• Sonuç bulunamadı

Kırım Karayları dünyanın en küçük etnik gruplarından biridir. Günümüzde Kırım Karayları’nın toplam nüfusu 2000’i geçmemektedir. Kırım Yarımadasında da 800 Kırım Karayı ikamet etmektedir. Kırım Karayları etnik kökenleri ve dini inanışları yönünden eşsiz bir etnik grubu oluşturmakta olup, Türk soyundan gelen Hazarların bakiyesi olduklarını ifade etmektedirler. Dilleri, Kuman-Kıpçak ailesine aittir; fakat Tanah’a inanan bir topluluk olduklarından, Batılı bilim adamları tarafından, yanlışlıkla Musevi olarak tanıtılmaktadırlar. Bununla birlikte Kırım Karayları -diğer Yahudilere benzemeyerek- Talmud’u inkâr etmekte ve sadece Tanah’a inanmaktadırlar. Onlar, Karai Mezhebi mensuplarıdırlar. Bu mezhebin dünyada yaklaşık 25000 ile 30000 arasında mensubu vardır. Görüldüğü gibi Kırım Karayları, Karai Mezhebini takip eden grubun çok küçük bir bölümünü oluşturmaktadırlar. Kırım Karayları’nı diğer gruplardan ayıran üç özellik mevcuttur. Bunlar coğrafi durum, etnik köken ve dini inanıştır. Bu üç özellik, Karaileri kendilerine has ve karmaşık hale getiren özelliklerdir.

Bundan dolayı Türk olduğu bilinen Hazarların bakiyesi olarak kabul edilen Kırım Karayları’nın, Yahudiliğin Karai Mezhebine mensup olmaları pek çok kimsenin dikkatini çekmektedir. Yüzyıllardan beri farklı ırklara mensup olanları kendi dinlerine almayı reddeden Yahudilerin, İsrail ırkından olmayan bir milleti kendi dinlerine nasıl kabul etmiş oldukları (proselytism-non proselytism) hususu araştırmaya değer bir konudur.

Kırım Karayları, Türkiye’de çok iyi bilinmemektedir ve bugüne kadar da onlarla ilgili geniş bir çalışma yapılmamıştır. “Kırım Karayları” adlı bu çalışmamız her şeyden önce, günümüzde genel Türk nüfusundan farklı bir dinin mensubu olan Kırım Karayları’nı bir bütün olarak ele alan ilk çalışmadır. Türkiye’de hakkındaki bilgiler ansiklopedik düzeyde kalan “Kırım Karayları” adlı bu çalışmamızın temel amacı ise,

2

Kırım Karayları’nın dini inanışlarını, bu inanışların genel olarak Türk kültüründeki inanışlarla ortak, benzer ve farklı yönlerini ortaya koymaktır. Ayrıca Kırım Karayları’nın, Yahudiliğin Karai Mezhebi ile ilişkisini tespit ederek onların bu mezhebe karşı tutum ve anlayışlarını objektif bir şekilde inceleyerek Dinler Tarihi alanında yapılan çalışmalara katkıda bulunmaktır. Kırım Karayları’nın kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya kalan bir millet olarak UNESCO tarafından projelere konu olmaları da bu çalışmamızın önemini arttırmaktadır.

Kırım Karayları, bugüne kadar Türkiye’de çalışılmamış bir konu olduğundan çalışmanın sınırlarının oldukça geniş tutulması zorunluluğu hâsıl olmuştur. Bunu dikkate alarak, araştırma konumuz olan Kırım Karayları’nın durumunu ele almadan önce Karai Mezhebinden bahsetmemiz gerekmektedir. Bu nedenle, araştırmamızın ilk bölümünde Karailiğin doğuşu, yayıldığı coğrafyalar ve dinî esasları ele alınmaktadır.

Ayrıca “Karay” adının anlamından ve etimolojisinden bahsedilmiş ve bu konuda araştırmacıların öne sürdükleri görüşler paylaşılmıştır. Dolayısıyla Kırım Karayları’nın hangi ırka mensup oldukları ve diğer Karailerle aralarındaki fark izah edilmeye çalışılmıştır.

Araştırmamızın esasını teşkil eden ikinci bölümde ise, bugün hala tam olarak açıklığa kavuşturulamamış olan Kırım Karayları’nın kökeni, tarihi, dili, dini inançları, ibadetleri, bayramları ve gahanları hakkında bilgi verilmiş ve bu konuda tespitlerde bulunulmuştur. Bunların yanı sıra nişan, düğün, doğum, sünnet ve ölüm adetlerinin kısaca anlatıldığı geçiş dönemlerinden, bazı geleneksel Türk inançlarından ve halk arasında kullandıkları eski Türk inancını yansıtan halk takvimlerinden bahsedilmiş ve Kırım Karay ibadethanelerini tanıtıcı bilgiler verilmiştir. Fakat konu, kaynakların yetersiz olması sebebiyle belli bir zaman dilimiyle sınırlandırılmamıştır. Ağırlıklı olarak günümüzdeki durum ve yakın geçmişin genel bir resmi sunulmaya çalışılmıştır. Üçüncü bölümde, Kırım Karayları’nın sosyo-kültürel özellikleri, genel olarak Türk ve Musevi sosyo-kültürel özelliklerle ortak, benzer ve farklı yönleri ele alınmaktadır. Ayrıca, ayakta kalabilme mücadelesi veren, buna rağmen kimi zaman durağan dönemler geçiren ve bugüne kadar süreklilik gösteremeyen Kırım Karay edebiyatından da bu bölümde kısaca bahsedilmiş, Karay Edebiyatının bugüne kadar verdiği ürünler tanıtılmaya çalışılmıştır.

3 B. Metot ve Kaynaklar

Araştırmamızın tarihsel olduğu kadar sosyolojik boyutlarının da olduğu bir gerçektir. Konunun çok yönlü olması, birçok yöntemin kullanılmasını gerekli kılmıştır.

Bundan dolayı çalışmamızda gözlem, mülakat ve kaynaklara dayanarak önem sırasına göre fenomenolojik, tarihsel karşılaştırma ve Dinler Tarihi’nin nitelendirici (descriptive) metodu kullanılmıştır. Bu yaklaşım sayesinde alan araştırması niteliğinde olan çalışmamız bütünsel olarak görülebilecektir.

Kırım Karayları’nın yaşadıkları coğrafya, nüfuslarının azlığı, dini inanç ve uygulamalarını yazıya geçirmemeleri çalışmamızda karşılaştığımız en büyük zorluk olmuştur. Fakat Kırım Karayları’nın yoğunlukla yaşadıkları yerler olan Kırım, Litvanya ve Polonya bölgelerine giderek literatür incelemesi, gözlem ve mülakat yapabilme imkânı elde ettiğimiz için Kırım Karayları üzerine çalışma yapan araştırmacılar ile irtibata geçerek tezimiz için gerekli malzeme ve dokümanları elde ettik. Ayrıca Kırım Devlet İlmi Kütüphanesi ve Vilnius Üniversitesi Kütüphanesinde titiz bir kütüphane çalışması yapma imkânı bularak Kırım Karayları ile ilgili yayımlanmış bilimsel eser, makale ve ansiklopedi maddelerine ulaştık. Başta Kırım Karayları’nın kendi yayınları olmak üzere, Kırım Karayları hakkında Kiril Alfabesiyle yazılmış olan Rusça kaynakları taramaya çalıştık. Konu ile ilgili olarak tespit edebildiğimiz geniş bir literatür arasında Kırım Karayları’nın genel olarak tarihlerini, dillerini, yaşam tarzlarını, kültürlerini ve özellikle dini inanışlarını inceleyen A. İ. Polkanov’un Krımskiye Karaimı (Kırım Karayları), M. S. Saraç’ın Religiya Krımskih Karayev (Karaimov)(Kırım Karayların Dini), M. S. Saraç - M. M. Kazas - Y. A. Polkanov’un müşterek yayınladıkları VI ciltlik Karaimskaya Narodnaya Entsıklopediya (Karay Halk Ansiklopedisi), A. Dubinskiy’in Osnovı Karaimskoy Religiyi (Karay Dini Temelleri), Ya. Duvan’ın Osnovı Karaimskogo Zakona (Karay Kanunlarının Esasları), B. S.

Elyaşeviç’in Yevpatoriyskiye Karaimskiye Kenası (Yevpatorya Karay Kenesaları), D.

Tiryaki’nin Karaimskiye Kenası Yevpatoriyi (Yevpatorya Karay Kenesaları), D. A.

Hvolson’un Sbornik Yevreyskih Nadpisey (Yahudi Yazıların Derlemesi), V. V.

Radlov’un Obrastsı Narodnoy Literaturı Severnıh Turkskih Plemen (Sibirya’dan), Yu.

D. Kokizov’un Karaimı Kratkiy İstoriçeskiy Oçerk (Karaylar, Kısa Tarih), K. M.

4

Musayev’ın Grammatika Karaimskogo Yazıka. Fonetika i Morfologiya (Karay Dilinin Grameri. Sesbilgisi ve Morfolojisi), N. A. Baskakov – S. M. Şapşal – A.

Zajanczkowski’nin Karaimsko-Russko-Polskiy Slovar (Karayca-Rusça-Polonca Sözlük) isimli eserleri çalışmamızda sıklıkla başvurduğumuz temel kaynaklardır. Bu kaynakların yanı sıra A. Zajanczkowski’nin Zarys Religii Karaimskiej (Karay Dini Temelleri), M. Zajonçkovskis’in Karaimu Kenesa Trakuose (Trakay Karay Kenesası), A. Zajanczkowski’nin Zviazki Jezykowe Polowiecko-Slowıanskie (Slav-Polovetsk Dillerin Bağlantıları), M. Firkoviçius’un Mien Karajçe Ürianiam: as mokausi Karaimiskai (Ben Karayca Öğreniyorum) Litvanca ve Polonca yazılan çalışmalarından da faydalandık. Ayrıca bazı kaynaklardan da internet yoluyla yararlandık. Bu suretle Kırım Karayları’nın kendilerini nasıl ifade ettiklerini ortaya koymayı amaçladık. Bütün bunlara ilave olarak konunun tarihi yönünü araştırmak için zaman zaman eserlerini Rusça yazmış olan Rus tarihçileri S. A. Pletneva’nın Hazarı (Hazarlar), M. İ., Artamonov’un İstoriya Hazar (Hazarların Tarihi) isimli kitaplarından ve Kırım Karayları hakkında İç İşleri Jurnalı’nda yazılan Otkuda Prişli Karaimı v Rossiyu (Karaylar Rusya’ya Nereden Geldi) gibi makale ve ansiklopedi maddelerinden de istifade ettik.

Ayrıca Kırım Karayları ile ilgili Türkiye’de ve Batı dünyasında yazılmış olan ilmi eserleri de taramaya çalıştık. Batı dünyasında Karailik, Yahudi Mezhepleri arasında ilgi çekmiş ve yurt dışında konuyla ilgili ilmi çalışmalar yapılmıştır. Fakat Türkiye’de, Karailikle ilgili olarak yapılan çalışmalar parmakla sayılabilecek kadar azdır. İlk defa Yaşar Kutluay, İslâm ve Yahudi Mezhepleri isimli eserinde Karailikle ilgilenmiş;

Hikmet Tanyu da, Türklerin Dini Tarihçesi adlı kitabında konuya değinmiştir.

Türkiye’de, Karailiği ve Karayları en ayrıntılı haliyle araştıran kişi ise Şaban Kuzgun olmuştur. Kuzgun, Hazar ve Karay Türkleri isimli eserinde mezhebin özelliklerini tanıtmakla kalmamış, Hazar ve Karay Türkleri arasındaki kültür ve medeniyet benzerliğini ortaya koymak suretiyle Karayların menşeini Hazarlara dayandırmıştır. İlk bölümde kullandığımız yabancı kaynaklardan özellikle Abraham Harkavy ve Leon Nemoy konuyu ansiklopedik ölçülerde ortaya koymuşlardır. A. Zajanczkowski ise, Karaims in Poland isimli kitabı ve çeşitli dillerde yayımladığı birçok makalesi ile aydınlatıcı bilgiler vermiştir.

5

Bunların dışında Türkiye Makaleler Bibliyografyası katalogları taranmış ve Karaylar ile ilgili yayımlanmış bilimsel makalelere ve ansiklopedi maddelerine ulaşılmıştır. Hazarların kültür ve medeniyetini Karay Kültürü ile karşılaştırmak suretiyle, Karayların menşeini Hazarlara bağlayan Süreyya Şapşaloğlu’nun, Osmanlıca ele aldığı Kırım Karay Türkleri isimli makalesi ve Z. V. Togan tarafından yazılan Hazarlar maddesi çalışmamızda faydalandığımız birkaç makale ve ansiklopedi maddesine örnektir. Abraham Danon, Simon Şişman ve kendisi de bir Karay olan Çağatay Bedii Avramoğlu gibi araştırmacıların yazmış olduğu makaleler de yararlandığımız değerli çalışmalardandır. YÖK arşivlerinden tez taraması yaparak Kırım Karayları ile ilgili doğrudan veya dolaylı olarak çalışma yapan araştırmacıların tezlerinden de istifade edilmiştir.

Doğulu ve Batılı Seyyahların gözlemlerini anlattıkları seyahatnâmeler de istifade ettiğimiz kaynaklardandır. Evliya Çelebi, Tudela Benjamin ve Ratisbon Petachia gibi direkt olarak ulaşabildiğimiz gezginlerin eserleri yanında, araştırma eserlerinden naklederek verdiğimiz seyyah izlenimleri de vardır. Fakat bu kaynakların güvenilirliği tartışılabilir. Çünkü bazen abartılı, bazen de dini farklılıklardan ötürü objektif olmayan ifadeler kullanılabilmiştir.

Ayrıca çalışma esnasında Kırım Karayları’nın çeşitli konulardaki bakış açılarını belirlemek ve özellikle bugünkü durumlarını tespit edebilmek için zaman zaman Karay Derneklerinin liderlerine, gahanlarına (dini liderleri) ve akademisyenlerine başvurduk.

Yaptığımız görüşmelerde Karayların tarihi, dili, kökeni ve özellikle dini inançları hususunda neler düşündüklerini birebir öğrenme imkânı bulduk. Bunun için öncelikle Kırım’da yaşayan Karay Dernek başkanı, gahanı ve bilim adamlarıyla, yeri geldikçe de Litvanya’da yaşayan Karaylar ve akademisyenleriyle görüştük. Ayrıca 05-08 Nisan 2010 tarihleri arasında Bilecik Üniversitesi ile Sakarya Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği “Uluslararası Karay Çalışmaları Sempozyumu”na katılarak Hayim Malkhasy ve Gerşom Qıprısçi’den de Karayların bugünkü durumları ile ilgili bilgiler alma imkânına sahip olduk. Bunun yanı sıra bizzat yaşadıkları bölgelerde yaptığımız gözlemler sonucunda da Karayların bugünkü durumlarını tespit etmeye çalıştık.

6

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAİLİĞİN ORTAYA ÇIKIŞI VE TARİHİ GELİŞİMİ

7 A. Karailik Hakkında Genel Bilgi

1. Karai (Karay) Adı ve Anlamı

İbranice’de Karaim (םיִאָרָק) olarak zikredilen isim, Kırım Karayları’nın lehçesinde tekil olarak Karay, çoğul olarak Karaylar; Trakay lehçesinde tekil olarak Karaj, çoğul olarak Karajlar, Arapça’da Karraî, Karraûn, Fransızca’da Caraïme, Rusça ve Lehçede Karaim şeklinde geçmektedir. Ayrıca ansiklopedik eserlerde bu isim, Karaite olarak ifade edilmektedir.1

Karai hareketine, önceleri kurucusu sayılan Anan ben David’e nisbetle

“Ananiye” denilmekte idi.2 IX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Karai ismi ile anılmaya başlanmıştır.3 Bernard Lewis’e göre bu isimlendirme ilk olarak Bağdat civarında ortaya çıkmış, Karai kelimesi ise ilk defa Benjamin en-Nihavendi tarafından 830’lu yıllarda “Bene Mikra”, “Ba’ale Mikra” yani “Tevrat’ın Çocukları” şeklinde kullanılmıştır.4

“Karaim” isminin ortaya çıkışı hakkında çeşitli görüşler vardır. Bugün en çok kabul gören görüşe göre, “Karaim” ismi İbranice “kara’a” kökünden gelmektedir. Bu görüşe göre “kara’a” kelimesi Arapça kıraat kelimesi ile eşanlamlı olup “okumak”

1 Poznanski, Samuel, “Karaites”, The Encyclopedia of Religion and Ethics, (edt. J. Hostings), New York 1951, c. VII, s. 662; Kuzgun, Şaban, Türklerde Yahûdilik ve Doğu Avrupa Yahûdilerinin Menşei Meselesi Hazar ve Karay Türkleri, Seda Yayınları, Ankara 1985, s. 154; Akay, Aydın Safa,

“Kaybolmakta Olan Bir Türk Halkı: Karaimler”, Kök Sosyal ve Stratejik Araştırmalar Dergisi, Köksav Vakfı, Ankara 1999, c. I, sy. 2, s. 204; Doğan, İsmail – Kıvrakdal, İlgi, “Karaim Türkleri”, Türkler, (edt. Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, c. XX, s. 781; Harviainen, Tapani, “The Karaites İn Eastern Europe And The Crimea: An Overview”, Karaite Judaism A Guide to its History and Literary Sources, (edt. Meira Polliack), Brill, Leiden-Boston 2003, s. 634-635.

2 El-Bîrûnî, Ebu’r-Reyhân Muhammed b. Ahmed, el-Âsâru’l-Bâkıye Ani’l- Kurûni’l-Hâliye, (nşr. C.

Eduard Sachau), Leipzig 1923, s. 58-59; Eş-Şehristânî, Ebu’l-Feth Muhammed b. Abdülkerîm b. Ebî Bekr Ahmed, el-Milel ve’n-Nihal, (thk. Muhammed Seyyid Kîlânî, Dâru Sa‘b), Beyrut 1406/1986, c.

II, s. 20; Zajanczkowski, Wlodzimierz, “Karaylar ve Onların Folkloru”, Türk Kültürü Araştırmaları Dergisi, Ankara 1979-1983, c. I-II, sy. 17-22, s. 312; Kuzgun, age, s. 156-157.

3 Kutluay, Yaşar, İslam ve Yahudi Mezhepleri, Anka Yay., 3. Baskı, İstanbul 2001, s. 258; Sinanoğlu, Mustafa, “Karâîlik”, T.D.V. İslam Ansiklopedisi (DİA), İstanbul 2001, XXIV, 424.

4 Lewis, Bernard, “A Karaite İtinerary, Through Turkey in 1641-1642”, Vakıflar Dergisi, Ankara 1956, sy. 3, s. 315-325. Bu çalışma Türkçeye çevirilerek tekrar basılmıştır. Bkz. Lewis, Bernard,

“1641-1642’de bir Karayit’in Türkiye seyahatnâmesi”, Vakıflar Dergisi, (çev. F. Selçuk), Ankara 1956, c. III, s. 97-106. Biz çalışmamızda Lewis’in Türkçeye çevirilerek yayımlanan nüshasını kullanacağız. Strizower, Schifra, Exotic Jewish Communities, London-New York 1962, s. 125;

Kuzgun, age, s. 155; Doğan – Kıvrakdal, agm, XX, 781.

8

manasını taşımaktadır.5 Dolayısıyla “Karai” kelimesi de, “kutsal kitabı yani Tevrat’ı okuyan” anlamına gelmektedir.6 Bundan dolayı, geleneksel görüşe sahip olanlar, Karailerin Talmud’a değil, bizzat Tevrat’a bağlı kalan kimseler olduklarını kabul etmektedirler.7 Bu anlayışa göre, Karai terminolojisi ikili anlam taşımaktadır.

Dolayısıyla “Karai” kelimesi, bir etnik grubun adını ifade ettiği gibi Karai Mezhebine mensup kimseler manasına da gelmektedir. “Kırım Karayları” kavramında ise, bu iki anlam bir arada bulunmaktadır. Fakat Arap, Samiri, Amerikalı, Yunan ve Slav vb. gibi diğer milletlerden olan insanlar için Karai terminolojisi sadece dini bir anlam ifade etmektedir.8

Zajanczkowski, “kara’a” kelimesinin dini bir nitelik taşıdığını ve herhangi bir etnik unsuru ifade etmediğini vurgulayarak kelimenin Arapça “okumak” anlamının yanı sıra “çağırmak, davet etmek” gibi manalara da geldiğini; ayrıca yine Arapça “dai”

kelimesinin karşılığı olan “çağırıcı, davet edici” anlamlarını da içerdiğini belirtmektedir.9

“Karaim” ismine paralel bir ifade de, L. Nemoy’un, “Karaite Antology” isimli çalışmasında ileri sürülmüştür. Ona göre “Karai” kelimesi, Müslümanların İslam davetçileri için kullandıkları Arapça “dai (çoğulu du’at)” kelimesinin benzeri bir kelime olan “Şia (çağırıcılar, davet ediciler, taraftarlar)” gibi anlamlara da gelmektedir.10

5 Lewis, agm, III, 97-98; Elöve, Mustafa Emil, “Türkiye’de Din İmtiyazları”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, İstanbul 1954, c. XI, sy. 1-2, s. 230; Kutluay, age, s. 257; Kuzgun, age, s.

154; Doğan – Kıvrakdal, agm, XX, 781.

6 Besalel, Yusuf, Yahudilik Ansiklopedisi, Gözlem Yay., İstanbul 2001, c. II, s. 311-312.

7 Harkavy, A., Ya., Skazaniya Yevreyskih Pisateley O Hazarah İ Hazarskom Tsarstve, Tipografiya İmperatorskoy Akademii Nauk, Sankt-Peterburg 1874, s. 17; Elöve, agm, c. XI, sy. 1-2, s. 230;

Adam, Baki, “Yahudilik”, Yaşayan Dünya Dinleri, (edt. Şinasi Gündüz), Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 2007, s. 250. Ayrıca bkz. Polkanov, Aleksandr İvanoviç, Krımskiye Karaimı, Bahçesaray 1994, s. 9. Pokanov’un bu çalışması daha sonra bazı ilavelerle Paris’te tekrar basılmıştır.

Bkz. Polkanov, Aleksandr İvanoviç, Krımskiye Karaimı (Karai- Korennoy Maloçislennıy Türkskiy Narod Krıma), Paris 1995, s. 20. Aynı çalışmanın iki baskısı arasında bulunan farklılıklar sebebiyle biz kendi tezimizde zaman zaman her iki nüshayı da kullanacağız.

8 Baranov, İ. A., “Samonazvaniye İ Terminı Natsıonalnogo İmenovaniya Krımskih Karaimov-Tyurkov (Krımskih Karayev)”, Krımskiye Karaimı. İstoriçeskaya Territoriya. Etnokultura, (edt. Kropotov, V.

S. – Örmeli, V. Yu. – Polkanova, A. Yu.), Dolya Yayınevi, Simferopol 2005, s. 128-129; Ortaylı, İlber, “Uluslararası Karay Çalışmaları Sempozyumu Açılış Töreni Konuşması”, Uluslararası Karay Çalışmaları Sempozyumu, (edt. Mehmet Alpargu, Yücel Öztürk, M. Bilal Çelik), Bilecik Üniversitesi Yayınları, Bilecik 2011, s. 9.

9 Zajanczkowski, Ananiasz, Karaims in Poland. History, Lahguage, Folklore, Sciene, Polskie Wydawnictwo Naukowe, Warszaw 1961, s. 12; Doğruer, Semra, Karay (Karaim) Türklerinin Sözlü Edebiyatı, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara 2007, s. 4.

10 Doğan – Kıvrakdal, agm, XX, 781.

9

Simeon Starikov ise, tamamen farklı bir görüş ortaya koyarak, “Karaim” isminin Türkçe “Karam” kelimesinden türediğini söylemektedir. Starikov, bu görüşünü meşhur etnograf ve antropolog olan N. A. Baskakov’un incelemelerine dayandırarak daha da ileri götürmüş ve “Karaim” isminin, eski dönemlerde Kırım’a gelip yerleşen ve burada hayatlarına devam eden bir halkın ismi olan “Kimmerler”den türemiş olduğunu ileri sürmüştür.11 A. İ. Polkanov da, Paris’te yayımlanan “Krımskiye Karaimı (Kırım Karayları)” adlı çalışmasında Starikov’un görüşlerine paralel görüşler ortaya koymuştur.12 Fakat Polkanov’un bu görüşü, 1953’te R. A. Videnskiy tarafından derlenen “Sovyetler Ansiklopedisi”nde şiddetle reddedilmiştir.13

Starikov ve Polkanov gibi düşünenler, “Karaim” kelimesinin kesinlikle bir etnik gruptan türediğini iddia etmektedirler. Çünkü onlara göre hiçbir ırk kendi adını bir din ya da mezhepten almaz.14 Nitekim Hıristiyanlığa mensup olmalarına rağmen Bulgarlar, Grekler, Sırplar veya Ruslar Hıristiyan adını almamışlardır. Tam tersine İngiltere’de Anglikan Kilisesi ve Mısır’da Kıpti Kilisesi gibi, bir etnik grubun bir mezhebe ismini vermesinin örneklerine rastlamak da mümkündür. Tüm bu etimolojik tahlillerin tahmini olduğunun ve etimolojik olarak tam ispat edilemediğinin de bilinmesi gerekmektedir.

“Karaim” kelimesindeki “im” eki İbranice’de çoğul edatıdır. Buna rağmen İngilizce eserlerde “im” edatına çoğul harfi olan “s” eklenmektedir. Aynı şekilde Türkçe eserlerde İbranice “im” çoğul eki ile Türkçe çoğul eki olan “ler” aynı kelimede yan yana getirilerek “Karaimler” şeklinde kullanılmaktadır. Dolayısıyla bu kelimeyi bu şekilde kullananların “im” edatının ne anlama geldiğini bilmediklerinden böyle bir hataya düştüklerini söylemek mümkündür.15

Biz bu çalışmamızda Karai Mezhebinin Türk asıllı olan Kırım Karayları’nı ele alacağız. Bu grup, Türk asıllı olup yukarıda da zikrettiğimiz kelimenin tekilini “Karay”, çoğulunu ise “Karaylar” şeklinde telaffuz etmektedir. Görüldüğü üzere Karai

11 Starikov, Simeon, “Kırımlı Karaimler Hakkında”, Kalgay Dergisi, Bursa 1999, sy. 14, s. 16-17;

Polkanov, Yu. A.– Polkanova, A. Yu., “Reliktovıye Osobennosti Etnokulturı Krımskih Karaimov”, Krımskiye Karaimı. İstoriçeskaya Territoriya. Etnokultura, (edt. Kropotov, V. S. – Örmeli, V. Yu. – Polkanova, A. Yu.), Dolya Yayınevi, Simferopol 2005, s. 73.

12 Polkanov, Krımskiye Karaimı (Karai- Korennoy Maloçislennıy Türkskiy Narod Krıma), s. 16-17.

13 Starikov, age, sy. 14, s. 16-17.

14 Polkanov, Krımskiye Karaimı (Karai- Korennoy Maloçislennıy Türkskiy Narod Krıma), s. 19-21.

15 Kuzgun, age, s. 155.

10

kelimesinin sonundaki “i” harfini kendi dillerine uygun olarak “y” harfi ile değiştirmektedirler. Bundan dolayı çalışmamızda ifadelendirme hatasından kaçınmak için, genel olarak Karailer’den bahsederken Karai ve Karaileri, özel olarak Kırım Karayları’ndan bahsedeceğimiz zaman ise onların “Karay”, “Karaylar” şeklindeki kendi isimlendirmelerini kullanacağız.

2. Karailiğin Ortaya Çıkışı

Karailik, Irak’ta Abbasi Halifesi Ebu Cafer el-Mansur (754-765) döneminde Talmud’a karşı bir hareket olarak doğmuştur.16 Hz. Musa’nın şeriatına bağlı olan ve Tanah’ın dışında, daha sonraki hiçbir yorumu kabul etmeyen bu hareket, Anan ben David tarafından sistemleştirilmiş ve ilk Karai cemaati de bu dönemde ortaya çıkmıştır.17

Rabbani kaynaklara göre, VIII. yüzyılın ikinci yarısında Irak’taki Yahudi cemaatinin başkanı İshak Harkavy’nin 760 senesinde ölmesinden sonra,18 seçimi yapan Geonim,19 yaşça daha büyük ve daha bilgili olmasına rağmen Anan ben David’i değil, mütevazı bir kişiliğe sahip olan kardeşi Hananiah’ı seçmişti. Anan seçimi tanımamış ve kendisini başkan olarak ilan etmişti. Bunun üzerine Geonim tarafından seçilen Hananiah’ı kabul edip tanıyan Abbasi Halifesi, Anan’ın bu hareketini isyan saymış ve onu idam edilmek üzere hapse attırmıştır.20

Anan ben David’in Bağdat hapishanesinde Ebû Hanîfe ile aynı hücrede kaldığı ve ondan hayatını değiştirecek öğütler aldığı çeşitli araştırmacılar tarafından iddia edilmektedir.21 Bu husus bizzat Yahudiler tarafından efsane olarak nitelendiriliyor.22 Fakat Anan ben David’in kendi sistemini kurarken Ebû Hanîfe’nin fıkıhtaki kıyas ve icma metotlarından etkilendiği görülmektedir.23

16 Zajanczkowski, “Karaylar ve Onların Folkloru”, c. I-II, sy. 17-22, s. 312.

17 Harkavy, Skazaniya Yevreyskih Pisateley O Hazarah İ Hazarskom Tsarstve, s. 17; Gökbel, Ahmet, Kıpçak Türkleri (Siyasî ve Dinî Tarihi), Ötüken Yayınları, İstanbul 2000, s. 335.

18 Almaz, Ahmet, Tevrat’ın Türk Evlatları, Yakamoz Yayınları, İstanbul 2008, s. 54.

19 Geonim: Irak Yahudi Akademisinin ileri gelenleridir.

20 Harkavy, Abraham, “Anan Ben David”, The Jewish Encyclopedia, New York-London 1904, c. I, s.

553-554; Nemoy, Leon, “Anan Ben David”, The Encyclopedia of Religion, (edt. M. Eliade), New York 1987, c. I, s. 293; Kuzgun, age, s. 157; Kutluay, age, s. 260.

21 Almaz, age, s. 54; Akçokraklı, Osman, “Kırım’da Yasayan Milletlerden Karailer”, Tercüman, 22 Teşrin-i Sanî 1917, no: 219.

22 Kutluay, age, s. 261.

23 Poznanski, agm, c. VII, s. 662; Zajanczkowski, “Karaylar ve Onların Folkloru”, c. I-II, sy. 17-22, s.

313; Sinanoğlu, agm, XXIV, 425.

11

Hatta bir Rabbani kaynağına göre, Anan ben David, Ebû Hanîfe’nin taktikleri sayesinde hapishaneden kurtulmuştur. Yine Ebû Hanîfe’nin tavsiyeleri doğrultusunda kendi taraftarlarını Halife’nin sarayına göndererek yüksek mevkilerdeki kişilere hediyeler sundurmuş, bu sayede de Halife’nin huzuruna çıkarılmış ve Halife’nin Anan ben David’in yargılanması sırasında mahkemede bulunması sağlanmıştır. Çünkü

Hatta bir Rabbani kaynağına göre, Anan ben David, Ebû Hanîfe’nin taktikleri sayesinde hapishaneden kurtulmuştur. Yine Ebû Hanîfe’nin tavsiyeleri doğrultusunda kendi taraftarlarını Halife’nin sarayına göndererek yüksek mevkilerdeki kişilere hediyeler sundurmuş, bu sayede de Halife’nin huzuruna çıkarılmış ve Halife’nin Anan ben David’in yargılanması sırasında mahkemede bulunması sağlanmıştır. Çünkü