• Sonuç bulunamadı

1.2. Hegel’de Bilinç ve Öteki İlişkisi

1.2.2. Hegel Felsefesinde Tanınma, Korku ve Çalışma

Hegel’e göre öz bilinç tanınma ile başlamaktadır, bir öz bilinç ancak tanınan bir şey olarak vardır113. Öz bilincin bir başka öz bilinçle kuracağı ilişki ilk etapta bu öz bilinci ve buradan hareket ile başkalığı ortadan kaldırma yolundadır114. Öz bilincin bir başka öz bilinç ile ilişkideki durumu yalnızca bir öz bilinç eylemi olarak görünmekle birlikte öz bilincin eylemi bir o kadar da diğer öz bilincin eylemi olarak Hegel’de karşılanmaktadır115. Bu açıdan tanınma karşılıklı açımlanan bir kavram olarak anlaşılmak zorundadır, zira tanınma anlamlı olabilmek için ikili ilişkiye muhtaçtır.

Hegel’e göre bilincin nesneyle ilişkisindeki deneyimine benzer şekilde öz bilinçler arasındaki tanınma ilişkisi de bu iki bilinç içindir, nesneyle ilişkisinde yalnız bilinçle iken burada her iki öz bilinç için çifte anlam taşımaktadır116. Başka bir öz bilinç tarafından tanınmak da öz bilinç içindir ve böylece iki öz bilinç “karşılıklı olarak birbirlerini tanıyarak kendilerini tanırlar117.” Bir öz bilinç ilk olarak yalnızca kendi için iken kendi için olan bir başka öz bilinç ile karşılaşır ve tanınma ilişkisi buradan doğmaktadır118. Burada tanınma ilişkisi bir özdeşliği içerisinde taşımaktadır, öz bilinç için başkası ne ise başkası için de öz bilinç o olmaktadır119.

Hegel felsefesi burada öz bilinçlerin eylemine geçiş yapmaktadır, zira tanınma sadece bilinçler arasında olup biten bir süreç olarak gelişmeyecektir. Bilinçler arasındaki

113 Hegel, 2016, s. 80.

114 Hegel, 2016, s. 80- 81.

115 Hegel, 2016, s. 81.

116 Hegel, 2016, s. 81.

117 Hegel, 2016, s. 81.

118 Hegel, 2016, s. 82.

119 Hegel, 2016, s. 82.

ilişki zorunlu olarak öz bilinçler arası ilişkiyi ve bu ilişki de kaçınılmaz şekilde kendini kabul ettirme uğruna mücadeleyi gerektirecektir120. Buradaki ikili eylem içerisinde başkasının eylemi ve kendi kendisi yoluyla eylem bulunmaktadır ve ikisi de bu karşılaşmada diğerinin ölümünü arzulamaktadır121. Kojéve’e göre bu ikili ilişki şayet bu öz bilinçlerden birinin ölümüyle sonuçlanırsa dünyada yalnızca bir insan mücadeleden galip çıkacaktır ve bu da bir insanın başka bir insan tarafından tanınması haricinde bir anlama sahip olamayacaktır122. Bu mücadele en nihayetinde gerçekleşmek zorundadır, kaçışın mümkün olmadığı bu mücadelenin sonunda yaşam tehlikeye atılacak ancak bunun sonunda özgürlük kazanılacaktır123. Yaşamını hiç tehlikeye atmamış birey hiç kuşkusuz kişi olarak tanınabilir; ama bağımsız bir öz bilinç olarak tanınmışlığın gerçekliğine erişmiş değildir124.

Hegel’e göre iki öz bilincin yaşamlarını tehlikeye atmaları kişi olarak tanınmalarında anahtar bir rol oynamalıdır, yaşamı tehlikedeyken karşıdakinin de yaşamına son vermeyi isteyen öz bilinç burada söz konusudur125. Ölüm burada karşılıklı ilişkiyi, tanınmayı ve mücadeleyi olumsuzlayan bir süreç olarak karşımızdadır. Ölümün bilincin olumsuzlanması olduğunu dile getiren Hegel’e göre bu mücadelede yaşam ortaya konulmuş ve karşılıklı olarak özgürlük kazanılmıştır126. Tanınma ilişkisindeki iki öz bilincin de farklı farklı konumlar almalarıyla sonuçlanan bu aşamanın sonunda iki öz

120 Bumin, 2016, s. 36.

121 Hegel, 2016, s. 82.

122 Kojéve, 2015, s. 42.

123 Hegel, 2016, s. 82.

124 Hegel, 2016, s. 82.

125 Hegel, 2016, s. 82.

126 Hegel, 2016, s. 82-83.

bilinçten ilki olan efendi bağımsızlığını kazanırken, başkası için yaşayacak ve çalışacak bağımlı bilinç ise köle olacaktır127.

Tanınma ilişkisi artık aynı zamanda bir çalışma ilişkisidir. Köle şey üzerinde çalışırken, efendi bu ilişkiden yararlanım ve doyum sağlayacaktır, şeyin bağımsız yanı köle tarafından kullanılırken, efendi şeyin bağımlı yanını uhdesinde bulunduracaktır128. Efendinin tanınma ilişkisi aslında yanılsama taşımaktadır, zira gerek çalışma gerek varlığa bağımlılık konusunda kendisi efendi olamamaktadır129. Bumin’e göre efendi uygarlığın bir koşulu olarak tarih boyunca otorite, baskı gibi kavramları temsil etmektedir; zira doğanın dönüştürülmesi ile nesnenin kullanıma hazır hale getirilmesi efendinin varlığı sayesinde mümkün olabilmektedir130. Buna karşılık doğa köle tarafından biçimlendirilirken köle özne olarak kendini tanımaya başlar, doğayla girilen ilişki doğanın dönüştürüldüğü ve kölenin de buradan hareketle kendisinin değişime uğradığı bir ilişkiye kapı aralayacaktır131.

Tanınma ilişkisi köleyi efendiden duyduğu korkuyla birlikte çalışmaya itecektir.

Kölenin çalışması emek vermesiyle mümkündür ve emek ile nesne dönüşecek, emek

127 Hegel, 2016, s. 83.

128 Hegel, 2016, s. 83- 84.

129 Hegel, 2016, s. 83- 84.

130 Bumin, 2016, s. 43- 44.

131 Bumin, 2016, s. 44. Hegel’in tanınma kavramının, Descartes ve Kant felsefesinden farkını ifade eden Bernstein, özgürlük ve öz bilinç üzerinden kurulan tanınma ilişkisinin insan ve insan olmayanlar arasında ayırt edici olduğunun altını çizmektedir.

Bu hususta öz bilinç, Kartezyen ve Kant felsefesindeki doğanın hakimi olan ve kendini yok edebilen özgür iradeye verilmiş bir cevap niteliğindedir. Bernstein, 1984, s. 39.

veren bilinç olan köle de kendi bağımsızlığını kazanmaya başlayacaktır132. Bu tanınma ilişkisinin Hegel felsefesinde toplumsal alana yükselişini de göstermektedir; zira nesneden farklı olduğunu, onu kendi tasarımı doğrultusunda dönüştürebildiğini gören köle, doğa karşısında kendi bilincini elde etmeye başlayacaktır133. Kojéve’e göre kölenin zor altında gerçekleştirdiği bu çalışma bilimin, tekniğin ve sanatın da temelini oluşturacak, aynı zamanda kölenin özgürleşmesinin de önünü açacaktır134. Çalışan köle doğayı farklı koşullar içinde dönüştürdükçe üretimi, buradan hareketle üretim araçları da gelişecektir ve köle böylece çalışarak tarihsel ilerlemenin başat gücü konumuna yükselecektir135.

132 Hegel, 2016, s. 85.

133 Bumin, 2016, s. 45. Hegel felsefesinde teorik öz bilincin aslında pratik öz bilincin soyut hali olduğunu ifade eden Bernstein, özgürlük ve öz bilincin de eylem üzerinden anlaşılması gerektiğini çalışmasında vurgulamaktadır. Bu kapsamda akıl, doğanın üstesinden gelerek özgürlüğünü kazanmış olan öz bilincin eylemiyle burada temellendirilmektedir. Bersntein, J. M., “From self-consciousness to community: act and recognition in master-slave relationship, The State and Civil Society Studies in Hegel’s Political Philosophy, Z. A. Pelczynski(Ed.), Cambridge University Press, 1984, s. 32.

134 Kojéve, 2015, s. 50.

135 Kojéve, 2015, s. 53. “Çalışan insan, verilmiş Doğayı dönüşüme uğratır. Demek ki, edimini tekrarladığında bu edimi başka koşullar içinde tekrarlayacaktır ve ediminin kendisi de böylece bir başka edim olacaktır. İlk baltayı ürettikten sonra insan, ondan, ikinci bir balta üretmek için yararlanacaktır ve bu durumdan ötürü ikinci balta başka ve daha iyi bir balta olacaktır. Üretim, üretim araçlarını dönüşüme uğratır, araçların

Tanınma ilişkisi köle ile efendinin arasındaki ölüm korkusunu da beraberinde getirmektedir. Köle kendi yaşamını bir öz bilinç olarak efendi karşısında arzularken efendinin korkusunu duymaktadır136. Burada kölenin kendi ölümü hakkında duyduğu korku söz konusudur; ölüm korkusu olan bu köklü duygunun aşılabilmesi, öz bilincin kendisi olmasıyla, yok olma kaygısıyla farklı olduğunu kavramasıyla yeni bir evreye geçmektedir137. Köle ölümden korktuğu için dünyayı efendiye bırakmış, bu mücadelede kendini köleleştiren korkusuyla hayatını sürdürebilmek için köle olmuştur138. Böylece özgürlüğünden vazgeçen köle için artık yaşamı efendinin ellerindedir139.

Hegel’e göre köleliğin kabulü ve çalışma olmadan korku içeriğinden yoksun kalacak, korku ve çalışma sayesinde köle doğayı biçimlendirecek ve varlığını bilinçli bir şekilde anlamlandırma imkânı bulacaktır140. Korku ve çalışma gerilimindeki tanınma ilişkisinde korku kölenin içinde duygusal bir tepki olarak bulunurken, çalışma öznenin dünyayı dönüştürmesini ve hem köle olarak kendisini hem de altında çalıştığı efendiyi aşmasını sağlamaktadır141. Korkusundan ötürü zorunlu çalışmaya başlayan köle doğayla

değişikliğe uğratılması da üretimi kolaylaştırır vs. Demek ki, Çalışmanın olduğu yerde, zorunlu olarak değişim, ilerleme, Tarihsel evrim vardır.”

136 Hegel, 2016, s. 84.

137 Bumin, 2016, s. 47- 48.

138 Kojéve, 2015, s. 19.

139 Williams’a göre efendinin ölüm korkusu yoktur. Köle, özgürlüğünden vazgeçerek efendi karşısında kendisini önemsiz bir eşya konumuna düşürmüştür ve artık ölüm korkusunun kölesi olmuştur. Williams, 1992, s. 175.

140 Hegel, 2016, s. 85.

141 Bumin, 2016, s. 48.

girdiği ilişkide bir kültürleşme sürecine girmekte ve süreç kölenin efendiye egemen olmasıyla sonuçlanmaktadır142.

Kölenin başkası için gerçekleştirirken doğa üzerinde üstünlük sağladığı ve sonucunda bir dünya yarattığı çalışma burada insansal eylem olmaktadır143. Bu açıdan korku ve çalışma yoluyla tanınma ilişkisi, rollerin değiştiği bir ilişkiye dönüşmektedir;

zira çalışma köle açısından olumlu bir yan da taşımaktadır. Başkası için çalışmak kölenin doyumuna ters eylemde bulunduğunu göstermektedir144. Bunun sonucunda çalışma köleye, efendinin mücadele sonrası kazandığı başarıya benzer bir şey getirmektedir, Kojéve bunu kölenin biyolojik varoluşunu aşarak doğal koşulların üstesinden geldiği bir evre olarak görmektedir145.

Korku ve çalışmayı merkezine almış bir tanınma ilişkisi bizi tarihe götürmektedir, Kojéve’in de işaret ettiği gibi Hegel felsefesi bilinç ve öz bilinç ilişkisi üzerinden diğer öz bilinçlerle ve doğa ile kurulmuş ilk ilişkinin izini sürmektedir. Öz bilincin doğuşu bir antropoloji sorunu olarak ifadesini bulmakta, efendi-köle diyalektiği ve tanınma ilişkisi de bu sorunun önemli yapı taşlarını oluşturmaktadır146. Hegel öncesi felsefe tarihinde gözlemlenen bilinç ve doğa karşıtlığı yerini bilinç ile doğanın girdiği ilk ilişkinin nasıl ve

142 Kervégan, 2011, s. 25. Doğadan kültürel yaşama geçişte normların oluşturulması ve tanınmasının kölenin eseri olduğunu ifade eden Bernstein, böylece doğal temele sahip olmayan istek ve arzuların toplumsal yaşama köle tarafından aktarıldığını ifade etmektedir. Bernstein, 1984, s. 31.

143 Kojéve, 2015, s. 43.

144 Kojéve, 2015, s. 49- 50.

145 Kojéve, 2015, s. 49- 50.

146 Bumin, 2016, 26-28.

ne şartlarda olduğuna dair sorgulamaya bırakmaktadır147. Dünya ile kurulan ilişki böylece doğayla ve diğer öz bilinçlerle ilişki içindeki insanın temel etkinliğidir.