• Sonuç bulunamadı

2 1 Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası

G. Hizmette Halka Yakınlık/Aşamalı Sorumluluk İlkesi:

I. AB Eğitim Politikası

Eğitim Politikası, iç pazarın yükümlülüklerin yerine getirilmesi amacıyla ortaya çıkmıştır. Roma Antlaşması’nda hizmet ve kişilerin serbest dolaşımı için mesleki eğitimin önemi vurgulanmıştır.

Serbest dolaşımın artırılması için, diploma ve derecelerin ulus-ötesi tanınabilirliği ve yabancı dil eğitiminin teşvik edilmesi önerilmiştir. Roma Antlaşması’nda genel eğitime hiç değinilmemiştir. 1963-1980 yılları arasında ekonomik hedefler doğrultusunda mesleki eğitim ön planda olmuştur.

Eğitimden sorumlu Bakanlar ilk toplantılarını 1971 yılında gerçekleş- tirmişlerdir. Toplantı sonrası yayımlanan basın bildirisinde mesleki eğitimin yasal bir dayanağı olduğunun ve bu alandaki işbirliğinin genel eğitim ala- nına da aktarılmasının gerekliliği vurgulanmıştır. Bakanlar almış oldukları ilke kararı ile şunları karara bağlamışlardır:

• Özellikle değişime değinerek, üniversiteler arası işbirliğinin sağlanması; • Kızlara eğitime eşit erişim hakkı tanınması;

• İkinci jenerasyon göçmen çocuklarının eğitim hakkı; • Gençlerin okuldan iş hayatına geçişleri;

• Avrupa’daki eğitim sistemleri arasındaki işbirliği konularının üze- rinde durulması.

1971 toplantısı Avrupa Komisyonu’na yeşil ışık yakmış ve bu yıllarda Komisyon öncülüğünde eğitim üzerine birçok rapor yayımlanmıştır. 1973’te eğitim politikası, bir komisyon üyesinin (Ralf Dahrendorf) sorumluluğu altına girmiştir. Araştırma, Bilim ve Eğitim Genel Müdürlüğü kurulmuştur.

1974 yılının Haziran ayında eğitimden sorumlu bakanlar ikinci kez toplanmışlardır. Bu toplantıda, eğitimin sadece ekonomik hayatın bir parçası olarak görülmemesi gerektiğinin altı çizilmiş ve öncelikli alanlar belirlenmiştir:

• Tüm üye ve üye olmayan devletlerin vatandaşları için iyi eğitim ola- naklarının sağlanması;

• Avrupa’daki eğitim sistemleri arasındaki işbirliğinin artırılması; • Eğitim konusunda güncel verilerin toplanması;

• Yükseköğretim kurumları arasındaki işbirliğinin artırılması; • Diplomaların akademik olarak tanınabilirliğinin artırılması;

• Öğretmen, öğrenci ve araştırmacıların serbest dolaşımının artırılması, serbest dolaşımın önündeki idari ve sosyal engellerin ortadan kaldı- rılması ve yabancı dil eğitiminin özendirilmesi; ve

• Eğitimin her alanında eşit erişimin sağlanması.

Bu ilke kararları üç prensip üzerine kuruludur. Birincisi, eğitim her vatandaşın hakkıdır. İkincisi, üye devletlerin eğitim sistemlerinin çeşitliliğinin korunması önemlidir. Üçüncüsü, bu hedeflere ulaşmaktan, üye devletler so- rumludur (Neave, 1984).

İki yıl sonra, 1974 ilke kararı doğrultusunda belirlenen öncelikli hedeflere ulaşmak için topluluk eylem programı kabul edilmiştir. Bu eylem programı ile beraber, günümüzdeki eğitim programlarının temelini oluşturacak birçok girişim olmuştur.

Eğitimin bu dönemde önem kazanmasının ardında yatan iki temel neden vardır (Ertl, 2003). Bir grup siyasetçi, eğitimi geleceğin Avrupa vatandaşlarını yaratmak üzere bir araç olarak görmüşlerdir. 1972 yılında kurulan ve ortak vatandaşlık olgusunu teşvik etmesi beklenen Avrupa Üniversitesi Enstitüsü’nün kurulması da buna dair bir girişim olmuştur. İkinci neden ise bu dönemde Topluluk’un karşılaştığı ekonomik güvensizliktir. 1973 yılında gerçekleşen petrol krizi nedeniyle gençlerin işsizliği önemli bir sorun haline gelmiştir. Özellikle 1975 yılından sonra, birçok ilke kararı okuldan iş hayatına geçiş konuları üzerine odaklanmıştır.

Tek Avrupa Senedi’nin kabulü ile, bütünleşme süreci yeniden canlanmış, mesleki ve genel eğitimin önemi artmıştır. Bu politikalar, ortak pazarın ta- mamlanması hedefi ile doğrudan ilintili politikalardır. Bunun birçok nedeni vardır (Ertl, 2003). Öncelikle ekonomik rekabet vatandaşların sahip olduk- ları vasıflar ile ilgilidir. İkincisi, serbest dolaşımı sağlamak için ulus-ötesi çalışabilecek işçilerin yetiştirilmesi önemlidir. Üçüncüsü, ekonomik bütün- leşme eğitim alanında karşılaştırılabilir bir yapının oluşturulmasını gerekli kılar. Dördüncüsü ise, Birlik’in sosyal uyum hedefleri de eğitim alanında daha fazla işbirliğini gerektirmektedir. Ayrıca, bu dönemde eğitim alanındaki kurumsallaşmaya Avrupa’nın uluslararası ekonomik rekabet bağlamında da önem verdiğini söylemek mümkündür (Beukel, 1993 ve 2001).

Bu dönemde genel eğitim önem kazanmış, ekonomik hedeflerden ayrı tutularak bütünleşmenin kültürel boyutu ile birlikte anılmaya başlanmıştır.

Genel eğitim alanında bir Avrupa boyutunun yaratılması tartışılmaya baş- lanmıştır. 1986-89 yılları arasında, Komisyon tarafından yürütülecek eğitim programları kabul edilmiştir. Bu programlar sayesinde Komisyon, sunduğu finansal teşviklerle eğitim politikasını şekillendirme olanağı kazanmıştır.

Bu programların hedefleri şu şekilde sıralanabilir:

• Katılımcıların değişimini (öğrenci, stajyer ve vasıflı işçi) sağlamak; • Ortak pilot projeleri ve ulus-ötesi girişimleri desteklemek;

• Eğitim alanında bilgi paylaşımını desteklemek;

• Eğitim alanında karşılaştırmalı çalışmaların yapılmasını teşvik et- mek.

Bu programlarla be- raber bu dönemdeki ilke kararları, eğitimde bir Av- rupa boyutunun yaratıl- ması üzerinde durmuş- tur. Bu kavram ilk olarak 1973 Janne Raporu ve 1976 İlke Kararları’nda kullanılmış, fakat 1988 yılına kadar tanımlanma- mıştır. AB Resmi Bildi- risi (Haziran 1983), Fontainebleau Avrupa Konseyi Kararları (Haziran 1984) ve Milano Avrupa Konseyi’nde kabul edilen “Vatandaşların Avrupa’sı” adlı rapor (Haziran 1985) Eğitim Politikasının gelişiminde önemli dönüm nokta- ları olmuşlardır. 1988 yılında ilke kararı kabul edilmiş ve eğitim alanındaki işbirliği düşünsel bir boyut kazanmıştır (Beukel, 2001; 2003). Eğitim alanın- daki işbirliği, Avrupa fikri ve çıkarları çerçevesinde tanımlanır hale gelmiş- tir. 1988 ilke kararı ile Avrupa Boyutu tanımlanmıştır:

• Gençlerde Avrupa kimliği olgusunu güçlendirmek, Avrupa halkının gelişiminin temelini oluşturacak olan demokrasi, sosyal adalet ve in- san hakları üzerinde kurulu olan Avrupa medeniyetinin temelini güç- lendirmek;

• Gençleri, Topluluk’un ekonomik ve sosyal gelişiminde ve Avrupa Tek Senedi’nde olan hedefe, Avrupa’nın birliği yolunda rol oynama- ları için hazırlamak;

• Ortak bir ekonomik ve sosyal alanın yaratacağı olanak ve zorluklara karşı duyarlılığı artırmak;

• Topluluk ve üye devletler hakkındaki tarihsel, kültürel, ekonomik ve sosyal içerikli bilgilerin paylaşımını artırmak; ve

• Üye devletler ile diğer Avrupa ve dünya devletleri arasındaki işbirli- ğinin önemini vurgulamak.

Maastricht Antlaşması’na eklenen 126. ve 127. Maddeler, eğitim alanında o ana kadar gelinen noktayı yasal hale getirmiştir. Maastricht Antlaşması’na, eğitim, mesleki eğitim ve gençlik başlıklı yeni bir bölüm eklenmiştir. Aynı isimde yeni bir genel müdürlük oluşturulmuştur. Daha sonra genel müdürlüğün ismi eğitim ve kültür olarak değiştirilmiştir.

1990’lı yıllarda, hayatboyu öğrenme, Birliğin önemli prensiplerinden biri haline gelmiştir. 1996 yılı Avrupa Hayatboyu Öğrenme yılı ilan edilmiştir. Hayatboyu Öğrenme ilkesi, öğrenmenin sadece genç yaşta ya da sınıfta gerçekleşmediği, hayat boyu ve farklı mekanlarda olabileceğini vurgulamak- tadır. Amsterdam Antlaşması, hayatboyu öğrenmeyi eğitim ve mesleki eği- timde kılavuz ilke ilan etmiştir.

Hayatboyu öğrenme, küreselleşmenin getirdiği sorunlara bir çözüm ola- rak sunulmuştur. Özellikle bilgi toplumu kavramı, bu dönemde AB tartışma- larında önem kazanmaya başlamıştır. 2007 yılında tüm eğitim programları Hayatboyu Öğrenme Programı altında tekrardan yapılandırılmıştır.