• Sonuç bulunamadı

Yakubovskiy, Altın Orda Devleti`ndeki kültür durumu hakkında bilgi verirken şöyle değerlendirme yapmaktadır; Altın Orda`nın etnik teşekkülü karışıklık

arzetmektedir897. Altın Orda Devleti`nde bir taraftan birtakım yerel halklar bir taraftan da

bölgeyi ele geçiren Moğollar ve Tatarlar beraber yaşamlarını sürdürüyorlardı. Bu bağlamda Altın Orda Devleti`nde tek çeşit bir kültürden bahsedilmesi doğru değildir.

Yakubovskiy, Harizm`de, Bulgar bölgesinde ve Kırım şehirlerinde bulunan eski ve zengin kültür seviyesinin burayı ele geçirenlerin kültür seviyesinden yüksekte olduğunu

belirtmektedir898. Bundan başka Moğollar ve Tatarlar yerli halklarla özellikle Kumanlarla

kaynaşıp karışmışlardı. Yakubovskiy, Altın Orda`da bulunan Tatarların sona kadar göçebeliklerini bırakmadıklarını öne sürse de biz bu durumu onların bir kısmına teşmil etmenin daha doğru olacağı kanaatindeyiz. Yakubovskiy, Altın Orda Devletinin bir çok bölgesinde özellikle Volga boyunda (Saray ve diğer şehirlerde) şehir hayatının gelişim göstermesini Altın Orda bünyesinde yer alan diğer kavimlerin faaliyeti sayesinde mümkün

olduğunu ifade etmektedir..

Fakat bir diğer görüşünde Yakubovskiy, Moğolların kültür düzeyinin aşağı olması görüşünün doğru olmadığını ifade etmiştir. Herhalde biz bunu Yakubovski`nin yukarıdakı tesbitinin daha ziyade Altın Orda`nın kuruluş dönemindeki kültürel düzeyi kastettiği

894 Yakubovskiy, Altın Ordu ve Çöküşü, s. 87. 895 Yakubovskiy, age., aynı. yer.

896 İlyas Kamalov, “Saray”, mad., DİA, C. 36, İstanbul 2009, s. 122. 897 Yakubovskiy, age., s. 96.

147

kanaatindeyiz. Yakubovskiy, Cengiz Hanın teşkilatçılık becerisi sayesinde kurulan askeri feodal imparatorluğun XIII. yüzyıl Moğolların barbarlığı konusundaki inancı yok saymak için yeterli olduğunu ifade etmektedir.

XIII. yüzyıl seyyahı olan G. Rubruk, Tatarların keçe çadırlarındaki süslemeleri ayrıntılı bir şekilde tasvir etmiştir; “Çadırlarını çubuklardan örülmüş bir halka üzerine inşa ederler; bu çubuklar yukarıya doğru ufak bir halka şeklinde birleşir; adıgeçen halkadan yukarıya doğru ocak borusuna okşar bir booyun çıkar ; çadırı beyaz keçe ile örterler; çoğu zaman keçenin parlak olması için kireç ve beyaz toprak veya kemik tozu ile sıvarlar. Bu keçelerin üst tarafına çeşitli tasvirlerle süsleme yaparlar. Çadırın kapısına renkli bir keçe takarlar. Farklı renklerde keçeler dokuyarak, bu keçeleri asma ve ağaç, kuş

ve yırtıcı hayvan resimleri ile süslerler”899. Bu durum XIII. yüzyılda “hayvan üslubu” nun

Türk-Moğol sanatında hala büyük bir önem taşıdığını göstermektedir. Bütün bunlar Altın Orda Devleti`nde kültür ve medeniyetin geliştiğini göstermektedir. Rubruk, Tatarların ve onların kadınlarının da giyisilerini süslediklerini belirtmiştir900.

Tereşenko, Saray-Berke şerhinin bulunduğu alanda yaptığı kazılarda ortaya çıkan kültür ve sanat bulgularını Harizm`de (Ürgençte) tesbit edilen arkeolojik buluntularla kıyaslamış ve şu sonuca varmıştır; Altın Orda Devleti`ndeki şehirler ve özellikle başşehir

Saray-Berke`de sanat Ürgenç 901 şehrinin etkisiyle gelişme gösterebilmiştir 902 .

Yakubovskiy, Saray-Berke şehrinde Kafkasyalı, Mısırlı, Bizanslı ve Rusyalı ustaların

çalıştığını belirtmektedir903. Fakat şehir hayatının kültür çevresini ilk başlarda Ürgenç

şehrinden olan sanatkarlar, mimarlar ve zanaatçılar oluşturuyordu.

899 Rubruk, Moğolların Büyük Hanına Seyahat, s. 32; Yakubovskiy, age., s. 102. 900 Yakubovskiy, aynı. yer.

901 Ürgenç şehri Araplar tarafından Cürcaniyye olarak isimlendirilmişti. M.Ö. 138-126 yılları arasında Türkistana seyahat eden Çinli seyyah Çian-Kien Amuderya üzerinde bulunan Yeu-gien isimli eyalet hakkında bilgi verir ki, bu eyaletin Harizmin merkezi olan Gürgenç olması ihtimal dahilindedir. Ürgenç Emeviler döneminde Kuteybe b. Müslim tarafından 712 de feth edildi. Araplardan sonra şehir ve bölge Samanilerin elinde geçti (819-1005). Ardından Gazneliler bölgeyi kendilerine tabi kıldılar. Sırasıyla Ürgenç şehri, Selçuklular ve Harizmşahlar gibi Devletlerin idaresi altında kaldı. 1221 de Moğollar Ürgençi şehrini ele geçirdiler. Moğollar şehirde büyük tahribatlar yaptılar. Moğol istilası sonucunda Ürgenç harebeye dönüştü. Bundan sonra Moğollar şehrin ismini değişerek Ürgenç yaptılar. Cengiz Han’ın idari taksimatına göre Harizm ve Ürgenc Cuci`nin hissesine düştü. Bundan sonra şehir uzun süre Altın Orda Devletinin idaresi altında kaldı. 1371-1388 yılları arasında bölgeye sefer düzenleyen Timur, bu toprakları Altın Orda`nın elinden zorla yolup aldı. Aydın Taneri, “Gürgenç”, mad., DİA, C. 14, İstanbul 1996, s. 321-322.

902 Yakubovskiy, age., s. 103. 903 Yakubovskiy, aynı. yer.

148

Saray-Berke`de XIII-XIV. yüzyılda yapılmış çeşitli yapılara ait zengin çini

kolleksiyonu, İslam sanatının varlığını göstermek için yeterlidir. Geometrik örgülerle ve dekoratif çizgilerle yazılmış Arapça kitabelerle karışık bitkisel tezyinat, Ürgen`çe mahsus krımızı renkle birtakım karışık renklerle mavi, firuze, beyaz, yeşil ve sarı Orta Asya ve İran şerhirleri insanlarının mimari şekilleriyle beraber Volga boyuna nakledilmişti. Ürgenç kaplarında görülen renkler, bitkisel tezyinat birtakım yırtıcı hayvan, kuş ve insan tasvirlerine rast gelinmektedir. Bütün bunlar Altın Orda şehirlerinde özellikle Harizmin Ürgenç şehrinde sanatın ne kadar geliştiğini gözler önüne sermektedir. Yakubovskiy, Altın Orda Devletinin bağımsız olarak 225 sene yaşadığını belirterek, bu süre zarfında Aşağı Volga havzasındaki şehirlerde Altın Orda sanatının ortaya çıkması için bu zaman diliminin kafi geldiğini ifade etmiştir904.

Rus tarihçisi Vasilev, XIV. yüzyılın sonlarında, Altın Orda`daki yüksek kültür seviyesinin durumunu şöyle açıklamıştır; Timur’un Altın Orda Devleti üzerine yapmış olduğu II. Seferi`nden (1395-1396) sonra çok sayıda zanaatkarı kendi ülkesine alıp

götürmüştür 905 . Timur’un bu hareketi sonucunu meşhur Bibi Hanım Cami`inde

göstermiştir906. Bu mimari yapı Altın Orda mimarisi`nin pek çok özelliğini üzerinde

taşımaktadır.

Altın Orda edebiyatının en eski buluntusunun ise XIV. yüzyılın ilk başlarına ait ait olduğu ifade edilmektedir. Kayın ağacı`nın kabuğuna yazılmış olan bu dikkate değer yazma, şimdiki Sankt-Petersburg şehrinde bulunan Ermitaj müzesinin Doğu kısmında

yeralan“Altın Orda payitahtı Saray-Berke” salonunda sergilenmektedir 907 . Kayın

kabuğuna yazılmış olan yazma, 1931 yılında tesadüfen ortaya çıkarılmıştır. Volga (İdil) nehri`nin sol yakasında Eski Altın Orda şehri olan Ükekin karşısında, Padgornoe köyünde

bir yem çukuru kazarlarken, Altın Orda döneminden kalma bir mezar tesbit edilmiştir908.

Çeşitli eşyaları da ihtiva eden bu mezarda adıgeçen yazma bulunmuştur. Uygur alfabesiyle ve Moğol dilinde yazılmış olan bu yazmada, bir annenin, bir beyin yanına çalışmaya giden oğlu ile arasındakı dialog geçmektedir909. Diyalogta “Anne, oğlunu teselli ediyor ve ona üzülmemesini tavsiye ediyor. Oğlu, ağır bir çalışmaya katlanmak istemediğini ve doğduğu bozkırlarda kendi ailesinin ve yakın arkadaşlarının yanında kalmak istediğini ifade

904 Yakubovskiy, age., s. 105. 905 Vasilev, agm., s. 166. 906 Vasilev, agm., aynı. yer. 907 Yakubovskiy, age., s. 105. 908 Yakubovskiy, age., s. 106. 909 Yakubovskiy, aynı. yer.

149

etmektedir”. Bu yazma, bize Altın Orda Devleti`nde Uygur alfabesinin kullanıldığını ve bu devletin kültüründe Eski Türkçe`nin tesirini açıkça göstermektedir.

Altın Orda Devleti`nde yazı dilinin ve edebi kültürünün gelişim göstermesinde Harizm bölgesi büyük tesir göstermiştir. Altın Orda`da yazılan edebi eserlerin büyük çoğunluğu dil yönünden Harizm`de ve özellikle aşağı Siriderya havzasında yani Doğu Deşt-i Kıpçak alanında konuşulan dille yakından bağlantılı idi. Harizm`de bu dönemde dil yönünden bütünüyle Türkleşmiş ahaliden başka Türkmenler ve Kıpçaklar da yaşıyorlardı. Adı geçen bölgelerde yaşayan Türk boylarının Altın Orda edebi dilinin ve kültürünün oluşmasında ve gelişmesinde büyük etki bıraktıkları anlaşılıyor.