• Sonuç bulunamadı

Mahkemenin Ankara’ya Nakli ve Tutuklu Ermenilerin Sayısı

BÖLÜM 1: 1892-1893 MERZİFON ERMENİ OLAYLARI

2.2. İngiltere’nin Olaylara Müdahalesi

3.1.1. Mahkemenin Ankara’ya Nakli ve Tutuklu Ermenilerin Sayısı

5/6 Ocak 1893 tarihinde meydana gelen bildiri asma olayları sonucu Osmanlı Devleti oldukça güç bir durumla karşı karşıya kaldı. Başta Merzifon olmak üzere Kayseri, Yozgat, Tokat ve Sivas çevresinde aynı anda geniş bir bölgede meydana gelen bu olaylar beraberinde birçok kişinin tutuklanması ile sonuçlanan kapsamlı bir inceleme sürecini de başlattı. Olaylarla ilgili olarak Sivas İstinaf Mahkemesi savcısı Merzifon’da, Ankara valiliği ise kendi vilayeti dâhilinde tahkikatlar yaptılar. Yapılan incelemeler ve tahkikatlar sonucunda bildiri asma olayının Ankara ve Sivas vilayetleri dâhilindeki birçok kaza ve köyde aynı anda meydana geldiği, olaylara karışan Ermenilerin Merzifon’daki Hınçak İhtilal Cemiyeti’ne mensup oldukları tespit edilmişti. Ocak ayı başında meydana gelen olaylara karışanların tespiti, yakalanmaları ve ifadelerinin alınması yaklaşık 3 aylık bir zaman aldı. Bu sürecin sonunda Osmanlı

hükûmeti yeni bir sorunla karşılaştı. Bu da olaylar ile ilgili tutuklu ve sanıkların yargılanmalarının nerede yapılacağı idi.

Ankara Valisi Abidin Paşa, 24 Şubat tarihli telgrafında Kayseri’de gerçekleştirdiği incelemeler sırasında elde ettiği bilgileri aktarıyordu. Gerek bildiri asma olayından ve gerekse komiteye mensup olduklarından dolayı tutuklu bulunan Ermenilerin Kayseri hapishanesinde bulunduğunu bildiriyordu. Bu tutukluların uzun müddet Kayseri’de kalmalarının ve mahkemelerinin de burada yapılmasının uygun olmadığını düşünen Abidin Paşa davaların ya vilayet merkezine ya da İstanbul’a nakledilmesi yolunda sadarete teklifte bulundu (BOA, Y. A. HUS, 270/38). Sivas Valisi Halil ise 26 Şubat tarihli telgrafının sonunda bildiri asma olayı ile ilgili yapılan tahkik evrakının Adliye Nezareti’ne gönderildiğini bildirdikten sonra Ermenilerin yabancı devletlerin müdahale edeceği ve böylece kimsenin ceza almayacağı şeklinde sözler sarf ettiklerini ve tutuklular hakkında kanuni muamelenin gecikmesinin bu dedikoduları destekler gibi göründüğünü yazıyordu. Gerekli evrakın İstanbul’a iadesiyle mahkemenin nerede yapılacaksa bir an önce bildirilmesini istiyordu (BOA, Y. A. HUS, 270/59).

Sadrazam Cevat Paşa’nın bu sorulara cevabı gecikmedi. Sanıkların İstanbul’a sevk edilmelerinin birtakım karışıklıklara sebep olacağı düşüncesiyle Temyiz Mahkemesi kararıyla davanın vilayet merkezi olan Ankara’ya nakledilmesi gerektiğini bildirdi1. Mahkemenin vilayet merkezi olan Ankara’da yapılmasına karar verilmesinin ardından Ankara ve Sivas vilayetlerinde olaylar ile ilgisi olduğu tespit edilen tutukluların sevki de 1893 Mart ayı itibariyle başladı.

1 BOA, Y. A. HUS, 270/38; OBE, c. 11, Belge No: 138; İstinaf Mahkemeleri 1876 yılında kabul edilen Mecelle’nin 1838. maddesi ile yargı hayatına girmiştir. “Yeniden başlama” anlamına gelen istinaf, hukuk terimi olarak ilk derece mahkemesinden verilen hükmün üst mahkemede incelenmesi demektir. 1879 tarihli Nizami Mahkemelerin Kuruluş Yasası’na göre, ilk dereceli mahkemenin üstünde, Yargıtay’ın altında bir mahkemedir. Yargıtay’ın işini azaltmak ve onu bir içtihat mahkemesi haline getirmek için kurulmuştur. Sözü edilen yasa hükmüne göre, her ilde bir istinaf mahkemesi bulunmaktadır. Her istinaf mahkemesi bir başkan ile dört üyeden oluşmaktadır. İstinaf mahkemesine atanabilmek için en az otuz yaşında bulunmak ve dört yıl ilk dereceli mahkemelerde üyelik yapmak gerekmekteydi. İstinaf mahkemesi başkanlığı Yargıtay üyeliği ile istinaf mahkemesi üyeliği ise ilk derece mahkemesi başkanlığı ile eş değerde tutulurdu. İstinaf mahkemeleri 1924 yılında kabul edilen 469 sayılı yasa ile ortadan kaldırılmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında yeter sayıda yetenekli hakim bulunmaması ve işlerin bu mahkemelerde yıllarca sürüncemede kalmasının Batı hukuk sistemine geçiş döneminde adaletin hızlı gerçekleşmesine engel olduğu düşünülerek kaldırılmıştır. Yargıtay Tarihçesi, http://www.yargitay.gov.tr/content/view/51/42/, 05.11.2007

Tutuklu bulunanların toplam sayıları hakkında Osmanlı belgelerinde kesin bir kayda rastlanılamamıştır. Vilayet merkezlerinden gönderilen belgelerden bu sayılar takip edilmeye çalışılmıştır. Örneğin, Ankara Valisi Abidin Paşa mahkeme öncesinde tutuklu bulunan kişilerin alabileceği cezalar hakkında bilgi veriyordu. Buna göre; Kayseri ve kazalarında bildiri asma olaylarına dâhil olanlar 160 kişiyi geçiyordu. Bunların büyük bir kısmı komite üyesi olduklarını itiraf etmişti. Bir kısmı ise komiteye dâhil olduklarını ve haftalık bir miktar aidat verdiklerini itiraf etmişler ancak bu cemiyetin devlet aleyhindeki faaliyetlerinden haberdar olmadıklarını ve bunun bir hayır cemiyeti olduğunu sandıklarını beyan etmişlerdi. Abidin Paşa bir Müslüman’ı, muhacir bir arabacıyı ve bir zaptiye erini öldürme suçlarından tutuklananların ise idam cezasına mahkûm olacaklarını düşünüyordu. Bildiri asma olayına karışan 160 kişinin ceza kanunnamesinin 52. maddesinden 58. maddesine kadar olan kanun maddelerine nazaran çoğunun idamı veya kürek, kalabentlik ve hapis cezalarıyla mahkûmiyetleri mümkündü. Yozgat’ta ise bu olaylardan dolayı 87 kişi tutuklanmıştı. Bunlardan 3’ü komiteye dâhil olduklarını itiraf, diğerleri ise inkâr etmişlerdi (BOA, Y. A. HUS, 270/38). Merzifon’da ise tutuklu 40 kadar Ermeni bulunduğu, güvenliklerinin temini için zaptiye kuvvetlerinin yeterli gelmemesi dolayısıyla Tokat ve Amasya sancaklarından buraya kuvvet sevkinden anlaşılmaktadır (BOA, Y. A. HUS, 270/62). Osmanlı belgelerinde yer alan kayıtlara göre Ankara hapishanesine götürülen tutukluların sayısı, yolda bulunanlarla beraber 400’den fazla idi. Bu kadar fazla tutuklunun sevk edilmesi beraberinde bazı güçlükleri de getiriyordu. Kayseri’den Ankara’ya götürülen tutuklulardan ikisi yolculuk esnasında firar etmişlerdi2.

Tutuklu Ermenilerin sayıları ile ilgili olarak yabancı temsilcilerin verdikleri sayılar ise Anadolu’nun pek çok şehrinde değişik suçlardan dolayı tutuklanan tüm Hristiyanları kapsadığı için oldukça yüksektir. İstanbul’daki İngiliz Büyükelçisi Clare Ford, 26

2 Kayseri’den sevk olunan 117 Ermeniden ikisi ayaklarındaki prangayı keserek gece saat sekizde firar etmişlerdi (BOA, Y. PRK. UM, 26/89). Ermenilerin kaçtıkları sırada Tabur ağası Kadri ile Yüzbaşı Tevfik’in sarhoş olduklarını bildiren Abidin Paşa, çevre kaymakamlara haber gönderdiğini ve pek çok zaptiye kolları ile köylüler sevk edilerek firarilerin yakalanması için çalışıldığını bildirmişti. 115 mahkûm ile 20 Mart’ta Ankara’ya ulaşmıştı. Sadi ve Arif Paşalarla birlikte firara kimlerin sebep olduğu sorgulandı. Sadi ve Arif Paşaların trenle İstanbul’a yola çıktığını haber veren Abidin Paşa kendilerinin gerekli bilgileri vereceklerini bildirmişti (BOA, Y. A. HUS, 272/25; OBE, c. 12, Belge No: 13). Vali Abidin Paşa firarilerin yakalanması için tahkikatı devam ettirmiş, yakalanmaları için hiçbir kaymakam ve zabıta memurunun yerlerinden ayrılmamaları için emir vermişti (BOA, Y. MTV, 76/17). Kayseri’den Ankara’ya getirilirken firar eden Panos ve Parsencik isimli Ermeniler ancak 29 Mart 1893 tarihinde yakalanacaklardı (BOA, A. MKT. MHM, 733/46).

Şubat’ta İngiliz başbakanına olaylardan dolayı 2.000 Hristiyan’ın tutuklu olduğunu bildiriyordu (Turkey, 1896: Belge No: 89, s. 63; Şimşir, 1989: Belge No: 110, s. 150). Bundan yaklaşık bir ay kadar sonra 25 Mart’ta Samsun’da bulunan İngiliz Fahri Konsolosu Spadaro raporunda tutuklu bulunan Hristiyan sayısını 1.800 olarak veriyordu. Spadaro’nun raporuna göre tutuklu bulunan Hristiyanların illere göre dağılımı şu şekilde idi:

Tablo 2. Spadaro’nun raporu

Yozgat ileri gelenleri 142

Yozgat köylüleri 338 Kayseri 280 Merzifon 50 Tokat 50 Sivas 300 Amasya 70 Divriği 80 Arapkir 150 Harput 70 Diyarbakır 70 Halep ve Maraş 20 Hacıköy (Gümüşhacıköy) 30 Çorum 30

Belirlenemeyen diğer yerler 120

TOPLAM 1800

Kaynak: Turkey, 1896: Belge No: 110, s. 81; Şimşir, 1989: Belge No: 125, s. 182.

Ankara ve Trabzon’daki İngiliz konsoloslarının tutuklu Ermeniler ile ilgili olarak verdikleri rakamlar ise Osmanlı kaynaklarındaki sayılara daha yakın görünmektedir. Ankara’da bulunan İngiliz Konsolos Vekili Tom Newton, 28 Mart tarihli raporunda Yozgat ve Kayseri’den gelen mahkûmların Ankara’ya vardığını ve bunlarla birlikte toplam tutuklu sayısının 180’e ulaştığını bildirmektedir. Trabzon’daki İngiliz Konsolosu H. Z. Longworth ise 1 Nisan tarihli telgrafında Trabzon haricindeki vilayetlerde olaylarla ilgili olarak tutuklananların sayısını 550 olarak vermektedir. Clare Ford’un 26 Mart tarihli raporunda bildirdiği üzere bazı İngiliz gazeteleri olayları oldukça abartarak anlatmışlardı hâlbuki tutuklu Ermenilerin sayısı söylenenlerin yarısı kadar bile değildi (Turkey, 1896: Belge No: 110, s. 81; Şimşir, 1989: Belge No: 125, s. 183).

Amerikan gazetelerinde Ermeni tutukluları ile ilgi olarak yayınlanan haberlerde de tutuklu sayıları oldukça abartılı idi. 10 Nisan tarihli The Washington Post ve Boston Daily Globe gazetelerinin haberlerine göre Ermeni tutuklularının durumu her geçen gün daha ciddi bir hal alıyordu. Ermenilerin tutuklandığına dair sürekli haberler alındığı bildiriliyordu. Yaklaşık 2.000 Hristiyan’ın hapishanelerde olduğu ve Sultan’ın Ermeni tutuklular için genel bir af ilan edeceğinin ise büyük bir saçmalık olduğu yazıyordu (The Washington Post, 10 April 1893: 1; Boston Daily Globe, 10 April 1893: 1). Aynı haber ertesi gün Chicago Daily Tribune’de yer aldı. Haberde tutuklu sayısının 1.800 ile 2.000 olduğu ve sadece birkaç Ermeninin serbest bırakıldığı çünkü olaylara karıştıklarına dair hiçbir delil bulunamadığı belirtiliyordu (Chicago Daily Tribune, 11 April 1893: 5). Lock Haven Express gazetesi de aynı iddiaları sütunlarına taşıyordu. Yaklaşık 1.800-2.000 Hristiyan Ermeninin Türk hapishanelerinde bulunduğunu yazıyordu. Ermenilerin hapishanelerde olma sebebini ise Hristiyan dinine tabii olmalarına bağlıyordu. “Onlar dini inançlarından dolayı zindandalar. Hristiyanların birleşmiş sesi, onlar için özgürlüğü talep etmeli ve bu önemli talepte ısrar etmelidir” deniyordu (The Lock Haven Express, 12 April 1893). Başka bir haberde “İstanbul’daki İngiltere elçiliğine İzmir, Trabzon ve Anadolu’nun diğer yerlerindeki konsolosluklardan gönderilen bir listede çeşitli suçlardan dolayı tutuklu bulunan 1.800 Ermeninin isimleri bulunuyor” (The Rolla New Era, 15 April 1893: 2), denilerek en azından tutuklu bulunanların Anadolu’daki tüm Ermeniler olduğu vurgulanmıştı.

Osmanlı Devleti’nin Washington’daki elçisi Mavroyani Bey, Dışişleri Bakanı Sait Paşa’ya Amerikan gazetelerinde yer alan bu haberler konusunda bilgi veriyordu. Yayınlanan haberlerde “zavallı Ermeniler, 1.800 Hristiyan hapiste, Avrupa’nın müdahalesi isteniyor, Berlin Antlaşması’nı imza eden devletler Ermenileri, Kürtlerin zulüm ve vahşetinden korumalıdır” şeklinde propagandalar yapıldığını anlatıyordu (OBE, c. 12, Belge No: 48).

Benzer Belgeler