• Sonuç bulunamadı

A. İşleme Dayalı Piyasa Dolandırıcılığı Açısından

1. Maddi Unsurlar

a. Fail

Her suçun mutlaka bir faili vardır. Fail, suç oluşturan hareketi işleyen kişidir328. Ceza hukuku bakımından hareket yeteneğine sadece gerçek kişiler sahiptir329. Bu nedenle tüzel kişiler suç faili olamazlar. Zira tüzel kişilerin hareket yeteneği yoktur330.

Suç ve ceza içeren kanunlarda yer alan suçlar, genellikle “herkes tarafından işlenebilen suçlar” şeklinde düzenlenmiştir. Başka bir deyişle bu tür suçların faillerinde insan olmaktan başka özelliklere sahip olunması aranmamıştır. Bu sonuca suçların kanuni tariflerinde yer alan; “her kim”, “kimse”, “kişi” ifadelerinden ulaşılmaktadır331. Ancak, bazı suç türlerinin belli özelliklere sahip olan kişiler tarafından işlenebileceği öngörülmüştür. Bu suçlara “özgü suçlar” denilmektedir.

Örneğin, TCK’da yer alan zimmet suçu sadece kamu görevlileri tarafından işlenebilir332.

328 KOCA/ÜZÜLMEZ, s. 104.

329 İÇEL, s. 249; DEMİRBAŞ, s. 239; ARTUK/GÖKCEN/ALŞAHİN/ÇAKIR, s. 361; ÖZEN, Öğreti ve Uygulama Işığında Ceza Hukuku Genel Hükümler, s. 314.

330 ZAFER, s. 151; HAKERİ, s. 139; ARTUK/GÖKCEN/ALŞAHİN/ÇAKIR, s. 373. Tüzel kişiler adına işlem yapanlar haricinde, tüzel kişiliğin tümünü işlenen suçtan sorumlu tutmanın cezaların şahsiliği ilkesi ile çeliştiği yönünde görüş için bkz. İÇEL, s. 251; M. Yasin ASLAN, “Türk Hukukunda Tüzel Kişilerin Ceza Sorumluluğu”, Ankara Barosu Dergisi, Y. 68, S. 2010/2, 233- 246, s. 244. Zira ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesi, tüzel kişilerin cezai sorumluluğu aleyhindeki görüşlerin temel dayanak noktasını teşkil etmektedir. Asuman İNCE TUNCER, “Tüzel Kişilerin Cezai Sorumluluğu”, Dr. Dr. h.c. Silvia Tellenbach’a Armağan (Editörler: Feridun YENİSEY/ İzzet ÖZGENÇ/Ayşe NUHOĞLU/Adem SÖZÜER/Faruk TURHAN), Seçkin Yayınları, Mayıs 2018, 687- 710, s. 695. Öğretide Soyaslan’a göre; para cezası, müsadere, faaliyetten alıkoyma gibi yaptırımlar açısından tüzel kişilerin suçun faili olmalarına engel bir durum yoktur. Doğan SOYASLAN, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Yetkin Yayınları, 8. Baskı, Ankara 2018, s. 249. Aksi görüş için bkz.

Hasan BIYIKLI, “Tüzel Kişilerin Ceza Sorumluluğu ve Türk Ceza Hukuku Sistemi (I)”, Yargıtay Dergisi, Ekim 1981, C. 7, S. 4, 505- 518. Yazara göre, tüzel kişilerin ceza sorumluluğu meselesi öğretide ele alınırken tüzel kişilerin suç işleyip işleyemeyeceklerine odaklanılmaktadır. Hâlbuki suç işleme yetisine sahip olmak ile işlenen suçtan sorumlu olmak farklı hususlardır. BIYIKLI, agm., s.

507.

331 Aksi görüş için bkz. Nevzat TOROSLU/Haluk TOROSLU, Ceza Hukuku Genel Kısım, Savaş Yayınevi, 24. Baskı, Ankara 2018, s. 108.

332 ZAFER, s. 152; TOROSLU/TOROSLU, s. 107-108; ÖZEN, Öğreti ve Uygulama Işığında Ceza Hukuku Genel Hükümler, s. 315.

111

Özgü suçlar kendi içinde, “gerçek özgü suçlar” ve “görünüşte özgü suçlar” olarak ikiye ayrılır. Gerçek özgü suçlar, sadece belli sıfata veya özelliğe sahip kişiler tarafından işlenebilen suçlardır. Bu suçlarda, söz konusu sıfat veya özellik kişiden kaldırıldığı durumda hareket veya netice başka bir suçu oluşturmaz. Gerçek özgü suçlara rüşvet suçu (TCK md. 252) örnek gösterilebilir. Görünüşte özgü suçlar ise, herkes tarafından işlenebildiği gibi belirli bir sıfat veya özelliğe sahip olan kişiler tarafından da işlenebilen suçlardır. Örneğin, herkes tarafından işlenebilen güveni kötüye kullanma suçu ile sadece kamu görevlileri tarafından işlenebilen zimmet suçu arasında böyle bir ilişki vardır. Burada, zimmet suçu görünüşte özgü suç özelliği gösterir333.

İşleme dayalı piyasa dolandırıcılığı suçunda fail, kanun metninde tanımlanan suçun maddi unsurunu oluşturan işlemleri gerçekleştiren gerçek kişi veya kişiler ile bunlarla beraber hareket edenlerdir. Bu suç fail bakımından özellik arz etmez, herkes tarafından işlenebilir. Bu suç, tek kişi tarafından işlenebileceği gibi birden çok kişi tarafından da işlenebilir. Kanun metninde yer alan, “…alım veya satım yapanlar, emir verenler, emir iptal edenler, emir değiştirenler veya hesap hareketi gerçekleştirenler…” şeklindeki çoğul ifadeler yanıltıcı olmamalıdır. Bu ifadeler suçun çok failli bir suç olduğunu, yani mutlaka birden çok kişi tarafından işlenmesi gerektiğini göstermez.

Alım satım şeklindeki sermaye piyasası işlemleri yatırımcılar tarafından doğrudan yapılamamakta, aracı kurumlar vasıtası ile yapılabilmektedir. Dolayısıyla aracı kurumlar da manipülatif nitelikteki alım satım işlemlerine zorunlu olarak aracılık yapmak durumunda kalmaktadır334. Bu suç ancak kasten ve hatta özel kastla

333 ÖZEN, Öğreti ve Uygulama Işığında Ceza Hukuku Genel Hükümler, s. 315. Öğretide, zimmet suçunu gerçek özgü suç olarak değerlendiren görüş de bulunmaktadır. Bu görüş, gerçek özgü suçlar ile görünüşte özgü suçları ayırmada ölçüt olarak suçun nitelikli hâle gelip gelmemesini esas almaktadır. Şayet herkes tarafından işlenebilen bir suç, belli sıfat veya özelliğe sahip kişiler tarafından işlendiğinde nitelikli hâle geliyorsa, başka bir deyişle suçun nitelikli hâli ancak belli özellikteki kişiler tarafından işlenebiliyorsa görünüşte özgü suç söz konusu olur. ZAFER, s. 153;

ARTUK/GÖKCEN/ALŞAHİN/ÇAKIR, s. 362.

334 Bu durum, suçun özgü suç olduğu anlamına gelmez. Aracı kurumlara alım satım emrini verenler, aracı kurum çalışanı olmayan normal yatırımcılardır. Dolayısıyla, bu suçun mutlaka aracı kurum çalışanları veya belli özelliğe sahip kişiler tarafından işlenmesi gibi bir koşul yoktur. Aksi görüş için bkz. Muammer KETİZMEN/Arzu BALAN, “Dolandırıcılık Suçu ile İşleme Dayalı Piyasa Dolandırıcılığı Suçu Arasındaki Farklar Üzerine Bazı Tespit ve Değerlendirmeler”, 5. Türk-Kore Ceza Hukuku Günleri Karşılaştırmalı Hukukta Ekonomik Suçlar Uluslararası Sempozyumu, 23-24/09/2019, https://hacibayram.edu.tr/turkkoreceza/teblig-metinleri, E.T. 31/12/2019, s. 8.

112

işlenebildiğinden, işlemin manipülatif amaçla yapıldığını bilmeyen ve bilebilecek durumda olmayan aracı kurum ve yetkilileri işlenen suçtan sorumlu tutulamayacaklardır. Bilebilecek durumda olanların ise piyasayı yanıltıcı işlem yapmak konusunda özel kastlarının bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Bu yönde bir bulguya rastlanırsa, işlenen suçtan dolayı yatırımcı ile birlikte aracı kurumlar ve yetkilileri de sorumlu tutulabilirler. Suçu birlikte işleme hususunda iştirak iradelerinin bulunması durumunda da suça iştirak hükümlerinin uygulanması gündeme gelebilir.

2499 sayılı mülga SPK’da, işleme dayalı piyasa dolandırıcılığı suçunun faili olarak sadece alım veya satımı yapan kişi düzenlenmişti. Yürürlükteki Kanun’da ise fail olabilecek kişiler genişletilmiş ve alım satım yapanlara ilave olarak emir verenler, emir iptal edenler, emir değiştirenler ve hesap hareketi gerçekleştirenler de bu kapsama dâhil edilmiştir. Böylece sadece suça konu işlemin emrini veren, bu emri iptal eden veya değiştiren kişiler de suçtan sorumlu tutulabilecektir. Sorumluluğun doğabilmesi için emrin sisteme iletilmesi gerekmekle beraber işleme geçirilmesi gerekmez. Emrin işleme geçirildiği durumda zaten alım veya satım işlemi söz konusu olur. Şayet aracı kurum kendisine iletilen manipülatif nitelikteki müşteri emrini, bu emrin piyasayı yanıltma amacıyla verildiğini bilerek ve piyasayı yanıltmak amacıyla sisteme girerse, aracı kurumun ilgili çalışanları da bu suçun faili olarak sorumlu tutulabilir335.

Bu suç, birer özel hukuk tüzel kişisi olan aracı kurumlar veya hisseleri piyasada işlem gören şirketlerin faaliyetleri kapsamında da işlenebilir. Ancak bu durumda, daha önce de ifade ettiğimiz üzere tüzel kişi olarak aracı kurum fail olamaz. Bu durumda fail, tüzel kişi aracı kurumun suç oluşturan işlem veya işlemleri yapan yetkilisi olacaktır336. Her ne kadar tüzel kişiler fail olamasa ve haklarında ceza yaptırımı uygulanamasa da TCK uyarınca haklarında güvenlik tedbirine hükmolunabilir (TCK md. 20/2). SPK da 114. maddesinde bu hususu açıkça düzenlemiştir. Anılan hükme göre, “106 ncı ve 107 nci maddelerde tanımlanan

335 ŞENSOY, agm., s. 386; KAPLAN/BEYOĞLU, agm., s. 265.

336 EVİK, age., s. 164. Tüzel kişinin yetkilisi kavramı, imzasıyla tüzel kişiyi temsil eden, hak kazandırıcı veya borç yükleyici işlem yapabilen kimseyi ifade eder. KAPLAN/BEYOĞLU, agm., s.

265. Cezaların şahsiliği ilkesi gereği, sadece suç oluşturan hareketi yapan aracı kurum yetkilisinin ve iştirak kuralları kapsamında bu harekete katılan yetkililerin sorumlu tutulması gerekir. DURSUN, age., s. 284.

113

suçların bir tüzel kişinin yararına olarak işlenmesi hâlinde ilgili tüzel kişi hakkında tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.” SPK’nın TCK’ya gönderme yapan bu özel hükmü gereği, işleme dayalı piyasa dolandırıcılığı suçunun bir tüzel kişi aracı kurum veya şirket yararına olarak işlenmesi hâlinde, o aracı kurum veya şirket hakkında TCK’da düzenlenen tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerine (TCK md. 60)337 hükmolunabilecektir338.

b. Mağdur

Her suçun mutlaka bir mağduru vardır. Mağdur, ceza normu ile korunması amaçlanan, suç işlenmesi ile ihlal edilen hukuki değerin sahibi olan kişidir339. Bu nedenle bir suçun mağdurunu belirlemek için öncelikle suçun işlenmesiyle ihlal edilen hukuki değerin belirlenmesi gerekir340. Çalışmamızın ilgili kısmında, işleme dayalı piyasa dolandırıcılığı suçuyla korunması amaçlanan hukuki değerlerin, öncelikle yatırımcıların piyasaya olan güveni ve bu sayede ülke ekonomisinin korunması olduğunu ifade etmiştik.

Öğretide Yenidünya’ya göre, bu suç aslında bir dolandırıcılık türüdür. Çünkü dolandırıcılıkta olduğu gibi burada da kişiler kandırılmakta, aslında yapmayacakları işlemleri failin aldatıcı hareketleri neticesinde yapmaktadırlar. Dolandırıcılık suçunda mağdur belirli bir kişidir ve bu kişi, fail tarafından hileli hareketlerle kandırılan ve bu nedenle zarara uğrayan kişidir. Ancak dolandırıcılıktan farklı olarak işleme dayalı piyasa dolandırıcılığı suçunda failin aldatıcı hareketleri neticesinde yapay olarak fiyatı etkilenen sermaye piyasası aracı üzerinde işlem yapan kişiler

337 Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirleri, TCK’nın 60. maddesinde düzenlenmiştir:

“ Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirleri

Madde 60- (1) Bir kamu kurumunun verdiği izne dayalı olarak faaliyette bulunan özel hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcilerinin iştirakiyle ve bu iznin verdiği yetkinin kötüye kullanılması suretiyle tüzel kişi yararına işlenen kasıtlı suçlardan mahkûmiyet halinde, iznin iptaline karar verilir.

(2) Müsadere hükümleri, yararına işlenen suçlarda özel hukuk tüzel kişileri hakkında da uygulanır.

(3) Yukarıdaki fıkralar hükümlerinin uygulanmasının işlenen fiile nazaran daha ağır sonuçlar ortaya çıkarabileceği durumlarda, hakim bu tedbirlere hükmetmeyebilir.

(4) Bu madde hükümleri kanunun ayrıca belirttiği hallerde uygulanır.”

338 Mülga 2499 sayılı SPK’da tüzel kişiler için bu şekilde güvenlik tedbiri öngörülmüş değildi. Bu durum öğretide eleştirilmekte ve tüzel kişiler için de 5237 sayılı TCK’ya uygun şekilde güvenlik tedbirlerini düzenlenmesi gerektiği ifade edilmekteydi. KOCASAKAL, agm., s. 1018.

339 KATOĞLU, agm., s. 661; HAFIZOĞULLARI/ÖZEN, s. 208; TOROSLU/TOROSLU, s. 114;

SOYASLAN, s. 250; ÖZEN, Öğreti ve Uygulama Işığında Ceza Hukuku Genel Hükümler, s. 325.

340 ÜNVER, s. 145.

114

belirli değildir. Bu nedenle bu suçun anonim bir dolandırıcılık türü olduğu söylenebilir. Sonuç olarak denilebilir ki bu suçta zarar görme tehlikesi içine giren kişilerin belirlenmesi oldukça güçlük taşımaktadır341.

Öğretide Bayındır’a göre ise piyasa dolandırıcılığı suçlarında mağdurun belirlenmesi çoğu zaman zor olmakla beraber, bu suçta iki mağdur bulunduğu söylenebilir. Bunlar, geniş anlamda mağdur olarak devlet342 ve dar anlamda mağdur olarak yatırımcılardır343. Başka bir görüşe göre ise bu suçlarda geniş anlamda mağdur, toplumu oluşturan bireylerin tümüdür. Bununla beraber, suç neticesinde gerçek kişi piyasa aktörleri de zarar görmüş ise özel anlamda mağdur olarak kabul edilebilirler344.

Kanaatimizce bu suçta mağdur belirli bir kişi veya kişiler değildir. Ceza hukukunda her suçun mutlaka mağduru olmakla beraber, bazı suçların mağduru belirli değildir. Bu tür suçlara “mağduru belirsiz suçlar” denir. Mağduru belirsiz olan suçlarda, toplumu oluşturan herkes mağdur olarak kabul edilir. Bu tür mağdurlara,

“geniş anlamda mağdur” denilmektedir. Mağduru belirsiz suçlar, genellikle tehlike suçu özelliği göstermektedir. Örneğin, TCK’da, genel tehlike yaratan suçlar (md. 170 vd.) ile kamu sağlığına karşı suçlar (md. 185 vd.) bölümlerinde düzenlenen suçlar bu niteliktedir345. Bu kapsamda, hem bir tehlike suçu olması hem de çalışma konumuzla olan benzerliği nedeniyle örnek olarak göstermek gerekirse TCK’nın 237.

maddesinde düzenlenen “fiyatları etkileme suçu” nun mağduru toplumu oluşturan herkestir. Zira fiyatları etkileme suçu da bir soyut tehlike suçudur346. Bu örnekten hareketle ve piyasa dolandırıcılığı suçuyla korunması amaçlanan hukuki değerlerin toplumun genel menfaatlerini ilgilendirmesi nedeniyle işleme dayalı piyasa

341 YENİDÜNYA, agm., s. 87.

342 Devletin suçların mağduru olabileceği yönündeki görüş için bkz. KATOĞLU, agm., s. 672.

Devletin hiçbir şekilde suçun mağduru olamayacağı konusunda görüş için bkz. ÖZGENÇ, s. 208- 209. Bu görüşe göre, devleti ilgilendiren suçlarda mağdur devlet değil, toplumu oluşturan bireylerdir.

Çünkü hak sahibi olan devlet değil, bireylerdir. Devletin hak ve yarar sahibi olabileceğini ifade eden görüşler, faşizm ve Nazizm fikirlerinin hukuka yansımasıdır. Aynı yönde görüş bildiren Ünver’e göre, devletin mağdur olabileceği görüşü, modern devlet anlayışı, ceza hukukunun amacı ve çağdaş hukuksal değerlerin korunması öğretisi ile bağdaşmaz. Devlet, hukuki değerlerin sahibi değil, taşıyıcısı ve temsilcisidir. Hukuki değerlerin sahibi, sadece bireyler olabilir. ÜNVER, s. 142.

343 BAYINDIR, s. 105. Aynı yönde bkz. KAPLAN/BEYOĞLU, agm., s. 263- 264. Yazarlara göre, toplumu oluşturan bireylerin her biri de bu suçun mağduru olarak kabul edilmelidir.

KAPLAN/BEYOĞLU, agm., s. 264.

344 GEÇER, agm., s. 248; KÜTÜK, s. 159; BAYSAL, s. 44; ÖZ, agm., s. 145.

345 ÖZEN, Öğreti ve Uygulama Işığında Ceza Hukuku Genel Hükümler, s. 328.

346 AKBULUT, agm., s. 41.

115

dolandırıcılığı suçunun mağdurunun da toplumu oluşturan herkes olduğunu ifade edebiliriz347. Ancak, suç sonucu bir zarar meydana gelirse ve bundan dolayı belirli yatırımcılar zarar görürse, bu yatırımcıların tespit edilebilmesi kaydıyla onlar da bu suç açısından dar anlamda mağdur olarak kabul edilebilirler ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) hükümleri uyarınca katılan sıfatını alarak davaya katılabilirler.

Bu noktada, SPK’nın 115. maddesinin 2. fıkrasında yer alan Kurul’un davaya katılması ile ilgili düzenlemeye değinmek gerekir. Bu hükme göre, Kurul’un Cumhuriyet başsavcılığına yazılı başvurusu üzerine başlatılan soruşturmanın kamu davasının açılması ile sonuçlanması hâlinde iddianamenin bir örneği Kurul’a tebliğ edilir ve Kurul katılan sıfatını kazanır. Burada bahsi geçen katılma, ceza muhakemesinde davaya katılmadır. Katılma, kamu davasına katılma başlığı altında CMK’nın 237. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükmün 1. fıkrasına göre,

“Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler.” Madde metninden de anlaşılacağı üzere, ceza muhakemesinde davaya katılabilmek için öncelikle dava konusu suçtan dolayı mağdur, suçtan zarar gören veya malen sorumlu olmak gerekir. Gerçek kişilerin yanı sıra tüzel kişiler de katılan sıfatını alabilirler.

Burada Kurul’un katılan sıfatını alması, Kurul’un suçtan zarar gören olmasından kaynaklanmaktadır348.

Ceza muhakemesinde davaya katılma, kamu davasının açılmasından sonra mahkemeye dilekçe verilmesi veya katılma istemini içeren sözlü başvurunun duruşma tutanağına geçirilmesi suretiyle olur (CMK md. 238/1). Davaya katılma başvurusu hakkındaki kararı, kamu davasını gören mahkeme verir. Mahkeme, katılma başvurusu hakkında kararını vermeden önce Cumhuriyet savcısını, sanığı ve varsa müdafiini dinler (CMK md. 238/3). Görüldüğü üzere ceza muhakemesinde davaya katılmanın normal usulü, görülmekte olan kamu davasında mahkemeye başvurmak suretiyle gerçekleşir. Sermaye piyasası suçları ile ilgili olarak Kurul’un davaya katılması ise istisnai bir düzenlemedir. Başka bir deyişle, Kurul’un sermaye

347 Aynı yönde bkz. GEÇER, agm., s. 248; BEZCİ, agm., s. 273.

348 ÖZEN, Ceza Muhakemesi Hukuku, s. 92.

116

piyasası suçları ile ilgili davalarda katılan sıfatını alabilmesi için mağdur, suçtan zarar gören veya malen sorumlu olmasına ve katılma başvurusunda bulunmasına gerek yoktur. Durum böyle olmakla beraber, “katılanın hakları” (CMK md. 239) gibi katılma ile ilgili diğer hususlarda, Kurul hakkında da CMK hükümlerinin uygulanacağında şüphe yoktur.

Tüzel kişilerin suçların mağduru olup olamayacağı konusu öğretide tartışmalıdır.

Bir görüşe göre, tüzel kişiler suçun mağduru olamazlar, sadece suçtan zarar gören olabilirler349. Bizim de katıldığımız diğer bir görüşe göre ise tüzel kişiler suçun mağduru olabilirler. Zira tüzel kişiler de kendilerini oluşturan kişilerden bağımsız olarak hukuken kişidirler ve çeşitli hak veya menfaatlerin sahibi olabilirler350. Bu kapsamda, bu suçun işlenmesi sonucu tüzel kişilerin de hak veya menfaatleri ihlal edilirse onlar da suçun mağduru olarak kabul edilebilirler351.

c. Hareket

Hareket, iradi olarak, belli bir amacı gerçekleştirmek için insan bedeninden yapmak veya yapmamak şeklinde ortaya çıkan, dış dünyada gerçekleşen insan davranışıdır352. Yapma şeklinde oluşan hareket icrai, yapmama şeklinde oluşan hareket ise ihmali harekettir. İhmali hareket, hukuken belirli bir şekilde davranma yükümlülüğünün bulunduğu durumlarda bu yükümlülüğe uymamak şeklinde ortaya çıkar353.

İşleme dayalı piyasa dolandırıcılığı suçunun düzenlendiği SPK’nın 107.

maddesinin 1. fıkrası hükmüne göre, “Sermaye piyasası araçlarının fiyatlarına, fiyat değişimlerine, arz ve taleplerine ilişkin olarak yanlış veya yanıltıcı izlenim

349 ÖZGENÇ, s. 208; HAKERİ, s. 141; ARTUK/GÖKCEN/ALŞAHİN/ÇAKIR, s. 374;

KOCA/ÜZÜLMEZ, s. 106-107; KAPLAN/BEYOĞLU, agm., s. 263; ÜNVER, s. 142. Ancak, Ünver çalışmasının başka bir bölümünde bu görüşünün zıttı olarak: “Örneğin, suçun maddi konusu herhangi bir insan veya herhangi cismani bir şey olabilirken, pasif süje yalnızca herhangi bir gerçek kişi, tüzel kişi ve tüzel kişiliği olmayan (toplum, aile gibi) kişi topluluğu olabilir…” ifadesine yer vermiştir.

ÜNVER, s. 144.

350 SOYASLAN, s. 250; TOROSLU/TOROSLU, s. 115; DEMİRBAŞ, s. 523; KATOĞLU, agm., s. 672; ÖZEN, Öğreti ve Uygulama Işığında Ceza Hukuku Genel Hükümler, s. 326.

351 Aksi görüş için bkz. BAYINDIR, s. 105- 106; GEÇER, agm., s. 248.

352 Bahri ÖZTÜRK/Mustafa Ruhan ERDEM, Uygulamalı Ceza Hukuku ve Güvenlik Tedbirleri Hukuku, Seçkin Yayınları, 18. Baskı, Ankara 2018, s. 195; ÖZBEK/DOĞAN/BACAKSIZ/TEPE, s.

212; KOCA/ÜZÜLMEZ, s. 92.

353 ÖZEN, Öğreti ve Uygulama Işığında Ceza Hukuku Genel Hükümler, s. 225.

117

uyandırmak amacıyla alım veya satım yapanlar, emir verenler, emir iptal edenler, emir değiştirenler veya hesap hareketleri gerçekleştirenler iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin günden on bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılırlar.

Ancak, bu suçtan dolayı verilecek olan adli para cezasının miktarı, suçun işlenmesi ile elde edilen menfaatten az olamaz.” Görüldüğü üzere işleme dayalı piyasa dolandırıcılığı suçu, icrai hareketlerle işlenebilen bir suçtur.

İşleme dayalı piyasa dolandırıcılığı suçunun hareket unsurunu, normal şartlarda tek başlarına kanuna uygun görünen, belirli bir amaç için işbirliği içerisinde gerçekleştirildiklerinde ise piyasa dolandırıcılığına neden olan alım ve satımlar, emirler ve hesap hareketleri oluşturmaktadır. 2499 sayılı mülga SPK’da sadece alım veya satım şeklinde işlenebileceği belirtilen işleme dayalı piyasa dolandırıcılığı suçu;

yürürlükteki 6362 sayılı SPK ile birlikte sermaye piyasasındaki fiyatları etkilemek amacıyla alım satım yapmanın yanında sisteme alım emri girmek, talepte düşüş beklentisi oluşturmak amacıyla satım emri vermek; emri iptal etmek veya değiştirmek suretiyle fiyatları etkilemek ve yatırımcıların kararlarını yapay şekilde yönlendirmek şeklinde ortaya çıkabilmektedir354. Kanunda düzenlenen seçimlik hareketlerin açıklanması konunun daha iyi anlaşılması açısından önem taşımaktadır.