• Sonuç bulunamadı

DİNAMİKLERİ

2.1. Karar Birimlerine Yönelik Genel Görüşler

2.1.2. Baskın Grup Üzerine Görüşler

2.1.2.5. Bürokratik, Psikolojik ve Sosyolojik Faktörlerin Etkisi

Literatürde David Patrick Houghton, bürokratik, sosyolojik ve psikolojik olmak üzere üç model üzerinden dış politikaya yaklaşmaktadır. İlk etapta dış politikada karar almanın geleneksel bakış açılarını değerlendiren araştırmacı, iktisadi ve rasyonel aktör modeline araştırmasında yer vermektedir. Bürokratik model temelinde baktığımızda, devlet bütüncül bir aktör değildir. Bu açıdan devletin çok çeşitli örgüt, kurum ve güçlerden oluştuğu bir gerçektir. Bununla birlikte bu yapılar genellikle birbirleri ile rekabet halinde ve aynı fikirde değildir. Burada dış politika tek bir kişinin niyetleri sonucu değişmemektedir. Bürokratik birimler arasındaki rekabet, hükümeti daha az etkili ve koordineli hale getirmektedir.386

Sosyolojik modelde ise çeşitli politik ve psikolojik nedenlerden dolayı kararlar, tek taraflı olarak değil, çoğunlukla gruplar tarafından alınmaktadır. Eğer lider ilgili politika konuları üzerinde yeterli bilgiye sahip değilse, grup halinde çalışmayı tercih etmektedir. Ayrıca grup bazında karar almak, kararın kendisine daha fazla meşruiyet kazandırırken, liderler üzerindeki gerginliği de azaltmaktadır. Grup-düşüncesinin desteklendiği

384

Jean A. Garrison, “Foreign Policymaking and Group Dynamics: Where We’ve Been and Where We’re Going”,

Foreign Policy Analysis in 20/20: A Symposium, Cilt 5, Sayı 2 (Haziran 2003), s.177-183.

385

Frankel, s.10.

386

144

araştırmada, uzlaşma yönündeki toplumsal baskıların, aktörün rasyonel olmayan şekilde davranmasına neden olabileceği belirtilmektedir. Grup-düşüncesi açısından yüksek düzeydeki grup dayanışması, beklentilerde uyumluluk ve bireyselleşme (grup içinde kimlik belirsizliği) şeklindeki en az üç farklı yol, grup üyeleri tarafından liderlere ifade edilmektedir. Diğer taraftan yeni gelen yönetimler, “Yeni-grup Sendromu (Newgroup Syndrome)”387 durumuna karşı eğilimli olabilmektedir. Yeni-grup sendromu, grup-düşüncesi yaklaşımında olduğu gibi, grup uyum ve uygunluğuna odaklanmaktadır. Grup-düşüncesinin doğasını karakterize eden uzlaşma, uyum ve uygunluk kadar grup içinde tıkanıklık/kilitlenme riski de bulunmaktadır. Bu durum da, başa çıkılması mümkün olmayan bilgi ve görüşlerin, grupları çıkmaza soktuğu görülmektedir. Psikolojik model de, sadece karar vericilerin içerisinde olduğu örgütsel ve grup ortamlarına yer verilmemekte, aynı zamanda bireysel konulara da dikkat çekilmektedir.388

Joshua S. Goldstein ve Jon C. Pevehouse, dış politika sürecini, karar alma süreci olarak tanımlamakta ve karar alma sürecinde rasyonel, örgütsel süreç ve bürokratik politikalar ( hükümet pazarlık) modellerine yer vermektedir. Dış politikada karar almanın grup psikolojisinden etkilendiği ve grup düşüncesini içerdiği de ileri sürülmektedir. 389

Psikolojik verilerle rasyonel tercih modellerinin varsayımlarını uzlaştırma amacı taşıyan Andrew Farkas, bu noktada rasyonel olmayan birey gruplarının, üniter rasyonel aktörler gibi nasıl davrandığını göstermeye çalışmaktadır. Psikolojik teoriler, bireylerin neden özellikle belirli tercihlerde bulunduğunu açıklamak için uygundur. Ancak, birçok bireyin grup kararı üretmede nasıl hareket ettiği konusuna bu tür teoriler sessiz kalmaktadır. Bu açıdan grupların ortak kararlara nasıl ulaştığı konusu önemlidir. Bununla birlikte siyasi psikologlar, bireysel sezgilerin ve önyargıların grup kararlarında nasıl toplandığını açıklamaya yönelik bir teori geliştirme amacında değildir. Çalışmaya

387 Houghton, s.57-60. 388 Houghton, s.71-84. 389

Rasyonel modelde öncelikli olarak hedeflerin belirlenmesi gerektiği ve bunların göreli bir şekilde değerlendirilmesinin önemine değinmektedir. Bu noktadan hareketle gerçekleştirilmek istenen eylemin maliyet ve faydalarının iyi bir şekilde hesaplanması ve daha sonra en iyi fayda ile en az maliyetin bulunduğu seçeneğin tercih edilmesi gerektiği ifade edilmektedir. Örgütsel süreç modelinde ise kararlar rutin idari prosedürler sonucunda oluşmaktadır. Diğer taraftan bürokratik politikalarda kararlar, kamu kurumları arasındaki müzakereler yoluyla alınmaktadır. Goldstein ve Pevehouse, s.132-134.

145

göre siyasi psikologlar, karar alma patolojilerini tespit etmeye çalışarak, bir gruptaki toplama stratejilerinin sonuçlarını belirlemektedir.390

Valerie M. Hudson ise çalışmasında bireylerin karar almada tek başına veya gruplar halinde hareket ettiklerini belirtmektedir. Bu çerçevede teorik olarak en uzun ömürlü çalışmalar, küçük gruplara ilişkin olanlardır. Toplumsal gruplar ve onların dış politika üzerindeki etkilerini de irdeleyen Hudson, bu açıdan Joe Hagan’ın yeni kavramsal çalışmalarını desteklemektedir. Hagan’ın siyasi rejimlerin güvenlik açığı ve parçalanma olgusu üzerine büyük bir veri tabanı oluşturduğuna dikkat çekmektedir. Dış politika tercihlerinde siyasi muhalefetin etkisi önemlidir. Bu bakımdan iç muhalefet araştırma programının bir parçası olarak görülmektedir. 391

Dış politika analizinin ilk kuşak araştırmalarının küçük gruplar üzerinde yoğunlaştığını belirten Valerie M. Hudson ile Christopher S. Vore’nin modelinde, sosyal psikologların küçük grup kararları üzerinde çalışmalar yaptığı ifade edilmektedir.Boyut, liderin rolü ve kararlar için kurallar gibi sınıflandırmalar önemlidir. Daha önceki araştırmalar, meşruiyetin tesisi için gerekli görülen grup karar alma yapıları ile süreçlerine odaklanmaktadır. Son nesil çalışmaların daha ziyade bilişsel görevler üzerinden yapıldığını ileri süren mevcut çalışma, gruplar tarafından sorunların nasıl tanımlandığı, durumların nasıl “tespit edildiği” ve “yansıtıldığı”, seçeneklerin nasıl geliştiği, grupların durumu nasıl yorumladığı, grupların nasıl yenilik getirdiği ve öğrendiği, grup eylemlerine grup hafızasının nasıl etki ettiği gibi sorular üzerinde yoğunlaşmaktadır. Burada farklı grup yapılarının ve normlarının, farklı grup süreçlerine nasıl yol açtığı da ifade edilmektedir.392

Lentner, kendi yaklaşımında, bürokratik siyaset modeli, siyasi elitler ve bürokrasi arasında belirli ayrımlar yapmaktadır. Çünkü üç farklı olguda, personel, meşruiyet ve otorite tabanları ile işlevleri birbirinden farklılık göstermektedir. Bürokratik siyaset modeli, liderin rolünü anlamada önemli olan bu ayrımları yapmakta başarısızdır. Bu model, genellikle örgütleri vasıtasıyla hareket eden bürokratların siyasal davranışlarına değinmektedir. Bazen örgütsel davranışların yerine birey gibi hareket ettikleri

390 Farkas, s. 346-347. 391 Hudson, s. 19. 392 Hudsoni ve Vore, s.209-238.

146

görülmektedir. Bu açıdan siyasi elitlerle etkileşim halindedir. Temel fonksiyonları politikayı uygulamak ve karar alma süreci içerisinde yer almaktır.393