• Sonuç bulunamadı

Dual Yapı ( federal – eyalet yapısı) Özelliğ

AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ HUKUKUNDA İŞSİZLİK SİGORTAS

1. Dual Yapı ( federal – eyalet yapısı) Özelliğ

Amerika Birleşik Devletleri işsizlik sigortası uygulamasında ise bütün bunların dışında sistemin dual yapıda olması ilgi çekicidir. Dual yapıdan kastımız ülke yapısından dolayı sistem dahilinde bir federal hükümetin ve bir de eyaletlerin bulunmasıdır. Sistemin uygulanması hükümet dışında ferdi uygulamalar ile başlamış olup, uzun tartışmalardan sonra Wisconsin eyaleti daha henüz federal hükümet gündeminde bu konu yokken işsizlik sigortası uygulamasını yasal olarak kabul etmiş ve kendi sınırları içinde uygulamaya koymuştur.

Zamanın ekonomik yapısı da göz önüne alındığında, işsizlik konusunun çok can yakması diğer eyaletlerde de çeşitli tartışmaları beraberinde getirmiştir. Ancak özellikle işveren kesiminin bu konuya sıcak bakmaması ve sonucunda yaptıkları lobilerin başarılı olması neticesi eyalet meclislerinde kabul edilen bir yasa bulunamamıştır. Eyalet yasa koyucularını veya daha doğru bir deyişle yasaları hazırlayan bürokratları ise o zamanlar da en fazla rahatsız eden konu işin finansmanı olduğu görülmektedir. Finansmanın işveren üzerinde bırakılması yasanın

bir sosyal barış ile çıkma şansını zaten tehlikeye sokmak ile birlikte, finansmanın rahatlıkla sağlanabilmesi için işçi ücretlerinin belli bir yüzdesi oranında işverenden katkı payı almak ve bu oranı yüksek tayin etmenin zorluğu da eyalet içi tartışmalarda muhalefet kısmına büyük argümanlar sağlamıştır.

Eyalet bazlı tartışmaların bir kısmı da, işsizlik sigortasının finansmanı için işverene yüklenecek primin, üretim maliyetlerini artırıcı etkisi ile diğer eyaletler bazında bir fiyat avantajına yol açacak olmasıdır. Böylelikle aslen bir çok sosyal ve ekonomik sebeple faydalı bir iş yapmak için getirilecek işsizlik sigortası uygulamasının, üretim fiyatlarının artması sonucu eyalet ekonomisine eksi olarak yansıyacağı düşünülmüş, bu da politikacılar açısından içinden çıkılmaz bir hal almıştır.

İşte bu endişelerin taşındığının görülmesi ve tabi ki Amerika Birleşik Devletleri tarihinin en büyük ekonomik buhranının yaşanması, nüfusun 1/3’lük kesiminin işsiz olması, federal hükümet çapında bu çalışmaların yapılması zorunluluğunu getirmekle, işsizlik sigortası uygulamasını eyaletlerin serbest iradesine bırakmanın sakıncalarını gören federal hükümet tarafından bu sistemin tüm Birleşik Devletler’de uygulanması kararı alınmıştır.

Dual sistemin getirdiği avantaj ile, eyaletler arası oluşabilecek haksızlıkların önüne geçilmiş ve hatta sistemden kaçacak kişileri bile sisteme dahil edecek bir vergi sistemi benimsenmiştir. Bu dual yapıda eyalet bazında kapsama dahil olan işverenlerin tümüne federal vergi uygulanmakta ve işsizlik sigortası uygulamasına dahil olan işverenler bu vergiden muaf sayılarak ödedikleri miktar prim olarak kabul edilmektedir. Yine bu primin belli bir oranı eyalet işsizlik sigortası uygulaması hesabına bir kısmı da federal sistem hesabına gitmektedir.

Dual sistemin bir başka avantajı da, eyaletler de sistemin finansmanı sırasında yaşanana sıkıntılar dolayısıyla sistemin başlı başına batacağı dönemlerde federal bütçeden yardım aktarılarak devamlılığın sağlanmasıdır. Sistemin başladığı yıllardan 1970’li yıllara kadar ekonomik şartların (kimi zaman savaşın etkisi ile kimi

zaman diğer sosyo-ekonomik sebepler ile) iyi gitmesi sonucu eyalet sistemlerinin tıkanması gibi bir hadiseye rastlanmamıştır. Ancak 1970’li yıllardan sonra yukarıda da aktardığım sebeplerden dolayı88 eyalet işsizlik sigortası hesaplarındaki paraların hızla tükendiği ve uygulamaya hak kazanan işsizlere dağıtılacak paraların kalmadığı görülmüştür. İşte bu gibi durumlarda federal yapının katkısı ile federal bütçeden kaynak aktarımı yapıldığı gibi, sonralarında devlet hizmeti gereği bu aktarılan kredilerin geri ödemeleri tamamıyla faizsiz gerçekleşmiştir. Birkaç geçici eyalet desteği uygulamasından sonra bu konuda daha kalıcı bir sistemin yaratılması ve eyalet hesaplarının belli bir oranın altına düşmesi halinde federal bütçeden otomatik katkıya hak kazanmasına ilişkin yasama çalışmaları yapılmıştır.

Günümüzde Amerika Birleşik Devletleri işsizlik sigortası uygulamasında eyaletlerin finansal sıkıntı çektikleri zaman doğrudan federal yapıdan destek almaları ile ilgili sürekli bir uygulama bulunmamaktadır. Ancak geçmiş uygulama dönemleri incelendiğinde, ekonomik sıkıntının boy gösterdiği her dönemde geçici uygulamaların yürürlüğe konması eyaletler için gelecek için de bir güvence yaratmaktadır. Nihayetinde sistemin bir halkasının çökmesi bütün bir sistemi etkileyecek sosyal, ekonomik ve tabi ki politik sonuçlar doğuracağından federal yapının ekonomik gücü bulunduğu sürece bu geçiciliğin devam etmesi sürpriz sayılmaz.

Devlet sistemi olarak federal devlet ve eyaletlerden oluşan bu dual yapının bizlere çok yabancı olması, sistemin iyi anlaşılabilmesi için ikili hakların veya işsizlik sigortası sisteminde federal hükümetin yetkileri ile eyaletlerin yetkilerinin daha iyi açıklanmasını zorunlu kılmaktadır. Tarihsel gelişim içinde aktarıldığı üzere, federal – eyalet yapısı sistemi en iyi anlatabilecek kaynak Amerika Birleşik Devletleri Anayasası ve 1935 tarihli Sosyal Güvenlik Kanunu içinde yer alan işsizlik sigortası maddelerine karşı açılmış Anayasaya aykırılık davalarıdır89. Bu davalarda özellikle savunulan hususlardan bir tanesi de Amerika Birleşik Devletleri

88 Bölüm III – A – 3 – c kısmında o zamanın ekonomik sıkıntılarından ve sigorta sistemini iflasa

sürükleyen şartlardan detaylı bahsedilmiştir.

89 Carmichael vs. Southern Coal and Coke Co. davası – 301 U.S. 495 (1937)

Anayasası’nın eyaletlere verdiği yetkilerin federal kanun ile aşılmış olmasına dayanır.

Anayasa’da eyaletlerin ile düzenleme aslen 4. madde ile başlamıştır. 4. madde eyaletlerin birbirleri ile ve federal hükümet ile olan ilişkisini düzenlemeye yöneliktir. 4. madde 4. bölümden oluşmaktadır90. Bunlardan ilki uyarınca, eyaletler diğer bir eyalet tarafından verilen mahkeme kararlarına, kayıtlara ve kamu kanunlarına tam “bir güven ve inanç” içinde olacaklardır. Birleşik Devletler Kongresi91 bu mahkeme kararları, kayıtlar ve kanunların ispatı ve etkileri hususunda genel kanunlarla düzenleme yapacaktır.

Bunun devamında 6. maddede de Federal güç ile ilgilidir. Buna göre Birleşik Devletler (federal devlet) otoritesi ile gerçekleştirilen Anayasa, yasalar ve sair sözleşmeler vatanın en yüksek (üstün) mevzuatı olup, eyaletlerdeki tüm yargıçların bunlarla bağlı olduğu; eyalet Anayasaları ve kanunlarındaki aykırı hükümlerin de geçersiz olduğu düzenlenmiştir92.

Ve yine, işsizlik sigortası ile düzenlemenin Anayasa iptal davasına dayanak olan Ek 10. maddesinde “Anayasa tarafından sadece Birleşik Devletlere tanınmayan haklar ile yine Anayasa tarafından Eyaletlere yasaklanmamış olan tüm haklar, Eyaletlere veya halka aittir”.

Bu düzenlemelerden de görüleceği üzere, Amerika Birleşik Devletleri’nde yasa koyucu olarak belirlenmiş Kongrenin eyaletler üzerinde geniş bir yetkisi vardır. Kongre her türlü konuda eyaletleri ve onların yargı organlarını bağlayıcı kanunlar çıkarabilir. Tabi ki her ülkede olduğu gibi bu düzenlemelerin Anayasaya aykırı olmaması demokrasinin ana kuralıdır.

90 Birinci bölüm dışındaki bölümler konumuz ile ilgili olmadığından bahsedilmeyecektir.

91 Amerika Birleşik Devletleri Anayasası’nın 1. maddesi 1. bölüm uyarınca yasama yetkisi Senato ve

Temsilciler Meclisi’nden oluşan Kongreye aittir.

İşte bu kapsamda federal hükümetin yetkisini Anayasaya aykırı kullanarak işsizlik sigortasının yürürlüğe konması açısından tüm işverenleri kapsayacak (kapsam sınırlamaları saklı kalmak kaydıyla) şekilde federal bir vergi tesis etmesi ve işsizlik sigortası kapsamına girecek, bu programı kabul edecek eyaletlerde işverenlerin vergilerinin işsizlik sigortası primi olarak kabul edileceğine ilişkin düzenlemenin Anayasa Ek 10. madde de açıklanan Eyaletlere tanınan haklara müdahale olduğu savunulmuş, açılan davada Yargıç Cardozo tarafından bunun bir eyalet hakkına müdahale olmadığı, federal düzenleme ile eyaletlere serbest bir seçim hakkı tanındığı, eyaletlerin tanınan muafiyeti kendi işverenlerine iletmek veya işsizlik sigortası düzenlemesi yapmayarak sadece federal vergiyi kabul etmek hakları arasından seçimlik bir tercih yapmaları gerektiği sonucuna varılmıştır93.

Amerika Birleşik Devletleri’nde federal – eyalet bazlı dual işsizlik sigortası sisteminin iki ana amacı vardır94. Bunlardan ilki, işsizlik ödeneği sayesinde işsiz kimselere ve ailelerine düzenli bir kısmi gelir ikamesinin sağlanması; ikincisi de ekonomik durgunluk ve sonucunda işsizliğin yayıldığı dönemlerde, önceki dönemlerde toplanan gelirlerin yardımı ile ekonominin yeniden canlanmasına yardımcı olmaktır.

Bu amaçların gerçekleşmesi için sistemin bir parçası olan federal yetkinin eyaletlerin uymakla yükümlü olacakları asgari standardları belirleyip belirlememesi gerektiği konusu tartışma yaratmıştır. Ancak 1970 sonrası dönemde yaşanan tecrübe ile ekonomik durgunluk zamanlarında federal yapının olmaması halinde sistemin eyaletlere bağlı olarak çöktüğü ve eyaletlerin bu durumda hizmeti sürdürebilmesi için işsizlik sigortası standartlarında düşmeye gidecekleri ve bunun da yine eyaletler arası farklılıklara ve nihai olarak huzursuzluğa yol açacağı görülmektedir.

93 Bölüm III – A – 3 – a’da açıklandığı üzere Steward Machine Co. vs. Davis davası – 301 U.S. 548

(1937) kararı

94 ABD Ekonomik Güvenlik Komitesi raporu, 1935, sayfa 22 ve 1318; William Haber ve Merill G.

Murray, Unemployment Insurance in The American Economy, Richard D. Irwin, Inc; 1966, sayfa 25 ve 35

Bu hali ile federal yapının sürekliliği Amerika Birleşik Devletleri işsizlik sigortasının devamlılığında bir güvence olarak ortaya çıkmaktadır.

2. Diğer Özellikler

Yukarıda anlatılan dual yapılı sistem dışında, Amerika Birleşik Devletleri işsizlik sigortası uygulaması diğer dünya ülkelerindeki uygulamalar paralelinde genel olarak belirlenmiş olan işsizlik sigortası özelliklerini de taşımaktadır. Bunların işsizlik riskini tazmin, zorunluluk, prim ödeme, devletçe kurulma ve yeniden işe yerleştirme olduğundan da bahsetmiştim.

a. İşsizlik Riskini Tazmin

Gerçekten de dual yapı sistemini anlatırken belirttiğim gibi kuruluş aşaması çalışmaları sırasında hazırlanan Ekonomik Güvenlik Komitesi raporunda dahi, sistemin amacının işsizlik riskini tazmin olduğu belirtilmektedir. Zaten Birleşik Devletlerde işsizlik sigortasının tarihsel gelişimini açıklarken, sistemin kurulma çabalarının işsiz kişilere yardım etmek olduğu da açıkça ortaya konmaktadır. Daha hükümetsel bir zorlama olmayan zamanlarda dahi sendikaların kendi üyeleri için bu tür amaçlar ile programlar hazırladıkları bilinmektedir.

b. Zorunluluk

Zorunluluk olgusu Amerika Birleşik Devletleri uygulamasında kendini değişik bir biçimde göstermiştir. Her şeyden önce bu konuda bilinmesi gereken olgu, işsizlik sigortası uygulamasının Amerika örneğinde başlangıcın Avrupa ülkelerinde olduğu gibi ihtiyari nitelik taşımasıdır. Avrupa’da bir takım şehirlerde belediyelerin veya işçi örgütlerinin başlattığı işsizlik sigortası benzeri programlar Amerika’da da yine sendikalar tarafından başlatılmış sonra ulus çapına yayılmıştır. Federal hükümetin bu konuda çalışma başlatması ile birlikte Avrupa örneklerinden farklı olarak işsizlik sigortası uygulamasının zorunluluk kıstası üzerinde tartışmalar başlamıştır.

Bu tartışmaların başında daha önce de yinelediğim, bazı eyaletlerin bu uygulamaya başlamaması halinde başlayan eyaletlerde işverenlere gelecek mali yük ile birlikte, uygulamaya katılmayan eyaletler ve o eyaletler de bulunan işverenler lehine (maliyet hesabı bakımından) bir sonuç doğacağının işveren muhalifler tarafından ileri sürülmesidir.

Bu hususta yine bir başka tartışma da yine kanunun Anayasaya aykırılık korkusudur. 1935 tarihli Sosyal Güvenlik Kanunu’ndan önce çıkartılan bir takım kanunların, Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiş olması, işsizlik sigortası uygulamasının destekleyenlerini bir endişeye sürükleyerek, yapılacak ve eyaletler açısından doğrudan zorlama ihtiva edecek bir düzenlemenin de aynı kaderi paylaşması korkusu yaratmıştır. İşte bu sebeple de doğrudan doğruya işsizlik sigortası kanunu’nun tüm eyaletler bakımından zorunlu tutulması pek tercih edilmemiştir.

Ancak doğrudan olmasa bile dolaylı yönden bir çalışma yapılmasının zorunluluğu ortadaydı. İşte bu sebeple, sıkıntıyı çözecek bir formül olarak, tüm çalışanlara ortak bir vergi tahsisi ve eyaletlere bu programa katılarak işverenlerini doğrudan bu vergiden muaf kılmaları seçeneği tanınmıştır. Böylelikle, 1935 düzenlemesi çerçevesinde Amerika Birleşik Devletlerinin tamamında genelde % 2.7’lik bir vergi düzenlemesi yapılmış olup, programa katılsın katılmasın herkes bunu ödeyecektir. Programa katılan eyaletlerde ise işverenlerin tecrübe puanlamalarına bakılarak bu vergi oranını % 1.8’e ve daha sonra % 0.9’a çıkma ihtimali yaratılmıştır. Kendi işverenlerinden gelecek baskıya dayanamayan ve bir takım fırsatlardan daha yararlanamayan eyaletler, işsizlik sigortası uygulamasını kabul etmişlerdir. Federal devlet tarafından yapılan uygulamanın etik olmayacağı düşünülse bile, federal yapıda işsizlik sigortası uygulamalarının eyaletlerden doğduğu ve yine federal kanun kabul edilmeden önce çoğunluk eyalette zaten işsizlik sigortası çalışmalarının yapıldığı fakat başta ekonomik (finansal) olmak üzere çeşitli sorunlar sebebiyle eyaletlerin bu programları başlatmadığı bilinmektedir. Zaten Birleşik Devletler’de Başkan’ın bu konuda çalışma yapmak üzere Ekonomik

Güvence Komitesini oluşturması da tek taraflı bir yaklaşım olmayıp, ülke genelinde var olan bir sorunun çözümünün bulunmasına yöneliktir.

Her ne kadar Amerika Birleşik Devletleri işsizlik sigortası uygulaması zorunlu bir sistemden öteye ihtiyari nitelik taşıyor gibi gözükse de, ve her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararın federal devlet tarafında eyaletlere bir seçimlik hak kullanma imkanı verildiği belirtilmişse de, sistem içinde (başlangıçta), işverenlerin % 3 vergiye tabi tutulması, bu verginin % 90’lık kısmına isabet eden % 2.7’lik kısmın federal işsizlik koruma fonundan programa katılan eyaletlere tahsis edilmesi; ve yine günümüzde işsizlik sigortası uygulamasını başarılı yürütemeyen eyaletlerden tek taraflı inceleme yaparak bu tahsisatı kesme yetkisinin bulunması, bu gelirden mahrum olmak istemeyen eyaletler için sigorta uygulamasını bir zorunluluk haline getirmiştir. Yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 yıl içinde tüm eyaletlerin bu programı başlatmaları da aslen ihtiyari gözüken programın zorunluluk içerdiği konusunda en büyük kanıttır.

c. Prim Ödeme

Tüm dünya ülkeleri örneklerinde görüldüğü üzere, Amerika Birleşik Devletleri’nde de işsizlik sigortasından yararlanmanın ana koşullarından bir tanesi işsiz kalınan dönemden önce belirli bir süre prim ödemektir. Bu primin işsizlik riski tazmin edilecek işçi tarafından ödenmesi gerekmez. Ancak onun için ödenmiş olması zorunludur.

Amerikan sisteminde finansal yükün başlangıcından bu yana işverenin üzerinde olduğunu görüyoruz. Sistemin nasıl düzenlendiği yukarılarda anlatılmış olduğu gibi, ayrıntılı olarak finansman bölümünde de görüleceğinden şu aşamada daha detaya girmeye gerek yoktur. Ancak finansal anlamda son tabloya göz atacak olursak, ilk başlangıçta % 3 olarak belirlenmiş olan Federal İşsizlik Vergisi’nin 1970’li yıllardan başlayarak yükseltildiği ve günümüzde vergi oranının % 6.2’ye ulaştığı görülmektedir. Bu oran içinden herhangi bir eyalette işsizlik sigortası uygulamasının bulunması, bunun federal anlamda kabul edilmiş olması ve

işverenin eyalet dahilinde bu sisteme katılması halinde, işverenlere % 5.4’lük bir vergi avantajı sağlanmaktadır. Böylelikle çoğunluk için uygulamada federal vergi neti 1982’de çıkartılan seviye olan % 0.8’dir. Bu payın içinde % 0.2’lik kesim geçici vergiden oluşmakta olup, 31 Aralık 2007 tarihi itibarı ile kalkacaktır. Sürekli vergi rakamına bakıldığında bu oranın % 0.6 olduğu görülür.

Bunun dışında prim ödeme özelliğinin bir önemli noktası da çalışanların işsizlik ödeneğine hak kazanması için belirli bir süre minimum ücretle çalışma ve bu süreçte prim ödeme koşulunu tamamlamaları gerektiğidir. Bu koşul ayrıca işsiz kalan kapsamdaki sigortalılara ne kadar süre ile ve ne miktarda ödeme yapılacağını da belirlediğinden önem arz etmektedir. Amerika Birleşik Devletleri uygulamasında eyaletler arasında farklılıklar olduğunda eyaletler geneline göre değerlendirme yapılması bir zorunluluktur. Bu kapsamda incelediğimizde çalışma ve kazanılan ücret esas alınan sürecin 1 yıllık bir süreç olduğu ortadadır. Eyaletler çalışan kişinin sisteme başvuru yapmasından önceki son 5 çeyreğin ilk 4 çeyreğindeki ücret ve çalışma süresini değerlendirmektedirler95. Ve bu dönem içinde en az 2 çeyrek çalışarak 1.734 Dolar kazanmış kişilerin asgari ödeneğe hak kazanacakları görülmektedir.

1.734 Amerikan Doları kazanma zorunluluğu eyaletler arası ortalamayı vermekte olup, Haziran 2004 tarihinde Çalışma Bakanlığı’nın yapmış olduğu istatistiksel bir çalışmada bu ücretin, yani en az 2 çeyrek çalışılarak kazanılmış ücretin, Hawai Eyaleti’nde 130 Dolardan Florida Eyaleti’nde 3.400 Dolara kadar değiştiği de görülmektedir. Bu konudaki istatistik bilgileri ileride İşsizlik Sigortasının sağladığı yararlar bölümünde verilmektedir.

d. Devletçe Kurulma

Amerika Birleşik Devletleri’nde işsizlik sigortası uygulamasının devletçe kurulma özelliği sistemin dual yapısı özelliği sebebi ile yine bir ikili prosedür yaratmaktadır. Bunlardan ilki sistemin federal bacağının

95 2000 House Ways and Means Green Book, "Unemployment Compensation" adlı eserden alıntıdır.

kurulmasıdır, ki burada federal yasa yapma yetkisi ile donatılmış Kongre’nin kabul ettiği bir yasa ile bu sistemin kurulması sağlanmıştır (1935 tarihli Sosyal Güvenlik Kanunu – 1939 tarihli Federal İşsizlik Vergisi Kanunu vs.)

Kongrenin federal çerçevede bir kanun kabul etmesi ise otomatik olarak tüm ülkede işsizlik sigortası uygulamasının yürürlüğe girmesi anlamına gelmez. Federal devlet yapısı içinde her bir eyalet kendi başına yasama – yürütme ve yargı faaliyetine de sahip olduğunda, eyaletsel uygulamaların başlaması için Eyalet yasama organının da bu konuda bir kanun üretmesi gerekmektedir. Nitekim buda gerçekleşmiş olup, 1935 yılında federal yapıda bu sistemin kurulmuş olmasından sonra 30 Haziran 1937 yılında son olarak Illinois Eyaleti’nde de işsizlik sigortası kanunu kabul edilerek Amerika Birleşik Devletleri’ne bağlı tüm eyaletlerde hükümetlerce ayrı işsizlik sigortası kurulmuş oldu. Belirtmek gerekir ki, eyaletler içinde bir tek District of Columbia ( Amerika Birleşik Devletleri Başkenti Washington D.C.) eyaleti başkent olarak yaratıldığı için, ve Birleşik Devletlerin tüm idari birimleri orada kurulduğu için ayrı bir devlet kurumu özelliği taşımamaktadır. Bunun sonucu olarak örneğin bir yasama organı bulunmamaktadır. Bu eyalet için tüm yasama işlemlerinden A.B.D. Kongresi sorumlu olmakla, işsizlik sigortası için gerekli kanunu da Kongre geçirmiştir.

Bu hali ile değerlendirildiğinde 18. ve 19. yüzyılda hükümet dışı kuruluşlarca başlatılmış olan işsizlik sigortası uygulamaları 20. yüzyılda hükümetlerce devralınmış ve hükümetlerce kurulmaya ve düzenlenmeye devam edilmiştir. Amerika Birleşik Devletlerinde de ilk hükümetsel işsizlik sigortası uygulaması, bu konuda ilk kanunu çıkartan Wisconsin Eyaleti’nde başlamıştır. Eyalet hükümetleri tarafından gündemde tutulması sonucu işsizlik sigortasının tüm A.B.D.’ye yayılmasına olanak açan, bir nebze de zorlayan, düzenlemeler federal yapıda gelmeye başlamıştır.

Tablo 13 : 31 Aralık 1936 tarihi itibarı ile 36 Eyaletin İşsizlik Tazmini Kanunları kabul ve onay tarihleri

Eyalet Kanun Kabul Tarihi Kanun Onay Tarihi

Alabama 14 Eylül1935 31 Haziran 1935

Arizona 3 Aralık 1936 22 Aralık 1936

California 25 Haziran 1935 27 Aralık 1935

Colorado 20 Kasım 1936 27 Kasım 1936

Connecticut 30 Kasım 1936 8 Aralık 1936

District of Columbia 28 Ağustos 1935 15 Kasım 1935

Idaho 6 Ağustos 1936 1 Eylül 1936

Indiana 18 Mart 1936 18 Nisan 1936

Iowa 24 Aralık 1936 29 Aralık 1936

Kentucky 29 Aralık 1936 31 Aralık 1936

Louisiana 29 Haziran 1936 20 Kasım 1936

Maine 18 Aralık 1936 24 Aralık 1936

Maryland 17 Aralık 1936 22 Aralık 1936

Massachusetts 12 Ağustos 1935 4 Şubat 1936

Michigan 24 Aralık 1936 29 Aralık 1936

Minnesota 24 Aralık 1936 29 Aralık 1936

Mississippi 23 Mart 1936 30 Mayıs 1936

New Hampshire 29 Mayıs 1935 13 Aralık 1935

New Jersey 22 Aralık 1936 24 Aralık 1936

New Mexico 16 Aralık 1936 19 Aralık 1936

New York 25 Nisan 1935 24 Ocak 1936

North Carolina 16 Aralık 1936 19 Aralık 1936

Ohio 17 Aralık 1936 22 Aralık 1936

Oklahoma 12 Aralık 1936 19 Aralık 1936

Oregon 15 Kasım 1935 23 Aralık 1935

Pennsylvania 5 Aralık 1936 8 Aralık 1936

Rhode Island 5 Mayıs 1936 8 Haziran 1936

South Carolina 6 Haziran 1936 22 Haziran 1936

Tennessee 18 Aralık 1936 22 Aralık 1936

Texas 27 Ekim 1936 5 Kasım 1936

Utah 29 Ağustos 1936 15 Eylül 1936

Vermont 22 Aralık 1936 29 Aralık 1936

Virginia 18 Aralık 1936 19 Aralık 1936

West Virginia 17 Aralık 1936 22 Aralık 1936

Wisconsin 29 Ocak 1932 27 Kasım 1935

Kaynak : Social Security Board, Washington D.C., Unemployment Compensation – What and Why ?, Mart 1937, Yayın No 14, Birleşik Devletler Hükümet Basım Evi, 1937

e. Yeniden İşe Yerleştirme

İşsizlik sigortası programlarının ana amacı işsiz kalan kişinin hayatını idame ettirecek gelirin sağlanması önemli bir rol oynamakla birlikte, kaynakların kısıtlı olmasından dolayı devletlerin ilelebet işsizleri finanse edecek bir model yaratabilmeleri mümkün değildir. Zaten uygulamada kişileri işsizliğe ve tembelliğe özendirmemek amacıyla, hak kazanan kişilere ödeme yapılırken belirlenen miktarın kişilerin normalde kazandıkları miktarın çok altında olduğu, kişi her ne kadar işsizlik sigortasından yararlanıyor olsa da, hayat standartlarında ciddi bir olumsuz değişim yaşandığı görülür.

Bunun dışında işsizlik olgusunun en büyük sakıncalarından birinin kişinin kendisini başarısız olarak görmesi, psikolojik sorunlar yaşaması ve bu