemanlarına gönderildiği ve olayların

25 Yazının devamında Osmanlı topraklarında eğitimin serbest olduğu, ancak devletin kendi tebaasını kendi menfaatine uygun şekilde yetiştirmek ve menfaatine aykırı harekette bulunanlara da meydan vermemeye hakkı olduğu vurgulanıyordu (BOA, A. MKT. MHM, 749/5, lef. 6).

içinde bir numaralı adam olarak çalıştıkları tespit edilmişti (BOA, Y. A. HUS, 269/36; Y. A. HUS, 269/100).

Merzifon Anadolu Koleji’nde basılmış ve ele geçirilmiş olan bir şarkı metni incelendiğinde, yazı Ermenice olmasına rağmen bildirilerle aynı alette basılmış olduğu anlaşılmıştı. Okulda skolastil olarak tabir edilen bu baskı makinesinin mevcut olduğu ve tutuklanan Tomayan’ın evrakları arasından çıkan Osmanlıca programın yazısı ve baskısının da bunlarla tamamen örtüştüğü tespit edildi. Böylece Osmanlı hükûmetine göre Merzifon ve çevresinde hükûmet binalarına, cami ve kilise kapılarına yapıştırılan bildirilerin kolej öğretmenlerinden Tomayan ve Kayayan tarafından okulun matbaasında basıldığı ispatlanıyordu. Sivas Valisi Halil Paşa 3 Şubat tarihli şifreli telgrafında sadarete “bildirileri dağıtmalarından dolayı tutuklananların şahitlikleri ve öğretmenlerin de olayı kabul etmeleri ile olay meydana çıkarılmıştır” diye bildiriyordu (BOA, Y. EE. 871, s. 375; Y. PRK. DH, 5/83, lef. 13).

Anadolu Koleji Müdürü Herrick’in iki Ermeni öğretmeni himaye etmek için çalışmaları bundan sonra devam etti (BOA, Y. A. HUS, 269/88). Öğretmenlerin tutuklanmasından hemen sonra okul müdürü yanına okuldan bir meslektaşını da alarak hükûmet binasına gitti ve yetkililerden öğretmenlerinin tutuklanma sebeplerini öğrenmeye çalıştı. Fakat aldığı cevapları yeterli bulmayan Herrick öğretmenlerle görüşmek istedi. Bu isteğinin reddedilmesi üzerine okula giderek öğretmenleri kefaletle çıkarmak için başvuruda bulunmaya karar verdi (USA, NA: M46, reel 54, No:37). Ancak yetkililer görüşme isteği ile birlikte kefaletle serbest bırakılmaları yönündeki tüm istekleri reddettiler (Bliss, 1896: 339). Sivas Valisi Halil Paşa’nın bildirdiğine göre Herrick öğretmenlerin bir an önce serbest bırakılmaları, aksi takdirde öğrencilerin birtakım başkaldırı hareketlerinde bulunacakları yolunda tehditten de geri durmamıştı. Bunun üzerine Herrick’e, Osmanlı Devleti vatandaşı bulunan kişilerin hükûmetle olan münasebetlerine müdahaleye hakkı olmadığı ve bir olay çıkarsa bundan kendisinin mesul tutulacağı bildirildi (BOA, Y. EE. 871, s. 376-375).

Bildiri asma olaylarına karıştıkları iddiasıyla Merzifon’da tutuklanan Tomayan ile Kayayan hakkında gerçekleştirilen istihbarat sonucunda Tomayan’ın eşinin İsviçreli olduğu ve bu dönemde Merzifon’da inşası düşünülen hastane için yardım toplamak

bahanesiyle Fransa ve İngiltere’de dolaşmakta olduğu anlaşılmıştı. Kayseri’de ele geçirilen bir Ermeninin evrakları arasında bulunan ve temmuz ayında Atina’da basılmış olan Hınçak Gazetesi’nde bu bildirilerin harfiyen suretlerinin yer aldığı ortaya çıkarılmıştı (BOA, Y. EE. 871, s. 375). Osmanlı Hükûmeti, Merzifon Anadolu Koleji’nde öğretmenlik yapan ve Osmanlı vatandaşı olan bu iki Ermeni hakkındaki delillerin yeterli olduğuna inanıyordu. Ancak olayların seyri hiç de beklenen gibi olmayacaktı. Kolej müdürünün iki Ermeni öğretmeni himaye etmek için başlattığı çalışmalar kısa sürede büyük devletlerin himayesine dönüşecekti.

1.2.5. Osmanlı Devleti Tarafından Olayların Değerlendirilmesi ve Alınan

Benzer Belgeler