• Sonuç bulunamadı

Karabet Tomayan ile Ohannes Kayayan’ın Sorgulanmaları

BÖLÜM 1: 1892-1893 MERZİFON ERMENİ OLAYLARI

3.2. Mahkemenin Başlaması

3.2.3. Karabet Tomayan ile Ohannes Kayayan’ın Sorgulanmaları

Ankara Mahkemesi’nin 27 Mayıs’ta gerçekleştirilen dördüncü oturumunda sıra Merzifon Küçük Hınçakyan İhtilal Cemiyeti’ni kurmak, Ankara ve Sivas vilayetleri dâhilindeki köy ve kasabalarda bildiri asma olaylarını başlatmakla suçlanan Merzifon’daki Anadolu Koleji öğretmenleri Karabet Tomayan ile Ohannes Kayayan’ın sorgulamasına gelmişti. Sık sık Tomayan ile Kayayan’ın mahkeme huzurunda sorgulamalarının başlayıp başlamadığı sorularına cevap veren konsolos vekili Tom Newton, sorgulanmaları ile ilgili detaylı bilgileri arz edeceğini bildiriyordu (Turkey, 1896: Belge No: 143, s. 210; Şimşir, 1989: Belge No: 132/1, s. 116). Nihayet mahkeme günü geldiğinde, Karabet Tomayan ile Ohannes Kayayan ihtilal cemiyetinden, Merzifon’da kurulan cemiyetin şubesinden Mine ve Vahram imzalarıyla yapılan haberleşmelerden, asılan bildirilerden ve meydana gelen olaylardan haberdar olmadıklarını söylediler. Merzifon’da kurulan cemiyet ve bunun şubelerine mensup üyeler hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadıklarını beyan ederek kendilerine yapılan tüm suçlamaları reddettiler.

Karabet Tomayan’a öncelikle 1892 senesi yazında Merzifon civarındaki kasaba ve köyleri kapsayan ve yaklaşık beş buçuk hafta süren seyahati soruldu. Tomayan’ın bu soruya verdiği cevap son derece ilginçti. Mahkeme salonunda yaptığı savunmasında bunun yaz tatili dolayısıyla yapılmış bir iş gezisi olduğunu söylüyordu. Daha önce Kayayan’ın okulunda öğrenci olan fakat sonra okulu bırakan Burhan karyeli Ohan ile ticaret yaptıklarını, bu kişinin kendilerine ortaklık teklif etmesi üzerine 120 lira sermaye vererek birlikte çalışmaya başladıklarını anlattı. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra bu sermayenin hesabını vermemesi üzerine hem okulun tatil olmasından istifade ederek seyahat etmek, hem de Ohan ile hesaplarını görmek üzere yola çıktıklarını ve işlerini hallettikten sonra Şarkışla, Sivas, Tokat, Amasya yoluyla Merzifon’a geri döndüklerini söyledi. Ancak Tomayan’ın ticari sebeplerle gerçekleştirdiğini beyan ettiği bu seyahatleri ile ilgili olarak verdiği ifadesinde birtakım çelişkiler vardı. Tomayan ifadesinde yalnız birinin gitmesi ile işleri halletmenin mümkün olabileceğini, Zile üzerinden daha kestirme bir yol bulunduğunu belirtiyordu. Daha sonra sözünü değiştiren Tomayan bu yolun katırcılara ait olduğunu ve arabaların işlemediğini söyleyerek, hem rahat gitmek hem de okul tatilinden istifade ederek seyahat etmek

vesilesiyle işlerini görmek istediklerini ifade ediyordu (Ceride-i Mehakim, No: 719, 1309: 10629; Y. PRK. UM, 27/35, s. 49). Üstelik Tomayan’ın bu ticari ortaklık ile ilgili beyan ettiği bilgiler tamamıyla birbirinden kopuk ve inandırıcı olmaktan da uzaktı. Merzifon Anadolu Koleji ilk açıldığı 1886 yılında Profesör unvanını taşıyan Tomayan aylık 100 lira, Kayayan ise 48 lira alırken, 1892-1893 öğretim döneminde Tomayan yine aylık 100 lira, Kayayan ise 72 lira ücret alıyordu (Alan, 2002: 250). Aldıkları bu maaşlar Osmanlı Devleti’nin kendi öğretmenlerine verdiği maaşlara nispetle oldukça tatmin edici seviyedeydi. Hal böyle olunca, bu iki kolej öğretmeninin 120 lirayı senet veya hiçbir teminat olmaksızın eski öğrencilerine sermaye olarak vermeleri ve bu suretle ticari ortaklık kurmaları, üstelik de birkaç yıl geçtikten sonra bu paranın hesabını sormak üzere harekete geçmeleri inandırıcı olmaktan biraz uzak görünmektedir.

Tomayan’ın ticari sebeplerle düzenlediğini iddia ettiği seyahati ile ilgili olarak açıklamaları şu şekilde devam ediyordu. Seyahatleri sırasında uğradıkları yerlerde öğrencilerine veya Protestanlardan geldiklerini haber alarak evlerine davet edenlere misafir olmuşlardı. Pazara tesadüf eden günlerde bulundukları yerlerin ibadethanelerine giderek vaaz vermeyi de ihmal etmemişlerdi. Kayseri’den başka uğradıkları yerlerde iki üç günden fazla kalmayan Tomayan ve Kayayan Kayseri’de Protestan Vaizi Krupi’de bir hafta misafir olarak kaldılar. Bunun sebebini ise Tomayan, esasen hesaplarını görecekleri Ohan ile alışverişlerinde karşılıklı senet alıp vermediklerinden dolayı Ohan’ı, Vaiz Krupi’nin yanına çağırarak haklarını senet olarak alabilmek şeklinde açıklıyordu. Ohan Kayseri’ye gelmişti, ancak Burhan’a gitmek üzere Ohan’ın getirteceği atların birkaç gün gelmemesinden dolayı Kayseri’de bir hafta kalmışlardı. Krupi vasıtasıyla Ohan’dan yüz liralık senet aldılar. Tomayan ve Kayayan hesaplarını bu şekilde gördükten sonra Burhan’a gittiler. Bunun sebebini de Ohan’ın düğününü yaptıracaklarına dair verdikleri sözü yerine getirmek olarak açıklıyordu. Burada hiçbir teşvik ve telkinde bulunmadıklarını anlatan Tomayan sadece köylülerden bazılarının vergi tahsildarlarının baskılarından şikayet etmeleri üzerine hükûmete müracaat etmeleri gerektiğini tavsiye etmiş olduklarını söyledi. Tomayan eşinin Avrupa’da bulunma sebebini ise Merzifon’da yapılması düşünülen hastane inşaatı için yardım toplamak şeklinde açıklayarak başka bir amacı olmadığını

belirtti. Eşi şimdiye kadar 3.000 liralık yardım toplamıştı, ancak bu paradan kendisine yalnız 100 lira gönderip kalanını bir İngiliz’e emanet olarak bırakmıştı. Bu 100 lira ile Protestan cemaati kilise heyeti himayesinde, Merzifon’da beş altı odalı bir ev kiralanmıştı. Bir seneden beri bu evde din ve millet ayrımı yapılmaksızın hasta kabul ve tedavi edilmekte idi (Ceride-i Mehakim, No: 719, 1309: 10630; Y. PRK. UM, 27/35, s. 50). Tomayan’ın gerek Burhan karyesine yaptığı seyahat ve gerekse eşinin Avrupa’da bulunması ve aralarında geçen haberleşmenin esası hakkında yaptığı bu açıklamalarının ardından yazılı ifadesi okundu.

Karabet Tomayan, birinci ifadesinde 100 lira ücretle Merzifon’daki Anadolu Koleji’nde öğretmen olduğunu belirttikten sonra 1892 yılı temmuzunda Ohannes Kayayan ile birlikte gerçekleştirdikleri seyahatin detayları hakkında bilgiler veriyordu. Okullun tatile girmesinden birkaç gün sonra Kayayan ve Gümüşhacıköy vaizi ile birlikte Salı günü Merzifon’dan hareketle Çorum’a gitmişlerdi. Oradaki handa bir gece kalarak çarşamba günü sabah Çorum’dan ayrılmışlar ve akşam Alaca’ya varmışlardı. Ertesi günü Boğaz karyesinde Arslan Bey’in hanesinde misafir olduktan sonra cuma günü Yozgat’a gittiklerini söylüyorlardı. Yozgat’ta bulunan Protestan cemaati toplanarak üçünü üç ayrı evde misafir etmişti. İki gün Yozgat’ta kalmış ayrıca buradaki Protestan cemaatine vaaz vermişlerdi. Pazartesi günü Yozgat’tan hareket ederek ismini bilmedikleri bir Ermeni karyesinde kaldıktan sonra ertesi günü Boğazlıyan karyesinden geçerek Kayseri’ye beş altı saat mesafede olan bir handa gecelediler.

Tomayan yazılı ifadesinde, çarşamba günü Kayseri’ye geldiklerini ve Kayayan ile beraber Vaiz Yakobyan Krupi’ye misafir olduklarını ve diğer arkadaşları Barnuk’un ise babasının evine gittiğini belirtiyordu. Barnuk, Gümüşhacıköy vaizi idi. Vaiz Krupi cemaatin pek çoğuyla kendilerini görüştürmüştü ancak görüştükleri kişilerin kimler olduğunu bilmediği söylüyordu. Daha sonra Nezaret Efendi ile birlikte Kayayan da yanlarında olduğu halde Kayseri’ye beş altı saat mesafede bulunan Surp Karabet Manastırı’na gitmişlerdi. Orada bulunan Murahhasa Vartan kendilerini misafir etmişti. Ertesi gün ise Mancisun karyesine giderek Vaiz Barvamyan Kirkor’a misafir olmuşlardı. Kayseri’den beraberlerinde gelen Nezaret Efendi manastırdan Kayseri’ye geri dönmüş manastırda bulunan Jarokyan Ohan ile Mancisun’a beraber gitmişlerdi.

Kolej öğretmenlerinden Sivasliyan Arakil ve Agopyan Ohannes, Mancisun karyesi vaizlerinden idiler. Buraya onları görmek için uğramışlardı. Cumartesi günü buradan Jarokyan Ohan’la birlikte hareket ederek Gemerek’e Unik Ağa namında birisine misafir oldular. Protestan cemaate pazar günü sabahı kendisi, akşamı ise Kayayan vaaz verdi. Daha sonra atlarına binerek Burhan’a gittiler ve burada Kayayan ile misafir olarak dört gün kaldılar. Burhan’a geldiklerinde Ohan’ın düğünü başlamıştı (Ceride-i Mehakim, No: 719, 1309: 10631-10632; Y. PRK. UM, 27/35, s. 50-51).

Ohan’la olan hesaplarını hallettikten sonra12 yola çıkarak Şarkışla’ya geldiklerini belirtiyordu. Şarkışla’da kuyumcu Kirkor isminde bir Ermeni’nin evine misafir oldular. Kuyumcu Kirkor kolej öğretmenlerinden Sivasliyan’ın erkek kardeşi idi. Buradan Sivas’a geçen Tomayan ile Kayayan gece bir handa kaldıktan sonra ertesi sabah kiliseye giderek vaaz vermişlerdi. Sivas’ta Amerikalı Hobaro’nun evinde öğle yemeği ve Vaiz Fenciyan Karabet’in evinde de akşam yemeği yedikten sonra Protestanlarla görüştüler. Amerikalı misyonerler ve Merzifonlu Istor oğlu Ohannes kendilerini Sivas’ın önemli yerlerine götürüp gezdirdikten sonra gece yine handa kaldılar. Daha sonra Sivas’tan ayrılarak Salı günü akşamı Yenihan’a, ertesi gün Tokat’a geçtiler. Perşembe gününe kadar Tokat’ta kalarak Protestan Vaizi Tordyan Kasbar ile şehri gezerek, cemaat ile tanışmışlardı. Cuma günü Tokat’tan ayrılan Tomayan ile Kayayan Çengelhan’da kalıp cumartesi günü Amasya’ya vardılar. Amasya’da arkadaşı Kayayan’ın babası Parsam ağaya misafir olduklarını ifade eden Tomayan, Pazar günü Amasya’da kalarak buradaki kilisede vaaz ettikten sonra Protestan cemaat ile görüştüklerini belirtiyordu. Kayayan burada kalmış, kendisi ise pazartesi günü yola çıkarak Merzifon’a gelmişti (Ceride-i Mehakim, No: 719, 1309: 10632-10633; Y. PRK. UM, 27/35, s. 51-52). Tomayan seyahatlerinin beş buçuk hafta sürdüğünü söylüyordu. İlk ifadesinde seyahatlerinin sebebini ise Ohan’la olan hesaplarını halletmek olarak açıklıyordu.

12 Bundan beş altı sene evvel Kayayan ile birlikte ortak olarak hayvan aldırmak üzere Ohan’a 120 Osmanlı lirası vermişlerdi. Ohan uygun fiyatla aldığı koyunları Konya’ya götürüp orada satmış ve karşılığında zahire almıştı. Bunun da bir miktarını satarak deve almıştı. Ohan’ın yanına gittiklerinde zahireyi Merzifon’a nakletmek üzere 50 lira vermiş, ancak henüz zahire buraya gelmemişti (Ceride-i

İkinci ifadesinde Türkçe’yi çok az okuyup yazabildiğini, Ermenice, Fransızca, İngilizce ve Nemçe lisanlarını konuşup yazabildiğini belirten Tomayan, Misak Keçeçiyan, Andon Rüştuni, Dökmeciyan Parsih’i tanımadığını söylüyordu. Bayramyan Agop ile Gemerek’e gittiğinde görüşmüş ise de onun olduğunu Burhan’da Ohan’ın düğününde anlamıştı. Alacaciyan Karabet, Arzumanyan Ohannes, Barış oğlu Tanil ve Çolam oğlu Agop’u tanımadığı ve hizmetçi Ohannes ve Misak isminde kimseyi bilmediği ifade etti. Merzifon ile Kayseri ve o civarda bulunan kasaba ve köylerde dağıtılan bildiriler hakkında hiçbir bilgisi olmadığını söyledi. Amasya’dan Merzifon’a gelirken yolda Arabacı Minas isminde birisinin söylemesiyle olayları duyduğunu ifade eden Tomayan, Amasya’ya Krupi ile fabrika aletleri hakkında konuşmak üzere gittiğini ve hangi ayda geldiğini hatırlamadığını ancak bir cumartesi günü olduğunu belirtti. Yolda bir iki gün evvel bir evrak yapıştırılmış diye arabacıdan işittiğini, bildirilerde ne yazılı olduğunu arabacıya sorduğunda arabacının kendisine bildirilerin Türkçe olduğu cevabını verdiğini ve içeriğini bilmediğini söylediğini anlattı.

Ankara ve Sivas vilayetleri ve kısmen de diğer bölgelerde kamu binalarına, cami avlularına ve evlerin duvarlarına yapıştırılan ve Osmanlı tebaasını ayaklanmaya davet eden bu bildiriler Türkçe idi. Bildiriler, el yazısı ile değil bir matbaa vasıtasıyla çoğaltılmıştı. Bu türden bir matbaanın sadece Merzifon’daki Anadolu Koleji’nde bulunması ise tüm dikkatleri doğal olarak buraya çekmişti. Kendisine bu hususun sorulması üzerine Tomayan böyle bir evrak basmadığını söyledi. Ne kâğıdı görmüş, ne de eline kalem alıp yazmış olduğunu beyan ederek, kesinlikle bilgisi olmadığı cevabını verdi. Merzifon’da bir komitenin mevcut olduğundan ve faaliyetlerinden hiç haberi olmadığını belirtti (Ceride-i Mehakim, No: 719, 1309: 10633-10634; Y. PRK. UM, 27/35, s. 52). Bu suretle Karabet Tomayan, verdiği ifadesinde kendisine yapılan tüm suçlamaları reddediyor, olaylar hakkında hiçbir bilgisi olmadığı iddiasını sürdürüyordu.

Daha sonra Karabet Tomayan’ın verdiği üçüncü ifadesi okundu. Üçüncü ifadesinde ise mektepte bulunan skolastil makinesinde sadece okul programının basıldığını, bunun dışında bir şey basıldığını görmediğini söylemişti. Amasya’daki Alman Konsolosu Krug ile görüştüklerini kabul eden Tomayan, eşi Lucy ile olan evliliğini de şu şekilde anlatıyordu. Bundan yedi sene evvel İsviçre’nin Lozan şehrinde okuduğu sırada bir

vaizin kızı olan Lucy ile evlenmişti. Okulu bitirip diplomasını aldıktan sonra birlikte Merzifon’a gelmişler ve birisi beş diğeri üç yaşında iki kızı çocukları olmuştu. Dört sene önce Lucy eşi Karabet’in müsaadesiyle Merzifon’da fakirler için bir hastane inşaası için para toplamak üzere Fransa, İngiltere ve İsviçre’ye gitti. Eşi Lucy’den aldığı mektuplara göre şimdiye kadar İsviçre ve Fransa’dan 3.000 frank toplayabilmiş, bundan iki buçuk sene önce İngiltere’ye giderek orada da 2.900 lira kadar yardım toplamıştı. Merzifon’da yapılacak hastanenin yeri ve mevkii henüz kararlaştırılmamıştı. Tomayan, bu fikrin yalnız eşine ait olduğunu, hastanenin inşasından sonra ise idaresinin Protestan kilisesi heyetine bırakılacağını ifade etti. Eşinin topladığı paraları kendisinin bilmediği bir İngiliz nezdinde muhazafa ettiğini, bu kişi vasıtasıyla gönderdiği paralar ile Hacı Bali mahallesinde birkaç kişiyi tedavi ettirdiklerini ve kiraladıkları bir evin üst katını hastane olarak kullanmaya başladıklarını anlattı (Ceride-i Mehakim, No: 719, 1309: 10634; Y. PRK. UM, 27/35, s. 52-53).

Bundan sonra Tomayan’a eşi ile aralarında gerçekleşen mektuplaşmalar ve bu mektuplarda yer alan ifadeler hakkında sorular soruldu. Osmanlı yetkililerince yapılan incelemeler sonucunda İngiltere’nin Bristol şehrinde bulunan Lucy’nin, eşi Karabet’e Fransuvi sahte ismiyle yazdığı mektuplar ele geçirilmişti. Bu mektuplarda Lucy, eşinden hastane hakkında bilgi istiyor, aynı zamanda son mektuplarında neden bu konuda bilgi vermediğini soruyor, merakta olduğunu bildiriyordu. Lucy Tomayan eşinden sadece hastane konusunda bilgi istemiyordu. Ayrıca, Nasturiler ve Mardiniler hakkında da sorular soruyor, bunların Ermenilerin bir mezhebi olup olmadığı öğrenmek istiyordu (BOA, Y. PRK. DH, 5/83, lef. 4). Tomayan ise verdiği cevapta eşiyle yaptığı mektuplaşmalarda hastane meselesi ile alakalı konuların yer aldığını söylüyordu. Eşiyle yaptığı görüşmelerde, hastane inşası için 4.000 lira kadar bir yardım toplamayı umduklarını ifade etti. Lucy bu mektuplarda eşinden hastane hakkında bilgi talep ediyordu. Ancak bu bilgiler, hastanenin hesaplarının tutulması, tedavi olunan hasta ve hastalıkların miktarı ile ilgili raporlar hazırlanması, kadınların da tedavi edilmesi hususlarını kapsıyordu. İşlerinin yoğunluğundan dolayı mektup yazamadığını söyleyen Tomayan, mektubunda eşinin endişelendiği konuyu ise hastane

inşası için toplanan paraların suiistimal edilmesi korkusundan kaynaklandığı şeklinde açıkladı.

Lucy Tomayan’ın mektuplarda eski Ermeni kilisesi tabirini kullanması hususu sorulduğunda ise Karebet Tomayan, Ermeni milletinin üç mezhebe ayrıldığını, bunların ise eski Ermeni kilisesi13, Katolik kilisesi ve Protestan kilisesi olduğunu söyledi. Eşinin Eski Ermeni kilisesi tabirini kullanma sebebini ise Ermeni murahhasalığı ile görüştüğünde yapılacak hastanenin eski ermeni kilisesine mensup olanları da kapsayacağını anlatmak ve murahhasa için bir teminat vermek hatta ondan da bir miktar para koparmak için olduğu şeklinde açıkladı.

Karabet Tomayan, kendisinin amcasının oğlu olan Artin Tomayan14 ile karıştırıldığı iddiasında bulunuyordu. Artin Tomayan’ın serseri hâl ve şöhreti bulunduğunu, aranılan Tomayan’ın firarda bulunan amcasının oğlu Artin olabileceğini söylüyordu. Bunun üzerine daha önce Merzifon’daki komiteden ve komite üyelerinden asla haberdar olmadığını söylediği halde şimdi neden Artin Tomayan’ın komite reisi olabileceğini iddia ettiği soruldu. Ayrıca eşi vasıtasıyla para toplattırılan hastane inşası için Osmanlı hükûmetinden ruhsat talep edilip edilmediği, gönderilen 100 lira ile hastane olarak kullanılmak üzere bir ev kiralandığı, bu evin yüz lira ile ne şekilde idare edileceği, evin hangi şekilde isimlendirildiği soruları yöneltildi. Karabet Tomayan, amcasının oğlu Artin Tomayan’ın şimdiye kadar bir sıfat ve işe sahip olmadığını, aile efradından her birini gücendirmiş, serseri tavırlı bir şahıs olmasından dolayı bu gibi olaylara karışabileceğini zannederek onun ismini verdiğini söyledi. Yardımın tamamı alındıktan ve hastanenin inşası için bir yer tayin edildikten sonra ruhsat talebinde bulunacaklarını ifade etti. Hastane inşaatı bitinceye kadar tahsis edilmiş olan bir evde zaten birkaç hasta bulunduğunu, gelen 100 lira ile şimdiye kadar idare edilmiş olduğunu, evin Amerikan Protestan Kilisesi heyeti nezaret ve himayesi altında olarak

13 Eski Ermeni Kilisesi’nden kasıt Gregoryen mezhebine mensup bulunan İstanbul Ermeni Patrikhanesi ve buna bağlı olan Ermeniler olmalıdır.

14 Merzifon kazasında bozgunculuk çıkaran ve zararlı fikirler yayan Ermeni elebaşlarının bir an evvel yakalanarak adliyeye teslim edilmelerinin istenmesi dolayısıyla Tomayan Artin Osmanlı hükûmeti tarafından ele geçirilmek üzere uzun bir süre takibata uğramıştır. Nihayet Merzifon Ermeni ailelerinden Mehran adlı şahsın evinde gizlenmiş olduğunun ihbar edilmesi üzerine adı geçen şahsın evi idari makamlarca kuşatmaya alınmıştır. Baskına, gerek Tomayan Artin ve gerekse Mehran adlı şahıslar silahla karşılık vermişler, çıkan çatışma neticesinde her ikisi de yaralı olarak ele geçirilmiş ve tutuklanmışlardır (Hülagü, 2001: 77).

faaliyet gösterdiğini belirten Tomayan, kurulacak hastaneye ise Amerikan Protestan Hastanesi adı verileceğini söyledi (Ceride-i Mehakim, No: 719, 1309: 10635-10636; Y. PRK. UM, 27/35, s. 53-54).

Bu açıklamalarının ardından Tomayan’a yeni bir soru soruldu. Biraz önce verdiği ifadesinde eşi ile yaptığı görüşmelerde bu hastanenin 4.000 lira ile inşa edilebileceğini düşündükleri ve bu suretle yardım toplamaya başladıklarını belirtmişti. Daha sonra eşi mektuplarında İngiltere’de toplanan yardımın 3.000 liraya ulaştığını bildirmişti. Şu halde düşündükleri hastanenin inşaatı için gerekli olan paranın büyük miktarını toplamış bulunuyorlardı. Ancak eşi İngiltere’den en son yazdığı mektubunda “bu meselenin meydana gelemeyeceği söyleniyor” diye yazıyordu. Tomayan’a bunun sebebinin ne olduğu soruldu. Tomayan’ın bu soruya cevabı ise şöyle oldu: Hastanenin 4.000 lira ile inşa edilebileceğini kendi aralarında planlamışlardı. Ancak Lucy’ye Avrupa’da yaptığı görüşmelerde hastane inşası için 10-20 bin lira gerektiği söylenmiş ve bu miktarın ise toplanmasının mümkün olmadığı ifade edilmişti. Bunun üzerine Tomayan’a, eşinin Avrupa’da bazı toplantılarda Osmanlı hükûmeti aleyhine konuşmalar yaptığından haberi olup olmadığı soruldu. Tomayan, eşinin hastaneye yardım toplamak için dolaştığı yerlerde nutuklar vermesinin tabii olduğu, ancak Osmanlı hükûmeti aleyhine konuştuğuna dair bilgisi olmadığı, hatta bu konuda kendisine tembihte bulunmuş olduğu cevabını verdi. Eşinin bu türden bir konuşma yapıp yapmadığı hakkında bilgisi olmadığı halde, neden bu konuda eşine tembihte bulunduğu hususunun sorulması üzerine, eşinin Avrupalı olması dolayısıyla böyle bir harekette bulunmamasını temin için olduğunu ifade etti (Ceride-i Mehakim, No: 719, 1309: 10635-10636; Ceride-i Mehakim, No: 720, 1309: 10637-10638; Y. PRK. UM, 27/35, s. 54). Tomayan’ın bu sorulara verdiği cevaplar birbiri ile çelişkili idi. Osmanlı hükûmetinin hastane projesi ve eşinin Avrupa’daki faaliyetleri hakkında bu kadar çok bilgi sahibi olması onu şaşırtmış olmalıdır.

Karabet Tomayan’a İstinaf Başsavcısı Mehmet Arif Bey tarafından da sorular soruldu. İnşasını düşündükleri hastane gibi umumi bir bina için gerek yardım toplamak, gerekse inşası hususlarında Osmanlı hükûmetine müracaat edilmesi gerekirken, bu konuda hükûmete müracaat olunmaması veya bilgi verilmemesi ile yerel halktan yardım toplanmaması, sadece Avrupa’dan yardım toplanmasının sebeplerini sordu. Savcı

Mehmet Arif Bey ayrıca Karabet Tomayan’a bildiri asma olayının gerçekleştiği 5-6 Ocak tarihlerinde nerede olduğu sorusunu yöneltti. Burhan’a giderken uğradıkları mahallerde Protestan ve Ermeni cemaatlerle görüşmelerinin kendilerinin daha önceden haber vermeleri dolayısıyla mı olduğu ve buralarda vaaz etmeleri cemaat mensuplarının talebi veya kendilerinin arzusuyla mı gerçekleştiği, Kayseri’de vaiz Dikran Gülbenkyan ile görüşüp görüşmediği gibi hususların da Karabet Tomayan’a sorulmasını istedi. Bu soruların kendisine yöneltilmesi üzerine Tomayan daha önce de söylediği üzere yardım paralarının toplanmasından sonra ruhsat için hükûmete müracaat edileceğini, daha önceden hükûmete bilgi vermek ve yerel halktan yardım toplamak hususlarını düşünememiş olduklarını söyledi. Bildiri asma olaylarının gerçekleştiği 5-6 Ocak günlerinde nerede bulunduğu sorusuna verdiği cevaba gelince, Merzifon’da idare ettiği değirmen için Amasya’daki Almanya Konsolosu vasıtasıyla daha önceden Avrupa’ya sipariş ettiği değirmen aletleri Samsun’da alıkonulmuştu. Bu konuda Merzifon’dan konsolos ile yaptığı haberleşmelerde bir fayda göremeyince aletleri Samsun’dan almak üzere Amasya’ya gitmişti. Dönüşte arabacıdan bildiri asma olaylarını işitmişti. Ancak bildirilerin neye dair olduğunu anlayamamıştı. Burhan’a giderken uğradıkları yerlerde misafir olduğu kişilerin çoğunu tanımadığını, çarşı ve

Benzer Belgeler