• Sonuç bulunamadı

1928 yılında İran'ın Kum kentinde doğan Mûsâ Sadr’ın 1959'da Lübnan’a dönmesi ile birlikte Şiilerin canlandığını ve politik bir entite olarak Lübnan sahnesinde yer almaya başladığını görmekteyiz. Her şeyden önce, 1960’lar Lübnan’ının politik doğası, Mûsâ Sadr ve EMEL Hareketinin ortaya çıkmasını sağlayacak bir atmosferi içerisinde barındırmaktaydı. Nitekim Sadr, Şii toplumunun Lübnan politik sisteminden dışlanmışlığını ve parçalı yapısının getirdiği sorunları doğru tespit ederek topluluğun yeknesak bir yapı haline getirecek adımları cesaretle atmıştır. Sadr’ın Şii topluluk için önemini bahsetmeden önce onun hayatına baktığımızda Sadr’ın ailesinin köken olarak Lübnan’a dayandığı bilinmektedir. Nitekim ailesinin Osmanlı paşası olan Ahmet Cezzar Paşa (1772-1799) tarafından Şiilere yönelik olarak baskılarının artmasının ardından Lübnan’dan ayrılmak durumunda kalmıştır. Sadr, Tahran üniversitesinden hukuk eğitimi aldıktan sonra Şiilik eğitim merkezi olan Kum'da fıkıh ve mantık dersleri almıştır. Daha sonra Necef’e dönem Sadr burada önemli din adamlarından Seyid Muhsin el-Hâkim ve Ebu el-Kâsım el-Hoyi’den usul ve fıkıh dersleri almıştır. Görüldüğü üzere hayatının belirli dönemlerinde Lübnan, Irak ve İran da bulunmuş bu ülkelerde önemli din adamlarından eğitim almış ve Şii toplumla sıkı ilişkiler geliştirmiştir.48

Her ne kadar iyi bir dini eğitim almış olsa da Mûsâ Sadr’ın üniversite döneminde hukuk tahsili yapmasından ötürü sahip olduğu seküler eğitimi onu, bilinen Şii din adamlarından farklı bir noktaya ve söylem pratiğine sahip olmasına neden olmuştu. Klasik Şii din adamlarının tersine Lübnan’ın zorlayıcı koşullarının içerdiği açmazların farkındalığı nedeniyle kullandığı dengeleyici ve yumuşak üslubu onu, Şiilerin kendi aralarında var olan kutupları dengelenmesine ve Lübnan’ın geniş toplum

48 Siklawi, “The Dynamıcs of the AMAL Movement in Lebanon 1975-90”, 5–6; Halawi, A Lebanon Defied, 124–26.

25

kesimlerinin sempatisini kazanmasına yardımcı olmuştur. Bu minvalde Hristiyanlara göre Sadr, diğer din adamlarından farklı bir noktadaydı ve Sünnilerin ülke içerisinde artan etkinliklerini dengeleyebilecek aktivizmi ve Şii topluluğun radikalleşmesine ket vurabilecek gücü, nedeniyle önemli bir otorite olarak görülüyordu.49

Mûsâ Sadr, İran’dan Lübnan’a geldiğinde mücadelesini iki amaç etrafında yürüttüğü görülmektedir: Birincisi Lübnan devletini üzerinde lobi faaliyetleri ve başka sivil aktivitelerle baskı altında tutarak Lübnan Şiilerinin politik sistemde daha âdil bir şekilde temsil edilmelerini sağlamak istemiştir. İkincisi, büyük toprak sahiplerinin etkinliklerini azaltacak faaliyetlerde bulunarak Lübnan Şiileri üzerindeki etkinliklerini dizginlemek istemiştir. Nitekim Sadr’ın bu tutumuna en güçlü toprak beyi olan Kâmil el-Esad ile arasında çatışmaları beraberinde getirmiştir.50

Sadr, Şiilerin devletten bağımsız sivil organizasyonlar kurması gerektiğine inanmaktaydı. Şii Yüksek İslam Konseyi böyle bir düşüncenin eseridir. Mûsâ Sadr’ın Şiilerin tek bir çatı altında toplanmasını ve sorunlarının çözülmesi hususundaki önemli bir adımı olan Yüksek Şii İslam Konseyinin 1967 yılında kurulmasına öncülük edecektir. Bu konseyin başkanlığını esrarengiz bir şekilde kaybolduğu yıl olan 197851

yılına kadar sürdürmüştür. Konseyin kuruluş amacı, Lübnan’daki diğer dini cemaatlerde olduğu gibi Şii cemaatlerin de hususi işleriyle meşgul olacak resmi bir dini kurum ihdas etmekti. Konseyin görevi ise, Şii cemaatinin işlerinin tek çatı altında toplanması olmuştur.52 Bu noktada, Yüksek Şii İslam Konseyinin kurulması ve Mûsâ Sadr’ın

başkan olması ile birlikte ilk defa, bu dönemde parlamento sözcülüğü yapan Kâmil el- Esad’ın Şiiler üzerindeki siyasal gücüne denk sayılabilecek başka bir otoritenin doğmasına neden olmuştur. Bu durum, Yerel beylerin siyasal tekellerinin aşınmaya başlamasına neden olmuştur.53

49 Erdem, “Lübnan’da Şii Siyasi Hareketin Evrimi: EMEL’den Hizbullah’a”, 44–47. 50 Halawi, A Lebanon Defied, 147–48.

51 Mûsâ Sadr'ın Kaybolma süreci aşağıda detaylı bahsedilecektir.

52 Marius Deeb, “Shia movements in Lebanon: Their formation, ideology, social basis, and links with Iran

and Syria”, Third World Quarterly 10, sayı 2 (1988): 684; Qassam, Hizbullah : Bir Hareketin

Anlatılmamış Öyküsü, 17.

53 William W. Harris, Faces of Lebanon: Sects, Wars, and Global Extensions (Markus Wiener Publishers,

26

Mûsâ Sadr, Şii İslam Yüksek Konseyinin açılışında yapmış olduğu konuşmada kurumun amaçladığı hususları yedi madde etrafında özetlemiştir. Nitekim bu maddelerin ileride kurulacak olan Hizbullah’ın ortaya koymuş olduğu program ve metinlerin omurgasını oluşturduğu görülecektir. Bu maddeler şöyledir:

(i) Şii topluluğun gündelik işlerin organize edilmesi ve Sosyo-ekonomik koşullarının iyileştirilmesi (ii) Bütüncül bir İslami dünya tasavvuruna ulaşmak için düşünce, uygulama ve cihat eksenli bir dini anlayışın oluşturulması (iii) Ayrım yapılmaksızın bütün Müslümanların birliği için gayret edilmesi (iv) Lübnan’daki bütün mezhep ve topluluklarla ulusal bütünlük temelinde işbirliğinin geliştirilmesi (v) Vatani ve ulusal görevleri yerine getirmek, Lübnan’ın özgürlüğünü bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü korumak (vi) Cehalet, yoksulluk, manevi yozlaşma, geri kalmışlıkla savaşmak (vii) Filistin direnişini desteklemek ve kardeş Arap ülkeleri ile birlikte Filistin’in zorla gasp edilmiş topraklarını geri almak.54

Bu noktada, halkın diğer sorun ve meseleleriyle uğraşacak başka bir halk hareketinin kurulması şarttı. Nitekim Mûsâ Sadr bu duygularla siyasal ve sosyal bir hareket olarak “Mahrumlar hareketini” kurdu. Hareket, Lübnan’ın ekonomik olarak fakir bölgelerinde özellikle, Güney’de ve Bekâ’ da kırsal kesimden yaşanan düzensiz göç sebebiyle Beyrut’un etrafında oluşan banliyölerdeki “mahrumiyetlerin” giderilmesini sağlamaya yönelik iddialı bir karaktere sahipti.55 Hareketin saflarında hem

dindarlar hem de toplumun diğer kesiminden insanlar yer almıştır. Nitekim sadece Müslümanları değil toplumun bütün kesimlerinden ezilenlerin ve sömürülenlerin mahrumiyetini gidermeyi kendisine misyon edinmişti. Fakat iç savaşın yaklaştığı dönemde mezhepler arasındaki gerginliklerin artması ile birlikte "Mahrumlar Hareketinin" mezhepler üstü karakterini kaybettiği ve Şii temelli bir topluluk haline geldiği görülmektedir.56

54 Alagha, The Shifts in Hizbullah’s Ideology, 27.

55 Qassam, Hizbullah : Bir Hareketin Anlatılmamış Öyküsü, 17.

27