• Sonuç bulunamadı

T. C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN ANABİLİM DALI DİNLER TARİHİ BİLİM DALI KIRIM KARAYLARI (DOKTORA TEZİ)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "T. C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN ANABİLİM DALI DİNLER TARİHİ BİLİM DALI KIRIM KARAYLARI (DOKTORA TEZİ)"

Copied!
281
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T. C.

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN ANABİLİM DALI

DİNLER TARİHİ BİLİM DALI

KIRIM KARAYLARI

(DOKTORA TEZİ)

SEYYAR SULEYMANOV

BURSA 2012

(2)

T. C.

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN ANABİLİM DALI

DİNLER TARİHİ BİLİM DALI

KIRIM KARAYLARI

(DOKTORA TEZİ)

SEYYAR SULEYMANOV

DANIŞMAN

PROF. DR. AHMET GÜÇ

BURSA 2012

(3)
(4)

III ÖZET Yazar : Seyyar Suleymanov Üniversite : Uludağ Üniversitesi Enstitü : Sosyal Bilimler Enstitüsü Anabilim Dalı : Felsefe ve Din

Bilim Dalı : Dinler Tarihi Tezin Niteliği : Doktora Tezi Sayfa Sayısı : X + 270 Mezuniyet Tarihi : …. /…. / 2012 Tez Danışman(lar)ı : Prof. Dr. Ahmet GÜÇ

KIRIM KARAYLARI

Kırım Karayları dünyanın en küçük etnik gruplarından biridir. Nüfusları ciddi bir şekilde azalmış olmasına rağmen etnik kökenleri ve dini inanışları bakımından araştırmaya değer bir konumdadırlar. Köken itibariyle Hazarların bakiyesi olan Kırım Karayları’nı diğer Türk kavimlerinden ayıran özellik onların Yahudiliğin bir mezhebi olan Karailiği benimsemiş olmalarıdır. Bu durumun dikkat çeken bir diğer yönü de yüzyıllardan beri farklı ırklara mensup olanları dinlerine almayı reddeden Yahudilerin, İsrail ırkından olmayan bir milleti kendi dinlerine kabul etmiş olmalarıdır.

Kırım Karayları, Kırım Yarımadasının çeşitli bölgelerinde (Çufut-Kale, Mangup-Kale) yaşamlarını sürdürmüşler, bu süreçte de kendilerine has özelliklerini muhafaza etmişlerdir.

Fakat farklı zaman dilimlerinde Litvanya, Polonya, Ukrayna (Haliç, Lutsk) ve Türkiye (İstanbul)’ye dağıldıklarından dolayı nüfuslarının azalması ile din, dil ve sosyo-kültürel unsurlarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalmışlardır. Özellikle siyasi, ekonomik, coğrafi ve kültürel sebeplerin yanı sıra modernleşme süreci ve karışık evlilikler ile dini unsurların ve sosyo-kültürel özelliklerinin yok olması ciddi boyutlara ulaşmıştır.

Bu çalışmadaki amacımız kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya kalan Kırım Karayları’nın dini inanışlarını, bu inanışların Karai mezhebi ve Hazarların bakiyeleri olmaları hasebiyle Türk kültüründeki inanışlarla ortaklık, benzerlik ve farklılık arz eden yönlerini objektif bir şekilde tespit etmeye çalışmaktır. Tezimiz giriş ve üç bölümden oluşmaktadır.

Birinci bölümde Karai mezhebi ve mensupları ile ilgili genel bilgiler, ikinci bölümde Kırım Karayları’nın inanç ve ibadetleri ile ilgili özellikler, üçüncü bölümde ise sosyo-kültürel özellikleri anlatılmaktadır. Bu çalışmada gözlem, mülakat ve kaynaklara dayanarak Kırım Karayları’nın ağırlıklı olarak günümüzdeki durumu ve yakın geçmişin genel bir resmi sunulmaya çalışılmıştır.

Anahtar Sözcükler

Kırım Karayları Karai Mezhebi Hazarlar Kenesa

(5)

IV

ABSTRACT Writer : Seyyar Suleymanov

University : Uludağ Üniversitesi Institution : Social Science Institution Field : Philosophy and Religion Branch : History of Religions Degree Awarded : Doktor

Page Number : X + 270 Degree Date : …. /…. / 2012 Supervisor(s) : Prof. Dr. Ahmet GÜÇ

CRİMEAN KARAİTES

Crimean Karaites are one of the smallest ethnic groups in the world. Although their population has reduced they are worth to be examined for their ethnic background and religious beliefs. Crimean Karaites are the remainder of Khazar Turks and the peculiarity which separetes them from the rest of Turkic tribes is to belong to Jewish sect of Karaism. Another feature of this group is to be accepted by Jewish people, although they do not accept other nations to their religion.

Crimean Karaites have lived in different parts of the Crimean Peninsula (Chufut-Kale, Mangup-Kale) and have maintained their tradition and pecularities. During last centuries they dispersed in different directions and countries such as Lithuania, Poland, Ukraine (Halych, Lutsk) and Turkey (Istanbul) and their population deeply reduced. It is because of this reason they face to lose their cultural, religious and linguistic characteristics. Alongside with political, economical and geographical conditions modernity and mix marriages are the main reasons for vanishing religious and socio-cultural characteristics.

My basic aim in this research is to examine Crimean Karaites’ religious beliefs and to make some comparision to find out common and different sides between Turkish and Karaites culture and beliefs in an objective way. My dissertation consists of introduction and three main parts. In the first part Karaites sect, adherentes of the sect, in the second part the beliefs and rituels of the sect and in the third part socio-cultural sides dimensions of the sect are held. This research had been carried out through interviews, observation and written sources with the intention of showing actual and historical dimensions of the Crimean Karaites’ sect.

Key Words

Crimean Karaites Karaism Khazar Turks Kenesa

(6)

V ÖNSÖZ

Musevilerin, yüzyıllar boyunca sürgün hayatı yaşamalarına rağmen dinlerini ve milli kimliklerini günümüze kadar korumaları hasebiyle, dünya milletleri arasında ayrı bir yerleri vardır. İsrailoğulları kendilerini her zaman üstün ve seçilmiş bir ırk olarak görmüş ve başka ırkların bu dine girmesine hoş bakmamışlardır. Ne var ki, temeli milat öncesine kadar dayanan sürgünler, İsrailoğullarını farklı coğrafyalara göç etmeye mecbur bırakmış; böylece, ister istemez değişik kültür ve milletlerle etkileşim içine girmişlerdir. Bunun en büyük örneği VI. ile XI. yüzyıllar arasında yaşamış ve devlet kurmuş bir Türk boyu olan Hazarlardır. Hazarlar zaman içerisinde tarih sahnesinden çekilmiş ve yerlerini, mirasçıları olarak ortaya çıkan ve kısmen Hazar ırkının devamı olarak dünyada halen varlıklarını sürdürmekte olan Kırım Karayları’na bırakmışlardır.

Dolayısıyla IX. ve X. yüzyıllarda Yahudiliğin Karai Mezhebini benimseyen Hazarlar ile akraba oldukları düşünülen Kırım Karayları’nın, özellikle dini inanışlarını ortaya koyabilmek amacıyla hazırlamış olduğumuz bu çalışma, Yahudi inancına sahip tek Türk topluluğu olmaları sebebiyle ilgi çekicidir. Ayrıca böyle bir çalışma, nüfuslarının azalması ile din, dil ve sosyo-kültürel unsurlarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalmaları sebebiyle de gerekli görülmüştür. Siyasi, ekonomik, coğrafi ve kültürel sebeplerin yanı sıra modernleşme süreci ile dini unsurların ve sosyo-kültürel özelliklerinin yok olma tehlikesi de ciddi boyutlara ulaşmıştır. Kırım Karayları’nın, kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya kalan bir millet olarak UNESCO tarafından projelere konu olmaları da, bu çalışmamızın önemini arttırmaktadır.

“Kırım Karayları” konulu çalışmamız, giriş ve üç bölümden oluşmaktadır.

Girişte konunun seçimi, sınırları, metot ve kaynakları hakkında bilgilere yer verilmiştir.

Birinci bölümde, Karailiğin Ortaya Çıkışı ve Tarihi Gelişimi ana başlığı altında Karai Mezhebinin doğuşu, yayıldığı coğrafyalar ve dini esasları hakkında bilgi verilerek

“Karay” adının anlamı ve etimolojisi incelenmiştir. İkinci bölümde, Kırım Karayları ve İnançları ana başlığı altında, günümüzde hala tam olarak açıklığa kavuşturulamamış olan Kırım Karayları’nın kökeni, tarihi, dili, dini inançları, ibadetleri, bayramları ve

(7)

VI

gahanları hakkında bilgi verilmiş ve bu konuda bazı tespitlerde bulunulmuştur. Bunların yanı sıra nişan, düğün, doğum, sünnet ve ölümle ilgili adetlerinin kısaca anlatıldığı geçiş dönemlerinden, bazı geleneksel Türk inançlarından ve halk arasında kullandıkları eski Türk inancını yansıtan halk takvimlerinden bahsedilmiş ve Kırım Karay ibadethanelerini tanıtıcı bilgiler verilmiştir. Üçüncü bölümde, Kırım Karayları’nın Sosyo-Kültürel Özellikleri ana başlığı altında, karşılaştırmalı olarak Kırım Karayları’nın sosyo-kültürel özellikleri ve Karay edebiyatının bugüne kadar verdiği ürünler tanıtılmaya çalışılmıştır. Sonuç bölümünde araştırmanın genel bir değerlendirilmesi yapılmıştır.

Kırım Karayları adlı konuyu, tez olarak veren ve çalışmayı teşvik eden, tavsiyeleri ve katkıları ile konuya farklı açılımlar kazandıran ve çalışmanın her aşamasında benden yardımını esirgemeyen danışman hocam Prof. Dr. Ahmet GÜÇ’e teşekkür ederim. Kıymetli tavsiyeleri ile ihtiyaç duyduğum kitaplar hususunda rehberlik eden değerli hocam Yard. Doç. Dr. Süleyman SAYAR’a, Kırım Karayları ile ilgili çalışmaları olan ve elindeki dokümanlarından istifade edebilme imkânı veren Prof. Dr.

Durmuş ARIK’a, bizlere her daim kapısını açan hocam Yard. Doç. Dr. Muhammed TARAKÇI’ya, tezin okunması ve tashihinde yardımcı olan Dr. Mehmet ÇELENK’e en derin teşekkürlerimi sunarım.

Ayrıca şefkatini her zaman yanımda hissettiğim sevgili annem Elvira SULEYMANOVA’ya, tezimin sonuna kadar bana anlayış gösteren ve destek olan eşim Hüsna ÇELİK SULEYMANOV’a ve tüm aileme teşekkürü bir vazife bilirim. Bu çalışmanın tamamlanmasında her türlü yardımlarından dolayı Kırım Devlet İlmi Kütüphanesi, Vilnius Üniversitesi Kütüphanesi, TDV. İslam Araştırmaları Merkezi idaresine ve personeline, Kırım Bilimsel Konsey Başkanı Yu. A. POLKANOV’a, Kırım Karayları Ulu Beylik Derneğinin Başkanı V. ÖRMELİ’ye, Yevpatorya Kenesası’nın Gahanı V. Z. TİRYAKİ’ye, Litvanya Karayları’nın Dini Lideri M.

LAVRİNOVİCİUS’a, “Caraimica” Dergisinin Redaktörü V. KEFELİ’ye, H.

MALKHASY ve G. QIPRISÇİ’ye ve diğer görüşülen tüm Karaylara şükranlarımı arz ediyorum.

Seyyar SULEYMANOV Bursa 2012

(8)

VII

İÇİNDEKİLER

TEZ ONAY SAYFASI ... II ÖZET ... III ABSTRACT ... IV ÖNSÖZ ... V İÇİNDEKİLER ... VII KISALTMALAR ... X

GİRİŞ ... 1

A. Konunun Seçimi ve Sınırları... 1

B. Metot ve Kaynaklar... 3

BİRİNCİ BÖLÜM KARAİLİĞİN ORTAYA ÇIKIŞI VE TARİHİ GELİŞİMİ ... 6

A. Karailik Hakkında Genel Bilgi... 7

1. Karai (Karay) Adı ve Anlamı...7

2. Karailiğin Ortaya Çıkışı ...10

3. Anan Ben David ve Öğretisi...13

4. Karailik Hakkında Genel Bilgi...18

B. Karailerin Yayılışı ve Karailerin Günümüzdeki Dağılımı ...22

1. Karailerin Yayılışı ...22

2. Karailerin Günümüzdeki Dağılımı...23

a) İsrail ve Mısır Karaileri ...23

b) İstanbul Karayları...25

c) Azerbaycan Karaileri...29

d) Rusya Karaileri...30

e) Fransa Karaileri...32

f) ABD Karaileri...32

g) Ukrayna, Kırım Karayları...33

h) Polonya ve Litvanya Karayları...35

İKİNCİ BÖLÜM KIRIM KARAYLARI VE İNANÇLARI ...38

A. Kırım Karayları ...39

1. Kırım Karayları’nın Kökeni...39

2. Kırım Karayları’nın Tarihi...45

3. Kırım Karayları’nın Dili...58

B. İnançları...66

C. İbadetleri ...70

1. Günlük İbadet...70

(9)

VIII

2. Oruç ...80

3. Zekât ...82

4. Hac ...84

5. Kırım Karayları’nda Mabed ...85

D. Diğer Esaslar ...96

1. Kırım Karayları’nda Geleneksel Türk İnançlarının İzleri...96

a) Ateş, Su ve Ağaç Kültü ...98

b) Atalar Kültü...102

c) Hayvanlar Kültü ...103

d) Yumurtanın Anlamı...105

e) Beyaz Rengin Anlamı ...106

f) Tek Tanrı veya Tengri ...107

2. Kırım Karayları’nda Geçiş Dönemleri İle İlgili İnanç ve Uygulamalar...109

a) Çocuğun Doğumu, Adın Takılması ve Sünnet...110

b) Evlilik ve Düğün ...115

c) Cenaze ve Anma ...127

3. Diğer Bazı İnanç ve Uygulamaları...134

a) Yeme ve İçme İle İlgili Uygulamalar...134

b) Temizlik İle İlgili Uygulamalar ...139

c) Tedavi İle İlgili...140

4. Kırım Karayları’nın Takvimleri ...140

a) Yeni Ayın Tespiti ...141

b) Yılbaşı ...143

c) Bayramlar ...144

E. Kırım Karayları’nın “Gahanları” ...147

1. Hacı Ağa Sima Baboviç ...149

2. Babakay Baboviç ...149

3. Samuil Pampulov ...150

4. Hacı Seraya Han Şapşal ...151

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM KIRIM KARAYLARI’NIN SOSYO-KÜLTÜREL ÖZELLİKLERİ...156

A. Sosyal Özellikleri ...157

B. Kültürel Özellikleri ...163

1. Kıyafetleri...165

a) Kadın Kıyafetleri ...166

b) Erkek Kıyafetleri ...166

2. Yemekleri ...168

3. Folkloru ...173

a) Yırları (Türküleri)...177

b) Çınları (Manileri)...182

c) Şiirleri ...186

d) Atasözleri ve Deyimleri...187

e) Tapmacalar (Bilmeceleri)...194

f) Şaşırtmacaları ...205

g) Tekerlemeleri ...206

h) Masalları...209

i) Sekirme Yoraları (Seğirnameleri)...215

j) Tüş Yoraları (Tabirnameleri)...216

(10)

IX

SONUÇ ...218

BİBLİYOGRAFYA ...221

EKLER...246

A. Fotoğraflar...246

1. Çufut-Kale ve Trakay ...246

2. Karay Kenesaları...247

3. Karay Mezarlıkları ...254

4. Gahanlar ve Gazanlar...257

5. Günümüzde Yaşayan Karay Cemaat Önderleri ...259

6. Sosyo-Kültürel Müesseseler ve Kültürel Faaliyetler...264

B. Video Kayıtları ...268

ÖZGEÇMİŞ...269

(11)

X

KISALTMALAR

ABD : Amerika Birleşik Devletleri

age : Adı geçen eser

agm : Adı geçen makale

Bkz. : Bakınız

c. : Cilt

çev. : Çeviren

DİA : Diyanet İslâm Ansiklopedisi

edt. : Editör

haz. : Hazırlayan

Hz. : Hazreti

Karş. : Karşılaştırmak, karşılaştırınız M.Ö. : Milattan önce

M.S. : Milattan sonra

nşr. : Neşreden

sad. : Sadeleştiren

s. : Sayfa

SSCB : Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği

sy. : Sayı

T.C. : Türkiye Cumhuriyeti

TDAY : Türk Dil Araştırmalar Yıllığı TDV : Türkiye Diyanet Vakfı TTK : Türk Tarih Kurumu thk. : Tahkik, tahkik eden

ts. : Tarihsiz

U.Ü. : Uludağ Üniversitesi

vb. : Ve benzeri

ve dğr. : Ve diğerleri

vs. : Ve saire

Yay. : Yayınları, yayınevi YÖK : Yüksek Öğretim Kurumu

(12)

1 GİRİŞ

A. Konunun Seçimi ve Sınırları

Kırım Karayları dünyanın en küçük etnik gruplarından biridir. Günümüzde Kırım Karayları’nın toplam nüfusu 2000’i geçmemektedir. Kırım Yarımadasında da 800 Kırım Karayı ikamet etmektedir. Kırım Karayları etnik kökenleri ve dini inanışları yönünden eşsiz bir etnik grubu oluşturmakta olup, Türk soyundan gelen Hazarların bakiyesi olduklarını ifade etmektedirler. Dilleri, Kuman-Kıpçak ailesine aittir; fakat Tanah’a inanan bir topluluk olduklarından, Batılı bilim adamları tarafından, yanlışlıkla Musevi olarak tanıtılmaktadırlar. Bununla birlikte Kırım Karayları -diğer Yahudilere benzemeyerek- Talmud’u inkâr etmekte ve sadece Tanah’a inanmaktadırlar. Onlar, Karai Mezhebi mensuplarıdırlar. Bu mezhebin dünyada yaklaşık 25000 ile 30000 arasında mensubu vardır. Görüldüğü gibi Kırım Karayları, Karai Mezhebini takip eden grubun çok küçük bir bölümünü oluşturmaktadırlar. Kırım Karayları’nı diğer gruplardan ayıran üç özellik mevcuttur. Bunlar coğrafi durum, etnik köken ve dini inanıştır. Bu üç özellik, Karaileri kendilerine has ve karmaşık hale getiren özelliklerdir.

Bundan dolayı Türk olduğu bilinen Hazarların bakiyesi olarak kabul edilen Kırım Karayları’nın, Yahudiliğin Karai Mezhebine mensup olmaları pek çok kimsenin dikkatini çekmektedir. Yüzyıllardan beri farklı ırklara mensup olanları kendi dinlerine almayı reddeden Yahudilerin, İsrail ırkından olmayan bir milleti kendi dinlerine nasıl kabul etmiş oldukları (proselytism-non proselytism) hususu araştırmaya değer bir konudur.

Kırım Karayları, Türkiye’de çok iyi bilinmemektedir ve bugüne kadar da onlarla ilgili geniş bir çalışma yapılmamıştır. “Kırım Karayları” adlı bu çalışmamız her şeyden önce, günümüzde genel Türk nüfusundan farklı bir dinin mensubu olan Kırım Karayları’nı bir bütün olarak ele alan ilk çalışmadır. Türkiye’de hakkındaki bilgiler ansiklopedik düzeyde kalan “Kırım Karayları” adlı bu çalışmamızın temel amacı ise,

(13)

2

Kırım Karayları’nın dini inanışlarını, bu inanışların genel olarak Türk kültüründeki inanışlarla ortak, benzer ve farklı yönlerini ortaya koymaktır. Ayrıca Kırım Karayları’nın, Yahudiliğin Karai Mezhebi ile ilişkisini tespit ederek onların bu mezhebe karşı tutum ve anlayışlarını objektif bir şekilde inceleyerek Dinler Tarihi alanında yapılan çalışmalara katkıda bulunmaktır. Kırım Karayları’nın kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya kalan bir millet olarak UNESCO tarafından projelere konu olmaları da bu çalışmamızın önemini arttırmaktadır.

Kırım Karayları, bugüne kadar Türkiye’de çalışılmamış bir konu olduğundan çalışmanın sınırlarının oldukça geniş tutulması zorunluluğu hâsıl olmuştur. Bunu dikkate alarak, araştırma konumuz olan Kırım Karayları’nın durumunu ele almadan önce Karai Mezhebinden bahsetmemiz gerekmektedir. Bu nedenle, araştırmamızın ilk bölümünde Karailiğin doğuşu, yayıldığı coğrafyalar ve dinî esasları ele alınmaktadır.

Ayrıca “Karay” adının anlamından ve etimolojisinden bahsedilmiş ve bu konuda araştırmacıların öne sürdükleri görüşler paylaşılmıştır. Dolayısıyla Kırım Karayları’nın hangi ırka mensup oldukları ve diğer Karailerle aralarındaki fark izah edilmeye çalışılmıştır.

Araştırmamızın esasını teşkil eden ikinci bölümde ise, bugün hala tam olarak açıklığa kavuşturulamamış olan Kırım Karayları’nın kökeni, tarihi, dili, dini inançları, ibadetleri, bayramları ve gahanları hakkında bilgi verilmiş ve bu konuda tespitlerde bulunulmuştur. Bunların yanı sıra nişan, düğün, doğum, sünnet ve ölüm adetlerinin kısaca anlatıldığı geçiş dönemlerinden, bazı geleneksel Türk inançlarından ve halk arasında kullandıkları eski Türk inancını yansıtan halk takvimlerinden bahsedilmiş ve Kırım Karay ibadethanelerini tanıtıcı bilgiler verilmiştir. Fakat konu, kaynakların yetersiz olması sebebiyle belli bir zaman dilimiyle sınırlandırılmamıştır. Ağırlıklı olarak günümüzdeki durum ve yakın geçmişin genel bir resmi sunulmaya çalışılmıştır. Üçüncü bölümde, Kırım Karayları’nın sosyo-kültürel özellikleri, genel olarak Türk ve Musevi sosyo-kültürel özelliklerle ortak, benzer ve farklı yönleri ele alınmaktadır. Ayrıca, ayakta kalabilme mücadelesi veren, buna rağmen kimi zaman durağan dönemler geçiren ve bugüne kadar süreklilik gösteremeyen Kırım Karay edebiyatından da bu bölümde kısaca bahsedilmiş, Karay Edebiyatının bugüne kadar verdiği ürünler tanıtılmaya çalışılmıştır.

(14)

3 B. Metot ve Kaynaklar

Araştırmamızın tarihsel olduğu kadar sosyolojik boyutlarının da olduğu bir gerçektir. Konunun çok yönlü olması, birçok yöntemin kullanılmasını gerekli kılmıştır.

Bundan dolayı çalışmamızda gözlem, mülakat ve kaynaklara dayanarak önem sırasına göre fenomenolojik, tarihsel karşılaştırma ve Dinler Tarihi’nin nitelendirici (descriptive) metodu kullanılmıştır. Bu yaklaşım sayesinde alan araştırması niteliğinde olan çalışmamız bütünsel olarak görülebilecektir.

Kırım Karayları’nın yaşadıkları coğrafya, nüfuslarının azlığı, dini inanç ve uygulamalarını yazıya geçirmemeleri çalışmamızda karşılaştığımız en büyük zorluk olmuştur. Fakat Kırım Karayları’nın yoğunlukla yaşadıkları yerler olan Kırım, Litvanya ve Polonya bölgelerine giderek literatür incelemesi, gözlem ve mülakat yapabilme imkânı elde ettiğimiz için Kırım Karayları üzerine çalışma yapan araştırmacılar ile irtibata geçerek tezimiz için gerekli malzeme ve dokümanları elde ettik. Ayrıca Kırım Devlet İlmi Kütüphanesi ve Vilnius Üniversitesi Kütüphanesinde titiz bir kütüphane çalışması yapma imkânı bularak Kırım Karayları ile ilgili yayımlanmış bilimsel eser, makale ve ansiklopedi maddelerine ulaştık. Başta Kırım Karayları’nın kendi yayınları olmak üzere, Kırım Karayları hakkında Kiril Alfabesiyle yazılmış olan Rusça kaynakları taramaya çalıştık. Konu ile ilgili olarak tespit edebildiğimiz geniş bir literatür arasında Kırım Karayları’nın genel olarak tarihlerini, dillerini, yaşam tarzlarını, kültürlerini ve özellikle dini inanışlarını inceleyen A. İ. Polkanov’un Krımskiye Karaimı (Kırım Karayları), M. S. Saraç’ın Religiya Krımskih Karayev (Karaimov)(Kırım Karayların Dini), M. S. Saraç - M. M. Kazas - Y. A. Polkanov’un müşterek yayınladıkları VI ciltlik Karaimskaya Narodnaya Entsıklopediya (Karay Halk Ansiklopedisi), A. Dubinskiy’in Osnovı Karaimskoy Religiyi (Karay Dini Temelleri), Ya. Duvan’ın Osnovı Karaimskogo Zakona (Karay Kanunlarının Esasları), B. S.

Elyaşeviç’in Yevpatoriyskiye Karaimskiye Kenası (Yevpatorya Karay Kenesaları), D.

Tiryaki’nin Karaimskiye Kenası Yevpatoriyi (Yevpatorya Karay Kenesaları), D. A.

Hvolson’un Sbornik Yevreyskih Nadpisey (Yahudi Yazıların Derlemesi), V. V.

Radlov’un Obrastsı Narodnoy Literaturı Severnıh Turkskih Plemen (Sibirya’dan), Yu.

D. Kokizov’un Karaimı Kratkiy İstoriçeskiy Oçerk (Karaylar, Kısa Tarih), K. M.

(15)

4

Musayev’ın Grammatika Karaimskogo Yazıka. Fonetika i Morfologiya (Karay Dilinin Grameri. Sesbilgisi ve Morfolojisi), N. A. Baskakov – S. M. Şapşal – A.

Zajanczkowski’nin Karaimsko-Russko-Polskiy Slovar (Karayca-Rusça-Polonca Sözlük) isimli eserleri çalışmamızda sıklıkla başvurduğumuz temel kaynaklardır. Bu kaynakların yanı sıra A. Zajanczkowski’nin Zarys Religii Karaimskiej (Karay Dini Temelleri), M. Zajonçkovskis’in Karaimu Kenesa Trakuose (Trakay Karay Kenesası), A. Zajanczkowski’nin Zviazki Jezykowe Polowiecko-Slowıanskie (Slav-Polovetsk Dillerin Bağlantıları), M. Firkoviçius’un Mien Karajçe Ürianiam: as mokausi Karaimiskai (Ben Karayca Öğreniyorum) Litvanca ve Polonca yazılan çalışmalarından da faydalandık. Ayrıca bazı kaynaklardan da internet yoluyla yararlandık. Bu suretle Kırım Karayları’nın kendilerini nasıl ifade ettiklerini ortaya koymayı amaçladık. Bütün bunlara ilave olarak konunun tarihi yönünü araştırmak için zaman zaman eserlerini Rusça yazmış olan Rus tarihçileri S. A. Pletneva’nın Hazarı (Hazarlar), M. İ., Artamonov’un İstoriya Hazar (Hazarların Tarihi) isimli kitaplarından ve Kırım Karayları hakkında İç İşleri Jurnalı’nda yazılan Otkuda Prişli Karaimı v Rossiyu (Karaylar Rusya’ya Nereden Geldi) gibi makale ve ansiklopedi maddelerinden de istifade ettik.

Ayrıca Kırım Karayları ile ilgili Türkiye’de ve Batı dünyasında yazılmış olan ilmi eserleri de taramaya çalıştık. Batı dünyasında Karailik, Yahudi Mezhepleri arasında ilgi çekmiş ve yurt dışında konuyla ilgili ilmi çalışmalar yapılmıştır. Fakat Türkiye’de, Karailikle ilgili olarak yapılan çalışmalar parmakla sayılabilecek kadar azdır. İlk defa Yaşar Kutluay, İslâm ve Yahudi Mezhepleri isimli eserinde Karailikle ilgilenmiş;

Hikmet Tanyu da, Türklerin Dini Tarihçesi adlı kitabında konuya değinmiştir.

Türkiye’de, Karailiği ve Karayları en ayrıntılı haliyle araştıran kişi ise Şaban Kuzgun olmuştur. Kuzgun, Hazar ve Karay Türkleri isimli eserinde mezhebin özelliklerini tanıtmakla kalmamış, Hazar ve Karay Türkleri arasındaki kültür ve medeniyet benzerliğini ortaya koymak suretiyle Karayların menşeini Hazarlara dayandırmıştır. İlk bölümde kullandığımız yabancı kaynaklardan özellikle Abraham Harkavy ve Leon Nemoy konuyu ansiklopedik ölçülerde ortaya koymuşlardır. A. Zajanczkowski ise, Karaims in Poland isimli kitabı ve çeşitli dillerde yayımladığı birçok makalesi ile aydınlatıcı bilgiler vermiştir.

(16)

5

Bunların dışında Türkiye Makaleler Bibliyografyası katalogları taranmış ve Karaylar ile ilgili yayımlanmış bilimsel makalelere ve ansiklopedi maddelerine ulaşılmıştır. Hazarların kültür ve medeniyetini Karay Kültürü ile karşılaştırmak suretiyle, Karayların menşeini Hazarlara bağlayan Süreyya Şapşaloğlu’nun, Osmanlıca ele aldığı Kırım Karay Türkleri isimli makalesi ve Z. V. Togan tarafından yazılan Hazarlar maddesi çalışmamızda faydalandığımız birkaç makale ve ansiklopedi maddesine örnektir. Abraham Danon, Simon Şişman ve kendisi de bir Karay olan Çağatay Bedii Avramoğlu gibi araştırmacıların yazmış olduğu makaleler de yararlandığımız değerli çalışmalardandır. YÖK arşivlerinden tez taraması yaparak Kırım Karayları ile ilgili doğrudan veya dolaylı olarak çalışma yapan araştırmacıların tezlerinden de istifade edilmiştir.

Doğulu ve Batılı Seyyahların gözlemlerini anlattıkları seyahatnâmeler de istifade ettiğimiz kaynaklardandır. Evliya Çelebi, Tudela Benjamin ve Ratisbon Petachia gibi direkt olarak ulaşabildiğimiz gezginlerin eserleri yanında, araştırma eserlerinden naklederek verdiğimiz seyyah izlenimleri de vardır. Fakat bu kaynakların güvenilirliği tartışılabilir. Çünkü bazen abartılı, bazen de dini farklılıklardan ötürü objektif olmayan ifadeler kullanılabilmiştir.

Ayrıca çalışma esnasında Kırım Karayları’nın çeşitli konulardaki bakış açılarını belirlemek ve özellikle bugünkü durumlarını tespit edebilmek için zaman zaman Karay Derneklerinin liderlerine, gahanlarına (dini liderleri) ve akademisyenlerine başvurduk.

Yaptığımız görüşmelerde Karayların tarihi, dili, kökeni ve özellikle dini inançları hususunda neler düşündüklerini birebir öğrenme imkânı bulduk. Bunun için öncelikle Kırım’da yaşayan Karay Dernek başkanı, gahanı ve bilim adamlarıyla, yeri geldikçe de Litvanya’da yaşayan Karaylar ve akademisyenleriyle görüştük. Ayrıca 05-08 Nisan 2010 tarihleri arasında Bilecik Üniversitesi ile Sakarya Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği “Uluslararası Karay Çalışmaları Sempozyumu”na katılarak Hayim Malkhasy ve Gerşom Qıprısçi’den de Karayların bugünkü durumları ile ilgili bilgiler alma imkânına sahip olduk. Bunun yanı sıra bizzat yaşadıkları bölgelerde yaptığımız gözlemler sonucunda da Karayların bugünkü durumlarını tespit etmeye çalıştık.

(17)

6

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAİLİĞİN ORTAYA ÇIKIŞI VE TARİHİ GELİŞİMİ

(18)

7 A. Karailik Hakkında Genel Bilgi

1. Karai (Karay) Adı ve Anlamı

İbranice’de Karaim (םיִאָרָק) olarak zikredilen isim, Kırım Karayları’nın lehçesinde tekil olarak Karay, çoğul olarak Karaylar; Trakay lehçesinde tekil olarak Karaj, çoğul olarak Karajlar, Arapça’da Karraî, Karraûn, Fransızca’da Caraïme, Rusça ve Lehçede Karaim şeklinde geçmektedir. Ayrıca ansiklopedik eserlerde bu isim, Karaite olarak ifade edilmektedir.1

Karai hareketine, önceleri kurucusu sayılan Anan ben David’e nisbetle

“Ananiye” denilmekte idi.2 IX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Karai ismi ile anılmaya başlanmıştır.3 Bernard Lewis’e göre bu isimlendirme ilk olarak Bağdat civarında ortaya çıkmış, Karai kelimesi ise ilk defa Benjamin en-Nihavendi tarafından 830’lu yıllarda “Bene Mikra”, “Ba’ale Mikra” yani “Tevrat’ın Çocukları” şeklinde kullanılmıştır.4

“Karaim” isminin ortaya çıkışı hakkında çeşitli görüşler vardır. Bugün en çok kabul gören görüşe göre, “Karaim” ismi İbranice “kara’a” kökünden gelmektedir. Bu görüşe göre “kara’a” kelimesi Arapça kıraat kelimesi ile eşanlamlı olup “okumak”

1 Poznanski, Samuel, “Karaites”, The Encyclopedia of Religion and Ethics, (edt. J. Hostings), New York 1951, c. VII, s. 662; Kuzgun, Şaban, Türklerde Yahûdilik ve Doğu Avrupa Yahûdilerinin Menşei Meselesi Hazar ve Karay Türkleri, Seda Yayınları, Ankara 1985, s. 154; Akay, Aydın Safa,

“Kaybolmakta Olan Bir Türk Halkı: Karaimler”, Kök Sosyal ve Stratejik Araştırmalar Dergisi, Köksav Vakfı, Ankara 1999, c. I, sy. 2, s. 204; Doğan, İsmail – Kıvrakdal, İlgi, “Karaim Türkleri”, Türkler, (edt. Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, c. XX, s. 781; Harviainen, Tapani, “The Karaites İn Eastern Europe And The Crimea: An Overview”, Karaite Judaism A Guide to its History and Literary Sources, (edt. Meira Polliack), Brill, Leiden- Boston 2003, s. 634-635.

2 El-Bîrûnî, Ebu’r-Reyhân Muhammed b. Ahmed, el-Âsâru’l-Bâkıye Ani’l- Kurûni’l-Hâliye, (nşr. C.

Eduard Sachau), Leipzig 1923, s. 58-59; Eş-Şehristânî, Ebu’l-Feth Muhammed b. Abdülkerîm b. Ebî Bekr Ahmed, el-Milel ve’n-Nihal, (thk. Muhammed Seyyid Kîlânî, Dâru Sa‘b), Beyrut 1406/1986, c.

II, s. 20; Zajanczkowski, Wlodzimierz, “Karaylar ve Onların Folkloru”, Türk Kültürü Araştırmaları Dergisi, Ankara 1979-1983, c. I-II, sy. 17-22, s. 312; Kuzgun, age, s. 156-157.

3 Kutluay, Yaşar, İslam ve Yahudi Mezhepleri, Anka Yay., 3. Baskı, İstanbul 2001, s. 258; Sinanoğlu, Mustafa, “Karâîlik”, T.D.V. İslam Ansiklopedisi (DİA), İstanbul 2001, XXIV, 424.

4 Lewis, Bernard, “A Karaite İtinerary, Through Turkey in 1641-1642”, Vakıflar Dergisi, Ankara 1956, sy. 3, s. 315-325. Bu çalışma Türkçeye çevirilerek tekrar basılmıştır. Bkz. Lewis, Bernard,

“1641-1642’de bir Karayit’in Türkiye seyahatnâmesi”, Vakıflar Dergisi, (çev. F. Selçuk), Ankara 1956, c. III, s. 97-106. Biz çalışmamızda Lewis’in Türkçeye çevirilerek yayımlanan nüshasını kullanacağız. Strizower, Schifra, Exotic Jewish Communities, London-New York 1962, s. 125;

Kuzgun, age, s. 155; Doğan – Kıvrakdal, agm, XX, 781.

(19)

8

manasını taşımaktadır.5 Dolayısıyla “Karai” kelimesi de, “kutsal kitabı yani Tevrat’ı okuyan” anlamına gelmektedir.6 Bundan dolayı, geleneksel görüşe sahip olanlar, Karailerin Talmud’a değil, bizzat Tevrat’a bağlı kalan kimseler olduklarını kabul etmektedirler.7 Bu anlayışa göre, Karai terminolojisi ikili anlam taşımaktadır.

Dolayısıyla “Karai” kelimesi, bir etnik grubun adını ifade ettiği gibi Karai Mezhebine mensup kimseler manasına da gelmektedir. “Kırım Karayları” kavramında ise, bu iki anlam bir arada bulunmaktadır. Fakat Arap, Samiri, Amerikalı, Yunan ve Slav vb. gibi diğer milletlerden olan insanlar için Karai terminolojisi sadece dini bir anlam ifade etmektedir.8

Zajanczkowski, “kara’a” kelimesinin dini bir nitelik taşıdığını ve herhangi bir etnik unsuru ifade etmediğini vurgulayarak kelimenin Arapça “okumak” anlamının yanı sıra “çağırmak, davet etmek” gibi manalara da geldiğini; ayrıca yine Arapça “dai”

kelimesinin karşılığı olan “çağırıcı, davet edici” anlamlarını da içerdiğini belirtmektedir.9

“Karaim” ismine paralel bir ifade de, L. Nemoy’un, “Karaite Antology” isimli çalışmasında ileri sürülmüştür. Ona göre “Karai” kelimesi, Müslümanların İslam davetçileri için kullandıkları Arapça “dai (çoğulu du’at)” kelimesinin benzeri bir kelime olan “Şia (çağırıcılar, davet ediciler, taraftarlar)” gibi anlamlara da gelmektedir.10

5 Lewis, agm, III, 97-98; Elöve, Mustafa Emil, “Türkiye’de Din İmtiyazları”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, İstanbul 1954, c. XI, sy. 1-2, s. 230; Kutluay, age, s. 257; Kuzgun, age, s.

154; Doğan – Kıvrakdal, agm, XX, 781.

6 Besalel, Yusuf, Yahudilik Ansiklopedisi, Gözlem Yay., İstanbul 2001, c. II, s. 311-312.

7 Harkavy, A., Ya., Skazaniya Yevreyskih Pisateley O Hazarah İ Hazarskom Tsarstve, Tipografiya İmperatorskoy Akademii Nauk, Sankt-Peterburg 1874, s. 17; Elöve, agm, c. XI, sy. 1-2, s. 230;

Adam, Baki, “Yahudilik”, Yaşayan Dünya Dinleri, (edt. Şinasi Gündüz), Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 2007, s. 250. Ayrıca bkz. Polkanov, Aleksandr İvanoviç, Krımskiye Karaimı, Bahçesaray 1994, s. 9. Pokanov’un bu çalışması daha sonra bazı ilavelerle Paris’te tekrar basılmıştır.

Bkz. Polkanov, Aleksandr İvanoviç, Krımskiye Karaimı (Karai- Korennoy Maloçislennıy Türkskiy Narod Krıma), Paris 1995, s. 20. Aynı çalışmanın iki baskısı arasında bulunan farklılıklar sebebiyle biz kendi tezimizde zaman zaman her iki nüshayı da kullanacağız.

8 Baranov, İ. A., “Samonazvaniye İ Terminı Natsıonalnogo İmenovaniya Krımskih Karaimov-Tyurkov (Krımskih Karayev)”, Krımskiye Karaimı. İstoriçeskaya Territoriya. Etnokultura, (edt. Kropotov, V.

S. – Örmeli, V. Yu. – Polkanova, A. Yu.), Dolya Yayınevi, Simferopol 2005, s. 128-129; Ortaylı, İlber, “Uluslararası Karay Çalışmaları Sempozyumu Açılış Töreni Konuşması”, Uluslararası Karay Çalışmaları Sempozyumu, (edt. Mehmet Alpargu, Yücel Öztürk, M. Bilal Çelik), Bilecik Üniversitesi Yayınları, Bilecik 2011, s. 9.

9 Zajanczkowski, Ananiasz, Karaims in Poland. History, Lahguage, Folklore, Sciene, Polskie Wydawnictwo Naukowe, Warszaw 1961, s. 12; Doğruer, Semra, Karay (Karaim) Türklerinin Sözlü Edebiyatı, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara 2007, s. 4.

10 Doğan – Kıvrakdal, agm, XX, 781.

(20)

9

Simeon Starikov ise, tamamen farklı bir görüş ortaya koyarak, “Karaim” isminin Türkçe “Karam” kelimesinden türediğini söylemektedir. Starikov, bu görüşünü meşhur etnograf ve antropolog olan N. A. Baskakov’un incelemelerine dayandırarak daha da ileri götürmüş ve “Karaim” isminin, eski dönemlerde Kırım’a gelip yerleşen ve burada hayatlarına devam eden bir halkın ismi olan “Kimmerler”den türemiş olduğunu ileri sürmüştür.11 A. İ. Polkanov da, Paris’te yayımlanan “Krımskiye Karaimı (Kırım Karayları)” adlı çalışmasında Starikov’un görüşlerine paralel görüşler ortaya koymuştur.12 Fakat Polkanov’un bu görüşü, 1953’te R. A. Videnskiy tarafından derlenen “Sovyetler Ansiklopedisi”nde şiddetle reddedilmiştir.13

Starikov ve Polkanov gibi düşünenler, “Karaim” kelimesinin kesinlikle bir etnik gruptan türediğini iddia etmektedirler. Çünkü onlara göre hiçbir ırk kendi adını bir din ya da mezhepten almaz.14 Nitekim Hıristiyanlığa mensup olmalarına rağmen Bulgarlar, Grekler, Sırplar veya Ruslar Hıristiyan adını almamışlardır. Tam tersine İngiltere’de Anglikan Kilisesi ve Mısır’da Kıpti Kilisesi gibi, bir etnik grubun bir mezhebe ismini vermesinin örneklerine rastlamak da mümkündür. Tüm bu etimolojik tahlillerin tahmini olduğunun ve etimolojik olarak tam ispat edilemediğinin de bilinmesi gerekmektedir.

“Karaim” kelimesindeki “im” eki İbranice’de çoğul edatıdır. Buna rağmen İngilizce eserlerde “im” edatına çoğul harfi olan “s” eklenmektedir. Aynı şekilde Türkçe eserlerde İbranice “im” çoğul eki ile Türkçe çoğul eki olan “ler” aynı kelimede yan yana getirilerek “Karaimler” şeklinde kullanılmaktadır. Dolayısıyla bu kelimeyi bu şekilde kullananların “im” edatının ne anlama geldiğini bilmediklerinden böyle bir hataya düştüklerini söylemek mümkündür.15

Biz bu çalışmamızda Karai Mezhebinin Türk asıllı olan Kırım Karayları’nı ele alacağız. Bu grup, Türk asıllı olup yukarıda da zikrettiğimiz kelimenin tekilini “Karay”, çoğulunu ise “Karaylar” şeklinde telaffuz etmektedir. Görüldüğü üzere Karai

11 Starikov, Simeon, “Kırımlı Karaimler Hakkında”, Kalgay Dergisi, Bursa 1999, sy. 14, s. 16-17;

Polkanov, Yu. A.– Polkanova, A. Yu., “Reliktovıye Osobennosti Etnokulturı Krımskih Karaimov”, Krımskiye Karaimı. İstoriçeskaya Territoriya. Etnokultura, (edt. Kropotov, V. S. – Örmeli, V. Yu. – Polkanova, A. Yu.), Dolya Yayınevi, Simferopol 2005, s. 73.

12 Polkanov, Krımskiye Karaimı (Karai- Korennoy Maloçislennıy Türkskiy Narod Krıma), s. 16-17.

13 Starikov, age, sy. 14, s. 16-17.

14 Polkanov, Krımskiye Karaimı (Karai- Korennoy Maloçislennıy Türkskiy Narod Krıma), s. 19-21.

15 Kuzgun, age, s. 155.

(21)

10

kelimesinin sonundaki “i” harfini kendi dillerine uygun olarak “y” harfi ile değiştirmektedirler. Bundan dolayı çalışmamızda ifadelendirme hatasından kaçınmak için, genel olarak Karailer’den bahsederken Karai ve Karaileri, özel olarak Kırım Karayları’ndan bahsedeceğimiz zaman ise onların “Karay”, “Karaylar” şeklindeki kendi isimlendirmelerini kullanacağız.

2. Karailiğin Ortaya Çıkışı

Karailik, Irak’ta Abbasi Halifesi Ebu Cafer el-Mansur (754-765) döneminde Talmud’a karşı bir hareket olarak doğmuştur.16 Hz. Musa’nın şeriatına bağlı olan ve Tanah’ın dışında, daha sonraki hiçbir yorumu kabul etmeyen bu hareket, Anan ben David tarafından sistemleştirilmiş ve ilk Karai cemaati de bu dönemde ortaya çıkmıştır.17

Rabbani kaynaklara göre, VIII. yüzyılın ikinci yarısında Irak’taki Yahudi cemaatinin başkanı İshak Harkavy’nin 760 senesinde ölmesinden sonra,18 seçimi yapan Geonim,19 yaşça daha büyük ve daha bilgili olmasına rağmen Anan ben David’i değil, mütevazı bir kişiliğe sahip olan kardeşi Hananiah’ı seçmişti. Anan seçimi tanımamış ve kendisini başkan olarak ilan etmişti. Bunun üzerine Geonim tarafından seçilen Hananiah’ı kabul edip tanıyan Abbasi Halifesi, Anan’ın bu hareketini isyan saymış ve onu idam edilmek üzere hapse attırmıştır.20

Anan ben David’in Bağdat hapishanesinde Ebû Hanîfe ile aynı hücrede kaldığı ve ondan hayatını değiştirecek öğütler aldığı çeşitli araştırmacılar tarafından iddia edilmektedir.21 Bu husus bizzat Yahudiler tarafından efsane olarak nitelendiriliyor.22 Fakat Anan ben David’in kendi sistemini kurarken Ebû Hanîfe’nin fıkıhtaki kıyas ve icma metotlarından etkilendiği görülmektedir.23

16 Zajanczkowski, “Karaylar ve Onların Folkloru”, c. I-II, sy. 17-22, s. 312.

17 Harkavy, Skazaniya Yevreyskih Pisateley O Hazarah İ Hazarskom Tsarstve, s. 17; Gökbel, Ahmet, Kıpçak Türkleri (Siyasî ve Dinî Tarihi), Ötüken Yayınları, İstanbul 2000, s. 335.

18 Almaz, Ahmet, Tevrat’ın Türk Evlatları, Yakamoz Yayınları, İstanbul 2008, s. 54.

19 Geonim: Irak Yahudi Akademisinin ileri gelenleridir.

20 Harkavy, Abraham, “Anan Ben David”, The Jewish Encyclopedia, New York-London 1904, c. I, s.

553-554; Nemoy, Leon, “Anan Ben David”, The Encyclopedia of Religion, (edt. M. Eliade), New York 1987, c. I, s. 293; Kuzgun, age, s. 157; Kutluay, age, s. 260.

21 Almaz, age, s. 54; Akçokraklı, Osman, “Kırım’da Yasayan Milletlerden Karailer”, Tercüman, 22 Teşrin-i Sanî 1917, no: 219.

22 Kutluay, age, s. 261.

23 Poznanski, agm, c. VII, s. 662; Zajanczkowski, “Karaylar ve Onların Folkloru”, c. I-II, sy. 17-22, s.

313; Sinanoğlu, agm, XXIV, 425.

(22)

11

Hatta bir Rabbani kaynağına göre, Anan ben David, Ebû Hanîfe’nin taktikleri sayesinde hapishaneden kurtulmuştur. Yine Ebû Hanîfe’nin tavsiyeleri doğrultusunda kendi taraftarlarını Halife’nin sarayına göndererek yüksek mevkilerdeki kişilere hediyeler sundurmuş, bu sayede de Halife’nin huzuruna çıkarılmış ve Halife’nin Anan ben David’in yargılanması sırasında mahkemede bulunması sağlanmıştır. Çünkü Halife’nin bizzat önemli veya ilginç davalarda bulunması olağan bir şeydi. Anan ben David ise, Halife mahkemeye gelince O’nun ayaklarına sarılarak Halife’ye: “Ey Mü’minlerin emiri sen kardeşimin bir dinin mi, yoksa iki dinin mi başkanı olduğunu tasdik ettin?” sorusunu sormuştur. Halife de ona: “Kardeşini elbette bir dinin başkanı olarak tasdik ettim” cevabını vermiştir. Anan ben David ise bu durumda şöyle devam etmiştir: “Benim dinim Kardeşimin ve Rabbani Yahudilerin dininden tamamen farklıdır. Taraftarlarım da bu hususta benimle beraberdir ve aynı fikirdedirler.” Bunu Anan ben David’in ifade etmesi gayet doğaldı, çünkü taraftarlarının çoğunluğu Rabbanilere muhalifti ve onların kendisini takip edecekleri kesindi. Anan ben David ve arkadaşları Ebû Hanîfe’nin tavsiyelerini yerine getirerek emellerine ulaşmış ve hapishaneden kurtulmuşlardır. Hapishaneden çıkan Anan ben David, Talmud geleneğine karşı kendi din anlayışının ilkelerini belirlemeye ve taraftar toplamaya başlamıştır. Talmud’a karşı olan insanları toplayıp onlara kendisinde bu ani değişimi sağlayan rüyasını anlatmış, Peygamber Eliyahu’yu gördüğünü ve onun kendisine Tanah’ın emirlerine geri dönmesini emrettiğini söylemiştir.”24

Her ne kadar bu öykü bilim adamları tarafından tam olarak kabul edilmese de, Karai Mezhebinin bu şekilde gelişmeye başladığını inkâr edecek bir malumat da yoktur.

Bu iddialara göre, Anan mezhebini tamamen şahsi ihtirasları muvacehesinde kurmuş ve Karailik Anan ben David ile birlikte başlamıştır.25 Rabbanilerin bu iddialarına karşı Kaufman Kohler, Karailiğin sadece şahsî ihtiraslar sonucu ortaya çıkmış bir muhalefet hareketi gibi görülmesinin doğru olmadığını, Talmudculuğa karşı gelişen tabii bir reaksiyon olarak kabul edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca bu mezhebin, Tanah’ın yegâne dini otorite oluşuna vurgu yaparak Yahudilik tarihinde kutsal metne yönelik çalışmalara bir ivme kazandırdığına da dikkat çekmiştir.26

24 Harkavy, agm, I, 553-554; Nemoy, “Anan Ben David”, I, 293; Kuzgun, age, s. 157- 158; Kutluay, age, s. 260-261.

25 Kuzgun, age, s. 158.

26 Sinanoğlu, agm, XXIV, 425; Kuzgun, age, s. 158.

(23)

12

Karai kaynaklarına göre ise Karailik hareketinin başlangıcı Sadukilere kadar dayanmaktadır. Hatta bazı akademisyenler Karai Mezhebinin meydana çıkışını Hz.

İsa’nın zamanına dayandırarak bizzat Hz. İsa’nın etkisi altında oluştuğunu savunmaktadırlar.27 Onlara göre Sadukiler’e kadar ulaşan Karailik hareketi Hz. İsa’nın yanında yer almıştır. Hz. İsa’nın ortaya koyduğu esaslar, Tanah’a zıt olmayıp tersine Tanah’ı destekler mahiyettedir. Yukarıda zikrettiğimiz bu kaynaklara göre Karailer de Hz. İsa ve havariler ile beraber Ferisilere karşı mücadele etmişlerdir. Buna dayanarak ta M. S. VI. yüzyıla kadar Karailikle Hıristiyanlığın birlikte hareket ettiğini ifade etmişlerdir. Hıristiyanların Hz. İsa’nın yolundan ayrılması, sünneti terk etmeye ve ikonalara tapmaya başlamaları Hıristiyanlık ve Karailiğin ayrılma noktası olmuştur.28 Daha sonra Anan ben David ortaya çıkarak Karailiğin esaslarını toplamaya çalışırken Talmudcu Yahudiler tarafından takibe uğramıştır. Çünkü gizli tutmadığı düşünceleri Yahudiliğin temellerini sarsmaktaydı. Yahudilerin ileri gelenleri onu saçma görüşleriyle toplumda karışıklık çıkarmakla suçluyorlardı. Anan ben David’in takipçisi Kirkisani bu konuda şöyle demiştir: “Yahudiler, VII asır önce Hz. İsa’yı suçladıkları gibi Anan ben David’i de suçlamışlar ve onun ölmesini istemişlerdir.”29 Bundan dolayı Anan ben David baskı ve işkenceye daha fazla tahammül edemeyerek Halife Ebu Cafer el- Mansur’un izniyle Bağdat’tan ayrılarak Filistin topraklarına göç etmiştir. Kudüs’te Kenesa adıyla bir Mabed inşa ettirerek Karailiğin merkezini de Bağdat’tan Kudüs’e taşımıştır.30 Anan ben David, Hz. Davud’un “Derinliklerden sana sesleniyorum, ya

27 Kolodnıy, A. N. – Filippoviç, L. N., “Karaimskaya Religiya İ Yeye İstoriçeskaya Sudba”, Krımskiye Karaimı. İstoriçeskaya Territoriya. Etnokultura, (edt. Kropotov, V. S. – Örmeli, V. Yu. – Polkanova, A. Yu.), Dolya Yayınevi, Simferopol 2005, s. 41; Adam, “Yahudilik”, s. 250.

28 Kuzgun, age, s. 159; Şapşaloğlu, Seraya, “Kırım Karaî Türkleri”, (der. Yusuf Akçuraoğlu), Türk Yılı, Ankara1928, c. I, s. 579; Bu makale daha sonra kitap şeklinde basılmıştır. Bkz. Şapşaloğlu, Seraya, Kırım Karay Türkleri, Yeni Matbaa, İstanbul 1928. Ayrıca harf devriminden önce yazıldığı için, bu çalışma Seraya Şapşaloğlu tarafından Osmanlıca yazılmıştır. Günümüzde Latinize yapılan bu çalışma yeniden yayımlandı. Bkz. Çulha, Tülay “Sereya Sapsal’a göre Kırım Karay Türkleri”, Türk Dilleri Araştırmaları, İstanbul 2002, c. XII, s. 97-188; Şapşaloğlu, Seraya, “Kırım Karaî Türkleri”, Türk Yılı, (der. Yusuf Akçuraoğlu), (haz. Arslan Tekin ve Ahmet Zeki İzgöer), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2009. Biz kendi tezimizde Seraya Şapşaloğlu tarafından Türk Yılı’nda yayımlanan metni kullanacağız.

29 Saraç, Mihail Semenoviç, Religiya Krımskih Karayev (Karaimov), Paris 1996, s. 34.

30 Şapşaloğlu, agm, I, 580; Çulha, Tülay, Kırım Karaycasıyla Yazılmış Bir Mecuma, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Ankara 2008, s. 16.

(24)

13

Rab”31 sözünden yola çıkarak ve şüphesiz düşmanlarından çekindiği için ilk mabedi, bir mağara gibi toprağa gömülü şekilde inşa etmiştir.32

Görüldüğü üzere Karai kaynaklarına göre de Anan ben David bir kurucu değil sadece fikir birliğinin sistemleştiricisidir. Harkavy ve Nemoy gibi araştırmacılar da Karailerin başlangıcını Saduki ve Essenilere dayandırmaktadırlar. Leon Nemoy da kendi çalışmasında, Talmud’a karşı bir muhalefet akımının zaten o dönemde var olduğunu söyleyerek Anan ben David’i sadece bu akımın fikirlerini koruyan ve yeniden canlandıran bir kişi olarak görmektedir.33 Ayrıca Talmudcuların iddialarının aksine Nemoy: “Bu akımın başlangıcı Anan ben David’le olmadığı gibi, zayıflaması da Saadiah Gaon’la olmamıştır”34 şeklindeki sözlerini eklemektedir

Anan ben David’in kurucu mu yoksa sistemleştirici mi olduğu konusundaki tartışmalar, ilk Karai eserlerinin kaybolması ve elde bulunmaması nedeniyle gizemini korumaya devam etmektedir. Dolayısıyla Karailiğin Anan ben David’den önce mi yoksa onunla birlikte mi tarih sahnesine çıktığı daima tartışılan bir konu olarak kalacaktır.

3. Anan Ben David ve Öğretisi

Yukarıda da değindiğimiz gibi, Karai Mezhebinin manevi yapısının oluşumunda ve mezhep kurallarının belirlenmesinde Anan ben David’in çok önemli bir rolü omuştur. Bunu hem Rabbani hem de Karai kaynaklar tasdik etmektedir. Anan ben David çok dindar bir Yahudi ailesinde doğmuştur. İyi tahsil görmüş olmasından ve kendi ailevi kökeninden dolayı Yahudi akademisinde yüksek yerlere gelebilirdi.35 Fakat bunu yapmadığı gibi kendisinin bir peygamber olduğunu da iddia etmemişti. Bütün düşüncesi mantık ve akıl yürütme üzerine kurulmuştu. Onun vaaz ettiği öğretiyi üç peygamberin yani Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed’in getirmiş olduğu kitaplarda bulmak mümkündür. Bundan dolayı onun tarafından vaaz edilen öğretinin sentezden ibaret bir öğreti olduğu ifade edilebilir.36

31 Mezmurlar, 130/1.

32 Kuzgun, age, s. 200-201.

33 Harkavy, agm, I, 553; Nemoy, “Anan Ben David”, I, 293; Kuzgun, age, s. 161-163.

34 Kuzgun, age, s. 164.

35 Saraç, age, s. 34.

36 Kolodnıy – Filippoviç, agm, s. 42.

(25)

14

Anan ben David, peygamber olarak kabul etmiş olduğu Hz. Musa’nın doktrinlerine bağlı kalmıştır. Aynı zamanda eren ve veli olarak kabul ettiği Hz. İsa ve Hz. Muhammed’in getirdikleri bazı dini esasları da benimsemiştir.37

Yeni görüş ve düşünceleriyle 1517 yılında Hıristiyanlık içerisinde bir reform gerçekleştirmiş olan Martin Luther gibi,38 birkaç asır öncesinde de Anan ben David, Karai Mezhebi içerisinde önemli bir yeniliğe öncülük etmiştir. Anan, Tanah’ı her imanlı ferdin kendi aklına ve vicdanına göre yorumlamasına izin vermiştir. Böylece o, Talmud ve Mişna’yı reddederek yalnızca Tanah’a dayanan bir inanç sistemini benimsemiştir.

Ayrıca onun düşüncesine göre her fert, kendi aklı ve vicdanının kabul ettiği doğru yorumu bulup o yolu takip etmek mecburiyetindedir.39

Ruhun ölümsüzlüğüne ve reenkarnasyona inanan Anan’a göre insan, dünyada yapmış olduğu davranışlara mukabil olarak Tanrı tarafından ödüllendirilecek veya cezalandırılacaktır. Anan ben David bu konuda tıpkı Platon ve Pisagor gibi düşünmektedir. Zira onlar da Anan ben David gibi ruhun ölümsüzlüğüne ve reenkarnasyona inanmaktaydılar. Platon reenkarnasyona inanarak her seçilmişe Tanrı’ya giden yolu bulma özgürlüğü tanımaktaydı. Anan da Pisagor gibi ruh göçünün, kâmil mertebeye ulaşıncaya kadar devam edeceğini ifade etmiştir.40

Anan ben David bu düşüncelere paralel olarak her ferdin bir otorite sahibi olduğunu düşünmüştür. Çünkü ona göre her fert kendi yaptıklarının karşılığını Tanrı nezdinde alacak41 ve davranışlarının neticesine göre de reenkarnasyona tabi olacaktır.42

Anan ben David, Tevrat’ta yerine getirilmesi emredilen fakat Mabed’in M. S. 70 yılında yıkılmasıyla birlikte Yahudiler tarafından yerine getirilemeyen kurban43 ve

37 Saraç, age, s. 35. Günümüzde Litvanya Karayları, Hz. Musa’nın getirmiş olduğu Tevrat ve şeriat dışında başka hiçbir kitabı ve doktrini kabul etmemektedirler. Bkz. Zajonçkovskis, Michailas, Karaimu Kenesa Trakuose, Vilnius 2009, s. 21; Türkdoğan, Orhan, Günümüzde Karamanlar ve Hazar Türkleri, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 2009, s. 147.

38 Geniş bir bilgi için bkz. Olgun, Hakan, Luther ve Reformu Katolisizm’i Protesto, Fecr Yayınları, Ankara 2001, s. 132-153; Erbaş, Ali, Hıristiyanlık’ta Reform ve Protestanlık Tarihi, İnsan Yayınları, İstanbul 2004, 126-129.

39 Saraç, age, s. 44.

40 Cohn-Sherbok, Dan – Cohn-Sherbok, Lavinia, Yahudiliğin Kısa Tarihi, (çev. Bilal Baş), İz Yayıncılık, İstanbul 2010, s. 79; Saraç, age, s. 32-33.

41 Tesniye, 31/32-39.

42 Fakat Kirkisani’nin ifadelerine göre çoğu Karai mensubu, Anan ben David’in geliştirmiş olduğu bu reenkarnasyon inancına katılmamaktadır. Bkz. Saraç, age, s. 167.

(26)

15

bayram toplantısı uygulamalarına44 Amos,45 Hoşea,46 ve İşaya’da47 geçen ifadelere dayanarak karşı çıkmıştır. Aslında Anan ben David, Hz. Musa’nın getirmiş olduğu on emir ve yasağa, öğreti ve ahlaki kurallara riayet etmesine rağmen kurbanla ilgili Tevrat’ta geçen emirleri reddederek, Tevrat’taki ifadeler arasında Hz. Musa’ya ait olanla olmayanı iyi tahlil edebildiğini göstermek istemiştir.48 Nitekim o, Tevrat’ta kurbanın kâhinler öncülüğünde sunulmasına dair birtakım emirler yer almasına rağmen, her ferdi ayrı bir otorite saydığından, Yahudilik’te kâhinlerin zaman içerisinde oluşagelen otoritesini de reddetmiştir.49

Fakat Anan ben David’in karşı çıkmasına rağmen Kazan’ın “Litvanya Karaylarına Ait Dini Metinler” isimli çalışmasından ve Polkanov’la yaptığımız mülakattan anlaşıldığı kadarıyla Karailer Tanrı’ya kurban takdim etmişlerdir. Ancak bu kurban takdimi kâhin nezaretinde değil, şahsın bizzat kendisinin kurbanı Tanrı’ya sunması şeklinde olmuştur.50 Hatta kurban takdim etmelerinden dolayı Çarşamba gününe özel olarak Kankün (Kan Günü) demişlerdir.51 Fakat günümüzde Yahudilikte kurban takdimi Tevrat’ta emredildiği şekliyle uygulanmamaktadır.52 Bütün bunlara rağmen, Kırım Karayları’nda yılda bir defa (Temmuz sonu - Ağustos başı gibi) Yevpatorya’daki “Kenesa Kompleksi”nin bekleme avlusunda kurban ibadeti yerine getirilmektedir.53

43 Cilacı, Osman, “Dua”, DİA, İstanbul 1994, c. IX, s. 530; Tümer, Günay – Küçük, Abdurrahman, Dinler Tarihi, Ocak Yayınları, Ankara 1993, s. 183; Güç, Ahmet, Çeşitli Dinlerde ve İslam’da Kurban, Düşünce Kitabevi Yayınları, Bursa 2003, s. 261.

44 Levililer, 23/40; Sayılar, 29/1.

45 Amos, 5/21-24.

46 Hoşea, 6/5-6.

47 İşaya, 1/12-14.

48 Kolodnıy – Filippoviç, agm, s. 42.

49 Levililer, 1/1-8; Güç, Çeşitli Dinlerde ve İslam’da Kurban, s. 143; Besalel, Yahudilik Ansiklopedisi, II, 339; Sarıkçıoğlu, Ekrem, Din Fenomenolojisi, Süleyman Demirel Üniversitesi Yayınları, Isparta 2002, s. 105.

50 Polkanov ile 03.12.2009 tarihinde yaptığımız konuşma esnasında alınan bilgidir. Ayrıca bkz. Kazan, Özlem, Litvanya Karaylarına Ait Dini Metinler (Giris, Gramer, Transkripsiyonlu Metin, Çeviri, Dizin), (Yayımlanmamış Doktora Tezi), İstanbul 2002, s. 22.

51 Kolodnıy – Filippoviç, agm, s. 44.

52 Cilacı, agm, IX, 530; Tümer – Küçük, age, s. 183.

53 Tiryaki, David, Karaimskiye Kenası Yevpatoriyi, Vidavnitstvo Bibleks, Yevpatorya 2008, s. 22. Bu çalışma İngilizce olarak da yayımlanmıştır. Bkz. Tiryaki, David (Viktor), “Complex Of The Karaite Kenasa İn Yevpatoria”, Uluslararası Karay Çalışmaları Sempozyumu, (edt. Mehmet Alpargu, Yücel Öztürk, M. Bilal Çelik), Bilecik Üniversitesi Yayınları, Bilecik 2011, s. 815-836. Biz kendi çalışmamızda bundan sonra Rusça olarak yayımlanan kitabı esas alacağız.

(27)

16

Anan ben David’in düşüncesiyle İncil ve Kur‘an arasında da bazı paralellikler mevcuttur. Mesela Hz. İsa Dağ Vaazında54 herkese, düşmanlarını bile sevmeyi emretmektedir.55 Bundan dolayı dünya malına fazla bağlanmamayı ve nefret edenlere bile iyilik yapıp ödünç vermeyi56 tavsiye etmektedir.57 Anan ben David de kendi öğretisinde bunları tekrarlamakta ve dünya malına fazla bağlanmamayı sağlayacak unsur olarak asketizmi58 tavsiye etmektedir.59

Kur‘an’da ise: “Yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz iyilik sahibi/erdemli olmak değildir. Ama asıl iyilik sahibi/erdemli olanlar; Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere iman edenler, sevmelerine rağmen, mallarını yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere verenler ve kölelerin özgürlüklerine kavuşması için harcayanlar, namazı kılanlar, zekâtı verenler, söz verdiklerinde, sözlerini yerine getirenler, zorda, darda ve savaşta güçlüklere göğüs gerenlerdir. İşte onlar, doğru olanlar ve işte onlar, Allah’tan korkanlardır”60 buyurularak yardım etmek tavsiye edilmekte, fakat asketizm ile ilgili hiçbir ifade bulunmamaktadır.

Hz. İsa da kendi ifadelerinde, Anan ben David gibi, çeşitli bayram günlerindeki ayin ve ritüellere önem vermemekte ve şöyle demektedir: “…İnsan Sebt günü için değil, Sebt günü insan için oldu. Böylece insanoğlu Sebt gününün de Rabbi’dir.”61

Hz. İsa’yı bir eren olarak kabul eden Anan ben David,62 onun hakkında - peygamber olarak kabulü hariç- Kur‘an’da geçen birçok ifadeyle63 paralel düşünceler taşımaktadır. Buna göre Hz. İsa, Tanrı’nın oğlu olmayıp sadece bir erendir.64 Hz.

54 Dağdaki Vaaz hakkında bkz. Aydın, Mehmet, Ansiklopedik Dinler Sözlüğü, Din Bilimleri Yayınları, Konya 2005, s. 155-156.

55 Matta, 5/43-47.

56 Luka, 6/27-35.

57 Matta, 6/19; Matta, 25/34-40; Güç, Ahmet, “Din ve Barış: Dinin Dünya Barışına Katkısı”, Köprü Dergisi, İstanbul 2006, sy. 94, s. 71-73.

58 Asketizm: Dinsel disiplini sağlama metodudur. Yeryüzünden el etek çekmek, yeme içme ve diğer dünyevi şeylerden uzak durmak suretiyle kişinin kendisini disiplin etmesidir. Bkz. Cilacı, Osman, Dinler ve İnançlar Terminolojisi, Damla Yayınları, İstanbul 2001, s. 42; Gündüz, Şinasi, Din ve İnanç Sözlüğü, Vadi Yayınları, Ankara 1998, s. 43.

59 Saraç, age, s. 51-52.

60 Bakara, 2/177.

61 Markos, 2/27-28; Cohn-Sherbok – Cohn-Sherbok, age, s. 78.

62 Saraç, age, s. 56.

63 Bakara, 2/285; Ahzab, 33/7; Şura, 42/13.

64 Nisa, 4/171; Saraç, age, s. 50.

(28)

17

Muhammed’in son peygamber olarak gelmiş olması ve onun Hz. Musa’nın ve Hz.

İsa’nın getirmiş olduklarını nesh etmesi, Anan ben David’in öğretisine ters bir anlayıştır. Anan ben David, Hz. Muhammed’i sadece Tanrı’dan ilham alan bir veli olarak kabul etmektedir.65

Zajanczkowski, Makrizî’den (766-845) naklen Anan ben David’in bu konudaki görüşlerini: “…konuşmalarında İsa’nın kişiliği için saygın bir yer ayırmış, Muhammed’i ise Araplara gönderilmiş bir veli olarak kabul etmiştir…”66 şeklinde aktarmaktadır.

Anan ben David’in öğretisi, Mutezile fırkasının aklı kullanma ve Kur‘an’ı mahlûk sayma67 gibi görüşleriyle benzerlikler arz etmektedir.68 Hatta Anan ben David’in takipçisi sayılan Benjamin en-Nihavendi, Mutezile mensupları arasında kendi görüşleriyle otorite olarak kabul edilmektedir.69 Şapşaloğlu da, Anan ben David’in günümüze kadar ulaşamayan Sıfr-ı Hamisuvut (Farzlar Kitabı) isimli bir kanun kitabında şunları söylediğini kaydetmektedir: “Tanah’ı iyi tetkik edin, yalnız benim fikrime itimat etmeyin.”70

Bu ifadelerden de anlaşılacağı üzere Anan, Tanah’a bağlı kaldığı sürece her insana fikir özgürlüğü tanımıştı, fakat bu özgürlük tek şartla sınırlandırılmıştı. Buna göre, Anan ben David müntesiplerine, yukarıda ifade ettiğimiz ana konulara riayet etmeleri halinde diğer konularda onunla hemfikir olmama ve bu fikirlere ilavede bulunabilme imkânı tanımaktadır. Nitekim takipçisi olan Nihavendi, Tanrı’yı antropomorfik71 bir şekilde tasavvur etmekten rahatsızdı. Bu sebeple yeryüzünü ve

65 Saraç, age, s. 57.

66 Zajanczkowski, “Karaylar ve Onların Folkloru”, c. I-II, sy. 17-22, s. 313; Çulha, Tülay, Karaylar ve Karayca, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Kocaeli 2002, s. XXII.

67 Topaloğlu, Bekir, Kelâm İlmi Giriş, Damla Yayınevi, İstanbul 1981, s. 175, 177; Kılavuz, Saim, Anahatlarıyla İslâm Akâidi ve Kelâm’a Giriş, Ensar Yayınları, İstanbul 1987, s. 306-307.

68 Poznanski, agm, VII, 666; Kutluay, age, s. 198; Kuzgun, age, s. 213; Sinanoğlu, agm, XXIV, 425.

69 Polkanov, Krımskiye Karaimı, s. 40; Saraç, age, s. 65.

70 Cohn-Sherbok – Cohn-Sherbok, age, s. 78; Şapşaloğlu, agm, I, 580.

71 Antropomorfizm: Tanrı’yı insana benzer şekilde tanımlayan ve onu insani duygular ve aksiyonlar çerçevesinde ifade eden Tanah’ın ortaya koyduğu Tanrı şeklidir. Bkz. Emiroğlu, Kudret – Aydın, Suavi, Antropoloji Sözlüğü, Bilim ve Sanat Yayınları, Ankara 2003, s. 59; Aydın, Ansiklopedik Dinler Sözlüğü, s. 34; Cevizci, Ahmet, Felsefe Terimleri Sözlüğü, Paradigma Yayınları, İstanbul 2003, s. 33.

(29)

18

insanları Tanrı’nın yaratmadığını, O’nun buyruğu üzerine meleğin yarattığını ifade ederek yeryüzünün yaratılışı ile ilgili yeni bir görüş ortaya koymuştur.72

Karailere göre Tanah’tan hüküm çıkarılırken şu prensiplere dikkat edilmelidir:

1. Metin açıkça anlaşılabilir emir ve yasaklar içermektedir. Bu sebeple öncelikli olarak metnin lâfzî anlamı kavranmalıdır.

2. Tanah metinlerinde doğrudan ifade edilen hükümler yanında açıkça belirtilmeyenler de bulunduğundan mantıkî kıyas yoluyla bilinenlerden hareketle bilinmeyenlere ulaşılmalıdır.

3. Tevrat’ın, “Ya‘kub cemaati için miras olarak Musa bize Tevrat’ı emretti”73 ifadesi gereği 1. ve 2. şıklarla çözülemeyen hususlarda Karai toplumunun icmaı ile yani bir konu üzerinde Karai cemaatinin ittifakı ile hüküm verilmelidir.74 Bütün Karai âlimleri tarafından kabul edilmese de bu prensiplere “insan aklıyla elde edilen bilgi” şeklinde dördüncü bir şık ekleyenler de olmuştur.75

4. Karailik Hakkında Genel Bilgi

Karailik, Anan’ın sistemleştirdiği katı kuralların bazı değişiklikler ve eklemeler yapılarak uygulandığı bir mezhep olarak ortaya çıkmıştır. Fakat Anan ben David sayesinde belirli bir sistematiğe kavuşan Karai Mezhebinin temel düşünce yapısı hiçbir zaman değişime uğramamıştır. Bu temel anlayışa göre Karai Mezhebine mensup olan kimseler tek Tanrı’ya ve tek kutsal kitap olarak kabul edilen Tanah’a inanmaktadırlar.

Özellikle Hz. Musa’nın getirdiğine inandıkları Tanah (Pentatök)’a büyük bir saygı duymaktadırlar. Karailere göre Tanah, herkesin yalnız kendi aklıyla kavrayabileceği bilgelik kaynağıdır. Bunun için Karai inancında bireyin bizzat kendisi Tanah’ı dikkatle inceleyip okumak zorundadır. Ayrıca önemli bir prensip olarak bireyin, başkalarının düşüncesine dayanarak hüküm vermesi yasaklanmaktadır. Karailer, Tanrı’nın Tevrat’ın Tesniye bölümünde geçen: “Size emretmekte olduğum söze bir şey katmayacaksınız ve ondan eksiltmeyeceksiniz, ta ki, Rabbinizin size emretmekte olduğu emirlerini

72 Saraç, age, s. 63-65; Sinanoğlu, agm, XXIV, 425.

73 Tesniye, 33/4.

74 Kuzgun, age, s. 199; Niazi, İmran Ahsan, “Karaîler: İslâm Hukukunun Yahudi Hukukuna Etkisi”, (çev. Talip Türcan), Tabula Rasa, Isparta 2001, sy. 3, s.236.

75 Nemoy, Leon, “Karaites”, Encyclopedia Judaica, Jerusalem, ts., c. X, s. 777-778.

Referanslar

Benzer Belgeler

1) Araştırmanın başlangıcında yapılan ön gözlem sonucu kontrol ve deney gruplarının okul ve sınıf kurallarını davranışa yansıtmaları bakımından

Bilgi iletişim teknolojilerinin, çok çeşitli uygulamalar, fonksiyonlar içerdiğinden genellikle bilişsel yönden farklı yetilere değindiği ve bu yetiler için

Bu araştırma, RRMS hastalarının kısa süreli bellek, çalışma belleği ve yönetici işlevlerin kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesi ve bahsi geçen bu işlevlerin, hastaların

Yapılan literatür taraması sonucunda elde edilen verilerin sonucuna göre; 24 bestecinin 8 konçerto, 8 solo viyola eseri, 1 iki viyola için eser, 6 viyola ve keman için eser,

Bu çalışmanın amacı, yaşamın her alanında giderek artan bir öneme sahip enerji konusunu, sürdürülebilirlik kavramı çerçevesinde temiz ve yenilenebilir enerji

Yukarıdaki çizelgeye göre madde puanının Cronbach’s Alfa değerinin ,981 şeklinde çok yüksek çıkması araştırmada kullanılan ölçeğin yüksek düzeyde güvenilir olduğunun

Örneklem olarak ergenler seçildiği için, bölümün ilk kısmında ergenlik dönemi genel özellikleri ve dini gelişim özellikleri; ikinci kısmında görsel

Bu bölümde, Ankara Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Cumhuriyet Üniversitesi, Dicle Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Fõrat Üniversitesi, İnönü