• Sonuç bulunamadı

İŞSİZLİK SİGORTASINDAN YARARLANMA KOŞULLAR

1. Sektörel Kriterler

a. Sanayi, Ticaret, Hizmet ve Tarım sektörleri ayrımı

Günümüzde 50’den fazla ülkede uygulama imkanı bulan işsizlik sigortası mekanizması, amacını gerçekleştirmek maksadıyla kendi ekonomik geleceğini de göz önünde bulundurarak bir takım yararlanma koşulları yaratmıştır. Yararlanma koşulları ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Bununla birlikte bir takım genel değerlendirmelerle yararlanma koşulları ortak olarak tayin edilip, ülkelerin hangi konularda birbirlerinden farklılaşabileceği de ortaya konulabilir.

İşsizlik sigortası yararlanma koşulları, aslen ilk olarak konunun kapsamı ile ilgilidir. Burada ilk değerlendirme konusu tabi ki sektörel ayrıma dayanmaktadır. İşgücü piyasasının var olduğu sektörel ayrımın sanayi sektörü, ticaret sektörü, hizmet sektörü ve tarım sektörü olarak değerlendirildiğinde ülkelerin kendi işsizlik sigortası uygulamalarını bu sektörler arasında bazılarına önem vererek bazılarını art planda bırakarak, zaman zaman hepsini kapsama çabası içinde yaptıkları görülmektedir.

Bunların içinde sanayi, ticaret ve hizmet sektörü aslen kayıt altına alınabilmesi tarım sektörüne oranla daha kolay sektörlerdir. Bu sektörlerin tarım sektörüne nazaran farkı devamlı çalışmanın göreceli olarak daha mümkün olması ve hizmetlerin organize ve kontrol olanağı verebilen birimlerce yürütülmekte olmasıdır39. Bu da teknik ve idari yönden işsizlik sigortasının uygulanmasında kolaylık sağlamaktadır.

Tarım sektörü ise hem diğer sektörlerdeki gibi devamlı çalışmaya çok elverişli olmaması (üretimin mevsimsel özellikleri sebebiyle) hem de kayıt dışı işçiliğe elverişli olması sebebi ile genellikle işsizlik sigortası uygulamalarında dışarıda bırakılmıştır. Üretimden kaynaklanan mevsimsel çalışma olgusu ile genellikle tarım sektöründeki çalışanların refah seviyelerinin daha az olması sebebi ile işsizlik sigortasının finansmanında yaşanacak sıkıntılar, ülkelerin bu sektöre işsizlik sigortası uygulama çalışmalarının karşısında bir engel olarak durmaktadır. Ancak tarım teknolojilerini çok iyi uygulamakta olan ve kaçak işçiliği engelleyebilen bir takım ülkelerin tarım sektörünü de kapsama dahil ettikleri gözükmektedir.

b. Kamu – özel sektör ayrımı

Hemen hemen tüm ülke mevzuatlarında kamu sektörleri çalışanlarının işsizliğe karşı korunmaları, hizmetten ihraçlarının kanunlarla kısıtlanarak, belirlenmiş açık sebeplere bağlanarak gerçekleştirildiği görülmektedir.

39 İmmihan Gülpınar, Modern Sosyal Güvenlik Sistemleri İçinde Çeşitli Ülkelerde İşsizlik Sigortası

Bu sebeple işsizlik riski zaten kamu sektöründe çalışan kişiler için özel sektördekilere nazaran çok azdır. Çoğu devlette kamu sektöründe çalışan personelin keyfi işten çıkarılması yolunun önü tıkalı olup, statü hukuku gereği işe iade mekanizması getirilmiş ve bu konuda yargılama kararlarına uymama kabul edilmemiştir.

Yine kamu hukukunu bir statü hukuku olarak kabul eden ülkelerde, görevlerin karlılığa dayanmaması, devletin her halde görmesi gereken hizmetler olarak algılanması ve para basma yetkisi elinde bulunan bir devletin iflas imkanının da bulunmaması kamu sektörü çalışanları için işsizlik ve doğan etkileri minimize eden etkenlerdir.

Hal böyle olunca, bir çok ülkede, zaten kanundan dolayı işsizliğe karşı korunan kamu sektörü çalışanlarının işsizlik sigortası kapsamı dışında bırakıldıkları görülmektedir.

2. İşletme büyüklüğü kriteri

Ülkemizde uygulanan işe iade mekanizması gibi, işsizlik sigortasının uluslararası uygulamasında ülkeden ülkeye farklılık gösteren bir unsur da, bazı ülkelerdeki uygulamanın belli bir büyüklükteki işletmeleri kapsama almasıdır. Küçük ölçekteki firmaların ekonomik anlamda sıkıntı yaşamaya daha müsait olması sebebi ile prim ödeme sıkıntısının kayıt dışı istihdama yol açacağı düşüncesinden kaynaklanan bu uygulama, bir ülkedeki işyerlerinin çoğunluğunun KOBİ vasfında olduğu düşünüldüğünde, uygulamaya dahil olan çalışanların sayısında bir hayli kısıtlama yapmaktadır. Bu durumda genelde Anayasalarda düzenlenen hem sosyal devlet hem de eşitlik olgusuna açıkça ters düşen bir sonuç yaratmaktadır. Bununla birlikte bu tür uygulamanın uluslararası hukukta dahi kabul gördüğünü, ILO’nun 102 sayılı Sosyal Güvenlik Sözleşmesi kapsamında da ülkelere dilerlerse uygulamayı belirli bir büyüklükte işletmeleri kapsayacak şekilde düzenlemelerine izin verilmiştir.

3. Kazanç sınırı kriteri

İşsizlik sigortası kapsamının belirlenmesinde bir başka önemli kriterin çalışanın kazancı olduğu görülmektedir. Bazı ülkelerde işsizlik sigortasından yararlanabilmek için çalışanların asgari düzeyde belli bir maaş almaları gerektiği düzenlenirken (Batı Almanya örneği gibi), diğer bazı ülkelerde ise bunun tam tersi bir düzenleme ile sadece belli bir seviyenin altında maaş alan çalışanlar (İrlanda örneği) kapsama dahil edilmişlerdir.

4. Belirli bir dönem prim ödeme kriteri

İşsizlik sigortasının devlete olan maliyetinin sıfırlanması veya asgari hadlere indirilebilmesi için, sigortanın finansmanı konusunda yapılan çalışmalar ile işsizlik olgusunun gerçekleşmesinden evvel belirli bir süre prim ödeyen çalışanların kapsama dahil edilmesi usulü kabul edilmiştir. Hemen hemen tüm ülkelerde geçerli olan bu uygulama sistemi prim ödemenin asgari süresi bakımından ülkeler arası farklılık göstermektedir. Primin miktarı konusunda işsizlik rakamı, işsizliğin süresi beklentisi, ödenecek rakam gibi belirleyici noktaların değerlendirildiği aktüeryal hesaplar yapılmaktadır.

5. İstihdam isteği kriteri

İşsiz kalan çalışanın işsizlik sigortasından yararlanması bakımından kendisinin reel olarak çalışma istek ve arzusunda olması şartı aranmaktadır. Kişideki çalışma istek ve arzusunun tespiti ise ülkelerin bu konuda farklı tedbirler almalarına ve uygulamada farklılıklar yaratmaya sebep olmuştur. Bazı ülkelerde işsiz kalan kişiye derhal iş bulması için bir kuruma başvuru zorunluluğu getirilmiş, bazılarında iş teklif edilen çalışanın bu işi kabul etmemesi kapsam dışına çıkartılma esası olarak benimsenmiştir.