• Sonuç bulunamadı

1. ŞÜPHELİ HAKLARI

1.4. Savunma Hakkı

1.4.3. Lehine Delilleri İleri Sürme ve Toplanmasını İsteme Hakkı

“Kişilerin Lekelenmeme Hakkı” ile “Eksiksiz soruşturma ve Tek Celsede Duruşma” prensipleri uyarınca, şüphelinin lehine olan delillerin de toplanması ve şüpheli haklarının korunması gerekmektedir434. Savunma hakkının tam bir şekilde sağlanabilmesi içinde şüphelinin lehine olan delillerin toplanması gerekmektedir.

Savunma hakkını kullanacak olan şüphelinin, kendi lehinde her türlü delili ileri sürebilme hakkı vardır. İddia makamının şüpheli aleyhine olan delillerin yanı sıra şüpheli lehine olan delilleri de toplaması gerekmektedir. CMK m. 160/2 düzenlemesi, Cumhuriyet savcısına şüphelinin aleyhine olan delillerin yanı sıra lehine olan delilleri de toplama görevi vermiştir. CMK’nın 170/2 maddesi ise delil niteliğini taşıyan ve hukuka uygun bulunan delillerin, kamu davasının açılması bakımından yeterli şüphe oluşturup oluşturmadığının savcılık makamınca takdir edilerek iddianame düzenlenmesini hüküm altına almıştır435. CMK m. 170/2 hükmü uyarınca “toplanan deliller” terimi ile kastedilen, soruşturma evresinde elde edilen ve delil niteliği taşıyıp, hukuka aykırı bulunmayan delillerdir. Bu kapsamda şüphelinin lehine olan hususları ileri sürme hakkının, savcılık makamınca delil niteliği olmayan

432 Centel/Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, s. 209; Bozdağ, Ceza Muhakemesi Hukukunda Müdafii, s. 134.

433 Bozdağ, Ceza Muhakemesi Hukukunda Müdafii, s. 134-135.

434 Yargıtay 13. CD., 02.02.2012 tarihli, 2011/27923 E., 2012/2008 K., sayılı kararı, http://emsal.yargitay.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/GelismisDokumanAraServlet, (Erişim tarihi: 04.10.2017).

435 Yenisey/Nuhoğlu, Ceza Muhakemesi Hukuku, s. 691; Ünver/Hakeri, Ceza Muhakemesi Hukuku, s. 497.

90

ve/veya hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş delillere dayanılarak yapılan hukuki işlemlere, etkin bir şekilde itiraz etme hakkını da içereceği kanaatindeyiz436.

Ceza Muhakemesi Kanunu m. 147/1-f hükmü uyarınca şüpheli, somut delillerin toplanmasını isteme, aleyhine olan delilere itiraz etme ve lehine olan delilleri ileri sürme hakkına sahiptir. Bu kapsamda şüpheli soruşturma aşamasında, savunma hakkının bir parçası olan suçsuzluğunu kanıtlamak için lehine delillerin toplanmasını Cumhuriyet savcısı ve sulh ceza hâkimliğinden isteme hakkına sahiptir. Suçluluğu mahkeme kararı ile sabit oluncaya kadar herkes suçsuzdur (masumdur) temel ilkesi gereğince, şüpheliye tanınan bu hak büyük önem arz etmektedir. CMK m. 160/2 hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısı, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.

Böylece Cumhuriyet savcısının görevi maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi ile şüphelinin haklarının korunmasıdır437. Savcılık makamı, şüphelinin haklarını korumak, lehine olan delilleri toplamak ve muhafaza altına almakla yükümlüdür. Savcılık makamına kanuni düzenleme ile yüklenen bu yükümlüğünün yerine getirilmesini, şüpheli veya müdafii de bizzat savcılık makamından talep edebilecektir. Şüphelinin bu hakkı, savcılık makamının sınırsız takdir hakkı kapsamında değerlendirilmemelidir. Şüpheli, savcılık makamı ve sulh ceza hâkiminden lehine olan delilerin toplanmasını ve muhafaza altına alınmasını isteyebilme hakkını etkin bir şekilde kullanabilmelidir. Usulüne uygun bir şekilde toplanmayıp muhafaza altına alınmayan deliller, ceza yargılamasının nihai amacı olan hukuka uygun maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasını imkânsız hale getirebilecektir. Şüphelinin soruşturma evresi ve nihayetinde ilk savunması kabul edilen sulh ceza hâkimliğindeki sorgusunda, olay tanığının, olay bilirkişisinin dinlenilmesini, keşif yapılmasını isteyebilme hakkını etkin kullanabilmesi, savunma hakkının ve dürüst yargılanma ilkesinin zorunlu bir gereğidir. Şüphelinin bu hakkı etkin bir şekilde kullanmasının, savcılık makamı ve sulh ceza hâkimliği tarafından ihlal edilmesi durumunda, şüpheli dürüst ve adil yargılanma hakkına aykırı olarak, kamu davasında sanık durumuna evrilecektir. Bununla birlikte ölçülülük ilkesine aykırı bir şekilde alıkonulma, adli kontrol altına alınma ve tutuklama kararı ile karşı

436 YCGK, 03.07.2007 tarihli, 2007/5.MD-23 E., 2007/167 K., sayılı kararı, http://emsal.yargitay.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/GelismisDokumanAraServlet, (Erişim tarihi: 04.10.2017).

437 Ünver/Hakeri, Ceza Muhakemesi Hukuku, s. 494.

91

karşıya kalabilecektir. Bu çerçevede şüphelinin lehine delillerin toplanmasını istemesine ilişkin hakkı hatırlatılmalı ve kullanılması etkinleştirilmelidir.

Ceza Muhakemesi Kanunu m. 170/2 hükmü uyarınca, Cumhuriyet savcısı suç şüphesiyle başlattığı soruşturma sonucunda elde ettiği delilleri bir değerlendirmeye tabi tutacak ve “toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturması” durumunda iddianame düzenleyecektir. Cumhuriyet savcısının iddianame düzenlemek için yeterli şüphe nedenlerinin bulunup bulunmadığını takdir etme ve bu maksatla delilleri bir değerlendirmeye tabi tutma yetkisi bulunmaktadır438. Cumhuriyet savcısının toplanan delilleri değerlendirebilmesi ve nihayetinde şüpheliye atfedilen eylemin hukuki nitelendirmesini adil yargılanma ilkesine uygun olarak yapabilmesi için, şüphelinin lehine olan delilleri de değerlendirmeye tabi tutması gerekmektedir. Kaldı ki kamu davası açılması için yeterli şüphenin oluşup oluşmadığının değerlendirilmesinde, açılan davanın mahkûmiyetle sonuçlanması ihtimalinin ağır basması ölçütünden yararlanılması439 karşısında, şüphelinin lehine olan delilerin toplanıp delil değerlendirmesi yapılmadan iddianame düzenlenmesi, şüpheliyi haksız yere davaya maruz bırakarak adil yargılanma hakkı kapsamında savunma hakkının ihlali ile sonuçlanan bir hukuki işlem olacaktır.

Yargıtay, soruşturma evresi sonunda Cumhuriyet savcısının mevcut delillerle yaptığı değerlendirmeye göre; sanığın mahkûm olma olasılığı, beraat etme olasılığından daha kuvvetli ise kamu davası açılması için yeterli şüphe bulunduğunu kabul etmektedir. Bununla birlikte kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması halinde ise kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir440.

438 Şahin, Ceza Muhakemesi Hukuku I, s. 127; KOCA Mahmut, Ceza Muhakemesi Hukukunda Deliller, Ceza Hukuku Dergisi (CHD), S.2, Aralık, 2006, ss. 207-225, s. 222.

439 CMK Madde 174/1-a- “170 inci maddeye aykırı olarak düzenlenen”; CMK 174/1-b-

“Suçun sübûtuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen”;

KUNTER Nurullah/YENİSEY Feridun/NUHOĞLU Ayşe, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, Beta Yayınevi, 18. Baskı, İstanbul, 2010, s. 1228;

TURHAN Faruk, Ceza Muhakemesi Hukuku, Asil Yayın Dağıtım, Ankara, 2006, s. 321;

ÇOLAK Haluk/TAŞKIN Mustafa, Ceza Muhakemesi Kanunu Şerhi, 2.Bası, 2007, s. 833.

440 “Cumhuriyet savcısının kovuşturmaya yer olmadığına karar vermesi durumu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar” başlıklı 172.

maddesinde düzenlenmiş olup, maddeye göre; kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın,

92

Cumhuriyet savcılarının makul sürede bütün delilleri toplamaları, sadece mahkûmiyetle sonuçlanacağını değerlendirdikleri hususları dava konusu yapmaları, beraatle sonuçlanacağını değerlendirdikleri eylemleri dava konusu yapmamaları, yani bir nev’i filtre görevi yapmaları gerekir. Soruşturma evresinde şüphelinin ifadesi toplanması gereken en önemli delillerden biri olarak kabul edilmektedir. Bu suretle şüphelinin lehine olan delilleri ileri sürme ve toplanılmasını isteme hakkı etkin bir şekilde kullanılabilecektir441. Ancak uygulamada şüphelinin kendisi savunma ve lehine delilleri ileri sürme imkânına sahip olmadan, sulh ceza hâkimliği tarafından dosya üzerinden, şüphelinin adli kontrol altına alınmasına karar verilmektedir. CMK m. 109/1 hükmü karşısında tutuklama sebeplerinin varlığının değerlendirilmesi gereken adli kontrol altına alma kararında, şüphelinin meramını anlatma, savunma hakkını kullanabilme ve lehine olan delilleri ileri sürme hakkının açıkça ihlal edildiği görülmektedir. Şüpheli lehine olan delilleri toplamadan ve bu delileri değerlendirilmeye tabi tutmadan, hukuka aykırı şekilde verilen adli kontrol kararına uymama sonucu, şüphelinin kısmen kısıtlanan özgürlük hakkı, CMK m.

112/1 hükmü uyarınca tutuklama ile tamamen ortadan kalkacaktır. Tutuklama kararı ile sonuçlanabilecek yaptırım karşısında, şüphelinin lehine olan delilleri ileri sürme ve toplanmasını isteme hakkını etkin bir şekilde kullanmasının önemi anlaşılacaktır.

Anayasa Mahkemesi şüphelinin lehine olan delilleri ileri sürme ve toplanmasını isteme hakkını, yargılamanın bütünlüğü içerisinde değerlendirerek bu hakkın ihlalini yargılamanın tamamının adil olup olmadığının değerlendirilmesi ile sınırlı tutmuştur. Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve ileri sürülmek istenen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi esasen kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması halinde verilebileceği anlaşılmaktadır. Soruşturma evresi sonunda Cumhuriyet savcısının mevcut delillerle yaptığı değerlendirmeye göre; sanığın mahkûm olma olasılığı, beraat etme olasılığından daha kuvvetli ise kamu davası açılması için yeterli şüphe bulunduğu kabul edilmelidir. Anılan maddenin ikinci fıkrasına göre; yeni delil ortaya çıkmadıkça, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz. Buna göre, kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği sırada dosyada mevcut olmayan, mevcut olmakla birlikte varlığı bilinmeyen, sonradan elde edilen veya dosyada bulunmakla birlikte hiçbir biçimde değerlendirilmeyen delilin, yeni bir delil olarak kabulü mümkündür.”; Yargıtay 11. CD., 14.06.2010 tarihli, 2009/16787 E., 2010/7000 K., sayılı kararı, http://emsal.yargitay.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/GelismisDokumanAraServlet, (Erişim tarihi: 04.10.2017).

441 Yargıtay 2. CD., 12.12.2016 tarihli, 2016/19587 E., 2016/16819 K., sayılı kararı, http://emsal.yargitay.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/GelismisDokumanAraServlet, (Erişim tarihi: 04.10.2017).

93

derece mahkemelerine aittir. Mevcut yargılamada ileri sürülen delilin geçerli olup olmadığını ve delil sunma ve inceleme yöntemlerinin yasaya uygun olup olmadığını denetlemek Anayasa Mahkemesi’nin görevi kapsamında olmayıp, Mahkemenin görevi başvuru konusu yargılamanın bütünlüğü içinde adil olup olmadığının değerlendirilmesidir442.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında AİHS’nin koruması altında bulunan hak ve özgürlükler ihlal edilmedikçe ulusal bir mahkemenin olaylara ya da hukuka ilişkin yaptığı hataları inceleme görevinin bulunmadığını belirtmiştir.

AİHS’nin m. 6 hükmü adil yargılanma hakkını güvence altına almakla beraber bu maddenin öncelikli olarak ulusal hukuk bağlamında düzenlenmesi gereken bir konu olan delillerin kabul edilebilirliğine ilişkin bir kural ortaya koymadığını belirtmektedir. AİHM delillerin toplanma şekli de dâhil olmak üzere yargılamanın bütün olarak adil olup olmadığını inceleme konusu yapmaktadır443. AİHM, bariz bir şekilde keyfi olmadıkça, belirli bir kanıt türünün iç hukuk açısından hukuka aykırı olarak elde edilmiş kanıtlar da dâhil olmak üzere kabul edilebilir olup olmadığına veya aslında bireylerin suçlu olup olmadığına karar vermenin kendi görevi olmadığını kararlarında ifade etmektedir. Bu çerçevede kanıtların elde edilme yöntemi de dâhil olmak üzere yargılamanın bir bütün olarak adil olup olmadığını ve AİHS’ndeki bir hakkın ihlali söz konusu ise tespit edilen ihlalin niteliğini inceleme konusu yapmaktadır444. Görüldüğü üzere Anayasa Mahkemesi, AİHM kararlarına da dayanarak şüphelinin lehe delil ileri sürme ve toplanmasını isteme hakkını, ulusal hukuk düzleminde esas derece mahkemesinin yetki alanında görmektedir. Bu kapsamdaki hak ihlallerini ise yargılamanın bütünlüğü içinde Anayasa ve AİHS hükümlerini ihlal edip etmediğini incelemekle sınırlı olarak tespit etmektedir.

Yüksek Mahkemelerin bu yaklaşımı, şüphelinin soruşturma aşmasında lehe delilleri ileri sürme ve toplanmasını isteme hakkını etkin bir şekilde kullanmasını güçleştirmektedir.

442AyM, Muhittin Kaya, 04.12.2013 tarihli, Başvuru No: 2013/1213,

http://kararlaryeni.anayasa.gov.tr/BireyselKarar/Content/1ffccbc6-1dc7-4de8-95aa-50fa25992078, (Erişim tarihi: 05.10.2017).

443AİHM, Desde/Türkiye, 01.02.2011 tarihli, Başvuru No: 23909/03, https://hudoc.echr.coe.int/tur#{"itemid":["001-125821"]}, (Erişim tarihi: 05.10.2017).

444AİHM, Desde/Türkiye; Khodorkovskiy ve Lebedev/Rusya, 25.07.2013 tarihli, Başvuru No: 11082/06, 13772/05, https://hudoc.echr.coe.int/tur#{"itemid":["001-173358"]}, (Erişim tarihi: 05.10.2017).

94