• Sonuç bulunamadı

İŞSİZLİK SİGORTASININ ÖZELLİKLERİ

İşsizlik Sigortasının dünyada yaygın uygulamasından yararlanılarak, literatür ve tanımının da yardımı ile kendisine has bir takım özellikler taşıdığını söylemek yanlış olmaz. Bu özellikler madde madde;

- İşsizlik riskini tazmin özelliği - Zorunluluk özelliği

- Prim ödeme özelliği - Devletçe kurulma özelliği - Yeniden işe yerleştirme özelliği olarak sıralanabilir.

1. İşsizlik Riskini Tazmin Özelliği

İşsizlik sigortasının konusu işsizlik riskine karşı koruma sağlamasıdır. Esasen bu unsur işsizlik riskinin de diğer sosyal güvenlik risklerinden ayrı olan bir özelliğinden doğmaktadır. Bu özellik, diğer risklerin hepsinde çalışma istek ve yeteneğinde olan kişinin çalışması mümkünken, işsizlik riskinde kişinin yeteneği ve arzusuna rağmen iş piyasasının dışında kalmasıdır. Bilindiği üzere işsizliğin gerek işsiz kalan kişi gerekse toplum açısından bir takım olumsuz etkileri bulunmakta olup,

bu etkilere kayıtsız kalınması halinde toplumsal çatışmaya yol açmaktadır. Bununla birlikte işsizlik sigortası işsizlik riskine karşı geliştirilen bir mekanizma olsa da, bir takım yan etkenlerden dolayı tüm işsizleri kapsamına almaz. Genel yorum yaptığımızda, işsizlik sigortası uygulamalarının kendi istek, iradesi ve kusuru dışında işsiz kalanları kapsadığı görülmektedir. Bu tür sınırlamalar, sigortanın işsizlik riskini tazmin özelliğini ortadan kaldırmaz.

2. Zorunluluk Özelliği

İşsizlik sigortası veya ödeneği uygulamalarının tarihsel süreci zarfında ihtiyari olan uygulamaların devamlılık arz etmediği, geniş kitleleri kapsamına alamadığı ve hatta bu işten sonuçta toplum fayda görecekken bile, kapsam dahilinde olanların kapsam dışına çıkmak için değişik mücadeleler verdikleri görülmüştür. Uygulamada ortaya çıkan bu tür sorunlar, işsizlik riski ile mücadelede işsizlik sigortası uygulamasına inanları, bu işin bir ucunda devletin olması gerektiğine ve devletin yaptırım gücü ile birlikte uygulanması halinde programın sonuç vereceğine inanmalarını sağlamıştır.

Yaşanan ekonomik sıkıntıların yol açtığı geniş işsizlik sorunu yaşanan dönemlerde politikacılar işsizlerden ve toplumdan gelen baskıya dayanamamış ve işsizlik sigortası uygulamasının devlet tarafından yürürlüğe konmasını sağlamışlardır. Kaldı ki, demin de değinildiği üzere, programın başarısı devamlı süreçte uzun vadeli ve herkesin katıldığı bir sistemler yürütüldüğü sürece ortaya çıkacaktır. Bu sebeple, işsizlik sigortası neredeyse tüm uygulanan devletlerde zorunlu bir hale getirilmiş ve gerek çalışanlara gerekse işverenlere programa katılıp katılmama iradesi sağlanmamıştır. Bu zorunluluk işçiler için kapsama zorunlu dahil olma anlamı taşıdığı gibi hem işçiler hem de işverenler açısından prim kesintisinin devletin yaptırım gücüne bağlanmış olması anlamını taşır.

İşsizlik sigortasının zorunluluk özelliğinin bir başka önemi de bu sigorta türünü özel sigortalardan ve diğer yadım kuruluşlarından (sandıklardan) ayırmasıdır36.

3. Prim Ödeme Özelliği

İşsizlik sigortasının zorunluluk ilkesi gereği uygulama ile ilgili finansmanın sağlanması açısından kaynak olarak üç hedef belirlenmiştir. Bunlar işçi, işveren ve devlettir. Dünya da bu üç kaynaktan başka, işsizlik sigortasının finansmanı için uygulamaya konulmuş herhangi farklı bir kaynak bulunmamaktadır. Programdan kaynaklanan maliyetin tamamıyla devlet kaynaklarından karşılanması, sorunun özellikle ekonomik durgunluk zamanlarında ciddi boyutlara ulaşması ve bu süreçte de ülkelerin de ekonomik hassaslık taşıdıkları gerçeği karşısında pek tercih edilmeyen bir yöntem olmuştur. Bu düşünce de programı hazırlayanları geriye kalan diğer iki kaynağa yani bu programdan doğrudan yararlanacak işçilere ve işçileri kaynak olarak kullanıp ekonomik değer yaratan işverenlere yöneltmiştir. Yapılan aktüeryal hesaplar neticesi, her ülkede değişik oranlarda, özellikle de çalışanın maaşı ile orantılı ölçüde bir prim kesilmesi sistemi benimsenmiştir. Sigortacılık bilimi ile yaklaşıldığında bu sistem diğer dallardaki uygulamaların bir benzeridir. Diğer sigorta dallarında da özellikle risk altına olan grup ödediği primler ile hizmet alabilmektedir. Ancak bu yapılırken yani prim kesintisi kararı alınırken, bunun çalışana ve işverene ek bir yük getireceği ve bu durumun da iş piyasasını olumsuz etkileyecebileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

Prim ödemenin hukuken en önemli sonucu da işsizlik halinde kişinin ödeneğe ve sair yardımlara hak kazanmasıdır37. Kısaca kanunların belirlediği şartlarda (süre, miktar, vs.) primini ödeyen işçi, kriterlere uygun şekilde işsiz kaldığı vakit bir “hak” olarak ödenek alacak, işe yerleştirme hizmetinden, vs yararlanacaktır. Bunların yerine getirilmemesi ise karşı yanın (ki çoğu zaman devlet ya da görevli kurum) hukuki sorumluluğunu doğuracak niteliktedir.

36 Yılmaz Tanrısever, Genel Yapısı ile Mukayeseli Hukukta İşsizlik Sigortası ve Türkiye İçin Bir

Model Denemesi, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Ankara – 1996, sayfa 25

4. Devletçe Kurulma Özelliği

20. yüzyılın ilk 35 senesinden sonra, yani işsizlik sigortası üzerine gerek fiili gerek akademik çalışmaların yaygınlaştığı süreçten sonra, tüm uygulamalarda işsizlik sigortası sistemi ilgili devlet tarafından kurulmuştur. Sosyal devlet olgusunun dünya çapında kabulünün ve 19. yüzyılın ikinci yarısından başlamak üzere gelişmesinin neticesi olarak bu sonuç bizi şaşırtmamalıdır. Nitekim benzer bir sürü uygulamada olduğu gibi işsizlik riskinin dar bir çerçevede sadece işçiyi etkileyen sonuçlar ile kalması halinde devletlerin bu tür bir yaklaşımda bulunması beklenemezdi. Aynen çocuk işçi çalıştırma ile ilgili yasakların Fransa’da askerlik çağına gelen çocukların çoğunluğunun, çalışma şartlarının ağırlığından dolayı sakat olması ve silah kullanamayacak halde olmasından, yani aslen insani bir amaçla değil devletin kendi egemenliğini koruması için gerekli insan gücüne ihtiyaç duymasından kaynaklandığı gibi işsizlik sigortasına karşı devletlerin ön planda mücadele etmesi, etkisinin bireyden çok toplumu vurmasına dayanmaktadır. Bu hali ile devletler tarafından kurulmayan programların da uğradığı başarısızlık neticesi, bugün tüm işsizlik sigortası uygulamalarında devletin himayesi söz konusudur.

5. Yeniden İşe Yerleştirme Özelliği

İşsizlik sigortasının bu özelliği de aslen bir önceki paragrafta belirttiğim üzere bir takım yan etkilerden kaynaklanmaktadır. Sigorta kapsamında işsiz kalan kişilere ödeme yapılarak riskin tazmin edilmesi sağlanmak ile birlikte, ödemenin uzun süre devam etmesi halinde sigorta maliyetinin başa çıkılmaz bir hal aldığı görülmüş ve bu sebeple, işsiz kalan kişiyi yeniden sisteme dahil etmenin bir gereği daha ortaya çıkmıştır. Nitekim para kazanma dışında sadece işsiz kalmanın bile bireyde ve toplumda yarattığı etkilerin ortadan kaldırılması, kişiye para ödemesi ile başarılamaz. Toplumsal hayatta statü sahibi olabilmek için bir meslek sahibi de olmak gerektiği gerçeği karşısında devletlerin işsizlik sigortası programı dahilinde kişileri yeniden işe yerleştirmek ve hatta geçmiş iş tecrübesi gözetilmeksizin kişiye yeni bir yetenek vermek için eğitimden geçirerek başka alanlara kaymasını da

sağlamak da programlara eklenmiştir. Bunun yapılması için genelde tüm uygulama ülkelerinde devlet tarafından özel bağımsız kurumlar kurulduğu görülmektedir. Bu kurumların Türkiye’deki canlı örneği Türk İş Kurumu’dur.