• Sonuç bulunamadı

2.2. BATI ANADOLU’NUN SİYASAL DURUMU

4.1.17. Kültepe

4.1.17.1. Kazı, Konum ve Tarihçesi

Kayseri İli’nin 20 km kuzeydoğusunda; Karahöyük köyünün güneyinde, 450x550 m boyutlarında ve yaklaşık 20 m yüksekliğe sahip bir höyük ve aşağı şehirden oluşmaktadır. Höyükte ilk araştırmalar 1893- 1894 yıllarında Chantre tarafından yapılmıştır. 1906’da Winckler ve 1925 yılında ise Hronzy kazılara başlamıştır. Kültepe’ de gerçek anlamda ilk sistemli kazılar 1948 yılında Türk Tarih Kurumu’nun desteğiyle T. Özgüç tarafından başlatılmıştır (Şahin, 2007: 154). 2005 yılında ise Kutlu Emre ve Fikri Kulakoğlu tarafından sürdürülen çalışmalar bugün halen devam etmektedir (Kulakoğlu, 2011: 40).

4.1.17.2. Stratigrafisi

Kültepe yerleşmesinde yapılan çalışmalar sonucunda Karum’da dört seviye, Tepe yerleşiminde ise 18 seviye açığa çıkarılmıştır. Tepe yerleşiminde Seviye 1-2 Roma Dönemi'ne tarihlendirilirken, Seviye 3 Helenistlik Dönem'e, seviye 4-5 arası ise Demir Çağı’na tarihlendirilmektedir. Seviye 6-10 arası ise Assur Ticaret Kolonileri Dönemi olarak ta adlandırılan Orta Tunç Çağı ile çağdaştır. Seviye 11-13 arası ise Erken Tunç Çağı III’e ait kalıntılar açığa çıkarılmıştır. Tabakada üç büyük bina yapısı dönemin özelliklerini yansıtmaktadır. Seviye 14-17 arası Erken Tunç Çağı II’ye tarihlendirilmektedir. Erken Tunç Çağı III tabakasının yapıları sayesinde tahrip olduğu için Seviye 14-17 arası dar bir alanda çalışılmıştır. Seviye 18’de Erken Tunç Çağı I’e tarihlendirilen el yapımı, tek renkli, kırmızı astarlı seramik örnekleri ele geçmiştir (Kulakoğlu, 2015: 10-13). Karum’da ise dört seviye açığa çıkarılmıştır. Seviye Ib, II, Assur Ticaret Kolonileri Dönemi'ne verilmektedir (Emre,1963: 87-89).

144

Tablo 34: Kültepe Yerleşim Stratigrafisi (Kulakoğlu, 2015: 10-13, Emre, 1963: 87-89).

KÜLTEPE/TEPE YERLEŞİMİ

DÖNEM KÜLTEPE/

KARUM

DÖNEM

1-2. seviye Roma Dönemi Ib.

Tabaka

Assur Ticaret Kolonileri Dönemi

3. seviye Helenistlik Dönem II. Tabaka Assur Ticaret Kolonileri Dönemi

4-5. seviye Demir Çağı III.

Tabaka

Orta Tunç Çağı’na Geçiş

6-10. seviye Assur Ticaret Kolonileri Dönemi IV. Tabaka

Orta Tunç Çağı’na Geçiş

11-13. seviye Erken Tunç Çağı III

14-17. seviye Erken Tunç Çağı II

18. seviye Erken Tunç Çağı I

4.1.17.3.Orta Tunç Çağı Yerleşimi

Kültepe Höyüğü kuzey, doğu ve güneyden hilal biçimli bir aşağı şehre sahiptir. Aşağı Şehir ya da bir başka tabirle Kaneš Karumu’nda 250 yıl boyunca yaşam devam etmiştir. Aşağı Şehir’in çapı 2 km’lik bir alanı kapsamaktadır. Sur ile çevreli korunak bir yerleşim, meydanlar ve sokaklarla ayrılan mahallelerden oluşmaktadır. Arabaların bile rahatlıkla geçebileceği genişlikteki sokaklar taş döşelidir. Sokaklar toprak tabanlı ve yassı taşlarla döşelidir (Kulakoğlu, 2011: 45-46). Caddelerde atık sular için oluşturulan drenaj kanalları yer almaktadır. Çöp çukurları küçük boş alanlara veya meydanlara açılmıştır. Mahalleler ve evlerin sırtları birbirlerine yakın inşa edilmiştir. Yapılar birbirlerine bitişik olmalarının yanı sıra her evin kendine ait alanları mevcuttur. Açığa çıkarılan evlerin oda sayıları ve boyutları göz önüne alındığında kalabalık ailelerin yaşadığı düşünülmektedir. Yapılarının üstlerinin düz dam şeklinde kapatıldığı iki katlı yapılar, taş temel üzerine kerpiç olarak inşa edilmiştir. Karum da var olan yapıların inşaatında iri poligonal taşlar kullanılmamıştır. II. yapı katında Ib yapı katından farklı olarak direk taş kullanımı görülmemektedir. Taş temelin iç ve dış tarafına ahşap hatıllar konulmuştur. Karum da ağaç en çok II. kat evlerinde kullanılmıştır. Evlerin çoğu sıvalıdır ve 3-4 kez üst üste sıva izlerine rastlanmıştır. Evlerin bazılarının dar-uzun odaları taş döşelidir. Buraların evlerin en çok su kullanılan

145

bölümleri olduğu düşünülmektedir. Evler genellikle dikdörtgen planlıdır ve en basit görülen ev planı dikdörtgen planlı ve iki odalı evlerdir. İki katlı olan evlerin alt katında bulunan ocak, fırın yapıları günlük aktivitelerin alt katta yapıldığını göstermektedir. At nalı biçimli ocaklar Karum II. tabakanın tipik özelliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Kerpiç duvarların korunmuş olmasına rağmen herhangi bir pencere kalıntısına rastlanmamıştır. Bu dönemin en yaygın ev planı olarak üç odalı dikdörtgen planlı yapılardır. Çoğu iki katlıdır ve büyük odadan açılan iki yan odaya sahiptir. Fırın ve ocak yapıları büyük odalar içerisinde yer almaktadır. Evlerin içerisinde iki ocak kalıntısının açığa çıkarılmasından dolayı evlerin iyi ısındığı düşünülmektedir. Orta Anadolu’da için tipik mimari bir özelliktir. Assurlu tüccarlar ile bir arada yaşayan yerli halktan farklı olarak Assurlu tüccarlar küçük odalarında kilitli olan ticari malları ve altın-gümüş gibi kıymetli nesneleri sakladıkları tespit edilmiştir. Ib ve II. Kat şehir planlarında genel özelliği kalabalık olarak düzenlenmiş binalar, sokaklar ve meydanlardan oluşmaktadır (Özgüç, T., 2005: 53-57).

Atölyeler: Kültepe Kaneš Karum’unun II. Ve Ia-b şehirlerinde atölye yapıları açığa çıkarılmıştır. Atölyeler yerleşimin çeşitli bölgelerine dağılmış halde bulunmaktadır. Planları dönemin konut mimarisine benzer bir şekilde inşa edilmiştir. Taş temel üzerine kerpiç olarak inşa edilen yapıların ocakları daha büyük boyutludur ve daha sağlam, tabanları taş döşelidir. Açığa çıkarılan yapıların atölye olarak adlandırılmasını sağlayan içerisinde ele geçen kalıntılar ışığındadır. Taşınılabilir taş maden kalıpları, taş platformlar üzerine yerleştirilmiş kalıplar, çok sayıda potalar, üfleçler, kurşun-gümüş-bakır külçeler ve aletlerden anlaşılmaktadır. Atölyelerin çoğu meydanlara ve sokağa açılmaktadır. Bu atölyelerde ustalar aynı zamanda aileleriyle birlikte yaşamışlardır. Atölyelerde yalnızca maden değil aynı zamanda taş ve kemik objelerinde yapıldığı tespit edilmiştir (Özgüç, T., 2005: 114).

Tapınaklar: Kaniş şehrinde iki tapınağın varlığı anlaşılmaktadır. Sitadelin dışarısındaki bu tapınaklar birbiriyle benzer özellikler göstermektedir. Tapınaklar arasında çok az farklar mevcuttur. Uzunlukları 27 m, genişlikleri 22 m olarak tapınaklar, dikdörtgen plana sahiptir ve yapıların köşelerinde kuleye benzer çıkıntılar yer almaktadır. Temellerinin üzerinde Hitit orthostatlarının kökenini oluşturan “dik duran” taşlar bulunmaktadır ve üzeri kerpiç örgü şeklinde devam etmektedir. Kaniş Ib

146

katı ile benzer mimari özellikler göstermektedir. Yapının batıya bakan iki kulesi arasında ön tarafı açık bir alan yaratılmıştır. Bu açıklığın üstünün kapalı olduğu önünün açık olduğu düşünülmektedir. Tapınağın kuzey ve güney kısımlarında, iç ve dış kısımlarda 3 x 10 m boyutlarında iki küçük oda bulunmaktadır. Ortada yer alan büyük salon tapınağın en önemli odasını oluşturmaktadır. Tapınağın girişi doğu taraftandır ve herhangi bir avlu izine rastlanmamıştır. Bu tapınakların çevresinde en az iki tane daha tapınak yapısının varlığına dair izler bulunmuştur. Tapınakların Karum Ib döneminde şehrin bir bölümünde toplandığı görülmüştür (Özgüç, T., 1999: 46-47, 2005: 113).

Resmi Depo Binası: Sitadelin batısında 18 m uzunluğunda 7.50 m genişliğinde dikdörtgen planlı bir depo binası açığa çıkarılmıştır. Kaneš Karum Ib katıyla çağdaş bir yapıdır. Temeli 1 m genişliğinde olan yapının tabanı taş döşemelidir. Taşlar düzenli olarak yontulmamıştır gelişi güzel taşlardan oluşmaktadır. Taş duvarlarda ahşap dikmeler kullanılmamıştır. Bina içten ante duvarlarıyla dört bölüme ayrılmıştır. Yapıya giriş batı taraftandır. Bina içerisinde bulunan en önemli eser üzerinde çivi yazısının bulunduğu Kıbrıs tipi hançerdir. Hançer 29,1 cm uzunluğundadır ve üzerinde “È-gal A- ni-ta ru-ba-im” yazmaktadır. Bu yazı Türkçeye “Kral Anitta’nın evi” olarak çevrilmiştir ve yapının tarihlendirilmesini sağlamıştır (Özgüç, T., 1956: 30-31).

Kültepe kazıları sırasında Orta Tunç Çağı ya da Assur Ticaret Kolonileri Dönemi’ne tarihlendirilen üç anıtsal yapı açığa çıkarılmıştır. Güney tarafta yer alan, Güney Teras Sarayı II. tabakada açığa çıkarılan Eski Saray ve büyük saray yapısı olan Waršama Sarayı’dır.

Eski Saray; Waršama Sarayı’nın hemen altında, Kaneš Karum’un II.tabakasıyla çağdaş olan saray yapısı bulunmaktadır (Özgüç, T., 1956: 31). İki katlı olan saray yapısı, en az üç binadan oluşan bir yapı kompleksidir. Binalardan biri 80 m bir alanı kapsamaktadır ve merkezi bir avlu etrafında sıralan yapılar sitadelin şekline uygun olarak inşa edilmiştir (Özgüç, T., 2005: 105). Bina taş temel üzerine kerpiç olarak inşa edilmiştir ve ahşaplarla desteklenmiştir. İki odadan tabanı taşlar ile döşenmiş olan oda da küçük bir ocak kalıntısı açığa çıkarılmıştır. Bu ocak yapısı Kaneš Karum II. tabaka ocaklarıyla aynı yapıya sahiptir. Saray kompleksinin girişinin güney kısımda olduğu düşünülmektedir (Kulakoğlu, 2011: 43). Çalışmalarda açığa çıkarılan yapının hizmet ve ikamet bölümleridir, tahrip olan kısımda ekonomik ve idare bölümlerinin olduğu

147

düşünülmektedir. Yapının üzerine daha sonra Waršama Sarayı inşa edilmiştir (Özgüç, T., 1999: 23).

Waršama Sarayı: II. tabaka sarayının hemen üzerinde yer almaktadır. Sarayın bazı bölümleri kullanılarak Warŝama Sarayı için bir platform oluşturulmuştur. Dikdörtgen bir plana sahip saray yapısı; 110 x 100 m ölçülerindedir. Duvarların inşasında çoğunlukla andezit taş bloklar kullanılmıştır ve araları molozlarla doldurulmuştur. Taş temellere sahip yapının tabanı 2 m yüksekliğe kadar ulaşmıştır. Dış duvarlarda destek payandaları yer almaktadır. Bu taş temeller arasına ahşap hatıllar yerleştirilmiştir. Ahşap hatılların üzerinde kerpiç örgü yer almaktadır. Yapının hem iç hem dış duvarlarında sıva kalıntıları tespit edilmiştir. Büyük bir avlu etrafında yer alan odalardan meydana gelmektedir. Saray dik köşeli sitadel suruna bağlı olarak inşa edilmiştir. Bu tarz yapı Anadolu’da ilk defa karşımıza çıkmaktadır. Sarayın dış duvarları düz bir hat üzerinde görülmektedir ve hiçbir girinti çıkıntıya sahip değildir. 1 ve 8 numaralı odaların saray duvarına sonradan eklendiği belirlenmiştir. Sarayın girişinden itibaren yer alan odalar güneybatı köşeye bağlanmaktadır. Potern buranın altında yer almaktadır. Odaların ve surun poterni güçlendirmek amaçlı yapıldığı düşünülmektedir (Özgüç, T., 2005: 91). Saray yapısına girişi sağlayan kapının güney tarafta olduğu belirlenmiştir. Sitadelin giriş kapısı 10 m uzunluğunda ve 6 m genişliğindedir. Sarayın odalarının çoğunluğu kuzey bölümünde toplanmıştır. Kuzey bölümünde 42 oda yapısı açığa çıkarılmıştır. Kuzeybatı ve güneydoğu köşelerinde yer alan 13 ve 50 nolu odalar ile 28 ve 47 nolu odalar en büyük boyutlu odalardır. Merdiven odaları haricinde diğer odaların boyutları birbirine yakındır (Özgüç, T., 2005: 95-96). Hronzy tarafından yapılan çalışmalarda saray avlusu ve bazı odaları açığa çıkarılmıştır ancak yapıların tüm temelleri ortadan kaldırılmıştır (Mellink, 1969: 205). Sarayın temellerinin güçlü oluşu ve yapımında kullanılan ahşap hatılların çokluğundan yola çıkarak yapının iki katlı olduğu düşünülmektedir. Kültepe Sarayı’nın en yakın benzeri N. Özgüç tarafından Acemhöyük’te ortaya çıkarılan saray yapısıdır (Özgüç, T., 1966: 29). İki sarayında ortak özelliklerine bakıldığında merkezde bir avlu etrafında sıralanan odalar ve her ikisi de şiddetli bir yangın geçirmesidir.

Güney Teras Sarayı: Kaneš’teki Assur Ticaret Kolonileri Dönemi'nin başlarına tarihlendirilen 8.tabaka açığa çıkarılmıştır. Diğer saraylardan farklı bir plana sahiptir.

148

Saray taş döşeli geniş bir avluya bir avluya açılan, ahşap- taş döşeli koridor ve koridorun iki tarafına dizili odalardan meydana gelmektedir (Kulakoğlu, 2011: 43). Avluya girişin doğrudan kuzey taraftan sağlandığı düşünülmektedir. Sarayın uzunluğu 90 m'dir. Açığa çıkarılan iki kanadının da doğuda bulunan kısmında 14 tane oda yer alırken, batı kanadında 12 ve batı kanadının kuzey kesiminde 4 oda yapısı ele geçirilmiştir. Doğu kanadında yer alan odalar dikdörtgen planlı, duvarları sıvalıdır. İki odanın içerisinde ocak kalıntıları açığa çıkarılmıştır. Bu ocak yapıları Karum evlerinden farklı olarak ısıtmak amaçlı yapılmışlardır. Odalardan birinde üst kata çıkmayı sağlayan merdiven kalıntıları bulunmuştur. Avlunun doğu tarafında olduğu gibi batı taraftaki yapılarda yoğun tahribe uğramıştır. İki katlı binanın zemin katının hizmet, depo ve oturma alanlarının olduğu, üst katın ise kral dairesine ve kabul salonuna ayrılan bölüm olduğu düşünülmektedir (Özgüç, T., 1999: 35, 2005: 106-108).