• Sonuç bulunamadı

1.3. ESERLERİ

2.1.3. Olay Örgüsü

Hem kurgu hem de realite unsurunu içeren olay örgüsü; zaman, mekan, şahıs kadrosu ve bakış açısıyla ilintili olarak şekillenir. Aktaş “ olay örgüsüherhangi bir alaka

ile bir arada bulunan veya birbirleriyle ilgilenmek mecburiyetinde kalan fertlerden en az ikisinin karşılıklı münasebetlerinin tezahürüdür.”21 derken bu yapısal unsurun işlevine

vurgu yapar.

Pinhan romanı, yazarın “Toprak, Hava, Su ve Ateş” unsurlarıyla ayırdığı dört ana bölümden oluşur; fakat biz romanı asıl ve çerçeve vakayı oluşturan metin halkalarını dikkate alarak iki ana bölümde inceledik.

Birinci bölüm, başkişi Pinhan’ın değişen zaman ve mekanlardaki ruhsal yolcuğunu içerir. Bu kısımda yer alan olaylar, asıl vaka niteliğini taşır. Asıl vaka, yedi arkadaşıyla beraber bir ağacın tepesinde kuş avlayan Pinhan’ın Dürri Babayla tanışmasıyla başlar. Dürri Baba Pinhan’ı görür görmez büyük bir itinayla sakladığı sırrını anlar ve onu tekkeye davet eder. Tekkeye katılan Pinhan, bilmediği bir kapıyla karşılaşır. Kapı, Pinhan’a tüm kıllarından arınıp soyunmasını söyler. Üstündeki kıyafetlerden kurtulan; vücudundaki kılları kopararak çırılçıplak kalan Pinhan, hünsalık halinden utanmadığını fark eder. Bilinçsizce girdiği kapıdan çıkan Pinhan, Dürri Baba’yı görür. Dürri Baba, kendisine bir inci emanet eder; inciyi alıp tekkeden ayrılan Pinhan, İstanbul’a gider. Dürri Baba tekkesine gidiş, dönüş aşamasıdır. Böylece bireyleşim serüveninde önemli bir aşama kaydedilmiş olur. İstanbul sokaklarında dolaşan Pinhan, inciyi çaldırır. Bu olay, asıl vakanın hareketlilik kazanmasını sağlar ve serüveni başlatan bir nitelik taşır. Pinhan, Kavanoz Bekir tarafından çalınan inciyi bulmaya çabaladığı bir anda, Bekir’e rastlar. Onun inciyi Cüce Cafer’e sattığını öğrenir ve Cafer’in evine gider. İnci’yi Pinhan’a vermek istemeyen Cafer, Pinhan’ı Manol’un meyhanesine götürür. Burada Karanfil Yorgakiyle tanışan Pinhan, cinsel bir arzuyla Yorgaki’ye yönelir. Yorgakiyle geçirdiği gece sonrası onun yanından ayrılan Pinhan, Akrep Arif Mahalle’sinde altı koca kadınla karşılaşır ve bu altı kadın tarafından Nida hamamına götürülür. Büyük bir acı ve sancı içinde kalan Pinhan, bir rüya görür. Rüyasında yılanın bedenine zehir akıttığını fark eden Pinhan, kendine geldiğinde kızıl saçlı bir kadına dönüşmüştür. Cinsel kimliğine kavuşan Pinhan, Dürri Baba tekkesine gider. Tekke, bir iftira sonrası Denizli kadısına gönderilen fermanla yıkılmıştır. Tekkenin görünümü karşısında derin bir hüzne kapılan Pinhan, çocukluğunun sırdaşı olan derenin yanına varır. Derenin yanında rüya gören Pinhan, ruhundaki tüm zıtlıkları bütünleyerek tek zerrede koca bir dünyayı seyreder, içindeki yılanın zehrini akıtır ve ölür.

İkinci bölüm ise Akrep Arif Mahallesi ve Hezarpare Horoz Baba tekkesinde yaşanılan olayları içerir ve çerçeve vaka niteliği taşır. Bu bölüm, Nakş-ı Nigar’ın hastalanmasıyla başlar. Dönemin paşalarından Semiz Halil’in kızı Nakş-ı Nigar, tedavi için Akrep Arif mahallesinde Bedrenk Asiye’nin yanına götürülür. Bedrenk Asiye’nin şifalı otlarıyla iyileşen Nakş-ı Nigar, mahalleliye minnet duygusunu ifade etmek için buraya bir hamam yaptırır. Nakş-ı Nigar’ın bu yardımını, mahalleli karşılıksız bırakmak istemez ve mekanın ismini Nakş-ı Nigar olarak değiştirir. Eski ismine -Akrep Arif’e- ihanet ettiğini düşünen mahalle, huzurunu ve düzenini kaybederek felaketlerin yaşayıcısı olur. Çerçeve vakayı oluşturan bir diğer metin halkası, Hezarpare Horoz Baba tekkesinde gelişir. Tekkenin başdervişi olan Şeyh Mehmet Mühür Efendi, kendisine emanet edilen İtikad-ı Anasır’ı korumak için Cenaze Mustafa’ya verir ve Dürri Baba tekkesine ulaşmasını sağlar.

Pinhan romanında olay örgüsü, başkişi Pinhan’ın yaşadığı süreç üzerine kuruludur. Zamanda geri dönüşle olayları anlatan tanrısal bakış açısı, birinci bölümde başkişinin geçmiş ve şimdi boyutlu yaşantısına, kendileşme serüvenine yer verirken; ikinci kısımda birbirinden farklı kişi, mekan ve zamanlara yönelerek kurgunun dış çerçevesini oluşturur. Zaman ve mekana paralel olarak başlatılan vaka süreci, Pinhan’ın inciyi çaldırması dışında -bu metin halkasının zayıf ve yetersiz biçimde kurgulandığı göz önünde bulundurulsa- herhangi bir gizem ve merak unsuru içermez. Bu nedenle romanda çatışmaya bağlı gerilim yok denecek kadar azdır. Bununla birlikte dağınık bir şekilde anlatılan olaylarda bazı kişilerin durumu herhangi bir sonuca bağlanmaz; Hezarpare Horoz Baba tekkesi, Dürri Baba tekkesi ve Akrep Arif mahallesinde yaşayan çok insandan bahsedilmesine rağmen herhangi birinin akıbeti hakkında bilgi verilmemesi;eserin gidişatının yazar tarafından takip edilmediğini gösterir. Oysa karakterlerin yaşam çizgileriyle vaka arasında doğrudan bir ilişki vardır. Bu ilişki belirsizleştiğinde ya da koptuğunda zayıf ve eksik bir anlatım ortaya çıkar.

Başkişinin zaman ve mekan boyutlu değişim sürecini nedensellik bağı oluşturmadan ve simetrik bir anlatım bütünlüğü sağlamadan aktaran yazar, vaka birimlerine uygun ve mantıklı durumlar icat edemez. Bunun temel yansıması, başkişi Pinhan’ın tekkeye girmesi ve Karanfil Yorgaki’nin yanında iken kendini ansızın Akrep Arif mahallesinde bulması bu durumun somut örnekleridir. Bir hazırlık süreci ve alt yapı oluşturmadan Pinhan’ın tekkeye varış ve Nida hamanına giriş süreci, “tesadüf eseri”

görüntüsü verir. Bu durum, kurmaca metnin değerini olumsuz yönde etkilerken realite unsuruna da zarar verir. Wayne C. Booth, Kurmacanın Retoriği isimli eserinde “dramatik canlılık, inandırıcılık, sahicilik, gerçeklik havası, konunun tatminkar bir şekilde işlenmesi, tarafsızlık gibi unsurların eserin kendisinde aranan genel nitelikler olduğunu söyler.”22 Bahsi geçen özelliklere paralel olarak tutarlılık ilkesini de göz ardı eden yazar,

sağlam bir olay örgüsü üzerinde metin halkalarını inşa edemez.