• Sonuç bulunamadı

1. ŞÜPHELİ HAKLARI

1.3. Suçsuzluk (Masumiyet) Karinesi

1.3.2. Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi

Genelde adil yargılanma hakkının özelde suçsuzluk (masumiyet) karinesinin vazgeçilmez unsurlarından biridir. Suçsuzluk karinesinin en önemli gereklerinden

316 Şahin, Ceza Muhakemesi Hukuku I, s. 159-161.

317 CMK Madde 147/1-a- Şüpheli veya sanığın kimliği saptanır. Şüpheli veya sanık, kimliğine ilişkin soruları doğru olarak cevaplandırmakla yükümlüdür; Bu noktada, “Miranda Kuralı”na da değinmek gerekir. ABD’de 1965 yılına verilen bir yargı kararına dayanan kural, yakalanan kişiye güvenlik görevlilerinin haklarını hatırlatmasını öngörmektedir.

Kolluk şüpheliyi yakaladığı anda ona susma hakkının olduğunu ya da söyleyeceği şeylerin aleyhinde delil olarak kullanılabileceğini hatırlatmak zorundadır. Buna göre, başlangıç şüphesi üzerine sorulan sorularda, Miranda Kuralı geçerli değildir, ancak şüpheli kimliğine ilişkin soruları doğru olarak cevaplandırmakla yükümlüdür; YENİSEY Feridun/NUHOĞLU Ayşe, Ceza Muhakemesi Hukuku, 5. Baskı, Seçkin Yayınları, İstanbul, 2017, s. 563; AYDIN KAN Çağrı, Adil Yargılanmanın Bir Unsuru Olarak “Susma Hakkı”, TBB Dergisi 2010 (91), ss. 146-180, s. 175.

318 Yenisey/Nuhoğlu, Ceza Muhakemesi Hukuku, s. 562.

319 Uluslararası Af Örgütü, Adil Yargılanma Hakkı, s. 127.

320 Şahin, Ceza Muhakemesi Hukuku I, s. 159.

71

biri olan şüpheden sanık yararlanır (in dubio pro reo) ilkesi321, ceza muhakemesi hukukunun evrensel nitelikteki önemli ilkelerinden biridir322. Nitekim üzerinde yoğunlaşan suç şüphesi nedeniyle, suçluluğundan şüphe edilen, ancak buna rağmen muhakemenin başından beri suçsuz sayılan sanık, bu şüphe bertaraf edilmedikçe de suçsuz kalmaya devam edecektir. AİHS’nin 6/2. maddesinin doğal bir sonucu olan şüpheden sanık yararlanır ilkesi, iç hukukta CMK’nın 223/2-e maddesinde

“Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması” halinde de beraat kararı verileceğinin ifade edilmesiyle açıkça düzenleme altına alınmıştır. Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması demek, sanığın o suçu işleyip işlemediği konusundaki şüphenin yenilememesi nedeniyle, sanığın suçunun ispat edilememesi demektir323. Ceza muhakemesinde, eylemi şüpheli/sanığın gerçekleştirip gerçekleştirmediği konusunda vicdani kanaate varılamıyorsa ve eylemi şüpheli/sanığın gerçekleştirmiş bulunduğu, delillere dayanarak vicdani kanaat ile söylenemiyorsa, “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi gereği şüpheli/sanığın o fiili gerçekleştirmediği kabul edilir. Zira ihtimali düşüncelerden aleyhe sonuçlar çıkarılamaz324. Şüpheden sanık yararlanır ilkesine göre, sadece kusurlu sanık cezalandırılabilir (kusur ilkesi) ve kusur sanığa usulüne uygun bir muhakemede izafe edilmelidir (hukuk devleti ilkesi)325. Bu kapsamda şüpheden sanık yararlanır ilkesi, hem maddi ceza hukukuna hem de ceza muhakemesi hukukuna ilişkin karaktere sahiptir326. CMK m. 172/1 düzenlemesine göre, Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi durumunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verecektir. Şüpheli, suçsuzluğunu ispatlamakla

321 “Şüpheden sanığın yararlandırılmasının felsefi temelleri Romalılar’ın “Bir masum mahkûm edileceğine birkaç suçlu cezasız kalsın” özdeyişine kadar götürmek mümkündür.

Söz konusu özdeyiş zamanın eğilimlerine göre, bir masuma on, yüz ya da bin suçluya kadar değiştirilmiştir.”; FEYZİOĞLU Metin, Ceza Muhakemesinde Vicdani Kanaat, Yetkin Yayınları, Ankara, 2002, s. 197.

322 Feyzioğlu, “Suçsuzluk Karinesi: Kavram Hakkında Genel Bilgiler Ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi”, s. 139; TOROSLU Nevzat/FEYZİOĞLU Metin, Ceza Muhakemesi Hukuku 15. Baskı, Savaş Yayınevi, Ankara, 2016, s. 177; Centel/Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, s. 767; Ünver/Hakeri, Ceza Muhakemesi Hukuku, s. 67.

323 Feyzioğlu, Ceza Muhakemesinde Vicdani Kanaat, s. 197-198.

324 EREM Faruk, Ceza Usulü Hukuku, 5. Bası, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, Ankara, 1978, s. 161.

325 DOĞAN Koray, Ceza Muhakemesinde Belirsizlik Kuşkudan Sanık Yararlanır İlkesi, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2016, s. 186.

326 Doğan, Ceza Muhakemesinde Belirsizlik Kuşkudan Sanık Yararlanır İlkesi, s. 186 vd.

72

yükümlü değildir327 ilkesinin sonucu olarak, iddianın ispatlanamaması durumunda dava beraatle sonuçlanır. Şüpheden sanık yararlanır ilkesi daima şüpheli/sanık lehine olup, onun ancak ispat edilen hususlardan sorumlu tutulabileceği anlamına gelmektedir328. Suçsuzluk diğer bir ifadeyle masumiyet karinesi, suç işlediğine dair kesinleşmiş bir yargı kararı bulunmayan kişinin suçlu olarak kabul edilmemesini güvence altına alır. Dolayısıyla, kişinin suçsuzluğu “asıl” olup o kişinin suçluluğunun ispat yükü iddia makamı üzerindedir; yoksa kendisinin suçsuz olduğuna dair ispat yükü o kişinin kendisine yüklenemez329. Ayrıca suçluluğu kesin hükümle sabit oluncaya dek hiç kimse, yargılama makamları ve kamu otoriteleri tarafından suçlu olarak nitelendirilemez veya suçlu muamelesine maruz bırakılamaz330. Toplumu oluşturan her bir bireyin bir gün suç şüphesi altında kalabilecek olması olasılığından dolayı, masumiyet karinesinin yalnızca şüpheli/sanık lehine değil toplumun genel menfaati lehine olduğu dikkate alınmalı ve hâkimin hükmüne esas aldığı tüm sebeplerin her türlü şüphe unsurundan arındırılmış331 olması gerekmektedir332. Şüpheden sanık yararlanır ilkesinde yenilmesi gereken şüphe, her türlü şüphe olmayıp akla ve mantığa uygun gerekçelere dayanan şüphedir333. Muhakemenin sonunda, ortada şüphe kalmışsa, ancak bu şüpheler sanığın mahkûmiyetine yeterli gelmiyorsa, delillerin, mantığın ve akıl yürütmenin gösterdiği gerçek, sanığın mahkûm olmasına yetecek bir kanaate

327 “AİHM, ceza yargılamasında masumiyet karinesini korumak adına iddia makamını ispat yükü altında bırakmaktadır.”; AİHM, Capeau/Belçika, 13.01.2005 tarihli, Başvuru No:

42914/98; Barbera Messeque ve Jabardo/İspanya, 06.12.1988 tarihli, Başvuru No:

10590/83, https://hudoc.echr.coe.int/tur, (Erişim tarihi: 10.05.2018).

328 KUNTER Nurullah/YENİSEY Feridun, Muhakeme Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, 13. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul, 2004, s. 548-549.

329 Centel/Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, s. 768; İspat yüküne ilişkin farklı kanaatte olanlar hakkında bkz. BİRTEK Fatih, Ceza Muhakemesinde Delil ve İspat, 1. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara, 2016, s. 423-425.

330 AyM, Kürşat Eyol, 13.06.2013 tarihli, Başvuru No: 2012/665, http://www.anayasa.gov.tr/icsayfalar/kararlar/kbb.html, (Erişim tarihi: 18.09.2017).

331 “Ceza muhakemesinde, sanığın yüklenen suçu işlediği basit veya güçlü ihtimallere, çelişkili tanık veya mağdur beyanlarına ya da soyut iddia ve varsayımlara dayandırılamaz.

Aksi halde yüksek de olsa bir ihtimale veya şüpheye dayanılarak sanığı mahkûm etmek, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan maddi gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek olacağı gibi, aynı zamanda şüpheden sanık yararlanır ilkesine de aykırılık oluşturacaktır”; YCGK, 09.11.2010 tarihli, 2010/8-134 E., 2010/217 K.; YCGK, 09.11.2010 tarihli, 2010/8-134 E., 2010/217 K.; Yargıtay 14. CD, 30.06.2014 tarihli, 2012/11463 E., 2104/8940 K., sayılı kararı, https://emsal.yargitay.gov.tr/, (Erişim tarihi: 10.05.2018).

332 BOZDAĞ Ahmet/SARIUSTA Kader, Ceza Yargılamasında Mağdurun Beyanı ve Delil Değeri, İnÜHFD- Cilt:8 Sayı:2 Yıl 2017, ss. 573-602, s. 594.

333 Feyzioğlu, Ceza Muhakemesinde Vicdani Kanaat, s. 197.

73

ulaşmaya yetmiyorsa beraat kararı verilmek zorundadır334. Şüpheden sanık yararlanır ilkesi yalnızca beraat kararıyla sınırlı olarak ele alınmamalıdır. Örneğin hafifletici nedenin var olup olmadığı konusunda şüphe ortadan kalkmamışsa, hafifletici nedenin var olduğu kabul edilerek sanığa uygulanmalıdır. Hafifletici sebeplerin varlığı hususunda şüphe duyulması dışında cezalandırma şartları ile ilgili olarak şüphe bulunması halinde de sanık lehine sanık lehine yorumlanmasının ilke kapsamında olduğu kabul edilmektedir335.

Ceza muhakemesinde amaç, maddi gerçeğe hukuka uygun biçimde ulaşmaktır.

Soruşturma evresinde de bir yargılama faaliyeti yürütülür ve bu faaliyet, ceza yargılamasında tarafların ve yargılama makamlarının ortak bir ürünüdür. Gerçeği temsil ettiği sonucuna varılan her türlü bulgu, delil niteliğini kazanır. İsnadın ispatlanması bir muhakeme faaliyetidir ve şüphe yenilerek, maddi gerçeğe ulaşılır336. Şüpheli/sanığın suçluluğunu ispat, iddia eden makama ait olup, iddia makamı bunu belirleyecek bütün suç unsurlarını ispat etmekle yükümlüdür. Kural olarak şüpheli/sanığın suçsuzluğunu ispat etmekle yükümlü tutulamaması gerekir337. İspat yükü genel olarak savcılık makamında olsa da, bazı durumlarda şüpheli/sanık savunmasını temellendirmek istediğinde bu yük şüpheli/sanığa geçebilir. AİHS’nin 6/2. maddesi, şüpheli/sanığın aleyhine olan olguların aydınlatılmasını ya da hukuki karinelerin kabulünü yasaklamamaktadır. Ancak; devletler bu karineleri davanın konusunun önemini dikkate alarak ve savunma hakkını koruyarak makul sınırlar içinde tutmak zorundadırlar338.

334 KURŞUN Günal, Ceza Muhakemesinde Hüküm, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı Doktora Tezi, Ankara, 2011, s. 166.

335 Feyzioğlu, Ceza Muhakemesinde Vicdani Kanaat, s. 197; TOZMAN Önder, Suçsuzluk Karinesi: Türk Hukukundaki Sonuçları. Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 11 (3-4), 2007, ss. 315-353, s. 328.

336 İPEKÇİOĞLU Pervin Aksoy, Gözaltında Alınan İfadenin Önemi ve Delil Değeri, AÜHFD, 2008, C.57, S.3, ss. 51-82, s. 58.

337 EVİK Vesile Sonay, Ceza ve Ceza Yargılaması Hukuku Bağlamında Adil Yargılanma Hakkı, Karşılaştırmalı Güncel Ceza Hukuku Serisi: 3, Prof. Dr. Nurullah Kunter’e Armağan, Proje Yöneticisi: Prof. Dr. Kayıhan İçel, Yayına Hazırlayan: Doç. Dr. Yener Ünver, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2004, ss. 283-308, s. 302.

338 Harris/O'Boyle/Bates/Buckley, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Hukuku, s. 304.

74