• Sonuç bulunamadı

k. Oyuncu Kimdir?

Belgede ANDREY TARKOVSKİ SİNEMASI (sayfa 182-186)

Tarkovski

Mühürlenmiş Zaman'm

"Zamanda Heykelbraş\ık" bölümünde şöyle yazar:

Bash Machkeen (Shinel Gogol'un başkarakterlerinden) ve Unegin (Puşkin'in öyküsel şiirlerindeki başkarakteri) gibi edebi tiplemeler, hem birtakım sos­

yal kurullan hem de insanın genel tabiatını temsil eder. Edebi bir kahraman, sosyal ilerleyişin genel kaidelerinin bir sonucu olan geleneksel kurallan yan­

sıttığı anda bir karaktere dönüşür. Bu açıdan bakıldığında Bash Machkeen ve Unegin sosyal hayatta ortak yönleri oldukça fazla iki karakterdir. Ancak sanat estetiği açısından bakıldığında birbirlerinden tamamıyla farklı ve yalnızdırlar, emsallerini bulmak imkansızdır ... Nihilist Raskolnikov (Dostoyevski'nin

Suç ve Ceza

eserinin başkarakteri) tarihi ve sosyal açıdan tabii bir kahramandır. Ancak görsel açıdan eşi ve benzeri olmayan bir varlıktır. Hamlet de kuşkusuz bir kah­

ramandır. Fakat bugüne kadar Hamlet gibi birini görmüş olanınız var mıdır?

Bu konu özel ve karmaşık bir durum doğurur. Her görüntü, karakterin eksiksiz ifadesidir. Fakat bir karakter ne kadar çok ifade edilirse o kadar daha çok tekil hale gelir. Şöyle ki görüntü, hayatın kendisinden dahi zengindir diyebiliriz, belki de bu açıdan bir fikrin ifadesi mutlak hakikat olarak kabul edilmiştir.94 Sinemada yarablan her karakter tekil ve münferittir, asla taklit edilemez. Bir karakteri tanımak ya da ifade etmek için genel kriterlerden yararlanmak bey­

hudedir. Oyuncu seçimi genel kriterlere dayandırılamaz. Kaçınılmaz olarak karakterin tekil kişiligini yansıttıgı için seçilir:

Bana göre oyuncular iki gruba aynlır. Birinci grup, senaryoda yazılanı olduğu gibi icra eden gruptur. İkinci grup ise, rolünü alacağı karakterin ruhsal ve iç­

sel durumunu özümsemiş gruptur. Yani senaryoda yazılmamış veya yazılması imkansız olan yönleri anlamış ve duyumsamış olan guruptur.

Andrey Rublev'

de, Rublev'in kendisi ve dilsiz kızı oynayan önceki eşim (Irma Raush) ile Tatar Hanı, Kara Danyal gibi oyuncular, ikinci gruba giren oyuncu tiplemeleriydi.

Bunlar benim önemsediğim karakterlerdi ve görüntü için yarablmamışlardı.

93 Swedish Film, 1986, s. 10.

94 Tarkovski, Sculpting in Time, s. 1 12.

1az Kayıp Umudun İzinde: Andrey Tarkovski Sineması

Aktörlerin içini yarabnak için vardılar ve içinde bulunduklan manevi ve çevre­

sel durumlan araalığıyla şekil kazanmışlardı. 95

Tarkovski'nin oyuncu ve iç karakter benzetmesi, aynı zamanda karakterin ruh­

sal durumu ile ilgili olarak benimsediği bu görüş, bizlere Robert Bresson'un aynı konu hakkındaki o ünlü yargısını habrlabyor. Bresson'un en büyük ide­

allerinden biri "Rolün kendisi için var edildiği bir oyuncu"yu bulmaktı. Yani senaryodaki karakterle içsel ve ruhsal benzerliği olan biri ... 96 Bresson film­

lerindeki "model oyuncu rolü" stili ile Tarkovski sinemasındaki profesyonel oyunculann oyunculuk stili birbirine benzer. Tarkovski'nin oyunculan, yüz ifadeleri ve davranış biçimleri ile içlerinde olanı kalıpsal bir şekilde göstererek seyircinin anlablmak istenen hissi almasına engel olacak her türlü "tiyatral jest ve şekillerden" kaçınmak ve duygulannı bastırmak zorundaydılar. Bresson'a göre ise oyunculuğun estetiği, oyuncunun (modelin) devinimlerinde değil, uygulamaya koyduğu hareket ve yeteneklerde gizlidir.97 Tarkovski'nin oyun­

culannın fizyonomisi, yüzlerinde duygusuz bir ifadenin yer aldığı bir fizyo­

nomidir.

Öy

le ki arabulucusuz tepkilerini anlamak zordur, hatta imkansızdır.

Tarkovski, "Sinemanın oyun oynayan oyunculara ihtiyacı yoktur. Böyle oyun­

cular hiç çekilmezler. Çünkü önceden ne oynayacaklarını biliyoruz."98 derken, aslında Bresson'un "model" ile çalışmak hususundaki uyanlarını bir tür tekrar etmiş oluyordu. Tiyatro ile sinemanın farklılığı, oyuncu ile çalışma arasındaki temel farklılıklarla başlar.99 Tarkovski sitayiş eder bir dille Bresson ve oyuncu­

lan hakkında şöyle der:

Bresson'un oyunculan da aynen filmleri gibi asla yaşlanmazlar. Görünüm tarz­

lannda bir şeyleri önceden kestirmek zordur. Yönebnen tarahndan belirlenmiş koşullardaki çalışmalannda yalnızca insani derin bir algılayış görülmektedir.

Onlar kimsenin rolünde oynamazlar. Sadece gözlerimizin önünde içsel ya­

şantılanna devam ederler, o kadar. Mouchette bir saniye dahi olsun seyirci­

yi düşünmez ya da başına gelenlerin derin anlamını belli ebnez. Ne gibi kötü koşullarda yaşadığını seyirciye göstenne gibi bir gayreti yoktur. İç dünyasını

95 Positif, 109 (Ekim 1969), s. 12.

96 Bkz. B. Ahmetli, Bad Herca Bihahad Mivezed (Rüzgar istediği Yöne Eser), Endi­

şeha ve Filmhaye Robert Bresson (R. Bresson'un Düşünceleri ve Filmografisı), 2.

bs., Tahran, 1370.

97 Bresson, Notes sur le cinematographe?, s. l l2.

98 Tarkovslci, Sculpting in Time, s. 152.

99 Bresson, Notes sur le cinematographe?, 18-19, 90, 1 0 1 .

Karanlıkta Yaıatılanlar .l.83....

göstermek gibi bir düşüncesinin olduğunu da hiç sanmıyorum. Etrahnı saran kapalı bir dünyada yaşıyor Mouchette ve o dünyada boğuluyor. İşte onun büyü­

lü etkisinin sım da budur zaten. Mouchette'in ileriki yıllarda, gösterime girdiği ilk günkü duygıHarı bizlerde tekrar uyandıracağından hiç kuşkum yok. Tıpkı Dreyer'ın sessiz filmi

Jeanne d'Arc'ın Tutkusu

gibi, Mouchette'in de üzerimiz­

deki etkisi öylece devam edecektir. 100

Bresson ile Tarkovski'nin oyunculuk hususundaki görüşlerinde temel birtakım farklılıklar da yok değildir. Örneğin Bresson, karakterlerin ruhsal ve deruni du­

rumlarını gösterme zorunluluğu, oyunculuğun geleneksel yöntemleri ve tiyat­

ral oyunculuk yöntemlerinden uzak kalma gibi birtakım teorik ve pratik dene­

yimden sonra sinemada profesyonel oyuncularla çalışılmaması ve starlaşb.rrna sistemi içinde yer alınmaması gerektiğini düşünmüştür. Özellikle de

Bir Taşra Papazının Güncesi

filminden sonra bu düşüncesini pratiğe dökmüştür. Ancak Tarkovski bu konuda onunla hemfikir değildir. Bresson, gerçek bir oyuncunun sadece bir tek role uygun olduğunu ve böylece bu rol sayesinde sinematografik bir karakterin dünyasına yol bulabileceğini düşünür. Onun için de filmlerinde rol almış oyuncuların başka yönetmenlerin filmlerinde boy göstermesine pek sıcak bakmaz. Örneğin, Anne Wiazemski ve Dominic Sanda,

Rastgele Balhtazar

ve

Sessiz Kadın

filmlerinde başrol üstlendikten sonra Bresson'un başka filmle­

rinde de rol almışlardı ve bu durum Bresson'a göre seyircinin filmlerini anla­

masının önündeki en büyük handikaplardan birini oluşturmuştu. Tarkovski bu konuda da Bresson ile hemfikir değildir. O, bir oyuncunun birkaç filmde dahi olsa birden çok karakterin deruni ve manevi dünyasını özümseyebileceğin ve bu yöndeki rolünü de hakkıyla ifa edebileceği görüşünü savunmuştur. Nitekim ünlü oyuncularından Anatoly Solonitsyn,

Andrey Rublev'

de, Solaris uzay istas­

yonundaki Sartoryus'ta,

Ayna'

daki doktorda ve

Stalker'

daki yazarın da dünya­

sında yol bulmuş çok yönlü bir oyuncuydu. Bresson'un Jean-Luc Godard, Louis Malle, Jacques Rivette ve benzeri pek çok takipçisi gibi Tarkovski de filmlerde profesyonel oyuncu oynablmasına karşı değildi. Bresson'un bu konudaki kab düşüncelerine kablmıyordu. Profesyonel bir oyuncunun farklı rollerde oyna­

yabileceğini düşünüyordu. Oyuncu, karakterini canlandıracağı kişinin ruhi ve deruni dünyasına da gayet tabii adapte edilebilirdi. Hatta bu, pek çok açıdan bir yönetmen için daha basit bir iş olurdu ve bundan daha iyi netice alınırdı.

ıoo Tarkovski, Sculpting in Time, s. 151.

Kayıp Umudun izinde: Andrey Tarkovski Sineması

Tarkovski oyuncu ve oyunculuk hakkında şunları yazar: "Sinemanın mucize­

lerinden biri de bir oyuncunun farklı rollerde görünebilmesidir. Sanatlanna saygı duyduğum oyuncularla çalışmak bana müthiş zevk veriyor."101 Tarkovs­

ki; Juri Jarvet ve Margarita Terekhova gibi uzun yıllar tiyatroda oynadıktan sonra sinemada da haşan göstermiş, kendi filmlerinin oyuncularından söz eder. Ingmar Bergman'ın bazı filmlerinden tanıdığımız İsveçli büyük oyuncu Erland Josephson'un

Nostalghia'

da Domenico ve

Kurban'

da Alexander rolünde oynaması filmlerin etkisini artınnıştır, der. Tarkovski, oyuncu seçimi yaparken özel ön koşullar öne sürmemiştir. Pek çok kez filmlerinde amatör oyuncular oynatmıştır. Bazı oyuncular onun filmleri sayesinde sinemayla tanışmıştır. Ba­

zıları da sadece bir kereye mahsus olmak üzere filmlerinde görünmüştür;

Stal­

ker'

daki küçük kız veya

Kurban'

daki Maria gibi ki Gotland Adası'ndaki çoban bir kadın onu canlandırıyordu ... Tarkovski, filmlerinde amatör oyunculara yer vermiş başka yönetmenlerden övgüyle söz etmiştir, özellikle de Parajanov'un

Nann Rengi

ve Otar losseliani'nin

Tarla Kuşu

filmlerinden ... 102 Buna karşın La­

risa Shepitko'nun Uruç filmindeki profesyonel oyunculann abartılı oyununu ise eleştinniş ve şöyle yazmıştır:

Bu filmde Shepitko oyuncularını iyi yönetememiştir; çünkü haddinden faz­

la anlatıcı olmalarını beklemiştir onlardan. Böyle durumlarda profesyonel oyuncu ön bilgilerini yeterli görerek oynar ve rolünü gereği gibi derk edemez.

Uruç'taki oyuncular, seyircide benzer duygular oluşsun diye acılarını gereğin­

den fazla ifade etme gereği hissetmişler. Hal böyle olunca da filmin her karesi, gerçek hayatın acılarından daha fazlasıyla doldurulmuştur, bu da tabü ki ra­

hatsız edicidir. '03

Bresson, sinemada amatör oyunculann kullanmasını özel bir gaye ile tercih ve tavsiye eder. Zira Bresson filmlerinde her şey insan yüzündeki sırda gizlidir ve filmde bilinmeyen, daha önce hiçbir yerde görülmemiş bir yüz kullanmak gö­

rünürde fark edilmeyen Bresson'un yöntemini aslında açığa çıkarmaktadır. Bu konuda da asla bir karşılaştırmaya ya da Bresson'un dediği gibi yanlış çıkarım­

lara gidilmemelidir. Bir sinema eleştinneninin,

Yankesici

filmindeki Michell'i canlandıran oyuncu Martin Lasalle'ı Henry Fonda'ya benzetmesi, Bresson açısından yanlış bir karşılaştırma ya da yanlış bir çıkanındır. Bresson'un

ken-101 Positif, 249 (Aralık 198 1), s. 26.

102 Tarkovski, Sculpting in Time, s. 1 55.

103 Tarkovski, Sculpting in Time, s. 1 5 1 - 152.

Karanlılcta Yarablanlar J.a5_

dine has tercihi olan bu görüş tabii ki sinemanın geneli için geçerli değildir.

Popüler sinemadaki zorunlu starlaşbrma sistemini bir kenara koyarsak film­

leri Bresson sinemasına oldukça benzemesine rağmen onun oyuncu seçimini benimsememiş epeyce yönetmen olduğunu görürüz. Nitekim Bergman, kendi­

sinin çalıştırdığı bir grup oyuncuyu -ki bu oyuncularla tiyatro oyunlannda da çalışmıştır- filmlerinin kaçınılmaz unsurları haline getirmiş ve bu konuda da oldukça başan sağlamış bir yönetmendir.

Belgede ANDREY TARKOVSKİ SİNEMASI (sayfa 182-186)