• Sonuç bulunamadı

7.2 Temel Uluslararası İlişkiler Teorilerinin Devlet-Dışı Aktörlere Bakışı

7.2.4 Konstraktivizm'in (İnşacılık) Devlet-Dışı Aktörlere Bakışı

Konstrüktivizm, mevcut uluslararası ilişkiler teorilerinin Soğuk Savaş’ın sona ermesi hususunda mevcut gerçekliği açıklamada yetersiz kalmalarının sonucunda ortaya

433 Dutka, “Violent Non-State Actors in World Politics: Their Formation, Actions, and Effects”, 2. 434 İskender Serdar, “Neorealizm, Neoliberalizm, Kostraktivizm ve İngiliz Okulu modellerine göre

Uluslararası Sistemsel Değişikliklere bakış”, The Journal of Europe - Middle East Social Science Studies 1, sayı 1 (2015): 16.

435 Ataman, “The Impact of Non-State Actors on World Politics: A Challenge to Nation-States”, 60. 436 Dutka, “Violent Non-State Actors in World Politics: Their Formation, Actions, and Effects”, 2. 437 Power, Interdependence, and Nonstate Actors in World Politics (Princeton University Press, 2009), 5–

166

çıkmıştır. Bu teori "devlet merkezci" teorilere karşı çıkarak ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi faktörlere öncelik vermektedir.438 Diğer taraftan, kendi içerisinde sistemik, aktör

merkezli ve bütüncül yaklaşımlar olmak üzere üç dala ayrılmaktadır. İlki daha çok devletlerarasındaki karşılıklı etkileşime yönelik vurgu yaparken diğeri iç politikadaki mevcut bulunan sosyal-hukuki normlar ve devletlerin çıkar ve kimlikleri arasındaki ilişkileri önceleyen bir bakış açısı sunar. Bütüncül yaklaşımda ise iki bakış açısının birleştirilmesi hedeflenir.439 Ruggie'ye göre konstraktivizm, realizm ve liberalizm gibi

ticaret ve güç gibi maddi ögelerin öne çıkarılmasından daha ziyade "fikirlerin" dünya siyasetindeki ağırlığının önemine vurgu yapar. Fakat konstraktivizmde fikirlerin ve inançların önemine yapılan vurgu maddi ögelerin dışlandığı anlamına gelmemektedir. Bununla birlikte, daha çok kültürel yapıların maddi yapılarla karşılaştırıldığında önceliğe sahip olduğuna inanılır.440

Kimlik ve çıkarlar arasında ilişkinin önemine vurgu yapılan teoride kimlikler çıkarları belirleyen ana unsurdur. Çıkarların nasıl inşa edildiğini açıklamak içinse bireylerin ve devletlerin sosyal kimliklerine odaklanılarak, aktörlerin çıkarlarını anlamanın uluslararası siyaseti anlama hususunda önemli olduğu ifade edilir. Wendt'e göre aktörlerin genelgeçer çıkarlarının bulunmadığının altı çizilerek, aktörlerin önce kimlikerini inşa ettikleri daha sonra bu kimliğe uygun çıkarlarının neler olduğunu analiz ederek bir sonuca ulaştıkları vurgulanmaktadır. Bu bağlamda aktörlerin her durumda sabit ulusal çıkarlarının var olmadığı düşünülmekte, aktörler kim olduklarını veya kimliklerini tespit etmeden çıkarlarının neler olacağına karar vermelerinin mümkün olmadığı belirtilmektedir. "aktörlerin ne yaptıkları ile ne oldukları" arasında doğrudan bir korelasyonun olduğu düşünülür.441

438 Süleyman Gök, “Uluslararası İlişkilerde Temel Metinler”, erişim 09 Aralık 2018,

http://temelmetnler.blogspot.com/2011/01/uluslar-arasi-iliskileri-anlamak-3.html.

439 Christian Reus-Smit, “Konstrüktivizm”, içinde Uluslararası İlişkiler Teorileri, ed. Scott Burchill ve

Andrew Linklater (New York: Palgrave Macmillan, 2005), 294–99.

440 Gerard John Ruggie, “What Makes the World Hang Together? Neo-Utilitarianism and the Social

Constructivist Challenge”, International Organization 52, sayı 4 (1998); Serdar, “Neorealizm, Neoliberalizm, Kostraktivizm ve İngiliz Okulu modellerine göre Uluslararası Sistemsel Değişikliklere bakış”, 22.

441 Serdar, “Neorealizm, Neoliberalizm, Kostraktivizm ve İngiliz Okulu modellerine göre Uluslararası

167

Konstraktivizm, Neorealizm'in uluslararası ilişkilerde devlet merkezli bakış açısına genel olarak katılmaktadır. Fakat Konstraktivizm Neoliberalizm aynı düşünceleri paylaşarak devletleri uluslararası ilişkilerin tek aktörü olarak görmemektedir.442 Konstraktivistlere göre uluslararası şirketler ya da hükümet dışı örgütler savaşlarda kara mayınlarının kullanılması ve uluslararası ticaretin yapılması gibi konularda devletlerin bakış açılarını değiştirebilme kapasitesine sahip olduğuna inanılır. Devlet-dışı organizsayonlar yapmış oldukları ikna ve lobi faaliyetleri ile devletlerin politikalarında dönüştürücü güce sahip olabilecekleri düşünülmektedir. Diğer taraftan konstraktivistler diğer uluslararası ilişkiler teorilerinin aksine uluslararası kurumları devletlerin bir aracı olarak görmezler. Uluslararası kurumların kendi kararlarını alma ve çıkarlarını takip etmede özerk olduğuna inanılır.443 Fakat yine de Konstraktivizm'in de odak noktasını barışçıl organizasyonlara çevirdiği Hizbullah gibi silahlı devlet-dışı aktörler ile ilgili olarak net bir kuramsal bakış geliştirmediği görülmektedir.

Fakat Konstraktivizm'in Hizbullah gibi dini kimliği öne çıkan ve çıkarlarını şekillendirmede "kimliklerin" öneme haiz olduğu düşünülen bir örgütü analiz etmede en doğru teori olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü Hizbullah'ın siyasi ve dini ideolojisinin kuruluşundan günümüze Lübnan politik arenasında ve uluslararası ilişkilerde yaşanan gelişmelere göre sürekli olarak yeniden inşa edildiği dikkat çekmektedir. Örneğin Hizbullah'ın "direniş" stratejisini şekillendiren etmen Arap Baharı'nın öncesine kadar tamamen İsrail ve ABD ile mücadele iken Arap Baharı ile birlikte "direniş" kavramının yeniden inşa edilerek Suriye, Yemen gibi ülkelerde düşmanlarını ‘sosyal olarak yeniden inşa edildiği’ görülmektedir. Bu noktada, Hizbullah'ın ortaya koyduğu "direniş" kimliğinin oldukça pragmatik olduğu ve Hizbullah'ın ulusal, bölgesel ve uluslararası çıkarlarına göre dönüşebileceğinin altını çizmemiz gerekir.444 Diğer taraftan,

Hizbullah'ın siyasi ideolojisinin merkezine oturan "ezenler ve ezilenler" (Mustazâf ve Mostazâfîn) kavramsallaştırmalarının da Arap Baharı süreci ile birlikte örgüt tarafından

442 Ali Elbanhawy, “Hezbollah as a Norm Entrepreneur: Reconstructing Resistance and Legitimacy”

(Yüksek Lisans Tezi, ABDn Beyrut Üniversitesi, 2016), 115.

443 Anne-Marie Slaughter, “International Relaitons, Principal Theories”, ed. Rudiger Wolfrum, The Max Planck Encyclopedia of Public International Law: (Oxford: Oxford University Press, 2013).

168

yeniden inşa edildiğini söyleyebiliriz. Arap Baharın'dan önce "ezenler" ABD ve İsrail olarak görülürken Arap Baharı süreci ile birlikte Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin Yemen'e müdahil olması ile bu ülkelerin de örgüt tarafından "ezenler" kategorisine dahil edildiği görülmektedir.445 Ayrıca, Suriye krizinde görüldüğü üzere Hizbullah'ın düşman algısının da örgüt liderleri tarafından yeniden inşa edildiği dikkat çekmektedir. Hizbullah'ın Arap Baharı öncesinde ana düşmanı Siyonizm iken Suriye krizi ile birlikte "tekfirci-radikal" gruplar, mücadele edilmesi gereken yeni düşmanlar olarak karşımıza çıkmıştır.446