• Sonuç bulunamadı

2 1 Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası

G. Hizmette Halka Yakınlık/Aşamalı Sorumluluk İlkesi:

III. Kurumsal Yapı

AB Eğitim Politikası genel olarak uluslararası bir politikadır. AB yetkile- rinin bu alanda kısıtlı olmasının başlıca nedeni siyasidir. Eğitim, devletler için önemli egemenlik alanlarından biridir. Lizbon Antlaşması’nda da belirtildiği gibi AB, üye ülkelerin eğitim politikalarını standartlaştırmayı hedeflememe- ktedir. Aksine, eğitimden üye devletler sorumludur. Maastricht’ten bu yana bunun altı hep çizilmiştir. Birliğin en önemli görevi, bu alanda işbirliğini teşvik etmektir. Birlik, gereken durumlarda destek ve tamamlama amaçlı faaliyetlerde bulunabilse de üye devletlerin kültürel ve dil çeşitliliklerini ko- rumak zorundadır. Dolayısıyla, eğitim alanında üye devletler halen yetkile- rini korumaktadırlar. Merkezi bir eğitim kesinlikle hedeflenmemektedir. Hedef, Birlik’in “çeşitlilik içinde birlik” yaratma ilkesini eğitim alanında da korumaktır.

Lizbon Antlaşması: Madde 165

1. Birlik, üye devletler arasında işbirliğini teşvik ederek ve gerektiğinde faaliyetleri destekleyip tamamlayarak, eğitim kalitesinin geliştirilmesine kat- kıda bulunur. Birlik, eğitimin içeriği ve eğitim sistemlerinin örgütlenmesi ile kültürel ve dil çeşitlilikleri açısından üye devletlerin sorumluluklarına tama- mıyla saygı gösterir. Birlik, sporun toplumsal ve eğitici işlevini göz önünde bulundurarak, Avrupa’da sporla ilgili konulara katkıda bulunur.

• özellikle üye devletlerin dillerinin öğretimi ve yayılması yoluyla, eği- timde Avrupa boyutunun geliştirilmesi;

• diğer konuların yanı sıra, diplomaların ve öğrenim dönemlerinin aka- demik olarak tanınmasının teşvik edilmesiyle, öğrencilerin ve öğre- tim elemanlarının hareketliliğinin teşvik edilmesi;

• eğitim kurumları arasındaki işbirliğinin ilerletilmesi;

• üye devletlerin eğitim sistemlerinde ortak olan hususlarda bilgi ve deneyim alışverişinin geliştirilmesi;

• gençlerin değişimleri ile sosyo-eğitimsel eğitmen değişimlerinin ge- liştirilmesinin ve gençlerin Avrupa demokratik yaşamına katılımla- rının teşvik edilmesi;

• uzaktan eğitimin geliştirilmesinin teşvik edilmesi;

• müsabakalarda kurallara uygunluğun ve sporla ilgili teşkilatlar ara- sındaki işbirliğinin teşvik edilmesi ve özellikle gençler arasında ol- mak üzere, sporcuların bedensel ve ahlaki bütünlüğünün korunması yoluyla, sporda Avrupa boyutu geliştirilmesi.

Bologna Deklarasyonu’nda belirtildiği gibi Bologna Süreci bir uluslara- rası işbirliğidir. Herhangi bir uluslararası anlaşma üzerine kurulu değildir. Temelini, Yükseköğretimden sorumlu üye ülkelerin bakanları tarafından ka- bul edilmiş bildiri ve deklarasyonlar oluşturmaktadır. Bunlar yasal bağlayıcı- lığı olan belgeler değillerdir. Bologna Süreci’nin tek yasal belgesi olan 1997 Avrupa Konseyi / UNESCO Lizbon Tanıma Sözleşmesidir. Dolayısıyla, Bo- logna Süreci farklı üye ülkeleri bir araya getiren gönüllü bir süreçtir ve iş- birliği, karşılıklı güvenle devamlılığını sürdürmektedir.

IV. Türkiye

Türkiye’nin AB ile eğitim alanında kurumsal bağları, 1990’lardan beri var olan, kamu ve özel sektörde çalışanlara, öğrencilere ve akademisyen- lere verilen Jean Monnet yüksek lisans bursları programı ile atılmıştır. Tür- kiye, ayrıca 2001 yılında Jean Monnet Programı’na dahil olmuştur. Jean Monnet Programı yükseköğretim seviyesinde Avrupa Bütünleşmesi konu- sunda eğitim ve araştırmayı teşvik etmek üzere 1989 yılında oluşturulmuş bir programdır. Günümüzde 62 ülkeyi kapsayan programdan 740 üniversite

faydalanmaktadır. Ağustos 2011 yılı itibariyle Türkiye’de 50’den fazla Jean Monnet Projesi mevcuttur: 4 adet Avrupa Mükemmeliyet Merkezi, 16 adet Jean Monnet Başkanı ve 37 adet de Jean Monnet modülü vardır.

Türkiye 2001 yılında Bologna Süreci’ne dahil olmuştur. 2002 yılında ise Türkiye AB Eğitim ve Gençlik Programları Katılım Çerçeve Anlaşması’nı imzalamıştır. Bu programı yürütmek üzere, Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı görevlendirilmiştir. 18 aylık bir hazırlık dönemin ardından Türkiye 1 Nisan 2004 itibariyle programa tam üye olarak dahil olmuştur. Ocak 2002 Bakanlar Kurulu kararı ile, 2003 Ağustos ayında çalışmaya başlayan Tür- kiye AB Eğitim ve Gençlik Merkezi Ulusal Ajansı kurulmuştur. 2009 İler- leme Raporuna göre son bütçe döneminde programlara 7000’den fazla baş- vuru olmuş, bunun 2000’den fazlası fonlanmıştır.

Türkiye ENIC (Avrupa Bilgi Merkezleri Ağı) ofisi 1998 yılında kurul- muştur. NARIC (Ulusal Akademik Tanıma Merkezi) ise Yükseköğretim Ku- rulu altında 2003 yılında kurulmuştur. Bu kurumların amacı yurtdışından alınmış diplomaların ve eğitimin akademik tanınabilirliğini, ülkeler arasında bilgi ve deneyim aktarımını sağlayarak, artırmaktır. Bu amaç doğrultusunda Ankara’nın 2004 Aralık ayında imzaladığı Lizbon Sözleşmesi 2007 yılının Mart ayında yürürlüğe girmiştir.

Müzakere sürecinde Eğitim ve Kültür başlığı 26. fasıldır. 2011 AB İler- leme Raporu’na göre Türkiye bu konularda iyi düzeyde ilerleme kaydetmiş- tir. Özellikle YÖK öncülüğünde Bologna Süreci bağlamında yükseköğretim alanında birçok değişikliğin temelinin atılmış olduğunu söylemek mümkün- dür. Söylemsel olarak bakıldığında yükseköğretim sisteminde son dönemde yapılan önemli değişikler sürekli olarak Bologna Süreci ile ilişkilendirilmiş- tir. Bu süreçte karşılaşılan en önemli endişe, sürecin “standartlaşmaya” yol açabileceğidir. Aynı endişe diğer üye ülkelerde de mevcuttur. Dolayısıyla Bo- logna Süreci dahilinde bunun hedeflenmediğinin, tam tersi, çeşitliliğin mu- hafaza edildiğinin altı çizilmelidir.

Sonuç

Eğitimde hedeflenildiği gibi bir Avrupa boyutu henüz yaratılmamış olsa da, bu alanda işbirliğinin, bütünleşmenin yolunu açacağı beklenmektedir. Eği- tim alanındaki girişimler, Avrupa vatandaşlığının inşasında ve birçok farklı kültürü bir araya getirecek olan ortak kültürel temelin oluşmasında önem

arz etmektedir. Eğitim, serbest dolaşım ile ilintilidir ve AB vatandaşlığın- dan doğan hakların özünü oluşturur. Ayrıca Eğitim, bütünleşme sürecini ve hedeflerini anlatmak için önemli bir araçtır. Eğitim alanında işbirliği sonu- cunda ulusal eğitim sistemleri etkilenmektedir ve bu da Avrupalıların uzun vadede siyasi sosyalleşmelerini etkileyecektir. Avrupalılaşma, yükseköğre- timde gerçekleşmektedir. Daha alt seviyelerde ise üye ülkeler sistemlerini daha çok korumaya eğilimlidirler.

Kaynakça

Beukel, E. (1993) ‘Education’, Andersen, S. S. & Elıassen, K. A. (der.)

Making Policy in Europe: the Europeification of National Policy-making

içinde, Londra: Sage.

Beukel, E. (2001) ‘Educational policy: Institutionalisation and Multi-Le- vel Governance’, Andersen, S. S. & Elıassen, K. A. (der.) Making Policy in

Europe içinde, Londra: Sage.

Ertl, H. (2003) ‘The European Union and Education and Training: An Overview of Policies and Initiatives’, Phillips, D. (der.), Implementing Euro-

pean Union Education and Training Policy: A Comparative Study of Issues in Four Member States içinde, Secaucus, NJ: Kluwer Academic Publishers.

EUA Trends Studies (1999) Trends II: Towards the European higher edu-

cation area - survey of main reforms from Bologna to Prague, Guy Haug

and Christian Tauch.

Eurydice (2008) The Education System in Turkey. Directorate General for Education and Culture, European Commission.

Johnson, N. (1999) ‘From vocational training to education: the develop- ment of a no-frontiers education policy for Europe?’ Education and the Law, 11, s. 199-213.

Neave, G. (1984) The EEC and Education, Trentham: Trentham Books.

İlgili Web Siteleri

AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi http://www.ua.gov.tr/

Bologna Süreci Web Sitesi http://www.ehea.info/

YÖK Bologna Süreci Web Sitesi http://bologna.yok.gov.tr/

Kenan Dursun

Bu çalışmada, internet ve bilgisayar teknolojilerinin aktif kullanımı ko- nusunda akla ilk olarak gelen genç kuşağın, bu araçları Avrupa Birliğine katılım sürecinde, eğitim, hareketlilik ve istihdam kavramları çerçevesinde kullanımlarından bahsedilecektir.

Avrupa Birliği ülkelerine kıyasla oldukça genç nüfusa sahip bir ülkede yaşıyoruz. ‘’Genel nüfus sayım sonucuna göre 1935 yılında 2 milyon 434 bin kişi olan genç nüfus, 2010 yılında yaklaşık 6 kat artarak 13 milyon 900 bin kişiye ulaşmıştır. 2025 yılında ise nüfusun 12 milyon 616 bin kişiye gerileyeceği tahmin edilmektedir.’’27 2011 yılında 15-24 yaş grubunda 12 mi-

lyon 542 bin kişi bulunmaktadır bu da genel nüfusun % 16,8’dir.

Nüfusun neredeyse yarısının 24 yaş altı olduğu bir ülkede gen- çlikten bahsederken zamandan ve mekan- dan farklı tanımlamak çok doğru olmayabilir. Bir genç hakkında konuşurken, onu yaşadığı yılda yaşadığı çevrede tanımlamak ve anla- mak gerekir. Beklen- tilerinin, ilgilerinin, uğraşlarının, değişen zamanla farklılaştığını kabul etmek ve bu farklılaşmaları incelemeden/ 27 Tüik İstatistiklerle Gençlik 2011-Tüik

irdelemeden bir gençlik grubunu tanımlamak ya da bu grup hakkında bir politika üretilmenin mümkün olmadığını anlamak gerekir.

Son 5 yıl içerisinde bilgisayar başında geçirdiği süreden dolayı ailesinden uyarı almayan bir genç yoktur. Bu çok normal çünkü anne ya da babamızın zamanında bilgisayar ve teknoloji kullanımı bu kadar yaygın değildi. Es- kiden ödevler için tek kaynak kütüphanelerdi ve evlerimizin vazgeçilmezi ansiklopedilerdi. Şimdi ise ulaşabileceğimiz bir sürü kaynak var kaldı ki ev- lerimizin vazgeçilmezi Britannica Ansiklopedisi’nin basımına son verilerek dijital versiyonlarının yayınının devam etmesi kararı alındı. Bu yüzden ail- emizin bilgisayar başında geçirdiğimiz süreyi anlaması biraz zor olabilir.

İnternet ve bilgisayar teknolojilerinin aktif kullanımı deyince ilk olarak akla genç kuşak geliyor. Artık gençler teknolojiye, yeni medyaya ve aslında yeni dünyaya daha yakın yaşıyor, onlarla öğreniyor ve onlarla büyüyorlar.

‘’Her ne kadar Charles Tilly iletişimdeki yeniliklerin bir yandan iletişim maliyetlerini azaltırken, diğer taraftan bu yeni iletişim teknolojilerine erişimi olmayanları daha da katı bir şekilde dışarıda bıraktığı ve eşitsizliği sağladığı konusunda uyarıda bulunmaktadır. Aynı zamanda Pippa Norris yeni bir eşitsizlik olarak dijital bölünmeden bahsetmekte, bilişim teknolojileri kullanımı üzerine yapılan araştırmalar da gençlerin bu teknolojilere ulaşımdaki avantajlı konumunu vurgulamaktadır. Benzer şekilde internetin siyasal katılımı etki- leyip etkilemediği konuları da sosyal bilimlerce bir hayli tartışılmıştır. Bu konuda farklı görüşler olsa da genç kuşağın geleneksel siyasete katılmadığı bir dönemde, gençlerin bilişim teknolojileri aracılığıyla yeni ve farklı bir si- yasal alana katılımı bazı araştırmacılar tarafından savunulmuştur.’’28

‘’Yapılan araştırmalara göre gençlerin % 67,7’si bilgisayar kullanırken, yetişkinlerde bu oran % 35,6’dır. Gençlerde internet kullananların oranı % 65,8 iken, yetişkinlerde ise % 34’dür.’’29 Bu durumun iyi ya da kötü olmasına

ilişkin tartışmalar sürüp giderken yapılan araştırmalar her 4 lisenin 3’ü in- ternette dolaşırken aynı zamanda başka şeylerle de ilgilendiğini gösteriyor. Bu demek oluyor ki etrafımızdaki bilgiye erişim kaynaklarımız çoğaldıkça, bilgiyi daha farklı kaynaklardan ve daha hızlı ulaşabilirler, doğruluğunu 28 Katılımın E-Hali-Alternatif Bilişim Derneği

yine internet vasıtasıyla kontrol edebilirler. Aynı zamanda çok hızlı iletişim halinde olabiliyor ve örgütlenebiliyorlar.

Kullandıkları araçlar aslında günümüzde demokrasiye katılım araçlarıdır. Artık internet üzerinden sivil anayasa taslakları hazırlanıyor, internet üzeri- nden cumhurbaşkanına başbakana, belediye başkanlarına sorunlarınızı ilete- biliyorsunuz. Bunlar, tam da Avrupa Birliğine giriş sürecimizde demokratik katılım politikalarının oluşturulması için çok önemli noktalardır. Demokra- sinin varlığını sürdürebilmek için katılım sağlamak mutlak şart. Katılımcı demokrasiyi uygulamak için de artık online araçlarla yapılan aktivizm hayatımızda çok büyük önem taşımaktadır. Online ortamlardan oluşturulan imza kampanyaları ve kampanyaların sayısı buna en büyük işarettir. Gen- çlerle bir şey yapmak için onların kullandığı araçları kullanmak ve onlarla benzer sorunları paylaşmak gerekir.

Hayatımızın bu kadar önemli parçasını alan bu ağları bilgiye erişim için de kullanıyoruz. Aradığımız her şeyi saniyeler içerisinde bulabiliyoruz. Bilgiye erişimin herkesin hakkı olduğu bir Dünya’da bunun kısıtlanmasına karşıda yine bu araçlar vasıtasıyla örgütleniyor ve karşı çıkılıyor. Artık okul- larda dersler akıllı tahtalarda anlatılıyor, ders kitapları yavaşça kullanımdan kalkıp e-kitaplar oluşturulmaya başlanıyor.

Sürekli değişen eğitim sistemimizi düşündüğümüzde gençler iyi eğitim alamadıklarını düşünüyorlar, ileride işsiz ve parasız kalmanın kaygılarını taşıyorlar. ‘’Türkiye’de gençlerin % 30’u okuyor, % 30’u çalışıyor, % 40’ı ne okuyor ne çalışıyor durumda.

Avrupa Birliği sürecimizde gençlere yeterli zihinsel kapasite, eleştirel ve yaratıcı düşünme, bilgisayar okuryazarlığı, matematik ve yabancı dil bilgisi gibi becerilerle donatan kaliteli bir eğitim, hızla değişen dünyamızda temel bir şart. Yalnızca öğrenci sayısını arttırmak doğal olarak yeterli değil. Asıl mücadele, daha verimli ve adil eğitim sistemleri geliştirmek ve herkesin ka- liteli eğitime erişmesini garanti etmek için verilmeli.’’30

Hayatımızın hemen hemen her alanında karşımıza çıkan Avrupa Birliği tarafından finanse edilen ya da uygulanan herhangi bir eğitim programı ya da istihdam, sağlık, külturel aktivite gibi kimi konularda yürüttüğü programlar gen- çler için önemli ve kaçınılmaz bir fırsattır. Fakat bu gibi fırsatları değerlendirmek 30 Türkiyede Gençlik-UNDP

için vize konusunda gerekli kolaylıkların sağlanması gerekmektedir. AB ülkel- erinde serbest geçiş hakkı gibi imkanlar ancak Avrupa Birliği ülkesi olduğumuzda yararlanabileceğimiz imkanlardandır. Yapılan araştırmalarda gençlerin yurt dışına çıkma oranı %10,5’tir. Bu oran, Avrupalı

ve Amerikalı gençlerin yurt dışına çıkma oranlarıyla kıyaslandığında old- ukça düşüktür.

Ülkemizde, fazla olan eğitim ile istihdam arasında farkı azalmak için, gençlerin hareketlilik sağlayan Avrupa Birliği projelerinden faydalanılabilir. Gençlerin lise, üniversite, ya da bunların dışında kalan zamanlarda yurt dışında gönüllük yapmak, staj yapmak ve okumak gibi programları kapsayan AB programları konusunda bilgilerini arttırmak gereklidir. Herhangi bir pro- gramla yurt dışına çıkmış bir gencin kendi ayaklarının üzerinde durabilmesi, yabancılarla iletişim kurabilmesi, iş hayatında kişiyi farklılaştıran bir özellik olabilir. Bunun içinde gençlerle temas halinde olan kamu kurumlarının gen- çlerin yoğun kullandığı sosyal ağlarda daha aktif olması gerekir.

Avrupa Komisyonun 2014-2020 yılları arasında geçerli olacak yeni 2 programı Herkes İçin Erasmus (Erasmus For All) ve Yaratıcı Avrupa (Cre- ative Europe) ağırlıklı olarak gençlerin hareketliliği sağlayarak hayat boyu öğrenme yaklaşımını güçlendirmeyi, eğitimin farklı sektörleri, iş dünyası ve ilgili diğer aktörler arasında yapısal ortaklıkların alanını genişletmeyi, kapa- site oluşturmayı, uluslararası dolaşımı desteklemeyi planlıyor.

Pınar Uyan Semerci

Anahtar Kelimeler: Sosyal Politika, Refah Rejimleri, Avrupa Sosyal Modeli, Açık Koordinasyon Metodu, Sosyal Şart, Lizbon Stratejisi, İstih- dam Politikaları