• Sonuç bulunamadı

RİSK KAVRAMI VE RİSK YÖNETİMİ İLE İLGİLİ TEMEL YAKLAŞIMLAR

5) Faiz oranları ve fiyat farklarının neden olduğu temel nitelikli riskler (basis risk) ,

1.4.3. Toplam risk büyüklüğü üzerinde süreklilik ve kesiklilik kavramları 1. Risk faktörleri üzerinde süreklilik gösteren işlemler

1.4.3.3. İşletme nakit akış riski

Piyasa riskinin önemli bir bileşeni de likidite riskidir. Likidite eksikliği; bir kurumun başarısızlığında en etkili nedenler arasındadır. Finansal risk yöneticileri arasında yerleşik bir deyimle, likidite derecesi; kurumun finansal işlemlerinde teknik çözgen rolü üstlenebilmekte ve zaman içinde ortaya çıkan finansal problemlerin çözümünde etkili olabilmektedir. Finansal sistemde ortaya çıkan likidite riski, geleneksel piyasa riski analiz yöntemleriyle değil, daha ileri düzeyde metodoloji içeren istatistiksel yöntemlerle incelenebilmektedir. Likidite riski; esasen endüstriyel kuruluşlarda üretim yapan birimlerde, proses akışının sürdürülmesinde gözlenen risk boyutunu ve risk değişkenlerini belirlemektedir. Finansal sistemlerdeki likidite risk boyutunun, toplam belirsizlik büyüklüğü içindeki fark edilebilir bir hızla artan payı,

81 Kjersti, Aas, - Xeni, Dimakos K., “Statistical Modelling of Financial Time Series”, J. Applied Research and Development, Norvegien Computing Center, vol. 2, no.1, (2004), p. 1–14.

VAR yöntemiyle saptanabilmektedir. Risk yönetiminde bu tür önemli risk payları, sıklık dereceleri çok düşük ve genel olarak geçici özellik taşısalar da, önemlilik testinde zaman zaman ağırlıklı nitelik sergileyebilmektedir.

Likidite riski iki önemli bileşenden oluşmakta olup bunlar sırasıyla; varlıklara dayalı likidite riski ve fonlara dayalı likidite riskidir. Varlıklara dayalı risk büyüklüğü, piyasa riski/ürün likidite riskişeklindedir82, 83. Varlıklara dayalı likidite riski; transfer işlemlerin ve ticari hareketlerin, gerektiği ölçüde yerine getirilemeyişin ve bu husustaki yetersizliğin ölçüsüdür. Fonlara dayalı likidite riski ise, işletmenin ya da ticari kurumun, nakit akış riski olarak değerlendirilebilmektedir.

Fon likidite riski, temel anlamda ticari kuruluşun özellikle kısa vadeli borçlarını ödemede karşılaştığı risk büyüklüğüdür. Eğer satılması planlanan finansal varlığın, portföy kapsamında belirlenen fiyatla satılması işleminde güçlük varsa, bu durumda likidite riskinin tanımlanan iki alt grubu arasında önemli bir etkileşim mevcuttur.

Fonlara dayalı likidite riskinin belirli düzeylere düşürülebilmesi için sırasıyla; a) Peşin satışlar tutarından, b) Diğer varlıkların satışları tutarından, c) Borçlanma yolu şeklinde belirtilen kaynaklardan yararlanılabilmektedir. Varlıklara dayalı likidite risk büyüklüğü;

çeşitlendirme yolu ile belirli tür finansal varlık piyasasını, belirli bir limit değere daraltma veya üretimi üzerinde sınırlama yoluyla belirli bir limit değere indirgenebilmektedir. Diğer taraftan, fona dayalı likidite risk büyüklüğü de; risk yönetimi tarafından nakit akış gereksinimlerinin, belirli parametreler gözetilerek sağlam ve nicel olarak planlanması yoluyla, belirli bir değerin altına düşürülebilmektedir.

Risk yönetimi; bu tür planlamalarla, işletmenin finansal gereksinimlerini karşılayacak yeni fon kaynaklarının niteliklerini de araştırmalıdır. Varlıklara dayalı likidite riski; varlık ya da fonun likidite halinde transfer edilme miktarına bağımlı olarak, fiyat fonksiyonunu etkilemede oldukça önemlidir. Belirlenen fonksiyonun, varlıklara dayalı likidite riskine bağımlılığı, gözlenen ölçüm sonuçlarının ortaya

82 Allen, Linda, - Saunders, Anthony, Incorporating Systematic Influences Into Risk Measurements, Basel Capital Accord, New York, 2002, p. 1–17.

83 Marieke de Goede,”Repoliticising Financial Risk”, Economy and Society, vol. 33, no. 2, (2004), p.

197–217.

koyduğu olasılıkla kıyaslanabilmektedir. Hesaplanan olasılık değeri yüksekse, önemlilik testi sonucunda belirlenen sayısal büyüklük oranı da yükselmekte ve dolayısıyla sözü edilen likidite riskinin, mevcut toplam risk büyüklüğü üzerindeki etkinliği artmaktadır.

Hazine bonoları veya dolaşımdaki nakit miktarına bağımlı olarak, varlıklara dayalı likidite oranının artması, aşağıdaki karakteristik parametrelerle değişebilmektedir84.

a) Daralma (tightness); önemli ve karakteristik bir parametredir. Portföy kapsamındaki finansal varlığın beklenen ve hesaplanan değeriyle, likidite halindeki varlığın transfer fiyatı arasındaki farklılığı ölçmektedir. Büyüklüğü arttıkça, finansal varlığa ait iki farklı değerin birbirinden uzaklaştığı (divergent) ve dolayısıyla varlığa dayalı likidite riskinin yükseldiği anlaşılmaktadır.

b) Derinlik (depth); finansal varlıkların fiyatını çok fazla etkilemeyecek ölçüdeki finansal varlık hacimsel likidite büyüklüğünün, alt sınır değerini tanımlamaktadır.

Çünkü belirlenen bu sınır hacim değerinin altında ortaya çıkan likidite, önemli bir risk payı oluşturmamaktadır. Ne var ki; varlığa dayalı likiditenin belirlenen bu alt sınır hacim değeri aşıldığında, likidite fazlalığı nedeniyle, finansal varlığın fiyatında önemli ölçüde dalgalanmalar ve buna bağımlı sapmalar ölçüsünde belirsizlik ve giderek önemli ölçüde likidite riski oluşabilmektedir.

c) Toparlanma (resiliency); finansal varlığın ticari değerinin yok olmasına neden olan dalgalanmalardan kurtularak, normal fiyat düzeyine ulaşması yönündeki hızıdır.

Toparlanma şeklinde tanımlanan karakteristik parametrenin büyüklüğü ölçüsünde, varlığa dayalı likidite riski büyüklüğünde de belirli ölçüde azalma gözlenmektedir85, 86.

Yukarıda belirtilen açıklamalardan izlenebildiği gibi; finansal varlıkların belirli ölçüde likidite niteliğine sahip olmaları durumunda, fiyatlarda veya portföy getirisinde çok büyük belirsizlik oluşmuyorsa, bu durumda likidite riskinin toplam risk büyüklüğündeki payı da yüksek olmamaktadır. Oysa finansal varlığın likiditasyon karakteristiği çok düşük ya da likidite hacim derinliği çok yüksekse, fiyatlarda yaratacağı aşırı sapmalar, toplam riskin de büyük ölçüde artmasına neden

84 Jorion, 2001-2002, a.g.e., s. 298-302.

85 Kaufmann, Edger, - Reiss, Rolf D., - Thomas, Michael, Stochastic und Quantitative Methoden in den Wirtschaftswissenschaften, Universitaet Book, Siegen, 2001, p. 15–21.

86 Assael, a.g.e., s. 227-231.

olabilmektedir. Likiditesi düşük finansal varlığın, çok yüksek olmayan belirli bir miktarının portföy kompozisyonundan çıkarılması durumunda, finansal varlığın fiyatı çok hızlı ve büyük değişimler halinde etkilenebilmekte ve böylece önemli bir risk kaynağı oluşabilmektedir. Bu tür finansal piyasalara; yukarıda daha önce tanımlanan ve genellikle acil önlem gereksinimi gösteren, önemli sosyal ve ekonomik olaylara dayalı risklerin oluşmasına zemin hazırlayan varlıkların (emerging market equities), dolaşımda olduğu pazarlarda rastlanmaktadır.

Bu tür finansal varlıkların piyasalardaki alım satım işlemsel hacim büyüklükleri de oldukça küçüktür. Likidite özelliği göstermeyen piyasalar (illiquidity of markets), iki temel finansal kaynaklı nedenden oluşmaktadır. Bunlardan birincisi, finansal varlığın spesifikliği, diğeri ise ticari amaçla dolaşımı söz konusu olan finansal varlığın, alım-satımı yapılan pazarının dar olmasıdır. Yaşanan ani krizler ve pazarlardaki ani tüketici eğilimi değişimleri, özellikle endüstriyel ürünlerdeki kalite kavramını da düzey olarak düşürmekte ve böylece artan talep karşında, likidite eğilimi az olan malın mevcut talebi karşılamadaki yetersizliği, fiyatlardaki belirsizlikleri arttırma riskini de yükseltmektedir.