• Sonuç bulunamadı

D. Diğer Esaslar

2. Kırım Karayları’nda Geçiş Dönemleri İle İlgili İnanç ve Uygulamalar

Etnografi ve folklor geleneğinde törenleri, geçiş törenleri (doğum, evlilik ve ölüm) ve takvime bağlı törenler olarak ikiye ayırmak genellikle kabul edilen bir tasniftir. Takvime bağlı törenler her yıl belli bir zaman diliminde, geçiş törenleri ise belli bir zaman şartına bağlı olmadan gerçekleştirilir. Bu geçiş törenleri, toplumun milli ve manevi karakteristiklerini taşımanın yanı sıra, toplumun tarihsel gelişiminin çeşitli basamaklarında, sosyal ve manevi gelişim sürecinde önemli vasıtalar da olmaktadırlar.

Aynı zamanda bir toplumdaki örf, adet, gelenek ve inanışlar o toplumun kültürünü meydana getirmektedir. Kültür, toplumların geçmişi ve geleceği arasında bir köprü vazifesi görmekte, milletlerin ve toplumların varlıklarını ve birliklerini korumalarına büyük ölçüde yardımcı olmaktadır. Kültürün bir unsuru olan gelenek, kendi yapısında bulunan, ona meşruiyet kazandıran otoriter bir özelliğe ve yaptırım gücüne sahiptir. Değişimin nispeten sınırlı olduğu kapalı ve muhafazakâr toplumlarda geleneğin yaptırım gücü daha yoğun hissedilmekte ve uzun müddet sürmektedir. Çağın ve şartların değişmesi kimi zaman bu gücü azaltırken, bazı durumlarda da artırıcı bir unsur olmaktadır.

Kırım Karayları’nda da geçiş törenleri çerçevesinde çeşitli inanışlara ve bu inanışlarla ilgili değişik uygulamalara rastlanmaktadır. Kırım Karayları arasında

“adetlerin dinin yarısı” olduğu şeklinde bir atasözü yaygındır.681 Bununla Kırım Karayları, geleneklerine ve adetlerine bağlı olduklarını ifade etmektedirler. İşte biz bu başlık altında Kırım Karayları’nın sahip oldukları ve günümüze kadar uygulamaya çalıştıkları bazı tören ve adetlere dikkat çekmeye çalışacağız. Bu tören ve adetler bizim Kırım Karayları’nın dini inanış ve anlayışları hakkında daha fazla bilgi edinmemize de imkân verecektir.

680 Polkanov – Polkanova, “Reliktovıye Osobennosti Etnokulturı Krımskih Karaimov”, s. 91-92.

681 Orkun, age, s. 179.

110

a) Çocuğun Doğumu, Adın Takılması ve Sünnet

Türk toplulukları doğumu genellikle sevinçle karşılamış, bunun için çeşitli şenlikler düzenlemiş, dünyaya gözlerini yeni açan çocukla ilgili inanış ve uygulamalara sahip olmuşlardır. Kırım Karayları arasında da doğum ve çocukla ilgili bazı inanma, tören ve uygulamalar bulunmaktadır.

Kırım Karayları’nda önemli ve mutluluk veren bir hadise olarak sayılan çocuğa hamile kalma olayı sadece yakınlara söylenmektedir. Hamile bir kadının kenesaya gitmesi bile yasaklanmaktadır. Dost ve akraba kadınlar, hamile kadının işlerine yardımcı olmaya ve her istediğini yerine getirmeye çalışmakta ve doğum yapması için gereken her türlü malzemeyi hazırmaktadırlar.682 Hatta Kırım Karayları’nda yerleşen bir inanca göre hamile kadın ip ve bağ üzerinden veya bir ağacın dalı altından geçmemelidir.683

Evin kadınlar için tahsis edilen bölümünde gerçekleştirilen doğum için ebe veya tecrübeli olması hasebiyle çok çocuklu bir kadın davet edilirdi. XIX. yüzyılın sonu ve XX. yüzyılın başlarında herhangi bir hastanede bir doktor kontrolünde çocuk doğurmaktan hiç bahsedilemezdi. Ayrıca doğumdan sonra tecrübeli kadınlar, genç anneye çocuğa nasıl davranması gerektiğini de öğretirlerdi.684

Kırım Karayları’nda anne ve çocuk, doğumdan sonra ilk kırk gün korunur ve onların uzak yolculuğa çıkmaları, misafirliğe gitmeleri, yabancılarla konuşmaları yasaklanırdı. Doğum yapan kadının kenesaya, mezarlığa gitmesi veya bir şeye dokunması da dinen de yasaktı. Bu yasak, kadın erkek çocuk doğurursa dine göre otuz üç gün, kız çocuk doğurursa altmış altı gün olarak devam ederdi.685

Kırım Karayları’nda yeni doğan çocuğu evden ilk defa, cemaatin en yaşlıları çıkarırdı ve böylece çocuğun da onlar gibi uzun hayat süreceği düşünülürdü.686

682 Altınkaynak, age, s. 79.

683 Polkanov – Polkanova, “Reliktovıye Osobennosti Etnokulturı Krımskih Karaimov”, s. 106; Saraç–

Kazas–Polkanov, Karaimskaya Narodnaya Entsiklopediya Karaimskiy Dom, VI/II, 162.

684 Saraç–Kazas–Polkanov, Karaimskaya Narodnaya Entsiklopediya Karaimskiy Dom, VI/II, 157;

Polkanov, Yu. A., Obryadı İ Obıçai Krımskih Karaimov-Tyurko: Jenitba, Rojdenie Rebenka, Pohoronı., Bahçesaray 1994, s. 23.

685 Levililer, 12/2-5.

686 Polkanov – Polkanova, “Reliktovıye Osobennosti Etnokulturı Krımskih Karaimov”, s. 106; Saraç–

Kazas–Polkanov, Karaimskaya Narodnaya Entsiklopediya Karaimskiy Dom, VI/II, 162.

111

Eski bir Kırım Karay geleneğine göre yeni doğan çocuğa hediye alınarak gelinir, bu hediyenin değerine de kesinlikle bakılmazdı. Kırım Karayları bu durumlarda çiğ tavuk yumurtası hediye etmeyi tercih ederlerdi. Çünkü onlar bu yumurtayı sonsuza kadar uzanan (canlı-cansız-canlı) bir hayat iksiri olarak düşünürlerdi. Ayrıca yumurta hediye etmenin başka bir mana da taşıdığı bilinmektedir. Buna göre çocuğa yumurta hediye edilirken onun yumurta gibi beyaz, temiz, yuvarlak ve sağlam bir hayat yaşaması dilenmektedir. Daha sonra anne, çocuğun kafasını yumurtanın sarısını tuzla karıştırarak yıkamaktadır.687 Sembolik bir değere sahip yumurtayla alakalı değişik uygulamalara diğer Türk topluluklarında da rastlamak mümkündür. Örneğin Çuvaşlarda, çocuk doğduğu zaman ebe bir yumurta, bir avuç şerbetçi otu ve tuz alarak bunları avluya atar veya yeni doğan çocuğun başının üzerinde bir yumurta kırardı.688

Kırım Karayları doğan çocuğu meşe ağacından yapılarak tavana asılan bir beşikte büyütürlerdi. Bu beşik, donatılan teknikler sayesinde hem anneye çocuğuna rahat süt emzirme imkânı sağlamakta, hem de beşiğin içinde bulunan küçük yuvarlak bir delik sayesinde çocuğun ihtiyaçları giderildiği için, altı sürekli kuru tutulmaktaydı.689

Kırım Karayları meşe ağaçlarından yapılan bu beşiklerle ilgili çeşitli inançlara sahiplerdi. Örneğin Kırım Tatarları’nda da rastlanan bir inanca göre eğer boş bir beşik sallanırsa bu, ilerde çocuğun başına bir bela gelecek demektir.690

Ayrıca Kırım Karayları’nda beşiklerin nesilden nesile geçmesi için çaba gösterilirdi. Çünkü Kırım Karayları’nın inançlarına göre dedesinin, babasının beşiğinde büyümesi sağlanan bir çocuğun geleceği de parlak olacaktır. Bununla ilgili Kırım Karay folklorunda “Beşik-Tav (Beşik-Dağ)” adlı bir efsane de mevcuttur.691

687 Polkanov – Polkanova, “Reliktovıye Osobennosti Etnokulturı Krımskih Karaimov”, s. 104; Saraç–Kazas–

Polkanov, Karaimskaya Narodnaya Entsiklopediya Karaimskiy Dom, VI/II, 157; Altınkaynak, age, s. 79.

688 Magnitskiy, Vladimir, Materialı K Obyasneniyu Staroy Çuvaşskoy Verı, Kazan 1881, s. 193.

689 Saraç, age, s. 23; Polkanov – Polkanova, “Reliktovıye Osobennosti Etnokulturı Krımskih Karaimov”, s. 105; Saraç–Kazas–Polkanov, Karaimskaya Narodnaya Entsiklopediya Karaimskiy Dom, VI/II, 158; Altınkaynak, age, s. 79-80.

690 Polkanov – Polkanova, “Reliktovıye Osobennosti Etnokulturı Krımskih Karaimov”, s. 105; Saraç–

Kazas–Polkanov, Karaimskaya Narodnaya Entsiklopediya Karaimskiy Dom, VI/II, 158.

691 Polkanov, Yuriy Aleksandroviç, Legendı İ Predaniya Karayev, İzdatelstvo Dolya, Simferopol 1995, s. 14-15; Polkanov, Obryadı İ Obıçai Krımskih Karaimov-Tyurko: Jenitba, Rojdenie Rebenka, Pohoronı., s. 24-25; Polkanov – Polkanova, “Reliktovıye Osobennosti Etnokulturı Krımskih Karaimov”, s. 105; Saraç–Kazas–Polkanov, Karaimskaya Narodnaya Entsiklopediya Karaimskiy Dom, VI/II, 158; Altınkaynak, age, s. 80.

112

Kırım Karayları’nda çocuk doğuran bir anne, çocuğun kurutulmuş göbeğini ve ilk tıraştan kalan saç destesini, XIX. yüzyılın sonuna kadar deri ya da kumaş kese, XX.

yüzyılın başlarında ise bir madalyon içinde her zaman yanında taşırdı. Böylece anne, çocuğunun kötülüklerden korunduğuna inanırdı.692 Aynı uygulamayı Altaylarda, Kırım Tatarlarında ve Türkmenlerde de görmek mümkündür.693

Kırım Karayları’nda soyun devam etmesini sağlayan erkek çocuğun doğması her zaman bir sevinç kaynağıydı. Erkek çocuğun doğduğu gün, baba ve dede cemiyetin içerisinde kendilerini birer kahraman olarak görmüşlerdir.694 Bunun dışında Kırım Karayları tarafından hem erkek hem de kız çocuğu için kutlamalar düzenlenirdi.

Erkek çocuğa doğduktan sekiz gün sonra sünnet düğünü yapılırdı. Ancak çocuk hasta ise bu tören, çocuk tam olarak iyileşinceye kadar ertelenirdi. Kırım Karayları’nda sünnet, Tanrı ile bir anlaşma yapılması anlamına gelirdi. Sünnet, Tevrat’ta geçen695 esaslara göre gerçekleşirdi: “Ve gulfe etinizde sünnet olunacaksınız ve sizinle benim aramdaki ahdin alameti olacaktır. Ve aranızda evde doğmuş yahut senin zürriyetinden olmayıp her yabancıdan para ile satın alınmış olan sekiz günlük her erkek çocuk nesillerinizce sünnet olunacaktır.”696 Ancak günümüzde Kırım Karayları, Tevrat’ta geçen bu emre uymadıklarından sünnet törenini de düzenlememektedirler.697

Fakat eskiden aile içinde gerçekleşen sünnet düğününe akrabalar, komşular, gazan, o bölgenin cemiyet lideri ve sünnetçi gelirdi. Ayrıca törende, önceden belirlenen vaftiz anne ve babası olacak kişiler de bulunurdu. Kırım Karayları arasında seçilen bu anne ve babaya “saygılı adam ve saygılı hatın” denilirdi.698

Saygılı hatın çocuğu bir yastık üzerinde saygılı adama teslim ettikten sonra kendisi kapının önünde beklerdi. Saygılı adam yastık üzerinde yatan çocukla odada bulunan koltuğa oturur ve gazanın “Oglım dogdı, biyanç bizge (Oğlum doğdu, bize sevinç)” sözleriyle başlayan duası dinlenirdi. Daha sonra sünnetçi tarafından çocuk

692 Saraç–Kazas–Polkanov, Karaimskaya Narodnaya Entsiklopediya Karaimskiy Dom, c. VI/II, s. 157;

Altınkaynak, age, s. 80.

693 Polkanov – Polkanova, “Reliktovıye Osobennosti Etnokulturı Krımskih Karaimov”, s. 104.

694 Saraç–Kazas–Polkanov, Karaimskaya Narodnaya Entsiklopediya Karaimskiy Dom, VI/II, 157.

695 Levililer, 12/3.

696 Tekvin, 17/11-12.

697 Bu bilgiyi 06.04.2010 tarihinde Markus Lavrinoviç ve David Tiryaki ile yaptığımız görüşmeler esnasında almıştık.

698 Polkanov, Obryadı İ Obıçai Krımskih Karaimov-Tyurko: Jenitba, Rojdenie Rebenka, Pohoronı., s. 25.

113

sünnet edilirdi.699 Ağlayan çocuk sünnet edilen odadan saygılı adam tarafından çıkartılarak saygılı hatına uzatılırdı. O ise bu çocuğu öz annesine teslim ettikten sonra çocuğunu alan anne emzirmek için çocukla birlikte başka bir odaya geçerdi.700

Babanın daveti üzerine gelen misafirler, çocuğun sünnet olduğu odanın yanına, düğünlerdeki gibi kurulan masaların başına geçerlerdi. Yemeğe gazanın dua ederek çocuğa ad takmasından sonra başlanırdı. Sonra çocuk, annesi tarafından güzel elbiseler giydirilerek misafirlerin önüne çıkartılırdı. Gazan ayağa kalkarak başta çocuğa verilecek ismi, çocuğun anne ve babasına sorardı. Çocuğun anne ve babası genellikle atalarının adlarını koymaya çalışırlardı. Kırım Karayları’nda her çocuğun kullandığı iki isim vardı. Mesela Musa, Azarya, Ezra, Sima vs. gibi sadece resmi evraklarda kullanılan birinci isim Tevrat’tan seçilirdi. Bununla birlikte Babakay, Tohtamış, Altın, Aytolı vs.

gibi gündelik hayatta kullanılan ikinci isim olarak ataların isimleri tercih edilirdi.701 Kırım Karayları’nda kız çocuklarına da bir tören düzenlenerek isim verilirdi. Bu törenler kız çocuğu doğduktan iki hafta sonra Cumartesi günü düzenlenirdi. Cümartesi günü kenesada ibadet edildikten sonra evde sofralar başında sadece erkekler oturur ve ziyafete başlamak için gazanın çocuğa isim vermesini beklerlerdi. Kadınlar sofralara ancak erkekler kalktıktan sonra oturabilirlerdi. Kızların, erkek çocukların törenine gelmesi yasaktı. Fakat kız çocuklarının törenine erkekler gelebilirdi. Düzenlenen bu tören 2-3 saat devam ederdi. Misafirlere milli yemekler, ak alva, değişik etli yemekler, çiğbörekler ve içecekler ikram edilirdi. Gelen misafirler de çocuğa çeşitli hediyeler sunarlardı.702

Eskiden uzak köy ve yerleşim alanlarına her zaman gazan ve sünnetçi gidemediği için Kırım Tatarlarından mollalar da sünnet ve ad koyma işini yapmak üzere davet edilebilirlerdi. Bu gibi hadiselere XX. yüzyılın başlarına kadar rastlamak mümkündü. Fakat yukarıda da ifade ettiğimiz gibi günümüzde bu törenler düzenlenmemektedir.703

699 Vihnoviç, age, s. 35.

700 Saraç–Kazas–Polkanov, Karaimskaya Narodnaya Entsiklopediya Karaimskiy Dom, VI/II, 159;

Altınkaynak, age, s. 80.

701 Lebedeva, Emiliya İsakovna, Oçerki Po İstorii Krımskih Karaimov-Tyurkov, Simferopol 2000, s. 72-73; Saraç–Kazas–Polkanov, Karaimskaya Narodnaya Entsiklopediya Karaimskiy Dom, VI/II, 160;

Altınkaynak, age, s. 81; Altınkaynak, “Karay Ad ve Soyadları”, sy. 9, s. 132.

702 Saraç–Kazas–Polkanov, Karaimskaya Narodnaya Entsiklopediya Karaimskiy Dom, VI/II, 159;

Altınkaynak, age, s. 80-81.

703 Polkanov – Polkanova, “Reliktovıye Osobennosti Etnokulturı Krımskih Karaimov”, s. 105; Saraç–Kazas–

Polkanov, Karaimskaya Narodnaya Entsiklopediya Karaimskiy Dom, VI/II, 159; Altınkaynak, age, s. 80.

114

Çocuğa uzun zaman isim vermeme Kırım Karayları tarafından uğursuzluk sayıldığı için resmi adlandırma yapılmadan önce çocuğa daha önce ailede yaşayan atalardan birisinin ismi konulurdu. Daha sonra bu isim evde kullanılırdı. Resmi belgelerde ise Tevrat’tan seçilen isim kullanılırdı. Bazen de mesela Yakov-Babakay vb.

gibi resmi evraklarda her iki isim birden görülebilirdi. 704

Eğer aile ortamında daha önce çocuklar hastalanmış ve ölmüşse, yeni doğan çocuklara mesela Sonuk (Sönük) vs. gibi onları Kargal-Ata’dan koruyacak isimler verilirdi. Bazen anne ve babalar bir iki çocuk dışında çocuk istemezlerdi. O zaman eğer çocuk erkek ise Tohtamış, kız ise Tohtar ismi tercih edilirdi. Ayrıca çocuk ağır bir hastalığa yakalanmış ve iyileşme ihtimali azalmışsa yakın akrabalarından veya komşulardan biri sembolik bir ücret karşılığında çocuğu ailesinden satın alır ve çocuğa yeni bir isim koyardı. Çocuğun ailesi bu uygulamayla kötü ruhları kandırmış olduklarını düşünürlerdi. Eğer çocuk daha sonra iyileşirse ona takılan yeni adıyla ailesine dönerdi.

Onu bu zor durumda satın alarak iyileşmesine yardımcı olan kişiler ise onun ikinci anne ve babası sayılırlardı. Bu kişiler çocuk üzerinde saygıya dayanan bir hak sahibi olurlardı.705 Ayrıca Kırım Karayları çocuğu nazardan korumak için giydiği elbiseye mavi boncuk diktirirlerdi.706

Kırım Karayları arasında 8-10 çocuklu aileler de mevcuttu. Bu aileler bazen kendi çocuklarını, çocuğu olmayan akrabalarına verebilirlerdi. Bu çocuklar cemaat arasında yeni anne babanın çocuğu olarak tanınırdı. Bu uygulama Türkmen ailelerinde de karşımıza çıkmaktadır.707

Kırım Karayları’nda sütü bol olan kadınların başka çocukları emzirmesi ve sütanneliği yapması sıradan bir olay olarak görülürdü. Sütanneleri bu çocuklara kendi

704 Polkanov – Polkanova, “Reliktovıye Osobennosti Etnokulturı Krımskih Karaimov”, s. 105; Polkanov, Obryadı İ Obıçai Krımskih Karaimov-Tyurko: Jenitba, Rojdenie Rebenka, Pohoronı., s. 27; Saraç–

Kazas–Polkanov, Karaimskaya Narodnaya Entsiklopediya Karaimskiy Dom, VI/II, 160; Kalafat, Yaşar, Balkanlar’dan Uluğ Türkistan’a Türk Halk İnançları, Berikan Yayınevi, Ankara 2007, c. I, s. 170.

705 Lebedeva, Oçerki Po İstorii Krımskih Karaimov-Tyurkov, s. 70; Polkanov – Polkanova, “Reliktovıye Osobennosti Etnokulturı Krımskih Karaimov”, s. 105-106; Saraç–Kazas–Polkanov, Karaimskaya Narodnaya Entsiklopediya Karaimskiy Dom, VI/II, 160; Altınkaynak, age, s. 81-82; Altınkaynak,

“Karay Ad ve Soyadları”, sy. 9, s. 130.

706 Polkanov – Polkanova, “Reliktovıye Osobennosti Etnokulturı Krımskih Karaimov”, s. 106; Saraç–

Kazas–Polkanov, Karaimskaya Narodnaya Entsiklopediya Karaimskiy Dom, VI/II, 162.

707 Polkanov – Polkanova, “Reliktovıye Osobennosti Etnokulturı Krımskih Karaimov”, s. 106; Saraç–

Kazas–Polkanov, Karaimskaya Narodnaya Entsiklopediya Karaimskiy Dom, VI/II, 160; Altınkaynak, age, s. 82.

115

çocuklarına davrandıkları gibi davranırlardı.708 Hatta Kırım Karayları’nın efsanelerine göre onların Girey sülalesinden birçok sütkardeşi vardı.709

Kırım Karayları XX. yüzyılın başından itibaren kendi dini ve milli adetlerini ihmal etmeye başlamışlardır. Ayrıca Rusya’nın onlara karşı uyguladığı asimilasyon politikasına boyun eğerek her aile kendi çocuğuna Rus ad ve soyadları koymaya başlamıştır.

Kırım Karayları’nın çocuklarla ilgili atasözleri şöyledir:

 Her kesnin balası ozıne tatlıdır. (Herkesin çocuğu kendisine tatlıdır.)

 Yılaman bala emçek berilmez. (Ağlamayan çocuğa emzik verilmez.)

 Beşikte bala beş kere turlenır. (Beşikte çocuk beş defa değişir.)

 Eki oburdan bir guzel dogar. (İki çirkinden bir güzel doğar.)

 Burunlı sasık dep, koterıp atmam. (Kokuşmuş burun diyerek, ondan vazgeçmem.)

 Eki anada bir bala, o da budala. (İki çocuk büyüten annede, çocukları budaladır.)

 Ana balanı ostırgencek beş batman bok aşar. (Anne çocuğu büyütünceye kadar beş pud bok yer.)

 Bala-bala, çomıçı bilen adam oldırecek. (Çocuk-çocuk ama kepçeyle insanı öldürür.)

 Ulan adı belli bolsın, çakırması kolay bolsun. (Erkek adı tanınmış olsun ki, çağırılması kolay olsun.)710

b) Evlilik ve Düğün

Kırım Karayları’nın düğünleri, XIX. yüzyılda kutladıkları şekliyle etnografların ilgisini çekecek kadar ilginç adet ve uygulamalara sahiptir. Bu düğünlerin genel özelliklerine baktığımızda, onların daha çok Kırım Tatar ve diğer Türk kavimlerinin düğünlerine benzediği görülmektedir. Biz bu düğünlerin ortak özelliklerinden çok Kırım Karayları’na has olan adet ve uygulamalardan bahsetmeye çalışacağız.

708 Saraç–Kazas–Polkanov, Karaimskaya Narodnaya Entsiklopediya Karaimskiy Dom, VI/II, 160-161;

Altınkaynak, age, s. 82.

709 Polkanov – Polkanova, “Reliktovıye Osobennosti Etnokulturı Krımskih Karaimov”, s. 106.

710 Saraç–Kazas–Polkanov, Karaimskaya Narodnaya Entsiklopediya Karaimskiy Dom, VI/II, 161-162.

116

XVIII. yüzyılın sonlarına kadar Kırım Karayları’nda anne ve babanın, kendi çocuklarının rızasını almadan evlilik anlaşması yapmaları yaygındı. Buna göre çocuklar evlenme çağına geldiğinde, her aile gelinini ve damadını kendisi seçerdi. Bu yaş kızlar için 11-13, erkekler için ise 16-18 arasıydı. Daha sonra çocukların olurunu almadan ve onların meseleye olumsuz bakmadıklarını kabul ederek nişan törenini ilan ederlerdi.

Gençler birbirlerini, ancak ebeveynler arasında anlaşma gerçekleştikten sonra görebilirlerdi.711

Fakat XIX. yüzyılda anne ve babanın eş seçimindeki rolü hala etkin olmakla birlikte gençlerin fikirleri de göz önünde bulundurulmaya başlanmıştır. Bunun yanında evlenme çağı da kızlar için 16, erkekler için 18 olarak değişmiştir. XX. yüzyıldan itibaren ise Kırım Karayları evlenme çağını, devlet kanunları doğrultusunda kız ve erkek için 18 yaş olarak kabul etmişlerdir.712

Görüldüğü üzere Kırım Karayları evliliğin gerçekleşmesi için kız ve erkeğin evlilik çağına gelmesini beklemiş ve bunu evliliğin bir şartı olarak görmüşlerdir. Kırım Karayları’nda, nikâhta kız ve erkeğin, evliliğe karşılıklı rıza gösterip evet demeleri de aranan bir diğer şarttır. Fakat bu XIX. yüzyılın sonuna kadar formaliteden ibaretti.

Çünkü asıl kararı aileler verirdi. Hatta bazı ebeveynler kendi çocuklarını, evlilik yaşı gelmeden evlendirmişlerdir.713

Bunun dışında evlenecek kız ve erkek arasında akrabalık bağının olmamasına da dikkat edilmekteydi. Rabbaniler’den farklı olarak Kırım Karayları’nda, “rikkub”

denilen zincirleme kıyas yoluyla714 Tevrat’ta evlenilmesi yasak olanlar listesi,715 evlenen iki tarafın akrabalarının da birbirlerine haram olmalarıyla genişletilmektedir.

Buna göre evlilikte kadın ile erkek aynı ve tek beden sayıldığından, kadının kardeşi ile kocası, enişte-kayın birader gibi değil, öz kardeş sayılırlardı. Bundan dolayı aynı derecede olan, aşağı ve yukarı akrabaların evlenmeleri yasaklanmıştır. Ayrıca Kırım Karayları arasında amca ile yeğen çocuklarının evlenmeleri yasaklandığı gibi,

711 Lebedeva, Oçerki Po İstorii Krımskih Karaimov-Tyurkov, s. 31; Polkanov, Krımskiye Karaimı, s. 28;

Polkanov – Polkanova, “Reliktovıye Osobennosti Etnokulturı Krımskih Karaimov”, s. 102; Saraç – Polkanov, age, VI, 155, 159; Arık, agm, c. VII, sy. 21, s. 44.

712 Lebedeva, Oçerki Po İstorii Krımskih Karaimov-Tyurkov, s. 31; Saraç–Kazas–Polkanov, Karaimskaya Narodnaya Entsiklopediya Karaimskiy Dom, VI/II, 135, 150; Altınkaynak, age, s. 58-59, 77.

713 Bu bilgiyi Polkanov ile 19. 07. 2010 tarihinde internet üzerinden yaptığımız yazışma esnasında aldık.

Ayrıca bkz. Altınkaynak, age, s. 58-59.

714 Polkanov, Obryadı İ Obıçai Krımskih Karaimov-Tyurko: Jenitba, Rojdenie Rebenka, Pohoronı., s. 7-8; Levililer, 18/11-18.

715 Levililer, 18/11-18.

117

sütkardeşlerin evlenmesi de yasaklanmıştır. Tevrat’ta emredilmesine ve Rabbaniler tarafından uygulanmasına rağmen716 Kırım Karayları’nda ölen bir kimsenin karısı ile kardeşi evlenmezdi. Hatta bir kimse bir kadınla nişanlıyken ölse, kendi kardeşi o nişanlısı ile bile evlenemezdi.717

Kırım Karayları’nda başka bir inanca veya millete mensup birisiyle evlenmeye de cevaz yoktu.718 XV. yüzyılda Sinan Çelebi’nin Prens olarak başa geçmesiyle içe kapanan Kırım Karayları, evlenecek olan kız ve erkekte evliliğin bir şartı olarak inanç ve millet birliğini aramışlardır. Bundan dolayı Kırım Karayları’na göre birisinin, Türk kavimlerinden birileri ile evlenebilmesi için karşı tarafın Karay inancını kabul etmesi gerekirdi. Fakat inanca, ekonomik düzene, kültüre ve adetlere göre yakın ahali ile evlenme yasağı çeşitli facialara sebep olmuştur. Kırım Karayları arasında da bilinen

“Eşkıya Alim ile Gahan Baboviç’in Kızı” efsanesi geçen yüzyılda yaşanan faciaya bir örnektir.719

XIX. yüzyılın sonuna kadar bu şartı çiğneyip evlenenler cemaatten tecrit edilmiştir. Fakat XX. yüzyılda artan bu tür karışık evlenmelerden dolayı gazanlar bu yasağın yumuşaması için, 1917 yılında gerçekleşen “Karay Din Adamları Kongresi”ne başvuruda bulunmuşlardır. Daha sonra bu kongrede alınan kararla, nikâhın Kırım Karay geleneğine göre olması şartıyla bu tür karışık evliliklerin yapılmasına izin verilmiştir.

Ancak Kırım’ın ve SSCB’nin çeşitli bölgelerinde dağınık yaşamaya başlayan Karaylar bir süre daha bu tür evliliklere karşı ihtiyatlı davranmışlardır.720 Günümüzde Kırım Karayları tamamen karışık evlilikler yaptıkları için hem bayanın hem erkeğin Karay mensubu olduğu bir çift yoktur. Sadece Türkiye’den bir Karay erkeğin, Kırım Karaylı

Ancak Kırım’ın ve SSCB’nin çeşitli bölgelerinde dağınık yaşamaya başlayan Karaylar bir süre daha bu tür evliliklere karşı ihtiyatlı davranmışlardır.720 Günümüzde Kırım Karayları tamamen karışık evlilikler yaptıkları için hem bayanın hem erkeğin Karay mensubu olduğu bir çift yoktur. Sadece Türkiye’den bir Karay erkeğin, Kırım Karaylı