• Sonuç bulunamadı

Kırılma Noktası 1: Resmi Temasların ve Ziyaretlerin Başlaması

BÖLÜM 3: ÖZERK AKTÖRLER KOALİSYONUNA İLİŞKİN ÖRNEK OLAY İNCELEMESİ I: 1 MART 2003 TEZKERESİ

3.5. Karar Alma Süreci ve Dinamikleri

3.5.1. Kırılma Noktası 1: Resmi Temasların ve Ziyaretlerin Başlaması

Türkiye’nin Irak konusundaki karar sürecine ilişkin ilk kırılma noktası, resmi temasların ve ziyaretlerin başlaması ile söz konusu olmuştur. Bu çerçevede Dick Cheney’in 19 Mart tarihli Türkiye ziyareti, önemli bir nokta olarak karşımıza çıkmaktadır. ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, Irak sorununa ilişkin olarak Körfez ülkelerine tura çıkmış ve bu turun son durağını da Ankara ziyareti oluşturmuştur. 19 Mart 2002 tarihinde gerçekleşen bu ziyaret, Irak’a yönelik olası operasyonda açılması planlanan kuzey cephesi için ilk nabız yoklaması olarak nitelendirilmiştir. Ne var ki bu görüşmede somut görüşler ortaya konulamamış ve Başkan Yardımcısı Ankara’dan aradığı desteği bulamadan ayrılmıştır. 470

467

Bila, s.48-50, Murat Yetkin, Tezkere, Irak Krizinin Gerçek Öyküsü, İstanbul: Remzi Kitabevi, 2004, s. 39-42.

468

Ömer Kurtbağ, Amerikan Yeni Sağı ve Dış Politika, Ankara: Usak Yayınları, 2010, s.316.

469

Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin, Başbakan Ecevit’e mektup yazmış ve bu mektupta özetle şu üç konuya değinmiştir: ”Silah denetçilerine izin verilmeyecekti, BM talepleri hukuk dışıydı ve Türkiye sınır ihlali yapıyordu” , Yetkin, s.41; Bila, s.58-59.

470

176

Bu dönemde Başbakan Ecevit’in rahatsızlığı, Irak sorunu ve koalisyon ortakları arasındaki görüş ayrılıkları, Türkiye’nin karar alma mekanizmasını zorlayan unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Ankara Hükümeti’nin Irak’a yönelik operasyona sıcak bakmamasına karşılık, ABD’nin Irak’a dönük operasyon zamanının yaklaşıyor olması ve Türkiye’ye bu yönde baskının giderek artması, Türkiye’nin işini daha da zorlaştırmıştır. Ayrıca Türkiye’de yaşanan ağır ekonomik kriz de, hem ABD’ye, hem de IMF’ye olan bağımlılığı ağırlaştırmaktadır. DSP-MHP-ANAP Koalisyon Hükümeti’nin son dönemde yaşadığı uzlaşmazlıklar, iç ilişkilerde gerginliği giderek tırmandırmıştır. DSP içinde olduğu kadar askeri kanat ve iş dünyasından da Ecevit’in başbakanlığı bırakması ve siyasetten çekilmesi yönünde yapılan baskılar artmıştır. Özellikle DSP’de yaşanan parti içi yaprak dökümü, koalisyon hükümetini de sallamaya başlamıştır. Başbakan Ecevit, DSP çatısı altında yaşanan ayrılıkçı hareketi yatıştırmaya çalışırken, MHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli ise gidişattan duyduğu rahatsızlığı 11. Kocayayla Türkmen Kurultayı’nda yüksek sesle ifade ederek, 3 Kasım’da erken seçime gidilmesi önerisinde bulunmuştur. Bahçeli’ye göre, Türkiye’de yaşanan siyasi belirsizlik, ekonomik programın uygulanmasını engelleyen faktör olarak görülüyorsa, o zaman erken seçime gidilmelidir.471

Türkiye erken seçim arifesine girerken, Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği, Haziran ayında Dışişleri Bakanlığı’na uyarıda bulunmuştur. Bu uyarıda; ABD’nin Irak’ı mutlaka vuracağı, bu müdahaleyi BM kararı olmadan da yapacağı, Türkiye’yi yanında istediği ancak Türkiye olmasa da Irak’a müdahale edeceği bildirilmiştir. Bu uyarıların Dışişleri Bakanlığı’na iletilmesinin ardından, resmi bir durum değerlendirmesi yapılmasına karar verilmiştir. Bu çerçevede 20 Haziran’da Dışişleri Müsteşar Yardımcısı Ali Tuygan’ın başkanlığında bir toplantı gerçekleştirilmiştir. Bu toplantıya Genelkurmay Plan ve Prensipler ile Harekât Başkanlıkları, Özel Kuvvetler Komutanlığı ve MİT Müsteşarlığından üst düzey yetkililer katılmıştır. Toplantıda ilk kez ABD’nin olası Irak müdahalesine karşılık Türkiye’nin alacağı tavır tartışılmıştır. Ayrıca mevcut durum, muhtemel senaryolar ve Türkiye’nin seçenekleri de değerlendirme altına alınmıştır.472 17 Temmuz 2002 tarihinde ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz, Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Mark Grossman ile NATO Kuvvetleri ve ABD Hava Kuvvetleri

471

Bila, s.64-139.

472

177

Komutanı Joseph Ralston, ABD’nin olası Irak operasyonuna ilişkin görüşlerini Türk yetkililere somut bir şekilde iletmiştir.473 Bu ziyarette Wolfowitz, Türkiye’nin vereceği askeri desteğin önemine dikkat çekmiş ve Türkiye’nin Irak’taki kırmızı çizgilerini ve kaygılarını anladıklarını ifade etmiştir. Ne var ki Wolfowitz, olası Irak operasyonunun Türkiye olmadan da gerçekleşebileceğini vurgulamıştır.474 ABD’nin ilettiği somut talepleri sıralanacak olursa:

Irak’ın kitle imha silahlarına yönelik tutumu, terörizme verdiği destek ve ABD’ye karşı sergilemiş olduğu tavır bir tehdit niteliği taşımaktadır. Bu noktada ABD, Irak rejiminin değiştirilmesinde kararlıdır, Irak’a yönelik operasyonun nasıl ve ne zaman yapılacağı kararlaştırılmamıştır, KİS’siz, toprak bütünlüğü korunan, demokratik, bölge ve dünya ülkeleriyle uyumlu bir Irak arzulanmaktadır. Olası Irak harekâtının Türkiye’ye yansımaları ve Türkiye’nin hayati çıkarları bilinmektedir. Bununla birlikte ABD, bu harekât planında Türkiye’yi de yanında görmek istemektedir ve Olası Irak harekâtı Türkiye olmadan da yapılacaktır. Burada ki fark Türkiye’nin içinde yer almadığı bir harekâtın daha güç olacağı yönündedir.475

ABD Başkanı Bush’un teminatları ise, Temmuz 2002 tarihli Milli Güvenlik Kurulu toplantısında sunulan Dışişleri Bakanlığı raporunda açıkça yer almıştır. Wolfowitz, ayrıca iki ülke arasında yapılacak görüşmelerin gizli görüşme kanalları çerçevesinde ilerlemesini de talep etmiştir.476 ABD’nin iletmiş olduğu mevcut talepler, 25 Temmuz 2002 tarihinde MGK toplantısında incelenmiştir.477 Türkiye her ne kadar ABD’nin

473

Bila, s.141-143; Bölükbaşı, s.27.

474

Bölükbaşı, s.28.

475 ABD’nin ilettiği somut talepleri sıralayacak olursak:

“Irak’ın kitle imha silahlarına yönelik tutumu, terörizme verdiği destek ve ABD’ye karşı sergilemiş olduğu tavır bir tehdit niteliği taşımaktadır. Bu noktada ABD, Irak rejiminin değiştirilmesinde kararlıdır. Irak’a yönelik operasyonun nasıl ve ne zaman yapılacağı kararlaştırılmamıştır. KİS’siz, toprak bütünlüğü korunan, demokratik, bölge ve dünya ülkeleriyle uyumlu bir Irak arzulanmaktadır. Olası Irak harekâtının Türkiye’ye yansımaları ve Türkiye’nin hayati çıkarları bilinmektedir. Bununla birlikte ABD, bu harekât planında Türkiye’yi de yanında görmek istemektedir. Olası Irak harekâtı Türkiye olmadan da yapılacaktır. Burada ki fark Türkiye’nin içinde yer almadığı bir harekâtın daha güç olacağı yönündedir.” Bila, s.143.

476

Bila, s.145.

477

ABD Başkanı Bush’un teminatları ise şöyledir:

“Planlanan bu harekât kesinlikle yarım bırakılmayacak, tamamlanacaktır. Rejimin değişmesiyle birlikte, Türkiye’nin de dâhil olduğu uluslararası toplumla birlikte azınlıklara demokratik haklar tanınacaktır. Bu çerçeveye Türkmenler de dâhildir, Musul ve Kerkük’ yönelik olarak Kürt grubun hedeflerinin gerçekleşmesi söz konusu dahi değildir. Böyle bir ihtimal her şekilde engellenecektir, Kürt devletinin kurulması mümkün değildir. Bu konuda herhangi bir anlaşma yapılmayacaktır, Kürt gruplarıyla Irak’ın toprak bütünlüğü çerçevesinde bir anlaşma sağlanacaktır. Türkiye’nin mülteci sorunuyla karşı karşıya kalmaması için olası operasyon bu çerçevede planlanacaktır,

178

Irak’a müdahalesine karşı olduğunu vurgulasa da, bu görüşmede, ABD’ye kapıları tamamen kapatmamıştır. Diğer taraftan Ankara Hükümeti, ABD’ye Irak konusunda destek olabilmek için siyasi koşullar da öne sürmüştür. Aralık ayında yapılması planlanan Kopenhag Zirvesi öncesinde Türkiye’nin AB üyeliği ve Kıbrıs konusunda destek verilmesi bu koşullardandır.478

Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Uğur Ziyal’in de temaslarda bulunmak üzere ABD’ye gitmesi kararlaştırılmış ve 26 Ağustos tarihinde Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Uğur Ziyal ve beraberindeki heyet, Washington’a gitmiştir. ABD’li yetkililer, Irak’a müdahale konusunda ABD’nin ciddiyetini Türkiye’ye yeteri kadar gösteremediklerini düşünmüşlerdir. Bu çerçevede Müsteşar Ziyal, Başbakanlardan daha iyi ve üst düzeyde kabul görmüştür. Ziyal, ABD Dışişleri Bakanı Powel ve üst düzey bakanlık yetkililerinin yanı sıra ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld ve Savunma Bakan Yardımcısı Wolfowitz ile de görüşmüştür. Kuzey cephesi fikrini resmen ilk kez Rumsfeld, Ziyal’e söz etmiştir. ABD, Irak operasyonunda kuzey cephesinden Türkiye topraklarını kullanarak askeri birliklerini Irak’a göndermek istemiş ve bu yüzden de Türkiye’ye ihtiyaç duymuştur. Müsteşar Ziyal, Başkan Yardımcısı Dick Cheney ile de bir video konferans gerçekleştirmiştir. Bu görüşmede Cheney, ABD’nin Irak’ta ki yönetimi değiştirmede kararlı olduğunun ve bunun için de Türkiye’den aktif destek beklediklerinin altını sık sık çizmiştir. Ziyal ise, diğer görüşmelerde olduğu gibi, Cheney’e de 1991’de ki Körfez Krizi’nde Türkiye’nin yeterince zarar gördüğünü ifade ettikten sonra, belirli garantiler doğrultusunda 50 yıllık müttefiki olan ABD’ye destek verilebileceğini iletmiştir. Ne var ki bunun bir anayasal süreç olduğunu belirten Ziyal, bu süreçte kararın Meclis tarafından alınabileceğini de vurgulamıştır.479

Gelinen bu aşamada Türkiye, Irak konusunun öncelikle Dışişleri Bakanlığı ile Genelkurmay Başkanlığı yetkilileri arasında çalışılmasına karar vermiştir. İki kurum arasındaki istişarelerin ardından, Başbakan Bülent Ecevit’e bir brifing verilmiştir.

Türkiye’nin uğrayacağı ekonomik zararlar ABD tarafından karşılanacaktır,Irak füzelerinden korumak için, ABD Türkiye’ye Patriot füzelerinin yerleştirilmesine hazırdır ve KİS’lere yönelik olarak bilgi alışverişinde bulunulacaktır.” Bila, s.144.

478

Dışişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı 17 Temmuz’da yapılan bu ziyaretten birtakım sonuçlar çıkarmıştır. Buna göre; “Amerika, Irak’a yapacağı müdahalede Türkiye’nin katkısına ihtiyaç duyuyordu, katkının verilmesi halinde Amerika’nın işleri kolaylaşacaktı,Ankara’da hükümet değişebilir. Ancak TSK ile ABD kuvvetlerinin geleneksel dostluğu çerçevesinde yeni iktidar da bu katkıyı vermeye ikna edebilirdi.” Yetkin, s.62-65.

479

179

Brifing sonrası yapılan açıklamada, olası bir operasyona ilişkin askeri ve siyasi gelişmeler değerlendirilirken, Türkiye’nin pozisyonunun ele alındığı bildirilmiştir.480

Eylül 2002’nin son haftasında Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel’in ABD ziyareti sırasında beklenen talepler daha bir netlik kazanmıştır. ABD, Türkiye’nin kuzey cephesi önerisine biran önce yanıt vermesi gerektiğini bildirmiştir.481 30 Eylül 2002’de yapılan MGK toplantısında Dışişleri Bakanlığı’nın hazırlamış olduğu “siyasi karar hazırlığı” raporu ele alınmıştır. 26 Eylül 2002 tarihini taşıyan bu belgede, ABD’nin kısa dönemde yanıt beklediği talepler482 belirlenmiş ve bu taleplere karşılık verilebilecek yanıtlar detaylı bir biçimde irdelenmiştir. 483

Türkiye, ABD’nin kısa vadeli yardım taleplerinin bir kısmını olumlu karşılarken, ileriye yönelik kararlarını da oluşturmaya çalışmıştır. Diplomatlar ile askeri yetkililerin ortak yürüttükleri bu çalışmada, muhtemel durumlara karşılık olası seçenekler geliştirilmiştir. Bu seçenekler arasında, Meclis’ten savaş yetkisi istemek ve ABD’den bağımsız kendi askeri harekâtını gerçekleştirmek de bulunmaktadır.484

ABD’nin giderek artan baskısı ve Kuzey Irak’ta bulunan KDP ve KYB’nin yeni atılımları, Türkiye’yi oldukça huzursuz etmiştir. Bunun üzerine 4 Ekim 2002’de Cumhurbaşkanı Sezer öncülüğünde Çankaya’da Irak Zirvesi gerçekleştirilmiştir. Bu Zirve’ye Cumhurbaşkanı’nın yanı sıra Başbakan Ecevit, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Uğur Ziyal, Başbakanlık Danışmanı ve Genelkurmay Harekât Başkanı Köksal Karabay, MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kemal Nehrozoğlu, Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü ve Dışişleri Başdanışmanı Tacan İldem katılmıştır. Bu toplantı

480

Bila, s. 82; Ayın Tarihi, “Eylül 2002”, http://www.ayintarihi.com/turkce/date/2002-09-16 (20.04.2015)

481

Yetkin, s.165-171.

482 Bu noktada ABD’nin netlik kazanan talepleri şu şekildedir: U-2 uçaklarının Türk hava sahasını kullanması, İstihbarat ekiplerinin Kuzey Irak’a geçişleri, Bazı Türk havaalanlarında ve limanlarında keşif yapılması, Kürt gruplara mensup 40-60 bin kişinin ABD’de askeri eğitime tabi tutulmak için Türkiye’den geçişleri, Kuzeyden Keşif Harekâtı kapsamında mutad uçuş sayısının süresinin ve sahasının genişletilmesi ve güçlerinin hazır bulundurulması, Türkiye-ABD askeri danışmalarının başlatılması ve Türkiye’nin Kuzey seçeneğine izin verip vermeyeceğini bildirmesi. Yetkin, s.171-172.

483

ABD’nin taleplerine verilecek yanıtlar ise şunlardır: U-2 uçuşlarına talep geldiğinde izin verilecektir.

İki ülke arasındaki askeri danışmalar, Dışişleri Bakanlığı tarafından başlatılmıştır. Danışma sürecinin devamı olarak yapılabilir. İstihbarat ekiplerinin geçişi, Türk havaalanları ve limanlarında keşif yapılması ve KKH çerçevesindeki mutad uçuşların sayı ve kapsamının genişletilmesi konuları ayrıca değerlendirilebilir. Kuzey Irak’ta 40-60 bin kişilik grupların ABD’ye eğitim amacıyla götürülüp geri getirilmesi işlemine, Türk makamlarının tam bilgi ve onayı çerçevesinde yapılması kaydıyla, izin verilecektir. Yetkin, s.172.

484

180

yapılacağı sırada Irak konusunda ki gidişat, Türkiye’nin hiç de istemediği bir şekildedir. Şöyle ki; BM kararlarına uyma konusunda Irak Hükümeti ciddi direnç göstermekte ve Türkiye’nin uyarılarını dikkate almamaktadır. Irak’taki Kürt gruplar ise devletleşme politikalarına hız vermekte ve ABD’nin siyasi desteğini sağlamaktadırlar. Diğer taraftan ABD ise Kürt grupların bu tutumunu Türkiye’ye karşı kullanmakta ve Türkiye’den bir an önce yanıt beklemektedir. Ankara Hükümeti ise, Irak operasyonuna onay vermede istekli olmamakla birlikte, koalisyon ortakları, seçim arifesinde böyle bir sorumluluğu almak istememektedir.485

Toplantı sonrası Tacan İldem’den bir açıklama gelmiştir. Buna göre; “Türkiye'nin Irak konusundaki gelişmeleri yakından izlemesi komşusu olma nedeniyle doğaldır. Temennimiz Irak'ın uluslararası işbirliğine açık olmasıdır. Uluslararası yasallık temeline dayanmayan bir operasyon kabul edilemez.” şeklinde basına beyanat verilmiştir.486Bu toplantıda son gelişmeler değerlendirilmiş ve ABD’nin müdahalesi beklenmeden Türkiye’nin Kuzey Irak’a bir kolordu ile girmesi kararlaştırılmışsa da, bu karar uygulanamamıştır. Çünkü o günün siyasi koşullarında böyle bir kararı yeni hükümetin uygulaması gerekmiş, ancak AK Parti Hükümeti bu kararı uygulamayarak, 1 Mart tezkeresine giden süreci başlatmıştır.487

30 Eylül tarihinde gerçekleşen MGK’da mevcut talepler değerlendirilip, buna göre bir yol haritası çıkarılmaya çalışırken, 15 Ekim 2002’de ABD yeni ek taleplerini Türkiye’ye iletmiştir.488Bu çerçevede ABD, kuzey cephesine yönelik talebini askeri ve sivil kanallardan Türk yetkililere resmen iletmiştir. Bu talepler, Dışişleri Bakanlığı yetkililerine değil, ABD’nin Avrupa’daki komutanlığı aracılığıyla Türk Genelkurmayı’na iletilmiş, Genelkurmay’da bu ek talepleri Dışişleri Bakanlığı’na bildirmiştir. Genelkurmay Başkanlığı ile Dışişleri Bakanlığı, bu taleplere yönelik ortak hareket ederek değerlendirmelerde bulunmuş, kendi değerlendirmelerini ve önerilerini

485

Bila, s.83-84.

486 Bila, s.175-176; Hürriyet, “Ankara: Operasyonda Uluslararası Yasallık Şart”, 04.10.2002; Ayın Tarihi, “Ekim 2002”, http://www.ayintarihi.com/XRhgZ/date/2002-10-10 (20.04.2015); Bila, s.175-176.

487

Bila, s.175-176.

488

ABD’nin yeni ek talepleri şu şekildedir: Türkiye’de 80 bin ABD askeri personelin ve Türkiye’deki havaalanlarında 250 uçağın konuşlandırılması, ABD’nin 6 ana havaalanı ve 8 yedek havaalanından yararlandırılması, Limanlarda tam kolaylık sağlanması ve bu havaalanları ile limanlar arasında tüm karayolları, demiryolları ve su yollarının serbestçe kullanılması Türkiye’de konuşlanacak ABD askerine harekât eğitimi için alan tahsis edilmesi, ABD kuvvetlerinin Türkiye’ye intikali sırasında destek ve güvenlik hizmetleri sağlanması, ABD tanklarının taşınmasında intikal desteği sağlanması ve bu aşamada intikal edilecek-konuşlanılacak havaalanları, yollar ve demiryollarında keşif yapılması, Bu süre zarfında her türlü güvenliğin sağlanması ve Irak’a yapılacak harekâtta Türk topraklarının kullanımına izin verilmesi. Bila, s.177-178.

181

Hükümet kanadına iletmiştir. İki kurumun önerileri kısaca özetlenecek olursa şunlar ifade edilebilir; 489

Bu yeni taleplerle “kuzey cephesi” seçeneğine ağırlık verilmekte ve bu sayede Türkiye’ye bahsedilen bilançonun çok üzerinde olmaktadır. Türkiye bu türden bir taleple daha önce hiç karşılaşmamıştır. ABD bir anlamda açık çek istemektedir. Böyle bir açık çek ise Türkiye’yi, örneğin Kuveyt’in konumuna indirgeyecektir. ABD, harekât sonrasında nasıl bir Irak tasarladığını ayrıntılarıyla henüz Türkiye’ye açıklamış değildir. ABD’ye Irak rejimini kuvvet kullanarak değiştirmesi için destek olacağını resmen açıklamış başka bir ülke bulunmamaktadır. Olası harekâttan uğrayacağımız zararların telafisine ilişkin beklentilerimize henüz bir yanıt alınamamıştır.

21 Ekim 2002 tarihinde ABD Merkezi Kuvvet (CENTCOM) Komutanı Tommy Franks ile ABD Avrupa Kuvvetleri Komutanı ve NATO Başkomutanı Joseph Ralston, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ü ziyaret etti. Bu temaslar sırasında, Irak harekâtı için Türkiye’den hava üssü ve hava sahasını kullanma izni isteyebilecekleri öne sürülürken, ziyaretle ilgili bilgi veren bir yetkili, ABD'nin Türkiye topraklarını kullanma yönünde bir talebinin söz konusu olmadığını ifade etti.490

İngiltere'de yayımlanan The Financial Times gazetesinin 21 Ekim tarihli nüshasında, Leyla Boulton ve Guy Dinmore imzalarıyla “Türkiye Endişe İçerisinde Hem Savaş Hem de Seçimleri Düşünüyor” başlığı altında bir haber yapılmıştır. Bu haberde, Irak'ta olası bir ABD harekâtını görüşmek üzere Türkiye'de bulunan ABD'nin Orta Doğu'daki birliklerinin Komutanı Tommy Franks’in, iç politika konularına uzak durmakta zorlanacağı ifade edilmiştir. Türkiye’de 3 Kasım seçimleri için yapılan kampanyalarla Irak konusundaki tartışmaların birbirlerine karışmış olduğu belirtilmiş ve haberde, koalisyonun küçük ortağı Anavatan Partisi’nin, Türkiye'nin olası bir savaşa "katılımını" desteklediği ve Ankara'nın dışarıda kalmaktansa savaşa dâhil olmasının daha yararlı olacağını ifade ettiği bilgisi yer almıştır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) ise, Kürtlerin bağımsız bir devlet kurmasını önlemek için Türkiye'nin, Kürt hâkimiyeti altında bulunan Kuzey Irak'ı işgal edebileceği tehdidini yinelediği vurgusu yapılmıştır. Diğer taraftan, Türkiye'nin, bir ABD harekâtını tehlikeli ve gereksiz olduğunu

489

Bila, s.178-180.

490

182

düşünmesine rağmen -seçim sonrası iktidara hangi parti gelirse gelsin- Washington'dan, desteğini, yani Güneydoğuda bulunan hava üslerinin kullanımını esirgemesinin beklenmediği de ifade edilmiştir. Ancak Türkiye’nin, aynı zamanda ekonomik tazminat ve ABD'den bir Kürt devletinin oluşumuna destek vermeyeceğine dair güvence alma konusunda çok sıkı bir pazarlık yürüttüğüne de bu haberde değinilmiştir. Dolayısıyla bu ve benzeri konuların Tommy Franks ve beraberindeki heyetin, Türk ordu yetkilileri ile yapacağı görüşmelerde gündeme gelmesi beklenmiştir.491 ABD Merkezi Kuvvet Komutanı Tommy Franks’in Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’e vermiş olduğu brifing, Ecevit Hükümeti dönemindeki ABD ile yapılan son temastır.492

22 Ekim’de Cumhurbaşkanı Sezer başkanlığında toplanan MGK’dan Irak Hükümeti’ne tavsiye niteliğinde bir karar çıkmıştır. Bu karara göre, Kurul, Irak’ın BM Güvenlik Konseyi kararlarını uygulamasına dikkat çekilmiş ve yasallık ile uzlaşma ilkelerinin gözetilmesi gerektiği ifade edilmiştir.493

2002’nin sonuna doğru, Türkiye’nin 3 Kasım’da yapılacak olan seçimlere odaklandığı ve Ecevit Hükümetinin gideceği ön görülmekteydi. Bu açıdan Bülent Ecevit’in Başbakanlığını yaptığı 57. Koalisyon Hükümeti, ABD ile yürütülen müzakerelerin yeni kurulacak hükümet vasıtasıyla sonuçlandırılması taraftarıydı. Dolayısıyla ABD Yönetimi de Irak konusunda yürütülen müzakereleri seçim sonrasına bırakmıştı.494