• Sonuç bulunamadı

2.1 Ekonomik Coğrafya Yazınında Bölgesel Kalkınma Kuramları ve Sanay

2.1.4 Sanayi Kümeleri Oluşum Süreçleri

Dünya ekonomisinde yaşanan küresel rekabet, karşılaştırmalı üstünlükler temelinde yerel uzmanlaşma sürecini hızlandırırken, sanayi işletmelerinin yoğunlaşma eğilimleri artmış ve iktisadi bir faktör olarak “mekân” önem kazanmıştır.

Firmaların uzman, nitelikli işgücü kullanımı, uygun bir yerleşim yeri, doğal kaynaklar, gelişmiş bir altyapı veya üniversiteler bünyesinde yapılan akademik araştırmalar firma gruplarının kendi aralarında kümeler oluşturarak büyümelerine yardımcı olmakta ve sanayilerin kümeleşmesini sağlamaktadır [87]. Bu oluşum süreci yazında yerel kurumlar, sanayi yapısı, kültür, işbirlikçi çevre gibi faktörler çerçevesinde değerlendirilmiştir. Bu bağlamda, sanayi kümlerinin oluşum süreci -çoğunlukla soyut bakış açılarıyla açıklanan- kurumsal yoğunluklar, ağlar, güven ve sosyal sermaye, yenilikçi ağlar ve öğrenen bölge kavram çerçevesinde değerlendirilmiştir.

2.1.4.1 Kurumsal Yoğunluklar

Fordist üretim biçiminden Post-Fordist üretime geçişi tanımlarken ana etken, üretimin yatayda ayrışmasıdır. Bu süreçte bazı bölgeler farklı rekabetçi avantajlara sahip olmuşlar ve uzmanlaşmış firmaların yoğunlaştığı gözlenmiştir. Bu firmalar pazara

39

ulaşmak, değişen koşullara ayak uydurmak ve daha etkili ilişkiler geliştirebilmek adına küçük ölçekli olarak ortaya çıkmıştır. Sonuçta böyle bölgelerde bilginin kullanımı, çeşitli becerilerin geliştirilmesi, kurumsal destekler ve firmalar arası ilişkilerin ortaya çıkardığı güçlü “Kurumsal Yoğunluklar (Institutional Thickness)” gözlenmiştir. Kurumsal yoğunluk kavramının sanayi kümelerinin oluşum sürecindeki rolü, Amin [88] tarafından yapılan çalışmalar sonucu ortaya konulmuştur. Amin ve Thrift [1], kurumsal yoğunluğu, kurumların ve organizasyonların varlığı, ağların ve gücün varlığı, yerel ortak girişim olarak sınıflandırmıştır [89].

Kurumsal yoğunluklar bölgesel ekonomilerin gelişmesinde yerel, sosyal ve kültürel ilişkilerin önemini vurgulamaktadır. Kurumsal yoğunluklar firmaların ve kurumların etkileşimi sonucu ortaya çıkan sosyo-ekonomik çevrenin önemine ve firmalar arasındaki ticari olmayan bağımlılıklara da vurgu yapmaktadır [89]. Kurumsal yoğunluk, zengin işbirlikleri ve yerel ağ desteği olan güçlü kurumların varlığı sonucu ortaya çıkar [89, 90]. Kurumsal yoğunluk, ekonomik coğrafya ve kurumsal ekonomilerde, kurumların yerel kalkınmadaki rolünü ortaya çıkarmaktadır.

Kurumsal yoğunluk kavramı kültürel normlar ve değerler, karşılıklı öğrenme, kurumsal etkileşim ve sinerji gibi birçok konuyu kapsamaktadır. Ekonomik başarıda yerel kurumsal ilişkiler bir başlangıç olarak kabul edilmektedir [89]. Küme içinde ortaya çıkan bilgi birikimi ve tecrübe ile kümede oluşan iletişim ağı kurumların aracılığıyla aktörlere erişimi sağlamaktadır. Kurumlar tarafından sağlanan koordinasyon ile tüm ihtiyaçlara tam olarak cevap verebilecek sistem ve teknolojiler kurulabilmekte, firmalar arası kaynakların paylaşımı sağlanmakta, üretim kabiliyetler geliştirilmekte ve kaynak kullanımını artmaktadır. Böylelikle sermaye sıkıntısı çekmeden ya da sermaye ihtiyacı duymadan kümenin ya da firmanın verimliliği artırmak mümkün olabilmektedir.

2.1.4.2 Ağlar, Güven ve Sosyal Sermaye

Üretim organizasyonu içerisinde firmalar arası işbirlikleri ve bu işbirlikleri sonucu ortaya çıkan ağ ilişkileri sanayi kümelerinin oluşum sürecinde ortaya çıkan temel unsurlardır. Bu işbirliği içerisinde, belli bir ürünün üretiminin gerçekleşebilmesi için taraflar arasında kaynak ve bilgi akışı söz konusu olmaktadır. Ağlar sanayi kümesindeki firmalar ile ilgili kurumlar arasında ya da küme firmalarının birbiri arasındaki ilişkileri açıklamada yeterli olmamaktadır. Ağların oluşumu ve niteliği için sosyal sermaye ve güven gibi kavramlara ihtiyaç duyulmaktadır. Sosyal sermaye ve güven sanayi

40

kümelerinde aktörler arası ilişkileri düzenleyen normlar olarak değerlendirilmektedir. Sosyal sermaye açısından zayıf ve güvene dayalı olmayan işbirlikleri, güçlü ilişkilerin ve ağların oluşmasına imkân vermez.

Küme içerisindeki firma arası ilişkiler yatay ya da dikey olarak karakterize edilebilmektedir. Dikey bağlantılar belli bir tedarik zinciri içerisindeki firmalar arasındaki ilişkileri vurgularken, yatay bağlantılar üretim değeri zincirindeki aynı seviyede yer alan firmalar arasındaki ilişkileri ifade etmektedir [11]. Firmalar ile

destekleyici organizasyonlar arasındaki ilişki de yatay bağlantı olarak

nitelendirilmektedir [41]. Özellikle 1980’lerden sonra sanayi kümelerinde ağların önemi ortaya çıkmış ve bu konu üzerine çalışmalar başlamıştır. Granovetter [91]’in vurguladığı gömülülük (embeddedness) kavramı, firmaların ekonomik faaliyetinin sosyal ilişkilerden, gelenek ve alışkanlıklardan tümüyle bağımsız olmadığını göstermektedir. İlişkilerin oluşma sürecinde, toplumların içinde bulunduğu kültürel yapı, normlar ve değerler etkili birer unsur olmakta ve bu unsurlar sosyal sermaye ve güven ile ekonomik katkıya dönüşmektedir.

2.1.4.3 Yenilikçi Ağlar ve Öğrenen Bölge

Sanayi kümeleri yaklaşımıyla birlikte artan rekabetçilik ve işbirliklerine dayalı ilişkiler, üretim sürecinde bilgi elde etme ve yenilikçilik aktivitelerinin artması ve paylaşımına olanak tanımaktadır. Firmalar karşılaşabilecekleri risk ve belirsizlikleri en aza indirgeyebilmek için karşılıklı etkileşimle öğrenme yoluna gitmekte ve yenilikçi ağ meydana gelmektedir. Bu ağlar, yeni teknolojileri ve pazar fırsatlarını daha hızlı bir şekilde öğrenme imkânı sunmaktadır. Bir başka deyişle; ağlar, yerel öğrenme ve bilgi akışı sonucu ortaya çıkan yenilikçi ağlar rekabet koşulları karşısından yeni teknolojiler ve ürünler geliştirerek yeni pazar fırsatları yaratmakta ve küme başarısına katkı sağlamaktadır.

Yenilikçi ağlar imalatçı firmalar, araştırma geliştirme kurumları, üniversiteler ve hizmet/servis sağlayan firmaların yeni bir ürün veya yeni bir üretim süreci geliştirmek için bir araya geldikleri ağlardır. Söz konusu kurumlarla ilişkileri yoğun olan firmaların, ilişkileri zayıf olan firmalara göre daha başarılı oldukları söylenebilir [92]. Firmalar arasındaki ticari olmayan karşılıklı bağımlılıkların bir öğrenme ortamı oluşturması, bilgi, teknoloji, yönetim gibi konularda fikir ortaya atılması ve başarılı sonuçlar elde edilmesi ile öğrenen bölgeler oluşmaktadır. Yenilikçi çevrenin oluşmasında, aktörler

41

arasındaki mekânsal yakınlık önemli bir faktör olarak değerlendirilmektedir. Çünkü mekânsal yakınlık bugünün teknolojiye bağımlı ekonomisinde avantaj olabilmek ve yeniliği benimseme sürecinde yerel ortamda gömülü olan bilginin toplanmasında ve değişiminde kolaylık sağlayabilmektedir [93, 94]. Ağlar bilgi akışının en temel yolu olduğundan, yenilik süreci için büyük önem taşımaktadır. Küme içerisinde bir araya gelen firmaların yenilikçi ağ oluşturması, sürecin çabuk ilerlemesi açısından fayda sağlayacaktır.

Firmaların yenilikçilik kapasitesi içsel ve dışsal kaynakların bir ürünüdür [95]. Firmanın teknolojik seviyesi, yöneticinin eğitim ve öğrenme kapasitesi vb. gibi faktörler içsel faktörler olarak görülürken; firmaların öz kaynakları yetersiz olduğunda dışsal kaynakları kullanabilmektedir. Özellikle rekabetin hızla değişmesi ve artması sonucu yeniliği benimseme sürecinde ortaya çıkan belirsizliklerde dışsal kaynaklara dayalı yenilikçi ağları ortaya çıkaran işbirliklerine gereksinim duyulmaktadır. Dolayısıyla, içsel ve dışsal bilgi kaynaklarının etkileşimi yenilikçi ağları doğurmaktadır [96]. Yerelde gömülü olan bilgiye bağlı kalmak öğrenme süreçleri ve yenilik arayışları için engel oluşturabildiği durumlarda, dışsal bilgi kaynakları engellerin ortadan kaldırılması için gerekli bilgi akışını sağlamaktadır [97]. Ancak yenilikçi ağlar ve bilginin bölgeye katkısı, bölgenin gelişmişlik düzeyine göre değişiklik gösterebilmektedir. Bir başka deyişle, bölgenin yenilikçi kapasitesi yenilikçi ağların yapısı ve niteliğini belirlemektedir. Yenilikçi kapasitenin sınırlı olduğu bölgelerde yeni bilgi kaynaklarının bölgede harekete geçirilmediği takdirde, firmaların yenilikçilik kapasitesi ve başarı düzeyi yükselmenin aksine düşme eğilimi gösterebilmektedir [98].