• Sonuç bulunamadı

1. ŞÜPHELİ HAKLARI

1.7. Yasak İfade ve Sorgu Yöntemlerinden Korunma Hakkı

1.7.4. İfade Alma ve Sorguda Yasak Yöntemler ile Bu Yöntemlerden

Ceza Muhakemesi Kanunu m. 148 ile ifade alma ve sorguda yasak usuller, başlıklı düzenlenme getirilmiştir. CMK m. 148/1 hükmü uyarınca şüphelinin beyanı özgür iradesine dayanmalıdır. Bunu engelleyici nitelikte kötü davranma, işkence, ilaç verme, yorma, aldatma, cebir veya tehditte bulunma, bazı araçları kullanma gibi bedensel veya ruhsal müdahaleler yapılamaz. Düzenlemedeki “gibi bedensel ve ruhsal müdahaleler” ifadesi ile belirtilen yasak yöntemlerin sınırlı sayıda olmadığı ve bunların örnek olarak belirtildiğinin göstergesi olduğu kabul edilmiştir684. Kötü

682 Ünver/Hakeri, Ceza Muhakemesi Hukuku, s. 565; Demirbaş, Soruşturma Evresinde Şüphelinin İfadesinin Alınması, s.115; Şahin, Ceza Muhakemesi Hukuku I, s. 139.

683 Yenisey/Nuhoğlu, Ceza Muhakemesi Hukuku, s. 626.

684 Centel/Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, s. 251; Şahin, Sanığın Sorgusu, s. 188; Yaşar, Uygulamalı ve Yorumlu Ceza Muhakemesi Kanunu s. 580; BIÇAK Vahit, Suç Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınları, Ankara, 2010, s. 459; Demirbaş, Soruşturma Evresinde

151

davranma, vücut dokunulmazlığı ve vücut sağlığına yönelmiş her türlü müessir fiil şeklinde ortaya çıkabilen davranış ile ifade veya sorgu sırasında, şüphelinin özgür iradesiyle beyanda bulunmasını engelleyici nitelikte, doğrudan veya dolaylı fiziki veya ruhsal muameleler olarak tanımlanmıştır685.

Birleşmiş Milletler İşkence ve Diğer Zalimane, Gayri insani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşmesi686 m. 16 hükmü uyarınca “işkence derecesine varmayan diğer zalimane, gayri insani veya küçültücü muamele veya ceza gibi fiiller” kötü davranma kapsamında değerlendirilebilecektir. Kötü davranma, hem icrai hem de aç ve susuz bırakma, yaralı veya hasta olan şüphelinin, tedavisi yaptırılmaksızın ifade alma veya sorgusunun yapılması gibi ihmali davranışlar ile gerçekleştirilebilir687. Kötü davranma, şüpheliyi iteleme, saçlarından çekme, üzerine kirletecek bir şey atma, yüzüne tükürme, ağzını tıkama, gözlerini bağlama, tokat atma, tekmeleme, elbiselerinden tutarak yaka-paça sürükleme, yaralama, sigara ile deriyi yakma veya herhangi bir şekilde acı verme gibi vücuda yapılan doğrudan fiziki müdahaleler ile beslenmenin engellenmesi, parlak ışık yansıtılması, tabutluk denilen ne ayakta durmaya, ne de oturmaya elverişli kabinlerde durmaya zorlama, sürekli yüksek sesli gürültüye maruz bırakma gibi vücuda yönelik bazı dolaylı fiziki müdahaleler de kötü davranma kapsamında değerlendirilmektedir688. İlaç verme, ilaç yardımı ile şüphelinin bedeni veya ruhi durumuna etki yaparak, özgür iradesinin zayıflatılması ve/veya saf dışı bırakılmasıdır. İlaç vermenin zorla veya rıza ile olması arasında bir fark yoktur689. Amaçlanan şüphelinin irade özgürlüğünün ihlal edilmesini engellemektir. Yorma yöntemi ile amaçlanan, iradeyi etkileyecek herhangi bir vasıta kullanmamakla birlikte, bedeni yorgunluk ve bitkinliğin iradeyi

Şüphelinin İfadesinin Alınması, s. 331; KOCA Mahmut, Hazırlık Soruşturmasında Sanığın Savunma Hakkı, Doktora Tezi, İstanbul, 1998, s. 308.

685 Centel/Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, s. 252; Şahin, Sanığın Sorgusu, s. 189.

686 Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 10 Aralık 1984 tarih ve39/46 sayılı Kararıyla kabul edilip imza, onay ve katılıma açılmıştır. Sözleşme 27(1). maddeye uygun olarak 26 Haziran 1987 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye Sözleşmeyi 25 Ocak 1988 tarihinde imzalamış ve 21 Nisan 1988 tarihinde bir beyan ve bir ihtirazi kayıtla onaylamıştır. 3441 Sayılı Onay Kanunu 29 Nisan 1988 gün ve 19799 sayılı Resmi Gazete

687 Centel/Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, s. 252; Şahin, Sanığın Sorgusu, s. 190;

Demirbaş, Soruşturma Evresinde Şüphelinin İfadesinin Alınması, s. 332.

688 Altunkaş, Hukuka Aykırı Delil Teorisi Işığında İfade Alma ve Sorgu, s. 142-143.

689 Dündar, İngiliz ve Türk Ceza Muhakemesi Hukuklarında Hukuka Aykırı Deliller, s.

446; Altunkaş, Hukuka Aykırı Delil Teorisi Işığında İfade Alma ve Sorgu, s. 153.

152

zayıflatması üzerine irade özgürlüğüne zarar vermektir690. Bu yöntemle, şüphelinin irade özgürlüğü zayıflatılarak veya ortadan kaldırılarak, beyan elde edilmek istenmektedir. Şüpheli ifade alma veya sorgu esnasında, irade özgürlüğünü etkileyecek derecede yorgun düşerse, ifade alma veya sorguya son verilmesini isteme hakkına sahiptir691. Aldatma, şüphelinin özgür iradesine zarar veren veya ortadan kaldıran hileli davranışlarıdır692. Aldatmada, yanlış vakalara dayanan kandırma, bilinçli yalan, kasıtlı gerçek dışılık söz konusudur. Şüphelinin kendiliğinden düştüğü yanılgısının düzeltilmesi söz konusu olmayıp, bu ifade veya sorgu beyanları hukuka uygun olacaktır693. Olaylar konusunda olduğu gibi hukuki konularda da aldatma yasaklanmıştır694. Şüphelinin yanına suçlu diye konularak şüphelinin kolluk adına çalışan kişiye itirafta bulunmasını sağlamak hukuka aykırı olacaktır. Şüphelinin alıkonulmasından sonra dinlenmediği veya izlenmediği izlenimi edinmesi sağlanarak, üçüncü bir kişiye yaptığı açıklamaların dinlenmesi suretiyle elde edilen ifadelerin de geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Yine ifade ve sorgu esnasında gizli ses ve görüntü kaydı alınması, aldatma kapsamında değerlendirilmelidir695. Cebir veya tehditte bulunma hususunda, cebir kapsamında değerlendirilen ve şüphelinin özgür iradesini engelleyen her türlü hareket kötü davranma kapsamında değerlendirilebilir.

Kanun koyucunun, kötü muamelenin yanında, ayrıca cebir kavramına da yer vermesi ifade alma ve sorguda yasak usullere verdiği öneme atfedilebilir. Bu kapsamda şüpheliye ifade alma veya sorgu esnasında, beyanda bulunması için cebirde bulunulamaz. Şüphelinin beyanda bulunması için, gerçekte mevcut olmayan veya mevcut olsa bile olayda uygulanmasına imkân bulunmayan bir tedbirin uygulanacağı konusunda korkutarak, şüphelinin özgür iradesinin etkilenmesi CMK m. 148 kapsamında tehdit olarak değerlendirilecektir696. CMK m. 148’de belirtilen bazı araçlardan kastedilen, irade özgürlüğüne zarar veren ve vücudun özüne saldıran

690 Şahin, Sanığın Sorgusu, s. 198; Dündar, İngiliz ve Türk Ceza Muhakemesi Hukuklarında Hukuka Aykırı Deliller, s. 447.

691 Centel/Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, s. 253.

692 Demirbaş, Soruşturma Evresinde Şüphelinin İfadesinin Alınması, s. 336-337; Şahin, Sanığın Sorgusu, s. 200.

693 Centel/Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, s. 253; Demirbaş, Soruşturma Evresinde Şüphelinin İfadesinin Alınması, s. 338; Dündar, İngiliz ve Türk Ceza Muhakemesi Hukuklarında Hukuka Aykırı Deliller s. 448.

694 Şahin, Sanığın Sorgusu s. 203.

695 Şahin, Sanığın Sorgusu, s. 208; Dündar, İngiliz ve Türk Ceza Muhakemesi Hukuklarında Hukuka Aykırı Deliller, s. 448-449.

696 KAYMAZ Seydi, Ceza Muhakemesinde Hukuka Aykırı Deliller, Seçkin, Ankara, 1997, s. 121.

153

yöntemlerdir697. Özellikle fiziki tamlığı veya sağlamlığı ihlal eden, kişinin vücuduna doğrudan müdahale teşkil eden her tedbir ile hiç bir iz veya etki bırakmayan fiziksel müdahaleler de bu kapsamdadır. Şüpheliye yapılan projektif testler; yalan makinası, cinsel suçların araştırılmasında kullanılan pallometri, ifade ve sorgu sırasında kullanılması yasak olan araçlardan bazılarıdır698.

Ceza Muhakemesi Kanunu m. 148/2 hükmü uyarınca kanuna aykırı bir yarar vaat edilemez. İfade alanın veya sorgulayan merciin, şüpheliye yetkisi kapsamında olmayan, kişisel veya olaya ilişkin hukuki yarar vaadinde bulunulmasıdır699. Vaat edilenin yasal olarak öngörülmüş olmayan bir çıkar olması gerekir700. İfade alma veya sorgulama sırasında, şüpheliye yarar vaadinde bulunulmasının amacı, şüphelinin özgür iradesini engelleyerek beyan elde etmektir. Kanunda belli şartlarda daha az ceza verilmesinin veya cezanın tamamen ortadan kaldırılmasının öngörüldüğü durumlarda bu yararların vaat edilmesinin kanuna uygun olarak değerlendirilebilmesi için, vaadin yetkili merciler tarafından takdir yetkisi içinde yapılması gerekir.

Ceza Muhakemesi Kanunu m. 148/3 hükmü uyarınca yasak usullerle elde edilen ifadeler rıza ile verilmiş olsa da delil olarak değerlendirilemez. Düzenleme, yasak ifade alma ve sorgu yöntemleri ile kanuna aykırı surette elde edilen delillerin, hiçbir surette ceza muhakemesinde kullanılamayacağını belirtmiştir. Suç şüphesi altında bulunan kişiye isnat konusu suçu itiraf etmesi ve ikrarda bulunması amacıyla zor kullanılamayacaktır. Bu yöntemlerin kullanılması şüpheliye haysiyet kazandıran karar verme ve verdiği karar doğrultusunda hareket edebilme özgürlüğünü ortadan kaldırmakta ve şüpheliyi bir obje konumuna indirgemektedir701. Şüphelinin beyanının özgür iradesine dayanması gerekliliği, şüphelinin ceza muhakemesinde bir obje değil, süje olmasının sonucudur702. Muhakeme süjesi oluş ise, şüphelinin ceza muhakemesinde birtakım yetkilere sahip olması anlamına gelir. Bu nedenledir ki, şüpheli bizzat kendi fiiliyle kendi kendini itham etmek isteyip istemediği konusunda

697 Demirbaş, Soruşturma Evresinde Şüphelinin İfadesinin Alınması, s. 341-342; Dündar, İngiliz ve Türk Ceza Muhakemesi Hukuklarında Hukuka Aykırı Deliller s. 450.

698 Ünver/Hakeri, Ceza Muhakemesi Hukuku, s.569; Altunkaş, Hukuka Aykırı Delil Teorisi Işığında İfade Alma ve Sorgu, s. 179.

699 Centel/Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, s. 254-255; Şahin, Sanığın Sorgusu, s. 216.

700 Koca, Hazırlık Soruşturmasında Sanığın Savunma Hakkı, s. 328.

701 Koca, Hazırlık Soruşturmasında Sanığın Savunma Hakkı, s. 302.

702 Dündar, İngiliz ve Türk Ceza Muhakemesi Hukuklarında Hukuka Aykırı Deliller s. 437.

154

serbest ve bu davranışından sorumlu olarak karar verebilme imkânına sahip olmalıdır703.

Ceza Muhakemesi Kanunu m. 148/4 hükmü uyarınca müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz. Kunter/Yenisey/Nuhoğlu’na göre bu düzenleme, “dolaylı bir mecburi müdafilik” sistemidir704. Öğreti, düzenlemeyi değerlendirirken müdafiin mevcudiyetini kolluk ifade tutanaklarına

“delil olma yeteneği” kazandıran bir unsur olarak nitelendirmiştir. Öztürk de düzenleme ile birlikte, soruşturma evresinde mecburi müdafi sisteminin katıksız bir şekilde kurulduğu görüşündedir705. Yurtcan, hükme esas alınamaz ifadesinin “delil olmaz” anlamına geldiğini ve kollukta müdafisiz alınan ifadelerin doğrulanmadıkça geçersiz olacağını belirtmektedir706. Ünver/Hakeri ise, hükmü yanlış ve sakıncalı bulmakta, ifadenin kullanılıp, kullanılamamasının sanığın takdirine bırakılmasını kabul edilemez bulmakla, hükmün kaldırılmasını ve bu durumda da zorunlu müdafilik kurumunun kabulünü önermektedir707. Öğretiye göre bir delilin kullanılıp kullanılmayacağı şüpheli veya sanığın iradesine bırakılamaz708.

Ceza Muhakemesi Kanunu m. 148/5 hükmü uyarınca, şüphelinin aynı olayla ilgili olarak yeniden ifadesinin alınması işlemi ancak Cumhuriyet savcısı tarafından yapılabilir. Kolluğun “ek ifade tutanağı” adı altında, ifadesini aldığı şüphelinin aynı olayla ilgili tekrar ifadesini alması ilgili düzenlemeye aykırılığı üzere delil olarak kullanılması mümkün değildir. 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’na eklenen

“Geçici 19.709 Madde” hükmü uyarınca, “Geçici 19. Madde”nin yürürlük tarihinden itibaren üç yıl süreyle; “Şüphelinin aynı olayla ilgili olarak yeniden ifadesinin

703 Şahin, Sanığın Sorgusu, s. 171.

704 Kunter/Yenisey/Nuhoğlu, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, s. 158.

705 Öztürk/Erdem, Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, s. 482.

706 YURTCAN Erdener, Ceza Yargılaması Hukuku, Beta Yayıncılık, İstanbul, 2005, s. 111.

707 Ünver/Hakeri, Ceza Muhakemesi Hukuku, s.212.

708 Dündar, İngiliz ve Türk Ceza Muhakemesi Hukuklarında Hukuka Aykırı Deliller, s. 439.

709 GEÇİCİ Madde 19- “5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar veya örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar bakımından..”; 16.07.2018 tarihli, Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, http://www2.tbmm.gov.tr/d27/2/2-0001.pdf, (Erişim tarihi: 19.07.2018).

155

alınması ihtiyacı ortaya çıktığında bu işlem, Cumhuriyet savcısı veya Cumhuriyet savcısının yazılı emri üzerine kolluk tarafından yapılabilir” (TMK Geçici m. 19/1-b).

Şüphelinin ifadesini alan veya sorgulayan merciin bahse konu hukuka aykırı davranışlarının etkisi, ceza muhakemesi hukuku bakımından hukuka aykırı elde edilen delillerin ceza muhakemesinde kullanılamaması ve mutlak bir değerlendirme yasağı anlamına gelmektedir. CMK m. 148 kapsamında ifade alma ve sorguda yasak usullerin, şüphelinin irade özgürlüğünü ortadan kaldırıp kaldırmadığı ayrıca araştırılmayacaktır. CMK m. 148 ifade özgürlüğünün çekirdek hükmü niteliğindedir.

Anayasa’da açıklanan insanlık onuru CMK’nda korunan hükümlerden biridir710. Şüphelinin hukuka aykırı ifade veya sorgusunun etkilerini ortadan kaldırmak amacıyla, tekrarlanan hukuka uygun ifade veya sorgusunda önceki beyanlarının değerlendirilmeyeceğinin bildirilerek, başka bir yetkili tarafından alınması hukuka uygun olacaktır711. CMK m. 148/3 sadece yasak ifade alma yöntemlerini düzenlemekle yetinmeyip, bu yöntemler ile elde edilen delillerin kullanılması bakımından şüphelinin rızasının da dikkate alınmayacağını açıkça hüküm altına almıştır. Şüphelinin rızası bulunsa dahi, yasak ifade alma yöntemleri ile elde edilen beyanlar veya bu beyanlara dayanılarak ulaşılan deliller değerlendirilemeyeceği gibi, bu husus şüphelinin savunma hakkının da ihlali anlamına gelecektir. Ceza muhakemesi hukukunda, hukuka aykırı ifade alma veya sorgu yöntemlerinin, delil yasaklarının uzak etkisinin (fruit of the poisenous tree doctrine), herhangi bir ayrıma tabi tutulmaksızın kabul edildiği söylenebilir712.