• Sonuç bulunamadı

Ekonomik Çatışma

Belgede Kur'an'da toplumsal çatışma (sayfa 146-149)

Yönetimi elde tutmanın gücü ile kişisel ve grupsal kıskançlıklar insan toplumu içinde temel çatışma kaynaklarının bazılarını oluşturuyorsa da, ekonomik etkinlikler de toplumsal çatışmalarda önemli bir yer tutmaktadır. Allah'ın, Peygamberleri aracılığıyla insanlara gönderdiği hükümlerin ekonomik paylaşımında her türlü adaletsizliği reddetmesine karşılık, insanların yaptığı kanunlar genellikle toplumda daha güçlü olanların arzularını yansıtmaktadır.732

Kur'an'ın servet ve mal konusundaki yaklaşımında serveti reddetmediğini, hoş karşıladığını, onu hayat için gerekli bulduğunu açıkça görmekteyiz. Servet, Kur'an'a göre uzak durulması gereken bir şey değildir; fakat kaçınılması gereken, israf, savurganlık ve ziyan etmek gibi haram olan davranışlardır. Ayrıca servetin amaç edinilmesi, insanın bir kısım dünyalıklara feda edilmesi ve paraya kul olması da Kur'an'ın hoş karşılamadığı hareketlerdir. Kur’an’ın ekonomi anlayışının birincil hedefi sosyal adalet ve dengenin sağlanmasıdır.733

Allah'ın insanların mallarıyla ilgili vurguladığı nokta dikkate değerdir. Çünkü insanların kendilerinin çalışıp kazanarak elde ettikleri sandıkları şeylerin aslında Allah tarafından kendilerine verildiği söylenilmektedir. 734 Burada Allah'ın insanlar üzerindeki egemenliği vurgulanarak insanların mallarının değerlerinin ancak Allah'ın yardımıyla anlaşılabileceği söylenilmektedir. Tabi bunun yanında mü’minlerin özelliklerinden biri olan bir şey de

732 Ba-Yunus-Ahmed, a.g.e., s.66.

733 Ali Soylu, Kur’an’da Servet Dağılımı, Pınar Yay., İstanbul, 2003, ss.170-173. 734 2/Bakara, 3.

özellikle hatırlatılmaktadır. Mü’minler mallarını Allah yolunda harcamazlarsa gazaba uğrayanların yoluna saparlar ki, bu mü’minlerin özellikleriyle bağdaşamaz.735 Bu nedenle bu iki grup arasındaki farklardan birisinin ekonomik açısından göstergesi, bencilce bir yaşam sürerek istediğini yapabilme değil; o malları Allah'ın istediği doğrultuda harcayabilmedir. Çünkü iman edip salih amel işlemek Karun’un hazinelerine sahip olmaktan Allah katında daha üstündür.736

Ölçü ve tartıda hile yapılmamasının emredilmesi,737 haksız kazancın Allah tarafından yasaklandığını, böylece insanların mal hırsı nedeniyle birbirlerini aldatmasının doğru olmadığını göstermektedir. Bu bakımdan insanların para kazanmak için her şeyi yapabilecekleri şeklindeki yanlış düşüncelerin önüne geçilmektedir.

Allah, insanlara verdiklerini denemek için kimini kimilerine derecelerle üstün kıldığını,738 rızkı dilediğine bol bol verdiğini, dilediğinden de kıstığını bildirmektedir.739 Bu bakımdan insanların zenginlikleri ya da fakirliklerinin insanların imtihanında önemli bir unsur olduğunu anlamaktayız. İnsanların zenginleşip, Allah'ın ayetlerini unutarak nankörleşmesi olabileceği gibi, fakir insanların da Allah'a isyan etmeleri mümkün olabilecektir. Zenginin malını infak etmesi gerekirken, yeryüzünde kibirlenmesi, toplumda hep en üstün olmak istemesi ve toplumu idare etmek istemesi zenginlerin imtihanı açısından onların bu dünya hayatında işlerinin zor olduğunu anlatmaktadır. Dolayısıyla insanların birbirlerinden farklı zenginliklere sahip olmaları olmaması gereken bir şey değildir; bilakis Allah insanları bu servetlere göre imtihan etmektedir. Kuran, birey ve toplum arasında bir denge kurmakta, komünizmde olduğu gibi ne kişinin hakkını toplum içinde yok etmekte ve ne de kapitalizmde olduğu gibi toplumun çıkarı bireylerin çıkarları içinde kaybolmaktadır. Kur'an'da bireyin topluma ya da toplumun bireye ezdirildiği bir yapı bulunmamakta; ancak, zorunlu olarak bir tercih söz konusu olduğunda, toplum yararı ön planda tutulmaktadır.740

Hangi ülkeye bir Peygamber geldiyse Allah, oranın halkı yalvarıp yakarsınlar diye o ülkeye yoksulluk ve darlık vererek sıktığını buyurmaktadır.741 Yine aynı şekilde, bir ülke (Mekke) güvenli ve huzurlu iken ve rızıkları her yerden gelirken, onlar Allah'ın nimetlerine nankörlük ederek, Peygamber’i yalanlamışlardı. Bunun üzerine Allah, onların bu

735 47/Muhammed, 38. 736 28/Kasas, 79-80.

737 11/Hud, 84-85; 17/İsra, 35; 26/Şuara, 181-183. 738 6/En’am, 165.

739 39/Zümer, 52; 41/Fussilet, 12. 740 Soylu, a.g.e., s.43, 51. 741 7/A’raf, 94.

nankörlüklerine karşılık olarak açlık ve korku sıkıntısını tattırmıştır.742 Peygamberlere karşı gelen bu insanlar ekonomik yönden bir geriliğe uğrayarak, nasıl ki insanlar yeryüzünde her şeylerini kaybedince Allah'ı hatırlamaktadırlar; bu nedenle de Allah onların yeryüzündeki maddi egemenliklerini kısıtlayarak kendisini hatırlamalarını sağlamaktadır. Bu bakımdan toplumsal çatışmalarda toplumun ellerindeki maddi olanakların olup olmaması önemli derecede belirleyici olduğunu görmekteyiz. Lüks ve sefahat içerisindeki bir toplum kendilerini bu dünyada cennette gördükleri için, bu lüks ve sefahati terk etmeme uğruna Allah'ın vahyini kabul etmemektedirler.

Maddi olanakların çokluğunun insanlarının düşüncelerini oluşturmasında oldukça önemli bir yerde durduğunu görmekteyiz. İnsanlar maddi olanakların çokluğu nedeniyle, Allah'ı unutmaktadır; bu durum Marx’ın söylediği gibi insanların düşüncelerini oluşturan en temel etkenlerden birinin maddenin olduğunu göstermektedir. Ancak bu belirleyiciliğin tüm insanları kapsamadığını, çünkü bu durumun daha çok Allah'ı hayatlarına almayan kişiler için geçerli olduğunu belirtmeliyiz. Çünkü bu kişiler sadece maddenin hayata hâkim olmasıyla, ancak maddenin hayatlarındaki azlık ve çokluk durumuna göre düşüncelerini şekillendirmektedirler. Ayette de görüldüğü üzere o insanların doğru yolu bulması için Allah'ın ayetlerinin Peygamberce tebliği edilmesi yeterli olmamakta, onların anlayacağı şekilde maddi olanaklarına yönelinerek doğruyu kavramaları sağlanmaktadır.

Kur'an'da, Marx’ın ekonomik temelli bahsetmiş olduğu proletaryanın burjuvaziyi devirmesi şeklindeki bir çatışmanın olmadığını görmekteyiz. Ancak ilk dönemlerden itibaren Kur'an ekonomik ve sosyal bozukluğun kimi dışa vuran çarpıcı çelişkilerine, insanilik ve ahlakilik ilkelerine aykırı düşen tutum, davranış ve uygulamalara açık ve net biçimde mahkûm edici mesajlar ve tenkitler yöneltmiş, insanların dikkatlerini bu tezatlara ve çelişkilere çekmiştir.743 İslam'ın servetin belli ellerde toplanması ve bunlar arasında dönüp dolaşmasını kabul etmemekte, bu nedenle emrettiği zekât ibadetinin zenginler ile fakirler arasında ortaya çıkabilecek çatışmaları önleyerek, böylece toplumsal bağı güçlendirmektedir. Ayrıca mü’minlerin toplumdaki haksızlıklara karşı çıkarak adil topluma doğru ilerlemek için mücadele etmeleri, tüm insanların eşit olması, üstünlüğün ancak takva ile belirlenmesi ve bunun gibi toplumsal anlamda İslam'ın belirlemiş olduğu yaşamı elde etmek için toplumu yöneten elit gruplara karşı başlatılan çatışmanın Marx’ın kuramına

742 16/Nahl, 112-113.

743 69/Hakka, 33-35; 70/Mearic, 17/21; 89/Fecr, 18-21; 92/Leyl, 5-11; 104/Hümeze, 1-3. Yolcu, a.g.e, s.243;

benzediğini belirtebiliriz.744 Ancak bu oluşacak yapıda komünizmdeki gibi insanların servet yönünden eşit olması gibi bir şey söz konusu değildir. İslam'ın yaptığı şey, Allah'ın emirleri çerçevesinde adaletli bir toplum kurmak ve elitlerin halkı sömürmesine engel olmaktır. Mü’minlerin toplumdaki zengin elitlerle çatışmalarının nedeninin Allah'ın emri olmasına karşılık, toplumun her şeyiyle eşit yapılması için yapılan devrimsel hareketlerin her ne kadar toplumsal çatışma anlamında benzerlikleri olduğu kabul edilse bile, İslam'da inanç boyutunun temel belirleyici olmasından dolayı birbirlerinden oldukça farklı olduklarını söylemeliyiz.

Belgede Kur'an'da toplumsal çatışma (sayfa 146-149)