• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: ÖZERK AKTÖRLER KOALİSYONUNA İLİŞKİN ÖRNEK OLAY İNCELEMESİ I: 1 MART 2003 TEZKERESİ

3.1. Durum Tespiti

Saddam Hüseyin rejimi altındaki Irak Hükümeti ile ABD arasında yaşanan gerilimin temelleri, Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesi sonucunda başlayan I. Körfez Savaşı’na kadar gitmektedir. Irak yönetimi, askeri kapasitesini I. Körfez Savaşı öncesi arttırmaya başlamış ve savaş boyunca da bu tutumunu devam ettirmiştir. Irak’ın silaha yapmış olduğu yatırım, bölge ülkeleri arasında bu alanda ilk sırada yer almasına yol açmıştır. Irak’ın Kuveyt’i kendi toprakları üzerinde bulunan yapay bir devlet olarak görmesi, petrol rezervleri açısından oldukça verimli olan Bubiyan ve Varba adalarına Kuveyt’in sahip olması, Irak’ın savaş sırasında bölge ülkelerine olan borcundan kurtulmak istemesi ve Irak yönetiminin bölgesel lider olma arzusu, Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesinin nedenleri arasında gösterilebilir.422

Orta Doğu’da yaşanan Körfez Krizi ile birlikte hem ABD’nin hem de Batılı ülkelerin bölgedeki ekonomik çıkarları ve petrolün güvenliği konusu tehlike altına girmiştir. Bunun üzerine BM Güvenlik Konseyi 661 sayılı kararıyla423 Irak’a dönük ekonomik yaptırımlar uygulamaya başlamışsa da, Irak’ın tavrında bir değişim olmaması sonucu

422 Tayyar Arı, Geçmişten Günümüze Orta Doğu Siyaset, Savaş ve Diplomasi, 2. Basım, İstanbul: Alfa Yayınları, 2005, s.561-564.

423 BM’nin Irak konusundan almış olduğu kararlar için bknz:

UN Security Council, 46/197. Financing of the United Nations Iraq-Kuvwait Observation Mission, 1991,

http://www.un.org/en/ga/search/view_doc.asp?symbol=A/RES/46/197, s.272-273;

UN Security Council, 46/135.Situation of Human Rights in Kuwait under Iraqi Occupation, 1991

http://www.un.org/en/ga/search/view_doc.asp?symbol=A/RES/46/135, s.207;

UN Security Council, 46/134. Situation of Human Rights in Iraq, 1991,

http://www.un.org/en/ga/search/view_doc.asp?symbol=A/RES/46/134, s. 206-207;

UN Security Council,45/245. Financing of the United Nations Iran-Iraq Military Observer Group, 1990,

http://www.un.org/en/ga/search/view_doc.asp?symbol=A/RES/45/245, s.339-340;

UN Security Council,45.260. Financing of the United Nations Iraq-Kuwait Observation Mission, 1991,

157

BM’nin askeri müdahalesi kaçınılmaz hale gelmiştir.424 Operasyon sonrası Saddam Hüseyin geri adım atmak zorunda kalmış ve 28 Şubat 1991’de ateşkesi kabul ettiğini açıklayarak Kuveyt’ten geri çekilmiştir.425 Irak’a gerçekleşen müdahale sonrasında, Irak’ın bütün nükleer ve kimyasal tesisleri yok edilmekle kalmamış ekonomik gücü de önemli bir darbe almıştır.426 BM Güvenlik Konseyi’nin 3 Nisan tarihli 687 sayılı kararı, ateşkes şartlarını düzenlemekte ve Irak’ın kitlesel, nükleer ve biyolojik silahlardan tamamen arındırılmasını en temel şart olarak ileri sürmektedir.427 Bu çerçevede BM Özel Komisyonu’na (UNSCOM)428 ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na (IAEA)429 Irak’ı denetleme görevi verilmiştir. Bu kurumların Irak’ın nükleer, biyolojik ve kitlesel silahlardan tamamen arındığını rapor etmesine kadar geçen sürede, Irak’a yönelik askeri, ekonomik ve siyasi ambargo uygulanması da, alınan kararlar arasındadır. Burada ekonomik ambargo ile amaçlanan, Irak’ın fakirleşen halkının Saddam Hüseyin yönetimine karşı tepki göstermesidir. Siyasi ambargo da, Irak’ın diğer Arap ülkelerince tehlikeli sayılması ve Irak’a karşı cephe almaları amaçlanarak, Irak’ı hem Arap ülkeleri hem de Batı dünyası nezdinde yalnızlaştırmaktır. Askeri ambargo da ise amaçlanan, Irak’ın yasadışı ilan edilen silahları bulundurması halinde büyük tepki toplaması ve bölge ülkelerini tehdit edebilecek nitelikte gösterilmesidir. Gerçekleşen operasyonun ardından, Irak ciddi ekonomik yaptırımlara ve denetimlere maruz bırakılmıştır. Buna mukabil geçen sürede kitle imha silahlarının denetimine yönelik Irak yönetiminin sıkıntı çıkartması, bölgeye yönelik endişeleri güçlendirmiştir. Bu doğrultuda UNSCOM’un işlevi giderek etkisiz hale gelmiştir.430 1991 yılının Nisan ayında ABD ve İngiltere’nin Irak’a yönelik bir diğer girişimi ise uçuşa yasak bölgelerdir. Bölgedeki Kürt nüfusunu korumak amacıyla 36. Paralelin kuzeyinde uçuşa yasak bölge oluşturulmuştur. Benzer şekilde bölgedeki Şiileri korumak amacıyla da Ağustos 1992’de 32. Paralelin güneyinde Irak uçaklarının girmesine izin verilmeyen alan sağlanmıştır. Ne var ki Bağdat

424

BBC Turkish, “Irak’ın Yakın Tarihi”, 2 Şubat 2004,

http://www.bbc.co.uk/turkish/indepth/story/2004/02/040202_irak_kronoloji.shtml (11.03.2015)

425

Aydın Beden, “Türk Basınına Göre, 2003 Irak Savaşı’nın Temel Nedenleri Hakkında Bir Değerlendirme(Kitle İmha Silahları ve El-Kaide Bağlantısı)”, Hıstory Studies, ABD ve Büyük Ortadoğu İlişkileri Özel Sayısı (2011), s.65.

426

Arı, Geçmişten Günümüze Orta Doğu Siyaset, Savaş ve Diplomasi, s.569.

427

Ayrıntılı bilgi için bknz: UN Security Council, Resolution 687,1991,

http://daccess-dds-ny.un.org/doc/RESOLUTION/GEN/NR0/596/23/IMG/NR059623.pdf?OpenElement , s.11-15,

(11.03.2015).

428

UNSCOM: United Nations Special Commission- BM Özel Komisyonu

429

IAEA: International Atomic Energy Agency- Uluslararası Atom Enerjisi

430

158

yönetimi, bu bölgeye yapılan uçuşlara müdahalede bulunarak, kuralı sık sık ihlal etmiştir.431

Bağdat yönetimi ile UNSCOM arasında “Haziran 1991, Eylül 1991, Temmuz 1992, Ekim 1994, Mart 1996, Haziran 1996, Haziran 1997, Ocak, Ağustos, Ekim ve Kasım 1998” tarihlerinde olmak üzere çeşitli zamanlarda silahların denetlenmesine ilişkin krizler yaşanmış ve bu krizlerin neticesinde UNSCOM etkisizleşmiştir. Yaşanan bu krizlerin üzerine UNSCOM’un faaliyetlerinin durdurulması kararlaştırılmış ve akabinde 11-19 Aralık tarihleri arasında ABD’nin öncülüğünde “Çöl Tilkisi Operasyonu” başlatılmıştır. Bağdat yönetiminin UNSCOM’un Irak’a dönmesine izin verilmeyeceğini açıklaması ile birlikte yapılan operasyonla kitle imha silahlarının da denetimi sona ermiştir. BM Güvenlik Konseyi, 17 Aralık 1999’da 1284 sayılı kararla432, Irak’ın denetlenmesine ilişkin olarak, UNSCOM’un yerine, BM Gözetim, Doğrulama ve Denetim Komisyonu’nu (UNMOVIC)433 görevlendirmiştir.434

Yaşanan bu gelişmelerle birlikte, Irak’a yönelik ambargonun Bağdat yönetimini köşeye sıkıştırmak yerine, ülke halkına ve bölge ülkelerine zarar veriyor olması, dünya kamuoyunda giderek daha yüksek bir şekilde dillendirilmiştir. Bu açıdan ABD ve İngiltere politikaları, akademik alan ve sivil toplum kuruluşları gibi birçok arenada zaman zaman sert bir biçimde eleştirilmiştir. Irak’a yönelik ambargonun, hukuksal ve politik meşruiyetinden ziyade, Irak halkını derinden etkilemesi ve durumun giderek kötüleşen bir hal alması, bölgeye yönelik toplumsal bir tepkinin doğmasına yol açmıştır. Çizilen bu çerçeve doğrultusunda, BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri arasında da ciddi görüş ayrılıkları yaşanmıştır. Rusya, Çin ve Fransa, Irak’a yönelik yaptırımların siyasi açıdan bir sonuç getirmediğini Güvenlik Konseyi’nde açıkça belirtmişlerdir. Buna karşılık ABD ve İngiltere’nin tutumunda bir değişiklik olmamış ve Saddam Hüseyin’in bir tehdit unsuru olduğunu vurgulamışlardır.435

2001 yılına gelindiğinde ise, Amerikan dış politikasında dönüm noktası sayılabilecek 11 Eylül terörist saldırıları gerçekleştirilmiştir. Bu saldırılar, Amerikan güvenlik

431

Arı, Geçmişten Günümüze Orta Doğu Siyaset, Savaş ve Diplomasi, s.571-587.

432

Ayrıntılı bilgi için bknz: UN, Security Council, Resolution 1284, 1999,

http://daccess-dds-ny.un.org/doc/UNDOC/GEN/N99/396/09/PDF/N9939609.pdf?OpenElement (11.03.2015)

433

United Nations Monitoring, Verification, and Inspection Commission.

434

Arı, Geçmişten Günümüze Orta Doğu Siyaset, Savaş ve Diplomasi, 571-577.

435

159

anlayışında değişimler yaşanmasına sebep olmuş ve terör, kitle imha silahları, rejim değişikliği ile önleyici savaş kavramları yeni parametreler olarak belirlenmiştir. ABD’nin “Ulusal Güvenlik Stratejisi”436, 17 Eylül 2002 tarihinde imzalanmış ve 20 Eylül tarihinde Başkan Bush’un Kongre’de yaptığı konuşmayla tüm dünyaya ilan edilmiştir. Literatüre “Bush Doktrini” diye geçen ABD’nin yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi, uluslararası güvenliğe ve barışa vurgu yaparken, ulusal güvenliğin de öneminin altını çizmiştir. Bu açıdan, Başkan Bush, ABD’ye yönelik güvenlik tehdidinin, Irak, Afganistan, İran ve Kuzey Kore gibi ABD karşıtı totaliter rejimlerden kaynaklandığını ileri sürmüştür.437 11 Eylül saldırılarının ardından ABD’nin tehdit algılamasında meydana gelen değişmeler neticesinde terör olgusu ilk sıraya yerleştirilmiş ve terörü bünyesinde barındıran devletler “şer ekseni” olarak nitelendirilmiştir. Böylece Irak, İran, Suriye, Afganistan ve Kuzey Kore, şer ekseninde yer alan devletler olarak tanımlanmıştır. Bundan sonra yaşanan süreçte, bölge ülkelerinden en zayıf halkayı oluşturan Afganistan ve akabinde Irak’a yönelik operasyon yapılması gündeme gelmiştir. Öncelikle, ABD 11 Eylül olayının sorumlusu olarak gördüğü Usame Bin Ladin ve uzantısı El Kaide’nin cezalandırılması adına Afganistan’a BM Güvenlik Konseyi çatısı altında terörizme karşı askeri operasyon başlatmıştır. Afganistan operasyonunun ardından ABD, Irak’ın da BM silah denetçilerinin şartlarını yerine getirmediği ve kitle imha silahlarını bulundurduğunu ileri sürmüştür. Irak’ı potansiyel bir tehdit unsuru olarak gören ABD, bu çerçevede, Irak’a yönelik yapacağı operasyonda, başta Türkiye olmak üzere, bölge ülkelerinin desteğini aramış ve bu yönde bir dizi görüşmeler gerçekleştirmiştir.

ABD, olası Irak operasyonuna yönelik Türkiye’nin desteğini gerekli görmüştür. Bu çerçevede Türkiye’den açılacak bir kuzey cephesi ile operasyonun daha rahat bir şekilde yürütüleceği ABD’li yetkililer tarafından Türkiye’ye iletilmiştir. Kuzey cephesinin açılmasına yönelik yürütülen müzakerelerde ABD’nin somut taleplerinin Türkiye’ye iletilmesi ile durumun varlığı belirginleşmeye başlamıştır. ABD tarafından iletilen bu somut taleplerin salt askeri anlaşmalarla çözümlenecek nitelikte olmaması, konunun TBMM çatısı altında ele alınmasını gerektirmiştir. Türk Anayasası gereğince, Meclis’in

436

Yeni Ulusal güvenlik stratejisi ile ilgili daha ayrıntılı bilgi için bknz: USA, National Security Strategy, 2010,

https://www.whitehouse.gov/sites/default/files/rss_viewer/national_security_strategy.pdf (01.04.2015)

437

Ertan Efegil, “Bush Doktrini ve Dünya Güvenliğine Etkileri”, Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları

160

onayı olmaksızın, böyle bir duruma onay verilememektedir. Bu çerçevede yapılacak askeri/teknik modernizasyon, ABD askerinin Türkiye’de konuşlanması ve Türkiye üzerinden Irak’a geçişinin sağlanması, hava sahasının açılması ve lojistik destek gibi taleplerin tamamı, TBMM’nin onayına tabi olmuştur.

6 Kasım 1998 tarihinde, olası askeri operasyona yönelik ilk sinyalleri veren ABD’li yetkililer, olaya başta temkinli yaklaşmayı yeğlemişlerdir. 2002 yılına kadar geçen sürede hem iç hem de dış dinamikler açısından ABD uygun zemin şartlarını sağlamaya dönük politikalar izlemiştir. Bu çerçevede geçen süre zarfında ABD’li yetkililer, Türkiye’ye ziyaretlerde bulunmuş ve zaman zaman olası Irak operasyonuna yönelik yetkililerin nabzını tutmuştur.438

19 Mart 2002 tarihinde ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney’in Ankara’ya yapmış olduğu ziyaret, çalışmaya ilişkin ilk kırılma noktasını oluşturmaktadır. Burada Irak’a yapılacak operasyona ilişkin pazarlıklarda bulunulmuşsa da, net bir kazanım elde edilememiştir.439

3 Kasım 2002 günü Türkiye’de yapılan genel seçimlerden AK Partinin birinci parti olarak çıkması ve iktidarı yalnız başına kuruyor olması, karar sürecinde kırılma noktalarından ikincisini oluşturmaktadır. Karar alma mekanizmasındaki bu köklü değişim, süreçte önemli bir noktayı teşkil etmiştir. Bu açıdan AK Parti’nin henüz yeni bir parti oluşu ve karar mekanizmalarının dış politika alanında tecrübesiz oluşları, sürecin değerlendirilmesinde etkin bir olgu olarak ortaya çıkmaktadır.440

6 Şubat 2003 tarihinde, Meclis'te Irak konusunda askeri üs ve limanların modernizasyonu ile ilgili Hükümet'e yetki veren tezkerenin, kapalı oturumda 308 kabul, 193 ret ve 9 çekimser oyla kabul edilmesi, bu durumun üçüncü kırılma noktasını teşkil etmektedir.441 Bu açıdan üslerin ve limanların modernizasyonu da olsa, yapılan müzakerelerde bir mutabakatın sağlandığı görülmektedir. Meclis tarafından verilen bu

438

Uluslararası Politika Akademisi, 1 Mart Tezkeresinin Türk Dış Politikasına Etkisi (Haziran 2012),

http://politikaakademisi.org/2012/06/15/1-mart-tezkeresinin-turk-dis-politikasina-etkisi/ (06.03.2015)

439

TÜSİAD, Türk Amerikan İlişkilerine Bakış: Ana Temalar ve Güncel Gelişmeler, TÜSİAD ABD Temsilciliği

Değerlendirme Raporu, İstanbul, 2002, s. 13-29.

440

Yüksek Seçim Kurulu, Türkiye Geneli Partilerin Kazandıkları Milletvekillleri Sayıları, Karar No. 883, 09.11.2002.

441

161

yetki, ABD’li yetkililerce olumlu karşılanmış ve Türkiye’nin Irak operasyonunda ABD’ye tam destek vereceği algısının oluşmasına yol açmıştır.

Türk askerinin yurtdışına gönderilmesi ve yabancı ülke askerlerinin Türk topraklarında bulunmasına ilişkin tezkerenin reddedilmesi ise, bu süreçte ki bir diğer kırılma noktasını oluşturmaktadır. Bu açıdan tezkerenin reddi sonrası oluşan olumsuz hava, iki ülke arasındaki ilişkilerin gerilmesine sebebiyet vermiştir. Bununla birlikte ABD’li karar alıcılar tarafından Türkiye, ABD tarafını oyalayan bir ülkeymiş gibi algılanmış ve neticede Kuzey Irak’ta yer alan Barzani ve Talabani ile ABD’nin ittifakı perçinlenmiştir. Nitekim sürecin sonlarına doğru ABD her koşulda Irak’a askeri operasyon düzenleyeceğini ve bunu gerekirse Türkiye olmadan da yapacağını vurgulayarak, Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya çalışmıştır.

Bütün bu gelişmelerin ve yaşanan zorlu sürecin ardından, ABD, bölgeye özgürlük ve demokrasi götürme adı altında askeri müdahalede bulunmuştur. Her ne kadar dünya kamuoyunda uluslararası meşruiyet olgusuna önemle vurgu yapılsa da, ABD, 20 Mart 2003 sabahı “Irak’a Özgürlük Operasyonu” tanımıyla İngiltere ile birlikte operasyonu başlatmıştır.442