• Sonuç bulunamadı

İşsizlik sigortası tarihinin en tartışmalı konusu, kapsamı ile birlikte muhtemelen finansmanı konusudur. Bu konuda ilk zorunlu uygulamayı yapan devlet olan İngiltere’nin yaşamış olduğu finansman zorluğu, sistemin hemen hemen iflas etmesi, Amerika Birleşik Devletleri’nde çeşitli zamanlarda eyaletlerin yaşamış olduğu iflas hali ve sistemin devamı için federal devlet bütçesinin katkısının alınması zorunluluğunun doğması, buna karşın Almanya’nın sistemin ekonomik sağlığı uğruna kapsamından çok ödün vermesi, tarihsel süreç içinde işsizlik sigortası finansmanını tüm araştırmacılar için ciddi bir çalışma konusu yapmıştır.

Sigortanın toplumsal bir sorun üzerine eğilmesi ve zorunluluk özelliği sebebi ile finansmanında da endüstri ilişkilerinde var olan üçlü yapının etkisi görülmektedir. Devlet – işveren – işçi yapısı dahilinde ülkeler sigorta finansmanı konusunda gelir kaynağı olarak bu üç ayaktan oluşan kombinasyonları tercih etmektedirler. Bu hali ile işsizlik sigortasının finansmanında aşağıdaki ayrım yapılabilir.

- Tekli finansman yöntemi - İkili finansman yöntemi - Üçlü finansman yöntemi

1. Tekli Finansman Yöntemi

Sistemde işçi ve işverenden toplanan paranın prim, devlet tarafından ödenen paranın ise katkı olarak adlandırıldığı görülmektedir. Sadece devlet katkısına dayanan programlar dünya üzerinde en az rastlanan yöntemdir. Anglo sakson ülkelerindeki uygulamalarda her ne kadar İngiltere örneği takip edilmiş olsa da, bugün sadece devlet katkısına dayanan uygulamaların İngiltere örneğinin aksine Amerika, Avustralya, Yeni Zelanda gibi aynı sistemdeki ülkelerde görülmemektedir.

Hukuken Kıta Avrupası hukuk sistemi içinde bulunan Macaristan’da da tamamen devlet katkısına dayanan bir sistemin varlığı şaşırtıcıdır.

Tekli finansman yöntemi uygulayan ülkelerde, işsizlik sigortasının devlet katkısından karşılanması dışında sadece işverenden alınan primden karşılanmasına yönelik uygulamalar da mevcuttur. Örneğin Brezilya uygulaması bu şekildedir. Bunun haricinde İtalya bu şekilde bir sistemi benimsemiş olup, devlet uygulamanın sadece idare masraflarını karşılamaktadır. Yine Mısır’daki uygulamada devletin müdahalesi işveren primlerinden oluşan kaynağın açık vermesi halinde gerçekleşmektedir. Kısaca bu ülkelerde genelde tekli finansman yöntemi benimsenmiş, ancak sistemin devamlılığı açısından bir güvenlik sübabı olarak acil durumlarda ikili finansman yöntemine geçilmesi öngörülmüştür.

2. İkili Finansman Yöntemi

İşsizlik sigortasının ikili finansman yöntemi ile karşılanmasında genelde kabul edilen, sistemin ya işçi ve işveren primleri ile yürütülmesi ya da çalışandan hiç prim kesilmeyerek işveren primi ve devlet katkısı ile yürütülmesidir. Örneğin Avusturya, Almanya ve Yunanistan’daki uygulamalar devlet katkısını dışarıda tutarak işçi ve işverenden alınan prime dayanırken, Bulgaristan, İzlanda, Lüksemburg’ta var olan uygulamalar finansmanı işveren ve devlet kaynaklarından karşılamaktadır.

3. Üçlü Finansman Yöntemi

Nihayetinde uygulamada en sık karşılaşılan finansman yöntemi üçlü finansman yöntemi olup, hizmet ilişkisindeki her bir tarafın katkısı, taşın altına elini koyması mantığına dayanmaktadır. Bir çok ülkede uygulaması bulunan sistem tarafların ortak emeğine dayanmakla birlikte, özellikle işçiden ek bir prim kesilmesi anlamına geldiğinden eleştiri konusu olmuş bazı ülkelerde uygulamayı zorlaştırmıştır. Örneğin işsizlik sigortasının tarihsel sürecinde de belirttiğimiz gibi İsviçre’de kanton olarak başlanan uygulamada tarafların yüklenen prim

sorumluluğundan kurtulmak için yaşadıkları yeri terk etmeye başlamaları sistemin kaldırılması sıkıntısı yaratmıştır. Özellikle asgari ücret ile geçinen kesimi sisteme dahil etmek üzere bir takım ek primler getirilmesi, kişilerin eline daha az para geçmesine sebep olduğundan, bir yandan kişilerin gelirinin kesilmesi konusunda önlem almaya çalışan sistemin diğer yandan hali hazırda çalışanın eline daha az maaş geçmesine yol açmaktadır. Bu durumda uygulama da ister istemez çalışanların tepkisine yol açmakta olup, işsizlik sigortasının küresel yayılımında çalışanlar ile iyi ilişkiler kurmaya çalışan politik sistemlerde siyasi bir etken olarak ortaya çıkmaktadır.

İşsizlik sigortası uygulamasında işçinin prim ödemeleri ile mağdur edilmemesi finansman kısmının bir başka önemli konu başlığıdır. Zaten ekonomik anlamda sıkıntı yaşayan işçilerin ücretlerinden ek bir prim kesilerek net aldıkları parada azalmaya yol açılması sıkıntılı bir olgudur. Bunu öngören ve devletin uygulamalarında üstün güç olduğunu bilen ILO 102 sayılı sözleşmesinde işsizlik sigortası uygulamalarında işçiden kesilecek payın toplam primin en fazla % 50’si olması gerektiğini öngörmektedir.

İşsizlik sigortasının finansmanında prim ve katkı toplanmasından öteye, bu paranın nasıl değerlendirileceği de önemli bir inceleme konusu olmuştur. Özellikle toplumda şeffaflığın yerleşmediği gelişmekte olan ülkelerde toplanan paraların yönetiminin sıkıntı yarattığı ortadadır. Ülkemizde de ayrı bir fon olarak değerlendirilen ve yüksek oranda para toplanan işsizlik sigortası uygulamasında, toplanan paranın kullanımı konusunda güven eksikliği görülmektedir.

4. Sigortacılık Sistematiği : Fon Biriktirme Yöntemi – Dağıtım Yöntemi

İşsizlik sigortasının finansmanı konusunda bazı kaynaklarda incelemenin, sistemdeki paranın nasıl ve nereden toplandığı şeklinde değil ancak

sigortacılık finansmanı çerçevesinde biriktirme ve dağıtım yöntemine göre yapıldığı da görülmektedir38.

Bilindiği üzere, fon biriktirme yöntemi, her bir sigortalı için toplanan paranın çeşitli yatırımlar yoluyla değerlendirilerek ve sigortalı adına saklanarak, riskin gerçekleştiği ve ödeneğe hak kazandığı zaman ödemenin kendi hesabından, muhtemelen kendisinin ödemiş olduğu primlerin (ve sisteme göre diğer tarafların koydukları prim ve katkıların) değerlendirilmesiyle oluşan mal varlığından karşılanmasıdır.

Buna karşın dağıtım yönteminde her bir sigortalı adına ayrı ayrı uzun senelere dayalı hesaplar tutulmamakta, toplanan paralar kişilerin adına değerlendirilmekte, belli bir dönem içinde toplanan para aynı dönem içinde yardıma veya ödeneğe hak kazanan kişiye ödenmektedir. Burada bir başkasından toplanan paranın tamamıyla başka bir kişi için harcanması olayı vardır. Türkiye’de senelerdir uygulanan emeklilik sigortası sistematiği buna örnektir.