• Sonuç bulunamadı

Klasik Refah İktisadı

Belgede T. C. Ebru BURSA 2019 (sayfa 36-40)

1.2. REFAH İKTİSADININ TANIMI VE REFAH İKTİSADI YAKLAŞIMLARI

1.2.2. Refah İktisadı Yaklaşımları

1.2.2.1. Klasik Refah İktisadı

Klasik refah iktisadı (eski refah iktisadı), Bentham ve Pigou tarafından temsil edilen ve faydacı yaklaşıma dayanan bir akımdır62. Klasik refah yaklaşımına göre fayda,

57 Literatürde klasik refah iktisadı Pigou tarafından temsil edildiği için Pigoucu refah iktisadı, yeni refah iktisadı ise Pareto tarafından temsil edildiği için Paretocu refah iktisadı olarak da adlandırılmaktadır.

58 Eroğlu, a.g.m., s. 138.

59 PierCarlo Nicola, Efficiency and Equity in Welfare Economics, New York: Springer Heidelberg, 2013, p. 9.

60 Robert Cooter, Peter Rappoport, “Were The Ordinalists Wrong About Welfare Economics?”, Journal of Economic Literature, V. 22, 1984, p. 508.

61 Albayrak, Refah İktisadının Teorik Temelleri: Piyasa ve Refah İlişkisi, s. 5.

62 Anthony B. Atkinson, “The Strange Disappearance of Welfare Economics”, Kyklos, V. 54, N. 2/3, 2001, p. 194.

mutluluk ve zevk olarak tanımlanmış ve bireylerin faydalarının toplanabileceği ve karşılaştırılabileceği kabul edilmiştir63. Bentham da ideal koşullar altında faydanın ölçülebileceğini ve bireyin faydası gözlemlenebiliceğini ve diğer bireyin faydasına eklenebileceğini savunmuştur64. Faydanın hem ölçülebilir hem de kıyaslanabilir olduğunu kabul eden klasik refah iktisadı, toplumsal kazanımların rekabetçi piyasalarda en üst düzeye çıkarılacağı sonucunu ortaya koymuştur65. Ayrıca toplumsal refahın bireysel refahtan hareketle oluştuğunu, yani bireysel refah ve toplumsal refah arasında pozitif bir ilişki olduğunu kabul etmiştir.

Klasik refah iktisadının özünü oluşturan faydanın ölçülebilirliği ve karşılaştırılabilirliğine ilişkin Alfred Marshall üç önemli görüş ileri sürmüştür. Buna göre: i) Farklı mal ve hizmetlerin sağlamış olduğu bir tatmin veya fayda söz konusu olup, bunun ölçülmesi mümkündür. ii) Para ve çalışma süresi faydanın ölçülmesinde kabul edilebilir bir unsurdur. iii) Para ve çalışma süresi aracılığıyla farklı cinsteki mallar ve bireyler arasında fayda karşılaştırması yapılabilmektedir66.

Bu görüşlerin yanı sıra 19’uncu yüzyıl ekonomistleri arasında faydanın ölçülebilirliği konusunda görüş farklılıkları ortaya çıkmıştır. Francis Y. Edgeworth, bir dizi seçenekle karşı karşıya kalan bireyin, tecrübe ettiği zevklerde ancak fark edilebilir farklılıklar açısından faydanın ölçülebileceğini ileri sürmüştür. Edgeworth, insanlar arasında fayda açısından algılanabilen farklılıkları eşitleyerek, fayda hesabının yapılabileceğini önermektedir. Buna karşılık Jevons67, bireysel araçların gözlenip, karşılaştırılmasının mümkün olup olmadığını araştırmıştır. Jevons’a göre bireylerin faydalarının karşılaştırılması ve ölçülmesinde uygun bir aracın bulunma imkanı oldukça

63 John C. Harsanyi, “Cardinal Welfare, Individualistic Ethics, and Interpersonel Comparisons of Utility”, Journal of Political Economy, V. 63, N. 4, 1955, p. 309.

64 Cooter, Rappoport, a.g.m., s. 511.

65 Just, Hueth, Schmitz, a.g.e., s. 6.

66 Nurhayat Şireli, “Refah Ekonomisine Edgewort, Pareto, Marshall ve Pigou’nun Katkıları” Maliye Araştırma Merkezi Konferansları, S.35, 1993, s. 28; Pigou, “Some Aspect of Welfare Economics”, p.289; Alfred Marshall, Principles of Economics, UK: Palgrave Macmillan, 2013, p. 15.

67 Jevons her bireyin mantığı diğerinden farklı olduğu ve duyguların ortak bir payda da buluşulmasına imkan vermediği vurgusunu yaparak bireyler arası fayda karşılaştırmaların yapılmasının zorluğundan bahsetmektedir (William S. Jevons, The Teory of Political Economy, Fourth Edition, New York:

Macmillan and Co Limited, 1911, p. 14).

zayıftır. Ayrıca bireylerin faydalarının bir araya getirilerek birbirine eklenmesi tartışmalı bir konudur68.

Bentham’ın sosyal refaha ilişkin doktrinini devralan ve faydacı yaklaşımı benimseyen Pigou’ya göre ise fayda ölçülebilir olmasaydı, refah kavramı ortaya çıkmazdı. Pigou’nun görüşü çerçevesinde fayda ölçülemeyen bir kavramdır, ancak ölçülebilen başka bir kavramla bağlantı kurulabilir. Bu noktada Pigou, refahı ekonomik bir unsur olarak ele almış ve Marshall gibi parasal gelir ile ilişkilendirmiştir. Bireyin elde ettiği geliri refahın göstergesi olarak kabul etmiştir. Örneğin, bir bireyin gelirinin artması refahının arttığını göstermektedir. Geliri artan bir birey, daha fazla tüketim yaparak elde ettiği faydayı dolayısıyla refahını arttırmaktadır69. Nitekim Pigou’ya göre, ekonomi politikalarının amacı, sosyal gelirin gerçek değerini maksimize etmektir70.

Klasik refah iktisadına göre toplumsal refah artışı, politika değişikliklerinin ekonomik zarara neden olmaması ve izlenen politikaların gelir dağılımını bozmaması faktörlerine bağlanabilmektedir. Bu bağlamda mal ve hizmetlerden (ekonomik refah) elde edilen memnuniyetteki artış, ekonomik olarak her hangi bir zararla sonuçlanmadığı takdirde toplam refahı arttıracaktır71. Dolayısıyla yeni refah iktisadının aksine Pigou’nun elde ettiği sonuçlar, reel gelir dağılımında olumsuz bir etkiye sebep olmayan değişikliklere bağlı öneriler de sunmaktadır72.

Diğer taraftan klasik refah iktisadında faydanın ölçülebilirliğinin kabulü toplumsal refah artışı ile azalan marjinal fayda ilkesi arasında ilişki kurmayı kolaylaştırmaktadır. Adil bir gelir dağılımının arzu edildiği toplumlarda, sosyal refah artışının sağlanabilmesi, başlangıç dağılımına yapılacak bir müdahalenin üst gelir gruplarının aleyhine olmasını zorunlu kılmaktadır73. Üst gelir grupları aleyhine yapılacak her türlü düzenlemenin, toplumsal refahı maksimum kılacağı ve/veya müdahale nedeniyle ortaya çıkacak refah kaybının en az düzeye indirileceği ifade

68 Cooter, Rappoport, a.g.m., s. 511; Francis Ysidro Edgeworth, Mathematical Psychics, London: C.K.

Paul Publication, 1881.

69 Pigou, “Some Aspect of Welfare Economics”, p.289; Mustafa Durmuş, Kamu Ekonomisi, 1. b,.

Ankara: Öz Baran Ofset Matbaacılık, 2008, s. 26-27.

70 Hicks, a.g.m. s. 697.

71 I. M. D. Little, A Critique of Welfare Economics, Second Edition, New York: Oxford University Press, 1957, p. 9.

72 Little, a.g.e., s. 78.

73 H. Üren Arsan, “Gelir Dağılımı ve Kamu Maliyesi”, Sadun Aren’e Armağan, der. Tuncer Bulutay, Ankara: Mülkiye Birliği Vakfı, 1989, s. 59.

edilmektedir. Ayrıca klasik refah iktisadı, azalan fayda ilkesine hizmet eden politikaların, etkinlik ve adalet arasındaki çelişkiyi en az düzeye indireceğini ileri sürmektedir. Bu politikalar kapsamında üst gelir gruplarının yüksek oranda fedakarlıkta bulunmalarına rağmen, uğrayacakları fayda kaybı aynı oranda olmayacaktır. Alt gelir grupları ise küçük fedakarlıklar karşısında büyük fayda kaybına uğrayacaktır. Bireysel refah ile toplum refahı arasındaki ilişkiden hareketle bu durum ise toplumsal refah açısından istenilen sonuca ulaşılmayacağına göstermektedir74.

Bu bilgiler ışığında klasik refah iktisadının dayandığı varsayımlar üç noktada özetlenebilir; fayda ölçülebilmekte, bireysel fayda fonksiyonları benzer olup tüketime bağlanmakta ve gelir arttıkça gelirin marjinal faydası azalmaktadır. Bu üç varsayım da tartışmaya ve eleştiriye açıktır. Bireylerin gelecek endişesine kapılarak paralarını tasarruf etme isteğinde olmaları, bireylerin hayata karşı farklı algılar içerisinde olması ve tüketim tercihlerini hayat görüşleri ve psikolojik güdülere dayandırmaları, bu varsayımların geçerliliğini sorgulanır kılmaktadır75.

Ayrıca klasik refah iktisadı, ahlaki değer yargısı içerdiği için bireyler arasında fayda karşılaştırılmasının yapılamayacağı noktasında Hicks, Kaldor ve Robbins gibi iktisatçılar tarafından da eleştirilmiştir76. Örneğin L. Robbins77, klasik refah iktisadının bireyler arasında fayda karşılaştırması yapılabileceği görüşüne, bilimsel olmadığı düşüncesi ile itiraz etmiştir. Robbins’e göre, iktisatçılar sosyal sorunlarla ilgilenmemeli ve etik ve ahlaki yargılar iktisatta yer almamalıdır78. Dolayısıyla bireyler arası fayda karşılaştırmasını bilimsel bir olasılıktan ziyade, bir varsayım olarak kabul edilmesi

74 Mircan Tokatlıoğlu, Ufuk Selen, Maliye Politikası, 1. b., Bursa: Ekin Basım Yayın Dağıtım, 2017, s.

349.

75 Ekrem Karayılmazlar, Mehmet Cahit Güran, “Gelir Vergisinde Tarife Yapısı: Adalet ve Etkinlik Temelli Teorik Tartışmalar Çerçevesinde Karşılaştırmalı Bir Analiz”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, C. 60, S. 2, 2005, s. 147.

76 John M. Gowdy, “The Revolution in Welfare Economics and Its Implications for Enviromental Valuation and Policy”, Land Economics, V. 80, N. 2, 2004, p. 241.

77 Lord Robbins 1932’de bireylerin faydalarının ölçülemeyeceği ve faydalar arası karşılaştırma yapılamayacağı konusuna dikkat çekmektedir. Robbins, iktisatçıların bireylerin faydaları arasında bir karşılaştırma yapamayacağına ve bazı bireylerin durumunu daha iyi hale getirip ya da bazı bireylerin durumunu kötüleştirecek herhangi bir politika veya politika değişikliğinin savunamayacağını ileri sürmektedir. Hemen hemen her ekonomik değişimin bazı kesimleri desteklerken diğer kesimlere zarar verdiğini düşünen Robbins, kendisinin ve diğer meslektaşlarının politika önerisinde bulunmasını kabul etmemektedir (Scitovsky, a.g.m., s. 304-305).

78 Nath, a.g.e, s. 13-16.

gerektiği ve bireyler arası fayda karşılaştırmasının imkansız olduğu savunulmuştur79.80. Klasik refah iktisadının varsayımlarına ilişkin getirilen bu eleştiriler, yeni refah iktisadı yaklaşımının ortaya çıkmasını sağlamıştır.

Belgede T. C. Ebru BURSA 2019 (sayfa 36-40)